• iki, yazım sırasına göre okunmalı.

    öncelikle bu serinin hangi sıraya göre okunması gerektiği lafı hiç zaten edilmemiş olmalıydı.. çünkü biri çıkıp "şöyle okunmalı" dediği anda diğer alternatif de dikkate alınmaya başlanır.. ve diğer alternatifi seçen insanlar da olur. eğer hiç bunun lafı edilmeseydi o zaman doğal olarak insanlar kitapları yazım sırasına göre okuyacaklardı (ve zaten doğrusu da buydu).

    aksi nasıl düşünülebilir ki.. asimov'un 1952'de ilk kitabı yazarken insanlara "şimdi bunu yazdım ama okumayın, otuz sene sonra buna prequel yazacağım, onu okursunuz ilk" demiş olma ihtimali nedir.. ya da böyle bi şeyi düşünmüş olma ihtimali??

    tamam böyle bi şey aklından geçmedi ama 80'lere gelindiğinde prequel yazdı ve o prequel'ı da ilk o okunacak şekilde yazdı.. diyecek olursanız saçmalarsınız.. çünkü hiç bi prequel aslında gerçek anlamda ilk onlar okunsun (izlensin) diye yazılmaz (çekilmez). gayet de önceki kitapları (filmleri) okumuş (izlemiş) insanlar içindir yeni ortaya çıkarılan eserler.

    misal ben şu ana kadar sadece orijinal üçlemeyi okudum ve öncekileri okumadım.. ama tahmin edebiliyorum yeni üçlemenin orijinalde okuyup şaşırdığım hangi sürprizleri spoil edebileceğini.. ama madem vakıf'tan örnek veremiyorum, başka bi bilim kurgudan örnek vereyim.

    misal star wars serisinin orijinal üçlemesini seyreden biri ilk filmde luke'un babasını darth vader'ın öldürmüş olduğunu öğrenir, ikinci filmin sonunda da darth vader'ın aslında babası olduğu gerçeğiyle karşılaşır (bu sahneyi seyreden bi çocuğun tepkisi vardı youtube'da bi videoda.. gözleri ağzı bi karış açılmış halde).

    lucas'ın yıllar sonra bi prequel üçleme çekmesi hikayeyi de öncesinden kurmasını sağlamamıştır.. zaten orijinal hikayede anlatılan şeyleri almış öncesine ek yapmış, orijinal üçlemeyi bilenlere yeni üç film sunmuştur. yok eğer bu serinin izleme sırası artık yeni üçlemeden başlar derseniz vader'ın luke'un babası olduğu sürprizini (luke'un ve leia'nın kardeş olduklarını da) çöpe atarsınız çünkü yeni üçlemede bu direkt olarak gösterilmektedir.. işte bu yüzden diyoruz ki prequel'lar zaten önceki eserleri bilen insanlar için yapılırlar.. hikayenin yeni başlangıçları olmazlar.. asla.

    ithaki sanırım kitapları yazım sırasına göre değil de olayların gelişim sırasına göre, prequel'ları öne alarak seriyi yayımlamış. lütfen bu sıralamayı umursamayın ve asimov kitapları hangi sırayla yazmışsa siz de o sırayla okuyun.
  • üç, türkçeye yapılmış ilk çevirisine asla tenezzül edilmemeli.

    şu an marketlerde sadece ithaki çevirisi var ama eğer yeni kitap almak yerine diğer alternatifleri deneyecekseniz orada durun.. yani bi sahaftan eski tercümeli hallerini bulduysanız, bi arkadaşınızdan eski çevirili hallerini aldıysanız asla onları okumayın.

    ve internetteki e-book halleri var ya.. işte onlar da ne yazık ki işe yaramaz. çünkü eski tercümelerinden e-book yapılmış.. ve rezalet.

