• "politika'daki hürriyet bir yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık kapısıdır."

    tanpınar, saatleri ayarlama enstitüsü
  • 1923-1938 arası tek parti, geçiş, kuruluş ve devrimler dönemi.
    atatürk'ün ölümünün ardından 2. dünya savaşının başlamasının da etkisiyle devrimler dönemi sona eriyor.

    1938-1946 ikinci dünya savaşı dönemi.
    çok bir şey söylemeye gerek yok. genel olarak dış politikaya odaklanılmış durumda. içeride ise insanların aç kalmaması için çabalanıyor.

    1946-1960 çok partili hayata geçiş dönemi.
    daha doğrusu geçiş denemeleri dönemi. 1946 yılında ismet inönü, geçiş ve kuruluş döneminin tamamlandığına karar veriyor ve ilk kez birden fazla partinin katıldığı bir seçim düzenleniyor. bu seçimde chp iktidarını korusa da, 1950'de iktidar ilk kez iktidar el değiştiriyor. ancak 1960 darbesiyle bu dönem sona eriyor. ilginçtir ki bu darbe çok partili hayata geçiş dönemini başarısız kılarken, darbenin ardından yapılan anayasa, çok partili hayatı güvence altına alıyor.

    1960-1982 darbeler ve iç karışıklar dönemi.
    1960 darbesi hangi niyetle, hangi amaçla yapılmış olursa olsun sonuç olarak ordunun hükümetler üzerine çıkmasını sağlıyor( ne büyük sürpriz), demokrasiyi zayıflatıyor ve zaten hiç yoktu derseniz güçlenmesini engelliyor. bu dönemde siyasiler alacakları kararları, geçirecekleri yasaları ve hatta verecekleri demeçleri bile tsk'nin gölgesi altında veriyorlar. buna rağmen 1971 yılında ordu bu kez bir muhtıra ile iktidarın değişmesine sebep oluyor. sağ-sol çatışmaları giderek şiddetleniyor, sokaklarda siyasal görüşü yüzünden insanlar vuruluyor. 1974'te kıbrıs barış harekatı gerçekleşiyor. bu harekat halkın bir araya gelmesi için bir umut olsa da bazı siyasal partiler (muhtemelen operasyonu yapan kişilerin güç kazanmasını engellemek amacıyla) ayrışmayı körüklemeye devam ediyor ve bundan sonuç alıyorlar.(ayrışmamız yeni değil yani, bu ülke insanı 60'lardan beri birbirini sevmiyor.) sonu ne mi? siyasal cinayetler, toplu katliamlar, bir çok şehirde uygulanan sıkı yönetim... iç karışıklık yetmezmiş gibi barış harekatı sebebiyle uygulanan ambargoyla gelen ekonomik sorunlarla yüzleşiliyor. 12 eylül 1980 tarihinde ordu, meclisin uzun süredir cumhurbaşkanı seçememesinin de içinde bulunduğu bir dizi bahane ile iktidara el koyuyor. ne ilginçtir ki bir çok şehirde uygulanan sıkı yönetime rağmen düzeni sağlayamayan ordu, iktidarı ele geçirince düzeni sağlamayı başarıyor. 1982 anayasının kabulüne kadar ülke sıkı yönetim ile yönetiliyor.

    1982-2008 liberal ekonomiye geçiş ve liberal ekonomi dönemi.
    1982 anayasası sonrası 1983 yılının aralık ayında yapılan seçimlerle başa gelen turgut özal hızlıca özelleştirmelere başlıyor, sermaye sahiplerini güçlendiriyor(maalesef işçi hakları tersine gelişim gösteriyor.). bazılarına(ki ben de dahilim buna) göre ekonomik geçişi bu derece hızlı ve hazırlıksız yapmak ülkenin sonradan yaşayacağı ekonomik krizlerin de temel sebeplerinden biri oluyor. ancak ekonomik olarak liberalleşmenin bir sonucu oluyor; özgürlük. tam anlamıyla özgürüz diyemeyiz tabi. kapatılan partiler var. 28 şubat'ta ordunun yine müdahale ile iktidar değiştirmesi var, ama her geçen gün türk halkı özgürleşiyor. siyasiler tabu olmaktan çıkıyor, tv'ler de dalga geçilebilir hale geliyor. ülke dünya ile entegre olmak istiyor. avrupa birliğine girmek birinci önceliğimiz haline geliyor, yasalarımız buna göre düzenleniyor. ülkede atatürk döneminde sonra ilk kez bir sivil iktidar anayasa değiştiriyor.*belki de bu yıllar sarsılmaz bir demokrasinin temelinin atıldığı bir dönem olabilirdi, ama olamadı... 28 şubat, pkk terörü ama en önemlisi ekonomik krizler. ülke ekonomik geçişin ardından 90'ları inanılmaz ekonomik krizler ile geçiriyor, enflasyon inanılmaz boyutlarda, son darbeler ise 17 ağustos 1999 depremi ve ve 2001 ekonomik krizi ile vuruluyor. normal koşullarda özgürlüğünden bu kadar kolay vazgeçmeyecek toplum kurtarıcı aramaya koyuluyor. 2002'de iktidara gelen akp döneminde ekonomik olarak 2012 yılına kadar bir refah ve ekonomik istikrar sağlanıyor(kendi sayelerinde veya başka sebeplerle farketmez). aradığı kurtarıcıyı bulmuştur toplum ve onu sınırsız güç ile ödüllendirecektir.

    2008-...
    bu dönemde yaşananlarla ilgili çok uzun yazmayacağım zira özgürlüğümü seviyorum, aynı sebepten bu dönem için düşündüğüm başlığı da koyamadım. bu kurduğum cümle ülkenin demokrasi denemelerinin başarısız olduğu ve demokrasinin dibe vurduğunun göstergesi. 3 yıl sonra 2008-2023 arası olayları yazabilme umuduyla...

    not: buraya kadar okuduysanız, çok sabırlı bir insansınız demektir zira iyi bir yazar olduğumu düşünmüyorum, o yüzden teşekkür ederim. elimden geldiğince özetlemeye çalıştım. atlanan, eksik kalan olaylar , kaçırdığım kritik dönemeçler elbette vardır, sadece tarihe meraklı bir insanım tarihçi değil, gözatmak için geldiğim başlığı boş görünce dayanamayıp yazdım.
  • tevfik çavdar'ın 2 ciltten oluşan biraz kemalist biraz sol tarzda yazdığı kitap.

    ilk cilt 1839 ile 1950'li yıllar arasını anlatırken ikinci cildi 1950 ile 1995 arasını anlatmaktadır. cumhuriyet öncesi ve sonrasındaki siyasi gelişmeleri kronolojik olarak anlatan bu kitap türkiye'nin siyasi tarihi bakımından bir başyapıttır.
hesabın var mı? giriş yap