• dün yine evde bulamamışlar beni. gittim, "ben yine evde yokmuşum yaa, allah beni kahretmeye, bütün gün evde olup da evde bulunamıyorum" dedim. yüksek sesle söyleyince tabi diğer müşteriler dönüp bakınca görevli "yanlışlık olmuştur" dedi, "evet dedim, 4 yıldır bir kez beni evde bulamama gibi bir yanlışlığınız" var dedim ki bu konuyla ilgili şikayet dilekçelerimle evimden genel müdürlüğe yol yapmayı planlıyorum. neyse, kadın tabi üste çıkmak için mümkün değile getirdi konuyu, en son "bin yılda bir olmuşsa olmuştur, türkiye'de belki 10 kişinin böyle bir şikayeti vardır" dedi. siz dedim hiç sözlüklere de bakmıyorsunuz, adına koskoca başlık açılmış, yerin dibine sokmuşlar sizi, ne 10 kişisi dedim ve kadın o efsanevi savunmayı yaptı bana.

    "onlar firmamızın başarısını çekemeyen rakiplerce tutulmuş paralı kalemler, ciddiye almayın siz onları..."
  • yurtiçi kargoda çalışıyorum. beni bile şubede bulamadılar. bundan ötesi yok.
    bu firma için her alıcı, bir faili meçhul.
  • bazen de kolinin ağır olmasından kaynaklanan durumdur.

    aynı gün, aynı saatte şubeye iki koli ulaşır, biri 500 gram, diğeri 18 kilo.

    500 gram olanı aynı gün adrese ulaşır. ağır olan gönderinin âkibeti internetten araştırılınca "alıcı evde bulunamadı" yazısıyla karşılaşılır.

    ne güzel lan, koli büyük veya ağırsa dağıtım aracına bile yüklemeden sisteme "alıcı evde bulunamadı" yaz gitsin aliminyum. kim uğraşacak, alıcı şubeye kendi gelsin.
  • küçüklüğümü hatırlatan durum.

    annem küçükken aşure dağıttırırdı, asosyal bir çocuk olarak zille basmadan geri döner "anne evde yoklarmış" derdim.

    aynı.
  • alışıldık bir durum. şu sıralar işyerinde bulamamalarına da alışmaya çalışıyorum. güvenlik görevlimiz, kuryeyi üst kata yönlendirip diğer ziyaretçilerle ilgilenmeye başlamış. kurye kaşla göz arasında "alıcı adreste bulunamadı" etiketini yapıştırıvermiş bankoya. bereket ki güvenlik görevlisinin alnına yapıştırmamış.
  • üsküdar şubesinin sürekli başına gelen durum. bu şeref yoksunlarıyla 3 hafta filan uğraştım. 50 kere çağrı merkeziyle, şubeyle ve bölge müdürlüğüyle görüştüm. hakikaten çıldırttılar. sırf insanlarla muhatap olmamak için böyle şeylerde uğraşmam, gider alırım çoğu zaman ama bi tersime geldiğinde de sonuç alana kadar peşini bırakmam. neyse olaylı bi paket alımından 2 hafta sonra başka bi şey sipariş ettim. siparişin geleceği gün apartman kapısını gören camın önüne oturdum. elimde de bıçak. dalga geçmiyorum herif kapıyı çalmadan gitmeye kalkarsa arkasından fırlatıcam. neyse bi herif geldi, karşı apartmana girdi. sonra çıktı. elinde benim paketim, alışveriş yaptığım sitenin adını görüyorum. apartman kapısından uzağa yürümeye başladı. bağırdım pardon yurtiçi kargo'dan mı geliyorsunuz diye. sırıtarak geri döndü. kapıyı açtınız mı dedi. açıyorum dedim. yukarı geldi. dedim sabahtan beri camda bekliyorum çünkü zile basmıyorsunuz. öyle mi yapıyorlar hahaha, karşı apartmanda 4 kat çıktık, burda da çıkmak istememişlerdir dedi. anasının amı artık pişkinliğe bak. yapacak bi şey yok beyefendi dedim. sırıtarak siktirdi gitti. hayatımda hiçbir çalışana kötü davranmamışımdır. nolursa olsun, sinirden çatlayıp bıçakla beklesem de siz diye hitabımı sürdürürüm. bu insanlar köle değil. para kazanmak için yapıyorlar bu işi. ama ben de o hizmeti almak için para ödüyorum ve karşılığını istemek en doğal hakkım. işin kötü tarafı ne kadar firma varsa bu heriflerle çalışıyor. resmen el mahkum adamlara. ama bunlar beni yıldıramaz. her teslim günü bıçağımla pencerede olacağım. hayırlı günner.
  • düzeltilmesi gereken önermedir. doğrusu: yurtiçi kargo'nun müşterilerinin evini aramaması.
  • sanırım şöyle cereyan etmektedir.
  • ayni gun gelen 2 paketimden bir tanesini guvenlige teslim etmis digerini de adreste taninmiyor diye geri yollayabilme becerisine de sahiptir
  • ne zaman kedi kumu vs. gibi ağırlığı 10 kg'ı bulan bir ürün gelse evde bulamıyorlar bizi. küçük paket geldiğinde nedense evde oluyoruz hep.
hesabın var mı? giriş yap