    bu seriyi orijinalinden okuma fikrim yoktu.. türkçe okuyacaktım ve türkçesine başlamıştım. ilk olarak galaktik imparatorluğun milyonlarca yıl hüküm sürmüş olduğu gibi bi cümleyle karşılaşınca birden afalladım. milyonlarca yıllık bi insanlık, imparatorluk tarihi çok uçuk ve saçma geldi. ingilizcesini açtım ve "millenia"nın "milyonlar" diye çevrilmiş olduğunu gördüm. o andan sonra bi ingilizce bi türkçesinden devam ettim ve her defasında her cümlenin olabilecek en basit, en kötü şekilde çevrilmiş olduğunu görüp sinirlenerek bi süre sonra sadece orijinalinden devam etmek zorunda kaldım.

    tek sorun bu olsa iyi.. bazen orijinalinde zorlandığım yerlerde türkçesini tekrar açıp ordan yardım alayım dediğimde bazen çevirmenin hiç o cümleleri çevirmeye uğraşmamış olduğunu gördüm. zor bulduğu yerleri atlamış adam.. var mı böyle bi terbiyesizlik.

    hele üçüncü kitapta (second foundation) atladığı yerler sadece tek tük cümleler de değil, bazen iki sayfalık koca bölümleri çevirmeden geçmiş. üstelik önemli yerler de bu bahsettiklerim..

    d & r'da ithaki'nin çevirisini karıştırdım ayaküstü ve en azından bu bahsettiğim yerlerin çevirilmiş olduğunu gördüm. ha iyi mi çevrilmiş kötü mü bilmiyorum.. ama en azından atlanmamış.

    yani okuyacaksanız ithaki çevirisini, ama ithaki sıralamasıyla değil yazım sıralamasıyla okuyacaksınız. eski tercüme ya da e-book.. ı ıh.
  • ilk uclemenin radyo tiyatrosu versiyonunu dinlemek isterseniz, asagidaki adresten ulasabilirsiniz.

    http://archive.org/…saacasimov-thefoundationtrilogy
  • tesadüfen de olsa yazım sırasına göre okuyarak , yazım sırasına göre okunması gerektigini tecrübe ettigim seri.
    asimov'un bu seriye 21 yasında basladıgını düsündükçe daha da heyecanlanıyorum her seferinde.

    yazım sırasına göre okumaya basladıgımızda ;

    --- spoiler ---

    1- vakıf

    on iki bin yıl boyunca egemenliğini sürdüren galaktik imparatorluk artık ölmektedir. sadece psikotarih biliminin yaratıcısı hari seldon geleceği öngörebilmektedir; en az otuz bin yıl sürecek olan savaş ve cehaletin batağında geçecek karanlık bir gelecek… insanlığın bilgi birikimini koruyabilmek ve yaklaşan karanlık çağı olabildiğinde kısaltabilmek için seldon, imparatorluk’un en iyi beyinlerini, gelecek kuşaklara bir umut ışığı oluşturabilmeleri için, galaksinin kenarındaki ıssız bir gezegende bir araya getirir. seldon bu sığınağa vakıf adını verir. vakıf dserisinin ikinci kitabında karanlık çağların başlamasıyla birlikte bilimin ve umudun, cehalet ve savaşa karşı vermeye başladığı mücadeleyi tanık oluyoruz.

    2- vakıf ve imparatorluk

    ikinci kitapta ser,ie damgasını vuran karakter katır ( mule ) ile tanısıyoruz. gerçekten bir üstün insan mıy, yoksa sadece bir yaratık mı soru kitap boyunca kafamızı kurcalıyor ? bin yıllık plan yapılmıstı evet kalelerini kurmak için şu kadar, galaksi imparatorluk’unun yıkılması için şu kadar, yeni ve daha iyi bir evrensel demokrasinin kurulması için ise şu kadar yıl geçecekti. ama sonra katır cıktı ortaya ; ! mutant bir dahi. her türlü hesabı alt üst edip , eski imparatorluğun hala için için yanan gezegenlerini boyunduruk altına almak isteyen bir diktatör.

