• insan her ne kadar her sey insanlar icin dusturunu benimseyip, tersi durumlarda umursamaz bir tavir icinde olsa da, bir an gelip yer yarilsa icine girsem diyor gerceken.

    plajda birlikte oynadigi arkadasina gofret ikram eden kizima, sohbet ettigim orta yasin uzerindeki ciftin erkek olanini kastedip " bunu da arka sezlongdaki amcaya gotur" diyerek verdigim gofreti, karisiyla birlikte oturan kucuk kizin babasina verip. "bunu size annem gonderdi" demesi benim yer yarilsin dedigim andi.
  • bir gün öğle yemeğinden işe dönüp de tuvalete girdiğim andır.

    gayet normal pantolon indirilip işenir. pantolona bakınca, enteresan bir şekilde yerdeki karolar görülmektedir. bir de bakılır ki; pantolonun ağı, daha çok arkası, caaart diye boydan boya sökülmüştür. ve öğle tatili film şeridi gibi insanın gözünden geçer.

    alışveriş merkezinde arabadan inip otoparkta topuklu ayakkabılarla çakırt çakırt çakırt havalı havalı yürümeler ama göt meydanda. sonrasında yuruyen merdivenden yiyecek katına çıkış. arkada insanlar. döner sırası bekleme. sonra tepsiyle masaya gidiş ve masaların aralarından o sökük pantolonla yan yan geçiş. offff sözlük offff.
  • telefondan kurye çağırmam esnasında, olmasını dilediğim şey. olay şöyle vuku buldu:
    - merhaba maslak'a gidecek bir paketim var, kurye rica edeceğim.
    - adınız, soyadınız vs. orası neresi acaba?
    - burası... apartmaaan...
    bu anda yerin dibine girmek istedim, telefondaki ses, "orası neresi?" deyince, evimin duvarlarına baktım; bir süre düşünüp "apartman" cevabını vermeye beni ikna eden kendi aklımı tebrik ediyorum. karşı sesin öylece kaldığını hissettim, sonra incecik bir sesle "miyoğlu" dediğimi hatırlıyorum.
  • birinin bana çok büyük ayıp ettiği zamanlardır benim için.
    o ayıbı edebildiğine göre zaten arlanmaz da, bana ne oluyorsa onun adına ezilirim bir, kendime yanarım bir de.
  • yemek sırasında konuşurken, dikkatsizce ağızdan fırlayan küçük bir parça ekmek ya da bunun gibi birşey. ya da karşıdaki kişinin tam da yüzüne gelen küçük bir tükürüğün yarattığı sorun büyüktür. (karşıdaki kişinin önemine göre değişebilir.)
  • ofisteki ikinci haftanızdır, işiniz gereği yurt dışı ile bol bol görüşme yapma durumunda kalmakta haliyle bir zaytung haberine malzeme olabilecek nitelikte sahneler koymaktasınızdır ortaya. ya da ben neden siz okuyucuları da lekeliyorum ki bizli mizli konuşup, koymaktayım diyeyim. her ne ise...

    bilmem ne üniversitesinden uluslararası ilişkiler ofisi ile görüşme yapmaktayım. biliyorum ki "would you spell it" diyince mail adresini isterken iş sarpa saracak. bizzat ben sardıracağım o işi... sarpa. neyse, demiş bulundum efenim, akabinde konuşma şu şekilde gelişti;

    kadın: asia et bla bla
    ben: a for asia?
    kadın: no, asia et bla bla
    ben: as the first letter of america?
    kadın: no madam, asia
    ben: a!
    kadın: asia! asia!
    ben: a? apple? :)

    derin sessizlik.

    kadın: "oh my god!"
    ben: haa. asia as a continent! okay okay ya.

    ama öyle bir vurguyla "o my god" dedi ki hani dersiniz, ahizeyi kapatıp intihara meyledecek. mail adresini aldım, usulca yerime doğru ilerledim, yine bana esmer günler düştü tabi müteakiben...
  • almanya'ya okumaya ve staja gidilmiş, lakin almanca hala, en iyimser deyişle, "çat pat" düzeyindedir. staj yapılan şirketin mutfağı vardır. öğlen yemeğini evden getirip, mikrodalgada ısıtmak isteyen kibibi, kafası artık neye daldıysa, gider yemeği buzdolabına koyar, kapağı kapatıp beklemeye başlar. yapılan dalgınlığın farkına varıldığı anda, şirkette çalışan en güzel kız, kapıdan dalar:

