*

  • (w.h.) has sair.
    "birbirimizi sevmeli
    ve sonra olmeliyiz"
    diyen.
  • (bkz: auden)
  • (bkz: funeral blues)
  • (bkz: #2545461)
  • 21 subat 1907'de york'ta doğmuştur. asıl adı wystan hugh auden'dır. surrey'de gittiği st. edmund's school'da en yakın arkadaşlarından bir tanesi olan ve daha sonra ortak eserler yarattığı christopher isherwood'la tanışmıştır. daha sonra da oxford'da christchurch college'i bitirmistir. burada da neville coghill kendisinin hocası olmuş; onu klasik edebiyata yönlendirmiştir.

    1937'de ispanya iç savaşını gözlemlemek için ispanya'ya giden auden; bu savaştaki herşeyden tiksinerek 1940 yılında döndüğü ingiltere'de ateizmden vazgeçmiş; anglikan kilisesine katılmıştır. 1946'da amerikan vatandaşlığına geçmesinin ardından 1946'da "age of anxiety" isimli şiiriyle pulitzer şiir ödülünü alması yazarın yaşamındaki en önemli olaylardan bir tanesidir.

    1973'de bir şiir dinletisi için gittiği viyana'da, otel odasında kalp krizi geçirerek de hayata gözlerini yummuştur. tabii michigan'da, oxford'da hocalık yaptığını; kendisine avustralya'dan bir ev alıp yılın altı ayını orada yazı yazmakla geçirdiğini de söylemek vaciptir...

    1939'da thomas mann'in en küçük kızı erika mann'le yaptığı evliliğinin de tamamen bir anlaşma evliliği olduğunu; bunu yapmasının nedeninin erika mann'a nazi almanya'sından kaçması için britanya pasaportu sağlamak olduğunu belirtmek gereklidir çünkü yukarıda da yazıldığı gibi auden homoseksüeldir.
  • ingiltere doğumlu amerikalı şair. (1907-1973) auden 20.yy' ın en üstün şairlerinden biriydi. eserlerinin merkezinde ahlaki, politik, sosyal ve psikolojik konular yer alır. 1930 larda auden edebiyat yazarlarının kendisini '' oxford group'' un lideri olarak tanıtması üzerine üne kavuştu. ilk eserleri, poems (1930); the orators (1932); the dance of death (1933) ve look, stranger! (1936), teknik ve nükteli bir şair olarak üne kavuşmasını sağladı. the dog beneath the skin (1935) ve the ascent of f6 (1936) adlı oyunlarında christopher isherwood ile işbirliği yaptı.
    ilk eserlerinde sol görüş hakimdi. marx and freud okudu, aynı dönemde -ki bu o zamanlar yasaktı- kendisinin ve arkadaşlarının eşcinsel olduğu açıklamasını yapma gereği hissetti. sonraları,biraz da annesinin isteğiyle marksizmden vazgeçmeye başladı,ki bu etki şiirlerinde görülür. politik görüşleri onu 1930larda ispanyadaki sivil savaşa götürdü,amacı orada ambulans kullanmaktı,fakat bunun yerine evde propaganda kağıtları hazırlamayı seçti.1938 de isherwood ile birlikte çin e gitti.

    1941'de bir yıl kadar university of michigan' da ingilizce dalında asistan profesör oldu, sonra , 1942 den 1945 e kadar olmak üzere pennsylvania-swarthmore college 'a geçti. burada içinde pulitzer ödülü kazandığı the age of anxiety (1947) 'nin de olduğu şiirler yayınlamaya devam etti.

    amerika da yaşamasına rağmen christ church college-oxford ile bağlarını koparmadı ve buradan 1972 yılında onursal üyelik kazandı ve yaşamak üzere ingiltereye geri döndü. bu dönüş onun için üzücü bir deneyim oldu.. oxford 50lerde olduğu gibi değildi; auden'in içki sorunu ve sekse düşkünlüğü hakkındaki yorumları hoş karşılanmadı. hasta ve acınacak durumdaydı.

    1972 yazında,1948 den itibaren her yaz yaptığı gibi avusturya ya gitti. eylülde , oxford a dönmesinden saatler önce uykusunda kalp yetmezliğinden öldü.
  • "if equal affection cannot be,
    let the more loving one be me."
  • 1930'ların bütün karamsarlığını dizelerine ve oyunlarına yansıtmış yazardır...

    "as i walked out one evening"

    bir akşam dışarıda yürürken
    bristol sokağından aşağıya,
    kaldırımdaki kalabalık
    sanki hasat zamanındaki buğday...

    ve gizleyen nehrin kıyısında
    bir aşığı şakırken duydum
    bir tren köprüsünün altında
    'aşkın sonu yok.

    'seni seveceğim canım, seni seveceğim
    çin ve afrika buluşana dek,
    nehir dağın üzerinden atlayana
    ve somonlar sokaklarda şarkı söyleyene dek,

    'seni seveceğim
    okyanus katlanıp kuruması için asılana dek
    ve yedi yıldız göklerde ördekler gibi
    bağırana dek.

    'yıllar tavşanlar gibi koşacak,
    kollarımda yılların çiçeği
    ve dünyanın ilk aşkını
    sarıp sarmaladığım için.'

    ama şehirdeki tüm saat çanları
    hareketlendi ve çalmaya başladı:
    zamana aldanmaman için,
    fethedemezsin ki zamanı.

    'kâbusun en derin anında
    yargı tüm çıplaklığıyla boy gösterirken,
    zaman gölgelerin içinde izliyor,
    ve öksürüyor sen öperken.

    'başağrıları ve endişe içinde
    yaşam sızıp gidiyor belli belirsiz,
    ve zaman istediğini elde edecek
    yarın veya bugün.

    'yeşil vadilerin içine doğru
    sevimsiz kar yolunu bulacak;
    zaman ölçülü raksları kesip
    dalgıcın parlak yayını kıracak.

    'ellerini suya daldır,
    daldır bileklerine kadar;
    çanağın içine dik gözlerini
    ve düşün kaçırdıklarını.

    'buzul tel dolabın kapısına dayanmış,
    çöl yatakta inliyor,
    ve fincandaki çatlak
    ölülerin topraklarına bir yol açıyor.

    'dilencilerin paraları ovuşturduğu yerde
    ve fasulye ağacının tepesindeki dev büyülerken,
    ve beyaz oğlanın cazgırlığında,
    ve küçük kız sırtüstü düşerken.

    'bak, aynaya bak;
    hüznünün içine bak:
    hayat hep kutsal
    ama kutsayamayan sen.

    'dur, pencerede dur
    göz pınarlarına yakıcı yaşlar dolarken;
    sahtekar komşunu seveceksin
    sahtekar kalbinle.'

    akşamın geç vakti, çok geç,
    aşıklar gitmiş;
    saat çanları vazgeçmiş çalmaktan,
    ve nehir akıyor derinden.

    sözkonusu şiirin bir kısmı before sunrise filminde ethan hawke tarafından okunmuştur...
hesabın var mı? giriş yap