• bunu da nadal kazanırsa efsane bir grand slam yılı geride kalır. çok değil, daha geçen yıl nadal ve fedex bir daha grand slam kazanamaz diyen büyük bir kitle vardı. avustralya'da finalde karşılaştıktan sonra, rolland garros ve wimbledon'u çok rahat kazandı bu iki efsane. ben çocukluğunda sampras hayranı, sonrasında zavallı roddick'i sevmiş, servis-vole'yi estetik bulmuş bir zevksiz olarak sonraki yıllarda bu iki adamı da hayranlıkla izledim. her ne kadar sampras jordan, schumacher, hagi gibi benim çocukken desteklediğim spor efsanelerinden biriyse de nadal ve majesteleri kariyerleri bittikten çok uzun yıllar sonra bile tenis tarihinin en iyi iki oyuncusu olarak anılacaklar. yalnız fedex'in grand slam farkını daha fazla açmaması lazım. bu yüzden bunu da nadal kazanmalı. çimde artık vasat da görünse sert kortta toprağın sadece bir tık altı oynuyor rafa. bu da mevcut formuyla avustralya'daki gibi çok da zorlanmadan final yapabileceğine işaret olabilir. zaten orda son sette nasıl yenildi hiç anlamadım. servis kırdıktan sonra, majestelerinin de moral biraz bozukken aha bu iş bitti deyip duşa girmiştim, geldiğimde fedo kazanmıştı.*
  • andy murray'nin sakatlığı nedeniyle çekildiği turnuva. lan madem böyle bir ihtimal vardı, kura öncesinden çekilseydin de federer ve nadal karşılıklı yarılarda olsaydı olmaz mıydı? seni hiç sevmiyorum süt oğlan!
  • wimbledon sonrası amazonlarda geçirdiğim üç haftada tenisle ilişkim kesilmişti. neler oldu neler bitti takip edemedim. yaşadığım köye döndüğümde de bu kez yağmur fırtına nedeniyle internet kesildi etti derken abd açık başlayıverdi...

    bir dolu insan mesaj atmış sağ olsunlar yorumları bekliyoruz diye ancak ne yazık ki bu kadar kopunca bir şeyler yazmak da manasız geldi. turnuvayı internet daha az gidip gelmeye başladığı için çok şükür yavaş yavaş takibe başladım. hava şartları müsade ederse buraya notlar düşerim.

    ilk iki güne dair diyeceklerim ise şunlar:

    * "new york'a en iyi tenisimi oynamaya geldim" diyen son şampiyon kerber'in ilk turda osaka'ya korkunç bir oyunla elenmesine sesli güldüm. geçen seneki performansını mumla aratan 2 slam şampiyonu eski 1 numara bu sene berbat performansına devam ediyor ve ufukta da bir toparlanma görünmüyor. işkence gibi bir sezon geçiriyor resmen... bitse de gitse vallahi. bu arada ilk turda elenerek 1990 puan kaybeden kerber şu an canlı sıralamada 12. basamağa geriledi. arkasındaki isimlerin alacağı sonuçlara göre daha da aşağı düşme ihtimali var. ne acıklı her şey...

    * federer'in tiafoe karşısında 5 sette kazanması her ne kadar şaşırtıcı görünse de kuju'nun da dediği gibi potansiyelini düşününce o kadar da şaşıracak bir durum yok aslında. federer'in zorlanmasına rağmen kazanması tabii ki yorgunluk kısmını çıkarırsak yine de olumlu.

    * nadal'ın ilk sette zorlanarak ama üç sette kazanması da ok. klasik nadal: yavaş başlar, sonra ritim bulur, kazanır... bazı vuruşlar filan şahaneydi evet ancak roland garros'dan bu yana formunda düşüş olduğu gerçeği ve 2015'teki gibi oynadığı gerçeğini değiştirmiyor. her yerde federer ve nadal'ın adı geçse de şampiyonluk için farklı bir ismin kazanacağı düşüncesi bende hala en büyük olasılık... kim derseniz? işte ona verecek net bir yanıtım yok.