    3- ikinci vakıf

    bu noktadan sonra katır ve vakıf arasında gecen mucadeleye tanık oluyoruz. katır’ın mutant zihin gücüyle mahvolan vakıf harabeye dönmüştür. ama galaksi’nin bir köşesinde, insanoğlunun bilgi birikimini uzun barbarlık yüzyılları boyunca korumak için, gizlice ikinci bir vakıf oluşturulduğuna dair söylentiler vardır. katır ilk denemesinde başarısız olmuştur ama şimdi vakıf’ın nerede gizlendiğinden emindir. vakıf’ın kaderi müthiş bir sırrın ağırlığı altındaki genç arkady darell’in omuzlarındadır. vakıf’ın bilimadamları katır’la yapılacak son bir çatışmaya hazırlanırlarken, birinci vakıf’tan sağ kalanlar ikinci vakıf’ın mahvolmasını istemektedir… ikinci vakıf onları mahvetmeden önce.

    4- vakıf'ın sınırı

    iki vakıf arasındaki, ağır bedelleri olan savaş nihayet sona ermiş, birinci vakıf’ın bilim adamları savaştan zaferle çıkmıştır. hari seldon’un uzun zaman önce hazırladığı, eski uygarlığın yerine yenisini inşa etme planını hayata geçirmek için geri dönmektedirler. fakat ikinci vakıf’ın tamamen yerle bir edilmediğine ve hayatta kalan birkaç düşmanın intikam için hazırlık yaptığına dair söylentiler duyulmaya başlar. vakıf’tan sürülmüş iki kişi –eski bir encümen üyesi ve çelimsiz, yaşlı bir tarihçi– ikinci vakıf’ın hâlâ ayakta olduğunu gösteren kanıtları ve efsanelerdeki dünya gezegeni’ni bulmak için yola koyulur. bu arada, her iki vakıf’ın da dışında biri –ya da bir şey– uğursuz amacına ulaşmak için planlar yapmaktadır. çok geçmeden, hem birinci hem de ikinci vakıf’ın temsilcileri, gaia adlı gizemli bir gezegene ve aynı zamanda evrenin sonuna doğru dört nala koşmakta olduklarını fark edeceklerdir.

    5- vakıf ve dünya

    birinci vakıf’ın eski encümen üyesi golan trevize geleceği seçmişti ve bu gelecek gaia idi. bir süper organizma olan gaia bütünsel bir gezegendi ve ortak bilinci o kadar yoğun bir birliktelik içindeydi ki her bir çiğ tanesi, her bir çakıl taşı, her bir varlık herkes adına konuşabiliyor ve herkesin hissettiklerini hissedebiliyordu. burası mahremiyetin yalnızca istenmemekle kalmadığı, aynı zamanda anlaşılmaz olduğu bir diyardı.

    ama insanlığın geleceği için doğru karar mıydı? trevize bunun böyle olduğunu hissetse bile, bu yeterli değildi. bilmesi gerekiyordu.

    trevize bu sorunun cevabının insanlığın köklerinde, efsanevi arz’da yattığına inanıyordu… tabii orası hâlâ vardıysa. zira gaia’ya ilk yerleşenlerin geldiği bu gezegenin galaksi’nin sayılamayacak kadar çok yıldızı arasında nerede olduğundan kimse emin değildi. neden arz’a dair hiçbir kaydın korunmamış olduğunu, neden gaia’nın geniş gezegen hafızasında oradan hiç bahsedilmediğini hiç kimse açıklayamıyordu. bu trevize’nin çözmeye kararlı olduğu bir muamma ve her ne pahasına olursa olsun göze alacağı bir arayıştı.

