• bir takım geleneksel yöntemlerin esiri olmuş bi' anne. ya arkadaş akıl var mantık var, insan tuzlanır mı ya. hayır farkında değilsen hatırlatalım: canlı kanlı insan o. tamam yeni doğduğu için biraz tipsiz gelebilir gözüne ama bu sana el kadar sabiyi tuzlama hakkı vermez ki. hayır bebek ya bu bebek, yeşil erik mi arkadaş ya tuza banıyorsun sen. salamura peynir mi hanımefendi, balık mı lan bu niye tuzluyorsun sen. oldu olacak zeytinyağı da dök üstüne, nar ekşisi dök hatta salata zaten bu çocuk balzamik sirke dök. neymiş efendim, kokmazmış. ya sen ona efendi gibi temizlik eğitimini ver zaten kokmaz o, kokmasın diye insan mı tuzlanır ya yazıklar olsun o yaştaki çocuğu tansiyon hastası yapacaksınız. çok ayıp inanın. evet.
  • tuzlama işleminin bebeği 2 kilo billur tuz'a bandırmak olduğunu sananların hezeyanı.

    ben geçmiş deneyimlere inanırım. bebeği doktorlara danışarak büyütmek son 20 yılın olayı. milyonlarca yıldır kadınlar çocuk doğuruyor ve çocuk bakımında genellikle en eski yöntemler işe yarıyor.

    bebek tuzlama olayı işlem görmemiş doğal okyanus tuzunun bir miktar memba suyuna karıştırılmasıyla yapılır. bir miktar tuz bir miktar suyla karıştırılır, bebeğin kokması olası yerlerine sürülür, azıcık beklenir ve yıkanır.

    ben sadece adet yerini bulsun diye yapmıştım ancak bir yaz bebeği olan kızımın bebeklere özgü (aslında çok da sevimli bir koku) oluşan ter kokusunu anında kesti. anlatsalar inanmam.

    su, bebeğe içirilmediği için dehidratasyondan ölme durumu yoktur. ha dediğim gibi sen bebeği 2 kilo tuzun içine yatıracak kadar gerizekalıysan onu bilemem.
  • birkaç yıl sonra araba tutmasın diye bir yudum benzin veya mazot içirecek olan annedir aynı zamanda.benim anneannemdir,nur içinde yat anneannem benim.
  • anadolu' benzer uygulamalarına çokça rastlanabilen (yeni doğan bebeği kara gömme, buzlu suya sokma gibi...) kara cehalet örneği durumlardan sadece biridir.
  • yüzyıllar boyu denenmiş ve doğruluğu pek çok durumda teyit edilmiş bir pratikler bütününün sonucu olarak, cocuğunu doğduktan 40 gün içerisinde evden dışarı pek çıkarmayacak annedir. keza çocuk önce bir cenin, daha sonra fetus, daha sonra el kadar bir canlı olarak ana karnında her tür tehlikeden korunmuş ve doğum sonrası ne idüğü belirsiz bir sürü (mikro)organizma topluğuna dahil olmuştur. aynı şekilde tuzlama işlemi, çocuğun bebekliğinde kokmaması için değil, yetişkinliğinde kokmaması için yapılır. tuza bandırma işlemi yoktur, tuzlu suda banyo yaptırma olayıdır. aşırı aktif olacak ter bezlerini mi büzüyor artık nedir... tuzlu su kenarında doğmuş büyümüş kişilerle tuzlu sudan uzak büyümüş kişiler arasındaki vücut koku farkını farkedip çocuğuna bu işlemi yapmış ve başkalarına tavsiye etmiş kişiden tevarüs ettiğimiz bir pratiktir kanımca.
  • ilk kez orta okulda çalıştığım işyerindeki çingene ağabeyden duyduğumda kafaya alındığımı düşündüğüm hadisedir. bana" bizde bebek doğduğunda tuzlanmaz, bu sebeple kokumuz farklıdır" mealinde bir şeyler söylemişti. iş yerinin çalışanlarının büyük kısmı şugar bireylerden oluştuğu, üstüne oturduğumuz lojmanlar roman mahallesinde olduğu için, uzun bir süre bahsettiği kokuyu almaya yönelik olarak çaktırmadan koklama eylemlerine girişmiştim. farkı anlayamadım bir türlü, ama halen vücut kokusu farklı bir insan hissettiğim zaman aklıma bu söz gelir, gülümserim.
  • yuksek tuz konsantrasyonlu su koku yapan bakterileri oldurecegi icin bir bakima mantikli bir harekettir.
  • bu işlemin bebeği rahatlattığını, hatta mayıştırıp uyuttuğunu gözlerimle görmüş biri olarak, bu anneye saygı duyuyorum...

    bunu daha çok babaanneler, anneanneler yapar.
    eskilerin vardır bir bildiği, öyle işkembeden atıp tutmakla olmuyor bu işler. sizin dedeleriniz, nineleriniz bu tür şeyleri yaptılar ve bu tarz eylemler pat diye, "hadi tuza banalım, işe yaramazsa sürter sürter erik yeriz." mantığıyla türemiş şeyler değil. belli deneyimlerin sonucunda ortaya çıkmış şeyler... 60-70 sene önce her yerde eczaneler, avm'ler, doktorlar vardı sanıyor bazı sivri zekalılar... tee allam.
  • anneannem anneme sormadan beni tuzlamış. annem çok kızmış. kardeşime bu uygulama yapılmadı haliyle. sonuç: ne ben dehidrasyondan öldüm, vücut fonksiyonlarımda bir eksiklik var, ne de kardeşimle aramızda bir koku farkı var. her sıradan vatandaş gibi ben de bir süre sonra kokuyorum arkadaş. sıfıra sıfır elde var sıfır.
  • benim bu, ama anne değilim. bir maşrapa suyun içine yarım çay kaşığı kadar tuz konur karıştırıldıktan sonra bebeğin koltuk altlarına, ayaklarına, yani kokması olası yerlerine sürülür. faydalı mı onu bilmiyorum bak. oğlanda da denedik aynısını, spor ayakkabılarını çıkarınca sanırsın eve tarla sürmekten yeni dönmüş amca giriyor. ama gelenek işte, atamızdan dedemizden öyle gördük.
hesabın var mı? giriş yap