• kurusıkı yemek formülleri. genellikle serbest çağrışım ya da deneysel teknikler kullanılarak keşfedilir.
  • bu tip tariflerden basarı elde edildiginde tekar uygulamak istenir. ancak bu durumda tarifin hatırlanamaması, dolayısı ile yemegin aynı lezzet seviyesini yakalayamaması olasıdır. yemegin yenebilecek ancak tekrar pisirmek istenmeyecek seviyede olması durumunda*, yemegin füzyon mutfagı oldugu iddia edilebilir. nitekim bu iddia da oldukca dogru sayılabilir. *
  • diyelim ki oturaklı bir misafir gelecek.
    siz de açtınız yemek kitabını, kolayca gözüken bir yemeği pişirmeye çalışıyorsunuz.
    ama, işler planlandığı gibi gitmedi. yaptığınız köfteler kızarırken unufak oldu ya da karnıbahar haşladınız ama osuruk gibi koktuğu için onu salata yapmaktan vazgeçtiniz ya da oymayı başaramadığınız kabaklardan elinizde kalan kırıntıdan başka birşey değil ve misafir de gelmek üzere...
    panik yapmıyoruz.
    önce elimizde ne malzeme varsa, haşlanmış kabak, patates, karnıbahar, pırasa, bamya hiç farketmez alıyoruz bir tavada ince doğranmış az kavrulmuş soğan ve biberle karıştırıyoruz. tadı pek anlaşılmasın diye bol maydonoz, kekik, bir yerlerden bulursak azıcık kuru fesleğen filan atıyoruz. kara ya da kırmızı biber de olur.
    sonra bunları binyılın icadı borcamın içine diziyoruz. ve sakin oluyoruz. sadece 10 dakika daha..

    şimdi teflon bir tencere alalım. kocaman 2 kaşık yağ ve bir su bardağına yakın un koyup ocağın altını yakıyoruz. unlar yağla karışınca hemen sütü ekliyoruz. 2- 2,5 su bardağı falan. bunları hep göz kararı ile de yapabilirsiniz. ilginçtir ölçü bir şekilde hep tutuyor. sütü ekleyip durmadan karıştırıyoruz. pudinge benzer bir kıvama gelince o borcama dizdiğimiz şeyin üzerine döküp fırına veriyoruz.
    üzeri nar gibi kızarana kadar fırında pişiriyoruz.
    sonra da bir isim uyduruyoruz;
    -sana pakistan usulu beşemal soslu fırında kıymalı karnıbahar yaptım.
    -sana babamın en sevdiği yemeği yaptım. beşemal soslu kıymalı bamya
    -sana ingilteredeyken yediğim bir yemekten yaptım; beşemal soslu patlıcanlı tavuk..
  • bazi hatunlarin, " aman bu cok leziz olmus" sozleri karsisinda, herhangi bir yerden aldigi halde, kendine mal ederek " aman benim uydurma yemeklerden biri iste" dedigi yemeklerdir. gecenlerde turk televizyonunda izlenmis bir durumdur. misir, yapraklari arasina rendelenmis, taze misir ve sogana cesitli ilaveler eklenerek yapilan yemek sili nin geleneksel yemeklerinden biridir. lakin sayin sef kendine mal etmekten hic cekinmemistir.
  • örnek olarak; yeterli miktarda yağ tavada kızdırılır. içine salça, kekik ve keyfe göre pul biber katılarak karıştırılır. hatta bir miktarda su ilave edilebilir. burda önemli olan el ayarı, göz kararıdır. daha önceden bir kapta çırpılmış iki adet yumurta karışımın üzerine boca edilerek karıştırılmaya devam eder. yumurta katılaşmaya başlayacan kadar karıştırma işlemi devam eder. son aşamada karışımın üzerine kağıt havlu serilir ve kısık ateşte bırakılır. kağıt havlu fazla yağı emecek, ve karışımın hava almasını engelleyerek daha güzel pişmesini (ve nemli kalmasını) sağlayacaktır. yeterince kıvamını aldığında karışım ateşten alınarak ekmek bana bana yenilir. kağıt havlu çöpe atılması sırasında üst baş ve mekan kirletilmemesine ekstra özen göstermek gerekecektir.
  • yaratıcılığı kullanarak, kendi damak zevkine göre, ordan burdan hiç bir tarife bakmadan bu buna yakışabilir düşüncesiyle yapılan yemeklerin ya da içeceklerin tarifidir...
    (bkz: kafadan atma ama lezzetli tarifler) de denir.
  • sayko usta adlı şahsın her ay kemik dergisinde verdiği tarifler...
  • patatesler tavla zarı büyüklüğünde doğranır. az salça eritilmiş yağda kavrulur. patatesler pişer gibi olduğunda halka şeklinde soğanlar atılır. bakılır ki bir kupkuru bir şey olacak biraz su konur. pişmeye bırakılır ama bir türlü pişmez. "neyse" denir iki yumurta kırılır. yemeğin geneli yanmak üzereyken patatesler hala diriliğini muhafaza etmektedir. evde başka bir şey olmadığından, vakit de dar olduğundan o şekilde alınır yenir. üçünden de (yumurta, patates, soğan) soğunur.
hesabın var mı? giriş yap