    * ilk turun en merakla beklenen maçından sharapova galip ayrıldı. sharapova'nın halep'i yenmesine şaşırdım lakin halep'in turnuvaya erken veda etmesine şaşırmadım. bu yıl eline geçen slam kazanma ve 1 numara olma şanslarını elinin tersiyle iten halep'in son slame de erkenden veda etmesi valla artık kendi denyoluğu, basiretsizliği... sharapova bileğinin hakkıyla kazandı. ve halep engelini geçtiği için önü de baya açıldı ana tabloda. 2. tursa babos ile oynayacak. geçerse 3. turda kenin v. vickery galibiyle. 4. turda sevastova/vekic/peng/kozlova dörtlüsünden biriyle. valla mis gibi çeyrek final yolu...

    * ilk turun beni en şaşırtan ismi konta oldu. açıkcası ilk turda eleneceğini düşünmüyordum.

    * yağmur nedeniyle dünden bugüne çok maç ertelendi. yine sıkışacak trafik sanırım. tamamlanan 9,
    yarıda kalan 11, iptal edilen 44 maç var... herkese sabırlar...

    şimdilik eyyorlamam bu kadar :)

    iyi seyirler...
  • kuralar cekilince ilk tur icin en cok zorlanacak seri basi teniscilerin halep ve federer olacagini ve hatta ikisinin de elenecegini dusunmustum. halep'in sanssizligi malum maria ile eslesmesiydi ve bu konuda hemen hemen herkes benimle ayni fikirde olabilirdi. ama buyuk bir kesim federer icin olusan riskin farkinda degildi eminim. tiafoe denilen genc adam su an amerikalilari en cok heyecanlandiran isimlerin basinda geliyor. ve bu heyecanin bos olmadigini her defasinda ozellikle amerika'da yapilan turnuvalarda ispat ediyor. federer ile sene basinda ya indian wells'te ya da miami'de gene eslesmisler ve federer'i epey zorlamisti. bugunku macta da amerikalilarin neden ondan bu kadar umutlu oldugunu bir kez daha gostermis oluyor. su an final setinde 5-2 geriye dustu ve buyuk olasilik maci kaybedecek ama tum zamanlarin en iyisi oldugu buyuk bir kesim tarafindan kabul edilen ve harika bir 2017 yili geciren adamin karsisinda bu derece saglam bir oyun ortaya koyusu tarafli tarafsiz herkesin takdirini almistir/alacaktir.
  • del potro'nun thiem'i yendigi mac icin thiem kazanir ile birseyi kombinleyip basmistim baya. kasada da cok para kalmamis mac 2-0 olunca da bahisi coverlamak yerine basmbaska maclara oynamistim. ıste o gun mac 2-0 iken del potro'nun orani 24tu. 20 tl atip coverlayabilecekken ben o parayi carcur ettim. sonra da delpo ordan maci aldi bitirdi beni. o gun maci izlerken anladim ki bu turnuvaya cok hazir gelmis ve o mac bi kirilma aniydi. federer guven vermezken rahat rahat yenecegini biliyordum. maci kazanir ve en az 2 set fark atara bastim kasayi, bugun pek mutluyum.

    diyecegim o ki del potro sakatlanmadigi zaman 2-3 sene de bir boyle korkunc turnuvalar cikariyor, 2009'du sanirim us open'i da boyle almisti, dove dove. ben sahsen kendisini cok severim ama daha fazla sevdigim bi adam varsa o da yari finalde karsisinda. muthis bir mac bekliyorum, del potro zaten formda ve moralli. nadal iyi oynayarak baslamadigi turnuvada vitesi artirarak geliyor. maci alan kupayi da alir, her ne kadar diger tarafta carreno-busta cok formda olsa da bu iki adami finalde yenebilecegini dusunmuyorum. afedersiniz nadal gibi toprakci kendisi de. turnuva kadar boktan entrymi sonlandirir size iyi seyirler dilerim.

    not: bahis oynayacaksaniz carreno-busta'ya basin yari final icin anderson'un yenme ihtimalini dusunemiyorum bile. final ispanyolca olacak. o zaman vamos
  • o yarı final oynanmayacak, del potro bu sefer izin vermeyecek
    edit: vermedi, federer'i yine yendi
  • bu yıl yoklari oynayan aga sevimsizi bile 3. tura yükseldi. cenabet turnuva.
  • andy murray'nin de çekildiği turnuva.

    rafa ile federer aynı yarıya düştükten sonra adeta sıvıştı gitti.
  • garbine muguruza'nın 1 numara olmasını kesinleştiren turnuva. bu da be biçim bir tanımsa. demem o ki karolina pliskova az önce elendi coco wandeweghe ye direnemeyip.

    sanırım bu sene yarı finalde tek kadınlarda 4 amerikalı göreceğiz eğer madison keys de maçını kazanmayı başarırsa ki 4 aday arasından şansı en yüksek olandı zaten kanımca. bakalım bakalım.

    bir grand slamde düzenlenen ülkeden 4 oyuncunun da yarı final görmesi en son 1356 da filan olmuş olabilir, bakmak lazım.