    6- vakıf kurulurken

    ‘vakıf kurulurken’in ilk sayfalarından itibaren, yerleşilmiş on milyonlarca gezegeni kapsayan galaktik imparatorluk’un tembellik ve boşvermişlik nedenlerden ötürü birden fazla imparatorluğu batırmış bir ırkın evlatları bir örgütle insanlığın bilgi birikimini korumaya ve böylece çökmekte olan bu basit temel üzerine dev bir bina inşa eder. ama temelde üç-beş çürük tuğla da yok değildir… ‘vakıf kurulurken’ kaçıncı kitap? dizinin en etkileyici kitapları asimov’un 50'lerde yazdığı ilk üçlemedir. ‘vakıf’, ‘vakıf ve imparatorluk’ ve ‘ikinci vakıf’. daha sonra 1982'de ‘foundations edge’, 1986'da ‘foundation and earth’, 1988'de ‘prelude to foundation’ (vakıf kurulurken) ve son olarak da ‘forward the foundation’ gelir ki bu son roman yazarın ölümünün ardından eşi tarafından yayıma hazırlanıp basılır. peki biz niye dizinin birinci kitabı olarak aslında sondan bir önceki kitap olan ‘vakıf kurulurken’i okuyoruz. asimov hayatının son yıllarını ‘vakıf’ dizisindeki kurgusal uyuşmazlıkları toparlamaya çalışarak geçirmişti. ancak hem bu işten nefret ediyor hem de kendi deyişiyle işin içinden çıkamıyordu. bunun üzerine okurlarına diziyi dahi iyi anlayabilmeleri ve daha keyifle okumaları için yeni bir okuma sırası önerdi. ‘vakıf kurulurken’ bu listenin birinci kitabı oldu. ithaki yayınları da diziyi asimov’un önerdiği okuma sırasına göre basıyor. eğer diziyi asimov’un yazdığı sırayla okumayı tercih ederseniz artık biraz beklemeniz gerekecek. ‘vakıf kurulurken’, adından da anlaşılacağı gibi, vakıf’ın ve psikotarihin kuruluşunun, kahramanımız hari seldon’un galaktik imparatorluğun sahnesine ilk çıkışının hikâyesi. yirmi beş milyon gezegenden oluşan galaktik imparatorluğun baş gezegeni olan trantor’a bir matematik kongresi için gelmiştir heldon’lu hari seldon ve burada kendi oluşturduğu psikotarih kuramına dair etkileyici bir makale sunmuştur. bu sunumun hemen ardından da kendini kırk milyar nüfuslu baş gezegen trantor’un bekçiliğini yapan yirmi beş milyon gezegenin imparatoru cleon i’in karşısında bulur. hari seldon kısa bir süre içinde anlayacaktır ki hem iktidar hem de iktidar karşıtı tüm etkin güçler artık onun ve kuramının peşindedir. yani geleceği kontrol etmenin… ve kaçış başlar. henüz kendisinin bile emin olmadığı kuramını hiçbir gücün çıkarına kullanmamaya çoktan karar vermiştir. ancak garip bir şekilde yollarının kesiştiği hummin adlı gazeteci onu önce kuramını geliştirmeye ve sonra da en büyük güç olan insanlık adına kullanmaya ikna edecektir. zira büyük galaktik imparatorluk artık çökmek üzeredir. hari seldon kaçışı sırasında insanlığın çeşitli tarihi evrelerini andıran, farklı yapılardaki bölgelere gider. bu bölgelerin hepsi trantor gezegenindedir ancak hepsi bambaşka dünyalar gibidir. bu farklılıklar onun önünü açacak ve toplumların geleceğine dair karışık kafasında ışık yakacaktır. asimov bu bölgeler aracılığıyla insanlığın bugüne kadar kurduğu toplumsal ve siyasal sistemlere göndermeler yapar, onları olduğu gibi kabul eder, çeşitli çözümler sunar. hari seldon’ın kaçışı sırasında öğrendiği çok önemli bir şey daha vardır; robot efsaneleri. insanlık milyonlarca yıl önce kendilerine benzeyen robotlar üretip sonra da bunların kontrolden çıkmasıyla hepsini ve bu teknolojiyi yok etmişlerdir. ancak bazı bölgelerde insanlar yirmi milyon yıldır yaşayan tek bir robot olduğuna inanmaktadırlar. hari, işte bu inanışın peşine düşecek ve vakfını kuracaktır. ‘vakıf kurulurken’ kaçıncı kitap? ‘vakıf kurulurken’ son derece beklenmedik bir biçimde, sabırlı okuyucuya sabretmesinin mükafatını vererek sonuçlanıyor. asimov, oyununu hiç beklenmedik bir anda, tüm ümitlerin kırıldığı noktada oynuyor ve kısacası okurunu bir tanesi yaklaşık yedi yüz sayfa tutan dizisinin içine çekmeyi başarıyor. asimov’un galaktik imparatorluğu görkemli ama gereğinden fazla gerçek, her bilimkurgu eseri gibi, edebi bir kaçıştan ziyade, insanlığa bir uyarı niteliğinde, en önemlisi de asimov’un amacı ve inancıyla birebir örtüşüyor: toplumun başarıları ve sorunları insanlardan kaynaklanır sadece ve insanoğlu hem tüm sorunlarından kendisi sorumludur hem de bunları çözmeye muktedirdir.

