• sene 2002-2003 falan, üniversitedeyim o zamanlar izmir’de. tarsus’lu bir arkadaşım vardı onunla buluşacaktık, kordon’da rakı içecektik. buluşmadan 2 saat önce aradı abi benim memleketten arkadaşlar geldi, onlar da bize katılsa olur mu dedi. ben de hiç sevmem bu son dakika değişikliklerini, tanımadığım insanlarla takılmayı falan. küfrede küfrede tamam dedim. akşam gittim bunlar 3 erkek oturuyor, 2 tanesi (biri benim arkadaşım olmak üzere) zenci kadar esmer diğer çocuk da uzun boylu sapsarı bişey. neyse söylene söylene oturdum 4 erkek napcaz diye, arkadaş öbür çocukla tanıştırdı. sonra da kıvanç’ı tanıyosundur zaten dedi. o laftan sonra 1 dk. falan bakmışımdır adama yok ya çıkaramadım aynı bölümde miyiz diye sordum. arkadaş olm adam güzellik yarışmasında birinci oldu hiç mi görmedin amk dedi. ben de abi erkek güzellik yarışmalarını takip etmiyorum senin gibi diyerek aklımca lafı soktum arkadaşa. neyse uzun lafın kısası bütün akşam oturduk kıvanç anlattı durdu, gülümsemedim bile, 2-3 kez muhabbete girdim sadece. aslında adam da kötü niyetli değildi, benim sıkıldığımı anlayıp bana kişisel sorular bile sordu ama işte olmayınca olmuyo. yıllar sonra o kıvanç türkiye’nin en popüler insanlarından biri olurken ben de aynı meymenetsiz surat ifadem ile bu satırları yazıyorum.
  • hangi ünlünün nasıl tepki vereceğini bilemiyeceğiniz için yapılması farzdır. muazzez ersoy'un ortalığı kasıp kavurduğu dönemlerde kendisini bir arkadaşım ile karum'da görmüştük. hayranı olan salak arkadaşım hemen zıpladı tabi. (tabi ki kız çocuğuydu)

    + aaaa siz muazzez ersoy'sunuz.
    - evet benim! bi problem mi var? çekil yolumdan.

    diyerek hızla geçip gitti. o esnada arkadaşımın halini görmeliydiniz. hani bunlar her televizyona çıktıklarında, yani sevgi kumkuması olur iken, birisi normal hayatta yaptıkları bu tip hareketleri yüzüne vurduğunda; ''ama biz de insanız, kim bilir o zaman nasıl bir ruh halindeydik?'' türünden bir açıklama yapar ya. biz de böyle bir şeydir diye üzerinde durmadık.

    yıllar sonra arkadaşımın intikamını almak bana düştü. hem de erman toroğlu'ndan. patronumun ankara ziyareti esnasında erman bey'de kendisini ziyarete bizim mağazaya gelir;

    e.t : oğlum xxx burada mı?
    dknm: evet
    e.t : benim geldiğimi söyler misin?
    dknm: peki, kim diyeyim?
    e.t : ?!?!

    derdim seninle değildi erman abi. benim derdim muazzez ersoy'la idi. ama ilk sen çıktın karşıma ne yapayım? o zaman benjamin linus da karşıma çıksa aynısını yapardım emin ol.
  • benim de sürekli yaptığım olay.

    mesela 8 temmuz 2011 bon jovi istanbul konseri'ne gitmiştim. bunlar müzik çalmaya falan başlayınca etrafımdakilere dönüp "kim lan bu adam, bağır bağır kafa sikti" deyip hiç ilgilenmedim, biraz ters tarafa doğru yürüdüm. hatta bir ara "how are you doing istanbuuul?!" diye bağırdığında hiç oralı olmadım, cevap vermedim.

    götü kalkmasın ibnenin.
  • nurseli idiz hanıma uyguladığım eylem. nilüfer turizm otobüsüne bindi kendisi, "herkese iyi akşamlar" dedi. milletin boş anına denk geldi sanırım cümle havada kaldı, moleküllerine ayrıldı. yalnız doğruya doğru ünlü insan sesi farklı oluyor, güzel dedi iyi akşamları.
  • (bkz: keremcem) , (bkz: kürşat) , (bkz: nedim zeper) ..
    bu üçlüyle birlikte kahvaltı etmiştim..
    acemi birliğine kısa dönem olarak gelmişlerdi.
    bir kahvaltı sofrasında 4 kişilik masada idik.
    selam sabah vermedim.
    neden vereyim ki.
    (bkz: beraber mi bot bağladık lan)
    onlar anca içtiğim sigaranın izmaritini toplayabilirler...
    yanlarında çatalla zeytin yediğimi karıştırmıyoruz!
  • cemal hünal ile karşılaşmıştım hatay'da. ıssız adamın hala vizyonda olduğu dönemdi. koca jeepinin camları açık, dar sokakta trafikte bekliyordu, gayet şen kahkahalar atıyor, arabadaki yabancı insanlarla konuşuyordu. araba zaten duruyor olduğu için yanına gidip "bir foto lütfen" dediğimzde, "offf" çekerek camları kapatmıştı. o yüzden, bazılarını tanımazlıktan gelmek lazım ki, hazmedebilsinler ünlü olmayı.
  • bir şaka programında kadir inanır'a yapılmıştı bu şaka olarak.

