• öğrenci ‘’benim ailem bana bu kitabı nasıl alacak’’deyip ağlıyor, kadında hala kafeye gidiyor musun diyor. nasıl bu kadar kötü olabiliyorlar anlamıyorum
    link
  • level atlamışlar. çıkar cep telefonunu'ndan kafeye gidebiliyor musun'a
  • bir ekonomik gösterge olarak “kafeye gidebiliyorsak demek ki dururumuz iyi”

    bu referansı ele alacak olursak, ülkede kafeye gitmeyen en azından oturup bir bardak çay içmeyen yok. e kim ulan o zaman bu ekonomiden yakınıp zırvalayanlar?

    stefan zweig'in "insan kudurması" dediği bir dönemi yaşıyor türkiye. insanları önce cahillikle ve açlıkla savunmasız bıraktılar; dincilik ve milliyetçilik gibi ideolojilerle de kudurttular. anlamsız analizlerin, güneş zannedilen sokak lambalarının etkisinden bu halk nasıl kurtulacak diye kara kara düşündüren insan içeren videodur.
  • ülkece tuşlu telefona geçelim rahatlasın bu kestaneler.
  • cehaleti adeta bir meslek gibi sahiplenip icra ediyorlar. katlanılır olmaktan çıktı artık her şey.

    tanım: geleceği, karşısındaki amip ve türevleri tarafından göz göre göre elinden alınan kız çocuğudur.
  • kadın diyor ki gençlere "bu alt metin" ben okumadım, kafeye de gitmedim, sizi deli gibi kıskanıyorum. he bu arada iki tane telefonum var bakın zenginim.

    edit: yukarıda bir yerde ders kitaplarının akp' den önce parayla satıldığı yazılmış evet doğru. ama kimse parasızlıktan kitap alamayacak durumda değildi, olanlar varsa da bir şekilde okul aile birliği tarafından karşılanırdı. akp ders kitaplarının içini boşalttı içi boş kitaba kimse para vermek istemez bence de.
    zaten konu bedava okul kitabı değil. işe yarayacak olan kaynak kitaplar.
  • akp'den önce asgari ücrete kimse çalışmak zorunda kalmazdı. bunlar yok denecek kadar az, elinden hiç iş gelmeyen insanlardı. o yüzden test kitapları pek sorun olmazdı. tek sorun, karnını doyuramadığı halde beş çocuk yapanlardı. o mesele de eğitim ile çözülecekti, olmadı.

    işte bu nesle bunları anlatamayanlara yazıklar olsun asıl.

    editinine edit: gencin "test kitabı" lüks olmuş. bak, türbanıyla sürmek istediği cici arabası, affedilen vergisinin kutlanacağı "çok şükür" partisi, babacığının yeni ihalesiyle aldıkları evindeki odasının dekorasyonu, veya kefenci arkadaşlarıyla götürdüğü pudra şekerleri değil, test kitabı aslında lüks. hepimiz biliyoruz nasıl bir eğlence ve yozlaşma eseri olduğunun bu "test kitaplarının". pşikolocik tatmin işte.
    ama gelişmeyi de not etmek lazım: sınıf farklılıklarını kısmen görünmez hale getirmeyi amaçlayan okul önlüklerini kaldırıp serbest kıyafet uygulamasını getiren "çok şükür" kardeşliğinin sözcüsü üniformanın önem ve gerekliliğine atıfta bulunmuş. on senede de olsa, jeton "işine gelince" düşüveriyor bunların. ayıp ayıp...
  • bu arada şaka maka kafeye gitmiyormuşum bayadır onu farkettim. eskiden bara bira içmeye giderdik. şimdi lüks oldu.

    demek ki fakirim.
  • "bak iki tane telefonum var, demek ki durum iyi"

    ne anlatacaksın ki şu kadına.. oturtup 5 saat başından sonuna kadar her şeyi mantık çerçevesinde detaylı bir şekilde anlat, vereceği cevap "yaau bırak kardeşim, şu telefona baksana sen" olur. yani ne bileyim, sinirden kendini sikesi geliyor insanın bu gibi durumlarda.
  • o kızın gözyaşlarına kurban ol sen rezil kadın. bir ülkenin çocukları ağlıyorsa, o ülkenin büyüklerinin suçudur. bu cahil sürüsünden kurtulmadığımız sürece gülmemiz olanaksız.
hesabın var mı? giriş yap