    çocuklarınızı uyutmamış olur iseniz kesmek için hazır edebilirsiniz zira tahminen tsi 02.00 sularında juan martin del potro roger federer mücadelesi başlayacak. kim kazansa gönlümün efendisi. ancak ağır federerci olmama karşın ispanya tenisi hem kadınlarda hem de erkeklerde 1 numara olsun 1745ten beridir ilk defa diye istemiyor da değilim hani. *

    o yüzden galiba vamos!

    hızlı edit: 4 amerikalı hikayesi çok da uzak değil 1981 imiş.
  • turnuva ellerimden sabun gibi kayarken yakalamaya çalışıyorum resmen. dün nihayet uzun bir aradan sonra birden fazla maç izledim. çok mesudum.

    dünün elbette ki benim için en keyifli, en orgazmik ve en güzel maçı canım venus ile şekerim kvitova arasındaki çeyrek final maçıydı. 154 dk ve üç set süren maçı kvitova kazanır diye bekliyordum ancak venuscüğüm bu yılki şahane performansını taçlandırarak beni bir kez daha şaşırttı ve çek oyuncuyu elemeyi başardı.

    daha önce oynadıkları beş maçı da keyifle izlediğim için bu maçın da şahane olacağını bekliyordum. iki oyuncu da beni şaşırtmadı ve bir tenis ziyafeti izledik. birbirine saydı duyan, oyun tarzları benzeyen iki oyuncunun tüm hünerlerini korta yansıttıkları maçtan zaferle ayrılan bu yılın aman nazar değmesin, maşallah diyip durduğum venus'ün zaferiyle bitmesi tabii ki de şahane...

    bu sezon tüm slamlerde ikinci haftayı gören tek isim olan venus, 2002'de üç slamde yarı final ya da daha iyi sonuçlar aldıktan tam 15 yıl sonra aynı başarıyı gösterdi. tam 15 yıl sonra diyorum bakın. 37 yaşında bu kadın...

    kvitova'nın da yaşadıklarından sonra yeniden böylesine güzel tenis oynaması, venus'ün yeniden bu yaşına rağmen slamlerde gösterdiği başarı filan gerçekten ballı lokma tatlısı.

    venus'ün yarı finale yükselmekle yeniden top 5'e döneceğini, kazanırsa da dünya 2 numarası olacağını hatırlatayım. bayağı acayip gerçekten. maşallah, sübhanallah!

    venus'ün yarı finaldeki rakibi de burada kendi hikayesini yazmayı sürdüren vatandaşı stephens oldu.

    2013'te, avustralya açık'ta serena'yı yenerek üstelik yarı final gören oyuncu daha sonra ortalarda gezinmiş, hayal kırıklığı mı olacak diye sordurmaya başlamıştı. üstüne sakatlanarak uzun bir ara verdi tenise. tura bu yazın başında washington'da dönen ancak ilk turda halep'e kaybeden stephens, umutlu konuşuyordu gelecek adına. çok da beklemek zorunda kalmadı bunun için...

    toronto'da putinseva, kvitova, kerber ve safarova'yı yenerek yarı final gördü, orada yılın formda ismi wozniacki'ye kaybetti.

    hemen ardından cincinnati'de yine safarova ve kvitova'yı, goerges ve makarova'yı yenerek arka arkaya ikinci kez yarı finale çıktı. onu halep durdurdu.

    ve stephens, abd açık'a şahane bir yazın sonunda geldi. ilk turda vinci'yi, 2. turda cibulkova'yı, 3. turda barty'i, 4. turda -bir kere daha- goerges'i ve çeyrek finalde de çok iyi bir mücadenin sonunda sevastova'yı mağlup etti ve 2013'ten sonra bir kez daha bir slamde, bu kez kendi evinde yarı final gördü.

    sakatlık nedeniyle verdiği aradan sonra şevkle tenise dönmesi, kendine inanması ve oyununu yükseltmesi tek kelime ile alkışlık!

