• bir çocuğun, çocukluğunun ve hayatının nasıl içine sıçılır konulu film.

    kasvetli, rahatsız edici bi film. bazen neden böyle filmler izleyip kendimi rahatsız ediyorum diye düşünmeden edemiyor insan.
  • zeki abi** çekse çok harika olabilecek bir filmmiş. zeki abi alır götürürdü bu filmi. kendisi bulantı kor gibi vasatlıklarla uğraşıyor ama.

    tek celebrity crushım olan carey mulligan hanfendi oynuyor diye epey takipte kalmıştım. ama gelen reviewlar pek olumlu olmayınca izlemeyi bugüne kadar sarkıttım.

    filmin imdb puanı şu anda 6.9- tam olarak da 6.8lik bir film bence. yani kötü bir film değil ama izlenilmese de pek birşey fark etmez. film sonu hissim 'yaeani fena değil' oldu paul dano abimiz en az oyunculuğu kadar iyi bir yönetmenlik çıkarmış. umarım devam eder.

    carey hanım da cilınhol bey de gayet iyi oyunculuklar çıkarmış. çocuk karakterde çözemediğim bir bönlük var. yani mağdur olan karakter ama şunu biri dövse keşke duygusu uyandıran bir tip var çocukta.

    -----spoiler----

    filmle ilgili en hoşuma giden şey fotoğraf çekme sahnesi oldu. en sonda o buruk aile fotoğrafı tam filme oturdu. filmin ortalamalığını bir tık yukarı çekti. harikaydı. benim sinemaya olan derin tutkum da böyle küçük anların büyüsün gelmekte.

    ----spoiler----
  • bu kadar ağır ilerlemesine ve resmen içimi sıkmasına rağmen beğenmemin tek sebebi olan film:
    yeşilçam'ın sezercikleri, ömercikleriyle büyüyüp, türk dizilerinin dramıyla şerbetlenen bünye için oldukça tanıdık bir lezzet. jake gyllenhaal ve carey mulligan'ı izlemek de bonusu.

    --- spoiler ---

    fakir ama gururlu baba çalışmak için gurbete gider, parasız ve yalnız kalan anne kötü yola düşer, biz de çocuğun dramını izleriz. wildlife'ı 'yangın yeri' diye çevirmeye gerek yok al sana 'joecuk'.
    tabi finalde bir namus cinayeti görmek isterdik ama o kadarını da amerikalıların gavurluğuna verelim.

    --- spoiler ---
  • carey mulligan'ın oyunculuğu gerçeklikten hayli uzak olsa da son derece gerçek bir film. gerçi carey mulligan sevdiğim bir isim olmadığından haksızlık yapıyor olabilirim. filmin senaryosu gayet güzel, kapitalist düzenin, işin, işsizliğin bireyi ve birey üzerinden bir aileyi nasıl tükettiğini anlatıyor.

    --- spoiler ---

    önce işsizlikle başlıyor her şey, baba işsizlikle birlikte tükenmeye başlıyor. kadın burada toparlamaya çalışıyor ailesini, büyük bir çaba sarfediyor. burada ,maalesef ki, anne-oğul aileyi ayakta tutabilmek için kendilerinden ödün veriyorlar. daha sonrasında baba kadının onaylamadığı bir iş buluyor ve parayı aile birliğinin öncesinde tutuyor, maalesef ki. ve kadının kızgınlığı burada başlıyor. yani ben diğer yorumlarda olduğu gibi kadının yollu, kaşar, bugüne kadar rol yaptığını düşünmüyorum. gayette kırılan, incinen bir kadın gibi davranıyor. içindeki nefret yüzünden bir hata yapmak istiyor, belki de kocasından, terkedilişinden intikamı bu şekilde alıyor. ve kocası para sebebiyle gittiği için bu intikamı almak için zengin birisini seçiyor. sonrasını daha fazla spoiler vermek istemiyorum, sadece kadının üzerine çok gelindiği için biraz aklamak istedim. kadının aksine, adamı son derece bencil ve bağnaz buluyorum. ama bu hikayede kimseyi suçlayamıyorsun, herkesin nedenleri var. bu yüzden filmde içinden çıkılmaz bir paradoks hakim.