    7- vakıf ileri

    psikotarih biliminin yaratıcısı hari seldon, devrimci kuramını geliştirip insanoğlu için yıldızların arasında bir yer sağlamaya çalışırken büyük galaksi imparatorluğu felaketin eşiğine gelmiştir. seldon’ı kontrol eden, psikotarihi ve tüm galaksinin geleceğini de kontrol edebilecektir. psikotarih bilimini insanoğlunun bildiği en tehlikeli silaha dönüştürmek isteyenlerin arasında kurnaz politikacı imparator cleon i ve acımasızlığıyla ünlü bir general de vardır. hari seldon bir yandan bütün yaşamını adadığı kuramını kötü niyetlilerin ellerinden kurtarmaya çalışırken bir yandan da yeni bir vakıf düşünü gerçekleştirmek için araştırmalara başlamıştır.

    --- spoiler ---
  • bin yıllık bir zaman dilimine yayılmıs, her cildinde bizi farklı kahramanlarla tanıstıran, butun bir galaksinin gelmiş ve gelecegine tanrısal bir perspekteifden bakmanızı saglayan muhtesem bilim kurgu efsanesi.
    acaba filmi cekilse nasıl olur diye dusunmeden edemiyor insan.
  • okuduktan sonra bir süre başka hiçbir şey okuyası gelmiyor insanın, öyle muhteşem bir eserler bütünüdür. bilim kurgu dalında pek çok kitap, pek çok seri vardır ama bir vakıf serisi, bir de arthur c. clarke'ın rama serisindeki tadı başka kitaplarda bulmak kanımca imkansızdır.
  • robot serisi ile birlikte ve mümkünse yazım sırasıyla okunması gereken seri.
    okuma sırasını kitap isimlerine göre yaparsanız genel kurgudan ziyade anlatım ve edebi değerinin nitelik farkı sizi sarsabilir. çünkü kitapların bir kısmı 1940 ve 50ler'de diğerleri 80'lerde yazılmış. buna rağmen, neredeyse tüm bilim kurgu edebiyatını ve filmlerini etkilemiş isaac asimov'un tüm kitaplarının okunması, bilim kurgu meraklıları için farzdır.

    verimli okuma sırası yukarıda yazılmış safak efendisi tarafından (bkz: #19830519).
  • yedinci kitabını da bitirdikten sonra daha önce dediğim ve neredeyse herkesin fikirbirliğine vardığı bir kaideyi tekrarlayalım.

    *** yazım sırasına göre okuyun ***

    henüz daha ilk üçlemeyi bitirmişken bile bunu yazmıştım, çünkü asimov'un bu seriye prequel yazarken, istemese bile mutlaka bazı şeyleri spoil edeceğini tahmin etmiştim. forward the foundation'da spoil etmeme çabası çok barizdi (yerini bilmememiz gereken bir şeyin yerini söylemektense hep koordinatla tarif etmek gibi) ama yine de orijinal üçlemenin ileriki safhalarında göreceğimiz şeyleri seldon'ın daha baştan planlamış olduğunu anlatmak zorunda kalmış. spoiler işte..

