• londra'daki tiyatroların yapımlarına verilen 2015 olivier ödülleri'nde "yılın en iyi oyunu" seçilmiş. (bkz: the play that goes wrong) türkçe uyarlamasını bartu küçükçağlayan, sarp apak ve öner erkan ile izlemek nasip oldu. sarp apak bence hiçbir oyunda oynamasa olur. mimikleri insanın sinirini bozuyor. defne koldaş oyuncular arasında en çok dikkatimi çekenlerden oldu sahnede.

    bartu küçükçağlayan'ı yerim.
    gece uyumadan önce hala "oluk oluk oluk" diye gevrek gevrek sırıtıyordum.
    izlemesi keyifli bir oyun, insanın sahneye çıkıp oyunucuların arasına karışıp, saçmalayası geliyor.
  • oyundaki dinamizm, akıcılık pek güzeldi. kafa yorulmuş bir oyun olması hasebiyle ben beğendim. oyun içinde oyun yapmanın hatta oldu ya gerçekten bir terslik çıktı herhangi bi şeyde, o tersliği tolere etmekte iyi bir fikir olabileceğini de düşündüm izlerken. ve tüm terslikler, oyunun içindeki oyunun amatörümsü görüntüleri aslında daha çok güldürdü bittabi.

    olumsuz eleştirimse, tiyatrolarda kadın vücudunun teşhirine gerek yok bence. hayır, erkekler gayet normal kıyafetleriyle var olabiliyorken, kadın vücudu üzerinden prim ve popülerlik gibi tasa varsa, bu en çok tiyatro gibi bir sanata zarar verir. bu oyunda da gereksiz bir kaç sahne vardı işte.
  • baya eğlenceli olan oyundur. güzel oyun kriterleri; yolda dönerken sözlük'e ne yazacağını düşünmek (ki köprü yolu uzundu, yolun çoğu düşündüm) ve neden kurumsal hayatı seçtim diye kendini yemek olan bir insan olarak söyleyebilirim ki güzel bir oyundur.
    gitmeden önce salt kadroya bakarak gereksiz mimikler ve küfürlerle bizi güldüreceklerini sandığım için de ayrıca utandım tabii. sarp apak ve öner erkan ile yalan dünya tarzı bir şey izleyeceğim diye korkmuştum açıkçası. text'in de büyük yardımıyla güzel yardırmış ikisi de. özellikle kavak yelleri antipatiği olarak baktığım sarp apak aslında baya eğlenceli ve yetenekli bir adammış. ulan adam kıpkırmızı oldu ve hiç sıkılmadı. bartu'yu da sahnede izlemeyi baya özlemişim kendi adıma, her oyunda olduğu gibi yine 10 kaplan gücündeydi şaşırmayacağınız şekilde.
    tüm ekip eğleniyor gibiydi, oyun o yüzden bu kadar eğlenceli olmuş olabilir. isteseler bol bol türkleştirilmiş espri ile doldurabilirlerdi fakat çoğu yeri brit brit kalmış bize, az da kenter'de oyun izliyormuşum havası verdi sanki. bir kumarbazın seçimi ya da 39 basamak havası sanki. 39 basamak'ı da mehmet ergen çevirmiş şimdi baktım da, bunlar tesadüf değil sevgili okuyucu.
    oyun şu sıralar londra'da duchess theatre'da da oynuyormuş hem, yakında onu da izleyip dev bir hıncal uluç olarak dönmek dileğiyle.
  • (bkz: noises off) un ya da türkçe versiyonu oyunun oyunu'nun yerini tutmasa da olduka yüksek tempolu ve eğlenceli bir oyun. mizah anlayışı olarak uyarlama kadar benzediğini söylemek mümkün. hatta kadın oyunculardan biri iç çamaşırlarıyla oynamak zorunda kalınca, benzerliği gizlemeye çalışmadıkları da belli oluyor. orijinal versiyonunu merak ettirse de, özellikle ikinci yarıda pek güldürdü. oyunculuklar tahmin edilebileceği ve böyle bir oyunun gerektireceği gibi abartılı olsa da sarp apak'ın çok iyi bir denge tutturduğunu düşündüm. o ve kadın rolünü devralmak zorunda kalan karakter çok başarılıydı.

    o değil de senelerdir millete anlata anlata bitiremedim, oyunun oyununda ne gülmüştük ya! bkm dvd kaydı yapmış olsa da izlesek keşke.
  • zorlu psm'de bu mart sonuna kadar sahne alacak olan talimhane tiyatrosu prodüksiyonu. psm'de drama sahnesi gibi yüksek kapasiteli bir salonda her hafta pazartesileri sahnelenen oyun için, bu sezon izlediğim en iyi oyun dememin önünde sanırım hiçbir engel yok.

    ekipte oldukça heyecan yaratan isimler var... bartu küçükçağlayan, sarp apak, öner erkan adını görünce bende merak uyandıran isimler. performansları da tam beklenildiği gibi muhteşem. bu isimlere ek olarak gökçen gökçebağ sahnede performansıyla parlıyor.

    dekor, metin, oyunculuk... oyun herşeyiyle çok başarılı. tek eksi olarak sürekli kendini tekrarlayan bir yapı mevcut. o da görmezden gelinirse oyun mükemmele yakın hale geliyor. önerim kesinlikle izlenmesi yönünde.
  • hayatım boyunca izlediğim en iyi tiyatro oyunu.

    tiyatro yapamamanın tiyatrosu, bu kadar iyi yapılır. unutulan ve karışan replikler, oyun içinde oyun, yıkılan dekorlar, absürt mizah ve üst düzey oyunculuk performanslarıyla izleyenleri kahkahaya doyuran bir oyun.
  • şuana kadar daha fazla güldüğüm bir tiyatro oyunu yok. ince espriler, mükemmel oyunculuk daha ilk dakikadan itibaren sizi oyuna bağlıyor ve 95 dakika nasıl geçti anlaşılmıyor.
    sadece tiyatroseverlere değil, herkese öneriyorum.
    haftaya güzel bir başlangıç yapmak isteyenler için zorlu center'da nisanın ilk haftasına kadar pazartesi günleri gidebilirsiniz.
  • cok yuksek enerji seviyesinde bastan sona izleyiciyi guldurmeyi basaran terapi gibi oyun. mutlaka gidin ve bartu'nun sovunu izleyin derim.

    --- spoiler ---

    bu kadar kahkahanin arasinda sahne ha yikildi ha yikilacak korkusu da baska bir adrenalin yaratmis. dekorla ilgili bu kadar ince ayarin kullanildigi fazla oyun izlemedim. ozellikle ikinci perdedeki sarp apak'in masayla olan mucadelesi bi gozumuzu orda birakti. adamlar risk almis ama degmis, cok da guzel olmus.

    --- spoiler ---
  • 20. yapı kredi afife tiyatro ödülleri'nde haldun dormen özel ödülü'nü kazanan oyundur.
  • bunun yerine 39 basamak oyununa gitmenizi tavsiye edeceğim oyun. dün akşam zorlu psm'de izledim ve ilk perdesine zar zor katlanıp arada da çıktım.

    yapılan espri seviyesini somutlaştırırsam yetenek sizsiniz'deki alp kırşan'ın şaklabanca hareketlerini söyleyebilirim. gereksiz, saçma, şaklaban hareketlerden oluşan zorlama espriler. bunun yanında izleyicilerin böğürerek gülmesine de ayrı bi ayar oldum. ıhıhıhıhağağğağğağa diye gülme mi olur yaa.
hesabın var mı? giriş yap