    --- spoiler ---

    ve nedense filmi izlerken hep bana üç maymun filmini çağrıştırdı. senaryo, olaylar, nedenler ve tepkiler çok benziyor. nuri bilge ceylan'ın dili, karakterlerinde derinlik bu filmle kıyaslanamayacak düzeydedir tabii.
  • temposu, planları ve en önemlisi oyunculuklarıyla gayet etkileyici bir yapıt. olmuş.
  • jake gyllenhaal filmi kasvetini-ki arayıp bulamadığımızdır-, ziyadesi ile başarılı çocuk oyunculuğunu, bol miktarda miktar geleneksel nevrotik huzursuz kadın rahatsızlığını doya doya yaşamak isteyenler için bulunmaz hint kumaşı film

    --- spoiler ---

    kadının hızla kendine korunak sağlayacak bir adam araması dürtüsü o kadar baskın ki bunu yaparken vicdan azabını örtmek için ‘dirty bitch’ havalarına bürünmesi mi daha eğreti yoksa kendini alçaltmalara doyamayıp oğlunun gözlerinin önünde yersiz flörtler, sikiş sokuş işlerine girmesi mi bilemedim. yıktığı hayatının ve kendi için yanlış olan davranışlarının sorumluluğunu alamayıp adeta bunları oğlunun gözüne sokarak babasına transfer etmesinin beklentisi ise tam çizilen karakterden beklenen bir şey olmuş. oğluna ‘ benden nefret dersen seni anlarım’ demesi de kendine olan öfkesinin ve tiksintisinin ne de güzel bi yansıtması. tam bir öküz olabilirim ancak bence ‘ev tuttum, zamana ihtiyacım var’ tırı vırıları da en az baştaki ‘baban beni aldatıyor evladım, terkedecek ühüü’ isyanı kadar gerçek. yeni bir başlangıç yapmak için üretilen bahaneler, ardına saklanılan birtakım fevrilikler vs. sıradan, kolaycı ve içimizden.

    filmin sonu hem sanatsal açıdan hem de o travmadan sıyrılıp kendini, isteklerini, ihtiyaçlarını bilen, anlatan, istemekten çekinmeyen güzel bir insana evrilen çocuğun geleceğine umutla bakabilmek adına çok iyi de olmuş.

    --- spoiler ---
  • kesinlikle türkçe’ye neden yangın yeri diye çevrildiğini anlamadığım film. yangın yeri değil mesele, hayatın ne kadar sert ve acımasız olduğu. vahşi dürtülerin , intikam hırsının, kadının aile üzerindeki etkilerinin anlatıldığı bir film. vahşi yaşam olarak kalmalıydı adı.

    --- spoiler ---

    bir çocuğun gözünden sahneleri tahmin etmek çok etkileyiciydi.

    --- spoiler ---
  • x1,5'da izleseniz dahi bir şey kaybetmeyeceğiniz film. paul dano kardeşim, sen bu yönetmenlik işinin sadece piçliğine kasmışsın. her sahne bu kadar kör göze parmak manipülatif olursa özdeşleşmemiz gereken karaktere yabancılaşırız. senin kullanadığın teknik tamamen seyirciyle küçük oğlanı özdeşleştirmek üzerine. ayrıca filmin ağır bi mizojinist yönü de var. neyse bu vasatlığı daha fazla deşmeme gerek yok zaten.

    izlemezsseniz bir şey kaybetmezssiniz filminin birebir karşılığı.
  • filmin türkçe adı fosforlu cevriye eserinden fırlamış bir ada sahip yangın yeri'dir. komik. filmde çekirdek ailede bulunan üç oyuncu başarılı performanslar sergilemişler. özellikle çocuğu çok beğendim. kötü bir film olduğunu söyleyemem fakat süresi normal olduğu halde hikayede akmayan ve beni dışarıda bırakan bir işleyiş vardı.
  • aceleci bir ruha sahip olsam da bu filmin yavaşlığı beni çekti ve etkiledi. 'bizim büyük çaresizliğimiz' filmini izlerken de bu hisse kapılmıştım. hep mi vurdu kırdı olacak. hep mi bir koşturmaca, hep mi bir kahkaha.

    şu filmdeki kar yağma sahnelerine hayran olmayan insan kör olmalı ya da şu mükemmel dağ manzarasını.

    filmin görselleri o kadar iyi ki, resmen görsel açıdan alın size mavi rengi güzelce sunuyorum diyor filmin görüntü ve sanat yönetmenleri. acaba blue'nun hüzünlü manasından dolayı mı ağırlıklı olarak mavi renkle show yapılmış bilmiyorum ama muazzam işler ortaya çıkmış. filmde gözüme çarpan renk güzelliklerini şuraya iliştiriyorum:

    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    9
hesabın var mı? giriş yap