    asimov'un sonra "seriyi şu sırayla okuyun" diye bize yeni bir sıralama sunmuş olmasını umursamayın. evet, okuyucu olarak asimov'dan daha iyi biliyoruz hangi sırada okumamız gerektiğini. o yüzden prequel'ları en sonra bırakın.

    ve üstelik bunun tek sebebi de spoiler'lardan kaçmak değil aslında. söylemesi biraz zor ama napalım, gerçek şu ki, asimov'un yazdığı prequel'lar serinin en zayıf kitapları. hatta öyle ki eğer bu kitaplarla okumaya başlasaydım yarım bırakır devam edemeyebilirdim. zaten bu kitaplar bir dvd'nin extra features, deleted scenes bölümleri gibi. yani diğer kitapları okumuşsun, sevmişsin, bağlanmışsın, sonra bir de merak ediyorsun, bu seldon nasıl icat etti bu bilimi, neler yaşadı falan diyorsun, işte o zaman prequel'ları okuyorsun. yok sıfırdan başlarsan, bu kitapların neredeyse hikayesi bile yok diyebilirsin.

    asimov orijinal üçlemeye iki prequel, iki de devam kitabı yazmış. o iki devam kitabıysa bence (eksikleri olsa da) güzellerdi. orijinal üçlemenin hikayesinden keskin bir dönüş sergilemiş olsalar da gayet sürükleyicilerdi ve zevkle okunuyorlardı. o yüzden asimov üçlemeyi öylece bırakmayıp yeni kitaplar yazarak vakıf serisini bozdu mu yoksa daha mı geliştirdi sorusuna ikinci cevabı verebiliyorum. prequel'lar biraz daha iyi olsalardı hiç tereddüt etmezdim ama yine de serinin ilk yazılmış üç kitapla bitmemiş olmasından memnunum.

    hatta asimov keşke ölmeseydi de vakıf serisine devam bile etseydi diyorum. onun arkasından başka yazarlar devam etmişler seriye yeni kitaplar eklemeye ama kimse tavsiye etmiyor onları okumayı. ben de robot (ya da imparatorluk) serilerine başlamayı düşünüyorum bundan sonra.

    o zaman, sadece kırk entry girilmiş ve bu yüzden fazla okunmadığını üzülerek gördüğümüz bu seri için tekrarlayalım.

    okuyun, ve yazım sırasına göre okuyun. belki artık gelecek bu şekilde gerçekleşmeyecek, insanlık çok başka bir şekil alacak gelecek yüzyıllarda (genetikteki devrim yüzünden) ama güzel bir hikaye okumak istiyorsanız, başlayacağınız seri budur. haydi iyi okumalar.
  • serinin film haklarını elinde bulunduran, yıllardır senaryo üzerinde çalışan roland emmerich hikayeyi filme yansıtmanın zorluklarından bahsetmiş, film yerine mini-dizisini çekebileceklerini söylemiş.
  • henüz bitiremediğim ama geldiğim yere kadar çok keyif aldığım 7 kitaplık seridir.
    serinin ortasına gelindiğinde çok fazla karaktere sahip oluyorsunuz bazıları gereksiz ara karakterlerken bazıları hikayenin içerisinde büyük kahramanlar olarak geçiyor, yazım tarzı ise yeterince akıcı bazen muhabbetler uzadığı için anlamlarını yitirebiliyor kafa karışıklığına sebep olabiliyor mesela katır ile ikinci vakıf sözcüsünün (adını hatırlayamadım belki adı bile yoktu ya neyse) aralarında geçen karşılıklı atışmayı iki kere okudum muhabbetin sonunu bağlasam dahi başını unutmuştum.
    ayrıca iyi bir bilimkurgu kitabı olması yanı sıra sanki tarih kitabı okuyormuşçasına bir his vermeyi başarır siyasetin çok aktif kullanıldığı bir yapısı vardır.

    edit: son kitabı hala temin edemediğim için hala bitiremediğim seri.
hesabın var mı? giriş yap