    şimdi idollerinden biriyle, kendi evinde kariyerinde ilk kez bir slamde final oynamak için korta çıkacak.

    abd'liyle ilgili en acayip bilgi ise bu yazın başında, washington öncesi sıralamada 957. basamaktayken, arka arkaya aldığı sonuçlarla canlı sıralamada 34. basamağa yükselmiş olması... 1 ayda tam 923 sıra yükseldi. inanılmaz!!! turnuvayı kazanırsa 15. basamağa yükselme olasılığı var... çok acayip! maşallah bacım!

    bu sonuçlarla çeyrekteki dört abd'li kadından ikisi yarı görmüş oldu. elbette ki abd'iler çok mutlu. aynı başarıyı keys (bir başka ilham verici hikayenin kahramanı kanepi ile oynayacak) ve coco'dan da (pliskova ile korta çıkacak) bekliyorlar. eğer bu iki oyuncu da maçlarını kazanırlarsa herhalde abd'de bayram ilan edilir.

    tek erkeklerde günün maçlarında ilk gülen pablo carreno busta oldu. turnuvanın yeşil başlı gövel ördeği diego schwartzman'ı -sakattı- üç sette geçen ispanyol, kariyerinin ilk slam yari finaline yükseldi.

    rakibi bu yılın wimbledon finalistlerinden ve oyunları birbirine çok benzeyen querrey'i dört setlik keyifli bir maçla turnuva dışına iten anderson oldu. güney afrikalı da tıpkı rakibi busta gibi kariyerinin ilk slam yarı finaline yükseldi. ana tablonun alt kısmındaki çeyrek finalistler içinde en olası yarı final eşleşmesi buydu açıkcası. o da gerçekleşti.

    iki yarı final maçı da oldukça heyecan verici... mısırları patlatın!!!

    bugün turnuvanın en merakla beklenen olası eşleşmelerinden biri oynanacak: federer vs. del potro!!!

    delpo'nun thiem karşısındaki muhteşem performansı sonrası ağızlar sulansa da o yorgunluğun üstüne federer'i yenebilir mi çok da emin değilim. ancak, 2009 abd açık finalini hatırlayan herkes için acaba bir kere daha olur mu beklentisi yüksek. keşke olsa lakin, federer turnuvaya sıkıntılı başlasa da formunu buldu ve açıkcası bana göre turnuvanın favorisi de o. delpo ile çekişmeli bir maç oynasa bile kazanan o olurmuş gibi geliyor.

    federer-delpo arasında oynana maçlarda durum 16-5 federer lehine.

    rafa da federer gibi turnuvaya iyi başlayamasa da son iki turda kendine geldi gibi. çeyrekteki rakibi kendisinin büyük hayranı olan genç rus rublev... tehlike yaratabilir bir isim. hem idolü ile oynayacak olması hem kendisini ispatlamak istemesi filan derken, nadal'ı gençliğini de hesaba katarsak zorlaması muhtemel. kazanamaz diyemiyorum... zira, rublev'in nadal'ı yenme potansiyeli var. umarım nadal kazanır ancak rublev-delpo yarı finali de tadından yenmez aslında. delpo kazanırsa rublev de kazansın hahahahaha

    turnuvada final görmesi şart olan dünya 1 numarası pliskova coco ile, keys de kanepi ile oynayacak dedim.

    pliskova-coco arasında durum 2-2... sert kortta da 1-1 skor.

    keys ile kanepi ile sadece bir kez, 2015 madrid'de karşılaşmışlar. kazanan estonyalı olmuş iki sette.

    keys için turnuva öncesi bu slam o slam diyenler vardı. açıkcası çok da iyi gidiyor şu ana kadar. bakalım kariyerinin ilk slamini kazanabilecek mi? kanepi resmen sürpriz at... zor maç olabilir. ardından pliskova ya da coco da kolay rakipler değil. yolu zorlu olsa da sinirlerine hakim olursa yapamayacağı iş değil.

    açıkcası her maçı merak ediyorum. umarım hepsine değer, hepsinde tenise doyarız...

    iyi seyirler...
hesabın var mı? giriş yap