• rosa luxemburg'un, bundan çok uzun yıllar önce söylediği, ama çok az kişinin dikkate aldığı; günümüzdeyse, barbarlığın daha da yayılmasıyla, hâlâ duymazdan gelen pek çok insanın olduğu haykırış.
  • trocki'nin yazdigi dorduncu enternasyonal'in program metni niteligindeki 'gecis programi'nin ilk cumlesine ilham kaynagi olmus bir rosa luxemburg kehaneti. kehanet olmaktan coktan cikmaya basladigini butun dunyanin gordugu soz. trocki 'gecis programi'na asagi yukari sunu soylerek baslar:

    'sosyalizm icin sartlar olgunlasmakla kalmadi, artik curumeye yuz tuttu!'

    sanirim bu curume barbarligin ta kendisi.
  • "yıllarca adalet dedik, emek dedik, özgürlük dedik dinlemediniz, ama görüyorsunuz ülkedeki ekonomik paylaşım öyle bozuldu ki kap kaçlar, hırsızlıklar başladı, daha da kötü günler gelecek, bizim için yapmadınız bari kendi selamaetiniz için bir şeyler yapın da şu bozuk düzeni değiştirin"

    olarak algıladığım, her yerde karşıma çıkan tkp afişi.
  • tebrikler!
    insanevladı bir kez daha bir ejderha misali o necaset meret sosyalizme karşı muzaffer olmayı başardı
    yalnızca küçük asya'da değil dünyanın dört bir yanında darbeler ve dini idarelerle gelen bir şuur
    sosyalizmi belki bir on yirmi yıl daha bizden uzak tutmaya muktedir oldu
    ve artık bizler bu iffetsiz hülyanın gölgesini dahi kovaladığımız dünyamızda
    suriye'nin yanan şehirleri ile aydınlanabilir
    yok olan ormanlarımız yerine kagir mabedler dikip
    karınca gibi çoğalıp yayılan insanlığın sefaletini seyre dalabiliriz

    ve yıllar sonra çölleşmiş topraklarda serap niyetine kendi suretimizi görüp de "ne oldu sana" diye sorarlarsa
    yıllar önce ya barbarlık ya sosyalizm dediler, "biz barbarlığı seçtik" diyebiliriz gururla
  • alman spartakist hareketinin öncüsü rosa luxemburg'un nerdeyse yüz yıl önce kendi adıyla anılan meşhur sloganıdır.
    bu slogan birinci dünya savaşı sonrası bunalım yıllarının sloganı olup günümüzde bir anlamı bulunmamaktadır. bu slogan bugün sadece marksizmin tarihini inceleyenler için bir ara başlık olabilir.
    bir diğer husus ise, sloganın atıldığı o dönemde ve ortamda daha kavramlarda ve eylemlerde sosyalist-komünist ayrımı belirgin değildi ve bu iki terim de birbiri yerine sıkça kullanılabilmekteydi. lenin'in önderliğinde, rusya'da daha iç savaş sürerken, bolşeviklerin kendilerine ulusalararası destek sağlamak amacıyla 1919'da oluşturukları (komünist) üçüncü enternasyonal'den bu yana sosyalist ve komünist terimleri de birbirinden ayrılmış; daha sonra bu terimler siyasi anlam değişikliğine de uğrayarak, kendilerine sosyalist diyenler tüketimin toplumsallaşmasını, kendilerine komünist diyenler de üretimin toplumsallaşmasını esas sorun olarak ele almışlardır.
    türkiye'de, bugün hala, bu alanda boy gösterenler veya kalem oynatanlara bakıyorsunuz, sosyalist kavramlar altında komünizmi savunmuşlarsa, şaşırmıyorsunuz(!)
  • (bkz: gulag)

    kavramlar değil fikirler ve eylemlerdir esas olan. oymuş, buymuş hiç fark etmiyor, misal biz de demokrasiyle yönetiliyoruz. evet, evet o iliklerinize kadar hissettiğiniz şey görünürde "demokrasi" olarak adlandırılıyor.
  • söylendikten 105 yıl sonra bilmem kaçıncı defa tekrar önümüzde duran seçenek.
  • ha barbarlık ha sosyalizm.
  • sosyalizm barbarlığın kamusal modernlikteki sirayetidir, yani sonsuz döngü
hesabın var mı? giriş yap