    kadir inanır çok sinirlenmişti şakanın sonunda.

    şaka şöyle bir şeydi;

    iki kişi kafede oturup, yan masadaki kadir inanır'ın duyabileceği şekilde "acaba bu o mu?", "hayranıyım ama acaba rahatsız edermiyiz" gibisinden gaza getirici cümleler kurmakta ve kadir bey de bundan memnun olmaktadır. tam gençler "hadi konuşalım, imza isteyelim" dediklerinde kadir inanır gençlere doğru döner ama gençler yan masadaki tiyatrocudan imza isteyince dayanamaz ve patlar.

    ilgi bekleyen, buna alışmış insanlara bu şekilde davranıldığında sanılanın aksine pek de memnun olmayabiliyorlar.

    not: vieosu netteyse ve bilen birisi varsa link versin de ekleyelim.
  • başıma hep gelir bu. bugüne kadar bi' allah'ın kulu da beni görünce, aaa, syd değil mi bu, demedi daha. bırakın artık şu tanımazdan gelme triplerini allah aşkına! lütfen.
  • küçükken erkin koray'ın bana yaşattığı travma yüzünden daha sonradan gordugum az sayıda ünlü (yılmaz büyükerşen , nuri alço vb.) birebir konuşmama rağmen elini sıkmaya dahi yeltenmediğim, ünlülerde "heralde beni tanımadı amk" bakışı yaratarak katıldığım olaydır.

    olaya geliyim.
    o zamanlar tekirdağ şarköyde bi internet cafenin yanında pasajın önünde oturuyoruz 5 6 arkadaş baya kalabalık sahil önümüzden insan seli akıyor resmen.
    erkin bey önünde oturduğumuz pasajın içine girdi birden apartmana çıkıcakmış arkadaşının evi varmış orada. yanında kimse yok ama acele acele yürüyor. daha 14 yaşındayız o zaman düşünün.. internet cafenin sahibi ertuğrul abi "çocuklar fotoğraf çektirmek istemisiniz dedi". "tabi abi neden olmasın adam bir nevi efsane" flan dedik. ertuğrul abi "erkin bey çocuklarla bi fotoğraf çekilebilirmisiniz?" dedi arkasından tam apartmanın kapısından girecekken. ortamda biz ve erkin beyden başka kimse yok o sırada. kimse farketmedi bile adamı o kalabalıkta oraya girerken ki peşinden de kovalamıyolar zaten.
    erkin bey arkasını dönüp bağırarak (kelimesi kelimesine yazıyorum) "siktirin gidin orospu çocukları fotoğraf çektiricekmişim amına....." falan filan diye kufurler eşliğinde kızgın bi şekilde yukarı çıktı.
    14 13 15 yaşında çocuklara yapıyorsun bunu ne dedik ne istedik anlamadım ki? suçumuz ne yani? olmaz dersin çeker gidersin en kötü...

    ne oldu erkin! karşına çıkmıcak mı sandın bunlar ?????
  • yakın bir arkadaşımın tam olarak tanımazdan gelmesiyle değil de, yanlış tanımasıyla gerçekleştirdiği eylem.
    yıllar yıllar önce, yunus günçe'nin çok popüler olduğu dönemlerdir. arkadaşım ve annesi istanbul'da şu an hatırlamadığım bir yerde asansöre biner ve yunus bey de onlarla biner. ayak üstü dönen muhabbetin arasında şu diyalog yaşanır:

    y.g.(yunus günçe), arkadaşımın annesi(a.a.), arkadaşım da a olsun
    y.g: ... beni tanırsınız?
    a.a: çıkaramadım yavrum ya...
    a: anne tanımadın mı? çılgın sedat!
    y.g: ne münasebet efendim ne alakası var?! beni o kişiye mi benzettiniz yani?!
hesabın var mı? giriş yap