    - (yeni arkadaşa yardımcı olalım havasında) yemeğe gidiyoruz, sen de gelir misin?
    - yes... yok olmadı*... hayır! ben... (zıvalar) buzdolabıyım! (ich bin... ee.. habe? öö.. kühlschrank!)

    kız konuyu değiştirir ama yüzündeki arkadaş canlısı ifade, "oha salağa bak eli ayağı karıştı" ifadesine döner. ertesi gün, o olay hala akıldan çıkmamıştır. cümleler önceden hazırlanır; durum açıklanacaktır... ve sonunda koridorda karşılaşılır:

    - ben dün şeydim... hayır... mikrodalga fırın... (gestern bin ich... nein... mikrowelle...)

    süper şekilde durum izah edilmekteyken, kızla beraber yürünür, sonra onun ofisinin önüne gelindiği farkedilir

    - ben aslında dosya için burdaydım... ııı... (eigentlich kam ich für das dokument...)
    - hangi dosya?
    - şey... aaa! dosya muhasebede! üzgünüm
    - tamam, çüz*!
    - bye

    kız, "ilgilenmediği karşı cinsin bakışlarını fark etmiş" bakışı atmış ve "sakin dur genç" şeklinde de kapıyı kapatmıştır. ah keşke bu kabus olsadır ve sonunda uyanılsadır lakin...
  • alman kız arkadaşın, yine doğal olarak alman olan ailesi ile tanışma yemeği yenmektedir. lecker'lar vay efendim hausgerateler havada uçuşmakta, kahramanımız ürkekliğini yeni atmış yavru bülbül gibi şakımaktadır. tam anlamı ile çat pat olan sikko almancasını yeri geldi mi ingilizce ile desteklemekte, kızın annesinin gözüne girerken, dallama abisinin nefretini iyiden iyiye kazanmaktadır.

    neyse böyle böyle überalles, vay şokoladen di yok sauerkraut du derken yemek faslının sonlarına doğru sevgilinin abisi ve alaman bebesi gitmeye karar verirler, kesilecek wassermelone de olmadığından itici baba oğul'u haydi bakalım aufwiedersehen, selametle denilerek uğurlanma faslına geçilir. bebe sırayla büyüklere hadi oma opa öptüm çok, ararsınız diyerekten eyvallah derken sıra masada mal mal oturmakta olan kahramanımız helterskelter'a gelmiştir. çocuğa ölesiye yabancı olan, bırak kişisel olarak yabancı olmayı tee başka diyarlardan gelen helter, kendi memleketinden alışkın olduğu üzere gel yiğenim seni bi öpeyim demek istercesine kollarını açar bebeyi sarar. bunu yapması ile birlikte zalım alman bebesi bi bağır çağır. ulan sanki etinden et koparıyolar amk. böyle gözleri " am mı lan o ? " diyen hayvan gibi ( adını da bilmiyorum meretin, biri bildirsin be nolur ) açıp almanca feryat figan etmeler, her şeyini kaybetmiş gibi göğsüne vura vura sol yanını çürütmeler. iblis amk ya bak şimdi aklıma geldikçe ellerimde titremeler başlıyo lan.

    neyse bunun üzerine yaşanan bir rahat 15-20 saniye sessizliğin olaya tuz biber, bratwurst olarak eklenmesi. " eheh yabancısın ya ondan garipsedi zaar sabi " telkini;

    zannedersem ki bu anlara en bi güzel örnektir sevgili bavyeralılar.
  • msnye biri eklemiş beni. pek sık olmaz ,olunca da genellikle kabul etmem. geçenlerde biri eklemişti belki iş içindir falan diye kabul ettim. dallamanın biri çıktı , tanışmak istiyormuş falan filan. bugün de bir davet gelince msnden kabul edip etmemek arası kaldım, sonra du bakalım iş içindir belki dedim kabul ettim. erkek ismi.çevrimiçi adam. temkinli yaklaşayım ki dedim, yavşama niyetinde biriyse bile yavşayamasın.ve dialog gelişti;

    +buyrun kardeşim, eklemişsiniz beni? (kardeşim ;p)
    -ben bilmem nerden bilmem kim, proje yollayacaktım da o yüzden eklemiştim. msnden atsam sorun olmaz di mi?
    (hassiii.....karrrdeşim dediğim adam en az 50 yaşında yau)
    +he tabi tabi yollayın burdan kabul edeyim.

    adam tanıyo bi de beni ya .kerdeşim ne ya kardeşim ne racon keser gibi, ağa deseydim bari.
  • (bkz: 10 eylül 2011 eskişehirspor beşiktaş maçı) çıktığım deliğe girsem bile olur anasını sikeyim.
hesabın var mı? giriş yap