• sabah-akşam eşşek gibi çalışıp para kazanmayan, zar-zor geçinmeyen, kendi uydurduğu standartlara göre geçim mücadelesi falan vermeyen bir adamın, allah bilir klimalı ofisinde çayını yudumlarken gazetedeki köşesi için yazdığı cümle...

    "hayattan kaçıyorsunuz, profesör oluyorsunuz, devlet memuru olup, yan gelip yatıyorsunuz" diyen adam da sanırsın kankası haşmet ağayla beraber 25 seneden beri inşaatlarda amelelik yapıyor, ekmeğini taştan çıkarıyor...

    sömüren, resmen kan emen, 3 kuruş paraya sabah-akşam, cumartesi-pazar çalıştıran, kendini ve verdiği işi bi bok sanan fırsatçı işverenler suçlu değil de, akademik kariyer yaparak birilerinin tabiriyle devlete kapağı atmayı, kendini korumayı başaranlar mı suçlu oluyor?

    hayır bi de yüksek lisans yapanları "hayvan"a benzeten adamın, lisedeki lakabını bilmesek neyse...
  • derdini anlatamayan, beceriksiz, kabız gazeteci tespiti... enginar dıç bir yere kadar ve kendince haklıdır. ülke çapında akademisyenlerden bahsedersek, çoğunun ebedi öğrenci oldukları, yetersiz oldukları, rahatı garantiyi sevdikleri doğrudur. ama bunu anlatmak için ucuz genellemelerle, hayvan yavrularıyla başlık atmalar nereye kadar?
    herşeyden önce yazı tamamen okunduğunda anlaşılıyor ki, yüksek lisans yapmanın ötesinde akademisyen olup ıvır zıvır yayınlarla, çalıp çırpmayla bir yerlere gelinebilmesi durumuna tepki gösterilmiş. yine çoğunluk için doğru bir tesbittir. "bilmemne web sitelerinde kullanıcı reaksiyonlarının tespiti" gibi bir tez konusunun bilime katkısını geçtim, tez sahibinin herhangi bir üniversite öğrencisinin hocası olduğunu düşünmek bile rahatsız edici..
    ikinci olarak eleştirinin yöneldiği nokta, çalışmaktan ve hayatın gerçeklerinden kaçan, eşşek kadar da olsa okuyor olmanın avantajlarından yararlanmaktan gocunmayan insanlar topluluğudur. yazıda bunun da kızılacak birşey olmadığı belirtiliyor ama yine hayvan yavruları, yine tırsık, korkak nitelemeleri gırla...
    özetle yazarın haklı olduğu yerler vardır... fakat becerilememiş, kotarılamamış bir yazıdır... he, bunu da bir yüksek lisans öğrencisi yazdı...

    edit : imla..
  • yüksek lisans yaparken aynı zamanda özel sektörde bir işi de olanların ne yavrusu olduğu sorusunu akla düşüren tespittir.
  • engin ardıç'ın kendisine ana tema olarak bellediği 8-10 tane konu içinden seçip bugünlük piyasaya sürdüğü yazısı. kendisinin arada sırada ısıttığı temcit pilavlarından biridir.
  • kendisinin iş aramaktan, bulmaktan, şirketlerin masterlı olmayı tercih sebebi yaptığından haberi olmayan, ayda onbin küsür tl yi düzenli olarak cebe indiren biri olduğu düşünülürse, normaldir. bu kişinin çocuğu master da yapmamıştır, yurtdışındada okumamıştır, dimi ama.

    farklı bir bakış açısıylada bakılabilir; ne gerek var master a filan hatta üniversitelere ne gerek var gidelim direk imam hatip lisesinde okuyalım, lise sonda staj okul bitiminde dolgun maaşla iş hazır.

    aklıma gelmişken, cumhuriyetin ilk yıllarında yurtdışına tamamen devlet desteği ile öğrenciler göndermiş, dönüşlerinde bu öğrencileri çeşitli kurum,kuruluş, okulların başına getirerek memleketin gelişmesine katkıda bulunmuş bir ülkenin vatandaşlarıyız.
  • yuksek lisans yapmanin kolay oldugunu, turkiye'de veya yurtdisinda her universitenin "ben yuksek lisans yapacagim" diyeni aldigini zanneden birseyden haberi olmayan insan soylemi. bu insan, hiçbir ayrim yapmadigindan dolayı, yurtici/yurtdisi universitelerde yapılan tüm akademik calismalari "üç çarçur makale, iki arak kitap" olarak tanimlamistir.

    yuksek lisans ve sonrasinda gelen kadro bekleme surecinin kendiliginden dogal seleksiyon sureci oldugunun farkında olmayan cahil bir insan tabi ki boyle bir laf soyler. kendisi nerede yasiyor merak ediyorum, kıdemli bir sigircik olan akademisyenlerin biz yavru sıgırcıklarla yapmaya calistigi "bilimi" boylesine kolay birsey zannetsin. arastirmalarina maddi destek bulmak icin yeri geldiginde sponsorlarin, kurumlarin kapisinda surunen, yeri geldiginde kendi cebinden calisan onlarca insanin emegini boyle ulvi bir amac ugruna harcadiklarini sansin. yazik lan. aklima sahan gokbakar'in "beyninin %99'unu aldiran adam" tiplemesi geldi nedense..
  • bunu söyleyen sabah gazetesinde yazıyor, söyleyecek bir şey yok fazla.
  • haşmet babaoğlunun yazısının konusu aynı olsa da ana fikri farklıdır.
    http://www.sabah.com.tr/…likten_kacis_yuksek_lisans
  • yüksek lisansı bitmek üzere olan ve 7 sene kesintisiz takip edip sabah'a geçtikten sonra bir daha köşesini okumayan biri olarak engin ardıç'ın bu yazısında maalesef birçok doğru tarafın olduğunu görüyorum. üniversitelerin devlete memur yetiştirme akademilerine dönüştüğü bilimsel çalışmalarda herhangi dişe dokunur faaliyetin bir kaç üniversite dışında gerçekleşmediği, doçentlerin prof.ların sanki dünyadan kopuk yaşadıkları ve yine maalesef çok basit çıkar çatışmalarının yaşandığı yer olmuş üniversitelerimiz. hem çalışıp hemde yüksek lisansımı bitirdiğim için bu korkaklık kategorisine girer miyim bilemem; ama tesbite de külliyen yalan diyemem.
hesabın var mı? giriş yap