• yaşar kemal çukurova'da düzen değişikliğini anlatırken, ‘o iyi atların, o iyi insanları’ alıp gittiklerini; ama ne kadar soylu ve ‘insani’ de olsa bu gidişin kaçınılmaz olduğunu, romanın sonundaki ‘çürümüş, yıllanmış, kokuşmuş ağır suyun yeni açılmış toprağı doldurarak akması’ simgesiyle ve önemle vurgular. aynı tarihsel zaman karşısında william faulkner ne kadar kötümser ve ahlaksalsa, yaşar kemal o kadar iyimser ve tarihseldir. bu bakımdan yusufçuk yusuf’ta feodal ilişkilerin ‘insani’ görünümünün kullanılması, yaşar kemal'in ‘geçmiş zaman’ sorununa salt ahlaksal kategoriler açısından baktığı anlamına gelmez; tam tersine, bu ‘insani’ görünümün anlatımlaştırılması, yusufçuk yusuf’a ideolojik bir sahihlik katar.”

    (roman kavramı ve türk romanı, hilmi yavuz, bilgi yayınevi)
  • öncelikle (bkz: #19032501)

    yaşar kemal'in bir diğer sapsarı romanı. hangisi daha sarı, hangisi daha iyi seçmek kolay değil. yazanın eline, beynine sağlık. sen çok yaşa, yaşar kemal.

    büyük usta'nın bu romanda sarı olarak betimlediği şeyler:

    yağmur
    nazarlık boncukları
    yüz
    damla
    yol
    traktör
    el
    fotoğraf
    parmak
    beden
    kemik
    nergis tarlası
    kalem
    yaprak
    ışıltı
    bulut
    sırt
    derviş bey
    kehribar
    saç
    çocuk
    deli halid
    ölü
    sığırkuyrukları
    ayak
    yusuf
    gülizar
    okyılanı
    mıstık
    diş
    su
    mahir bey
    arı
    çoban köpeği
    aydınlık
    koku
    beniz
    başak
    ala temir ağa
    balmumu
    meyve
    karınca
    kurt
    ahmet
    sıcak
    köpek
    göz
    mendil
    neon ışıkları
    sarmaşık yaprağı
    duman
    bıyık
    ahmetçe
    şoför
    çaltık suyu
    sakal
    çakıltaşı
    tüy
    halka
    kavak
    mustafa bey
    oyuncak kamyon
    ekinler
    perçem
    boyun
    köşker hasan büyükdağ
    kırlangıç yavrularının ağzı
    nar
    pekmez
    su
    derviş'in karısı
    derviş'in çocukları; nurten, ceyhun, muzaffer,
    petek
    mantıvar
    köpeklerin bıyığı
    korku
    kelebek
    kelebeğin kanatları
    candarma
    kayalar
    sakallı ali
    limon
    kavanoz
    göz
    kürt imam
    ortalık
    karanlık
    leke
    koygunluk
    çizme
    kafir
    otlar
    kadife çiçeği
    ipilti
    çıvgınlar
    gece

    mükemmel bir serinin çok güzel bir parçası. okuyun, okutun.
  • “bizimki muhalefetin ağzını açtırmamaya karar verdi. belki de muhalefeti ortadan kaldıracak. o zaman bu memleket memleket olacak. bizde, bu doğu memleketlerinde demokrasi sökmez. daha yeni yeni anlıyorlar.” (yusufçuk yusuf, s.325)
  • yaşar kemal kitabıdır. ve kendisinin yazdıkları için ne kadar uğraştığını, bu kitabı yazım süreci için söylediği şu sözlerden anlayabiliriz:

    “ yusufçuk yusuf’u tam dokuz ay cebimde dolaştırdım. son üç sayfası eksikti. o üç sayfa için dokuz ay uğraştım.. . "
  • devam etmekte olduğum kitap. üçüncüsünü okuyamayacağım için üzgünüm.insan bir kez daha hayret etmeden geçemiyor yaşar kemalin kalemine.arkadaş o nasıl irice yağmur, o nasıl fokur fokur bataklık, o nasıl doru at, o nasıl sebahat hanım , o nasıl kabakçıoğlu, o nasıl doğurgan toprak, o nasıl o nasıl gelenek fedaisi.... alelade bir kitap değil bu destan destan. ama bir kez daha görmüş oluyorum ki o gün hırs . için derebeylerinin savaşımı bugün iktidar, para hırsı değişen tek şey zaman olmuş.insan aynı hain insan .hele narlara narlara , hele narlara narlara ... vah zavallı mestan vah
  • damakta bir rus klasiği okurcasına tat bırakan yaşar kemalin insanı derinlere çekip hesaplaşmalar yaptıran dev romanın ikinci kitabı...
    insanda derin izler bırakan bir baş yapıt...
  • her yaşar kemal romanı gibi bambaşka bir havayla ve eşsiz diliyle insanı saran, okurun ağzında buruk ve tarifi zor bir tat bırakan 662 sayfalık roman, destan.

    "birden atı üzengiledi, başını akçasaza çevirdi sürdü. at tepeden aşağıya hızla indi. ova bir anda buğuya batıverdi. her şeyi, akçasazı, anavarza kalesini, düldül dağını inceden bir buğu örttü. sonra da buğunun üstüne, pembe buğuyu binlerce tabakaya ince ince kıyarak sarı, ustura, çelik morunda şakırdayarak, uçları binlerce ipiltide yıldırlayarak yağmur birden boşandı. ortalık taş gibi yoğun, sarı, üşütücü bir geceye kesti. soluk aldırmaz."
  • yaşar kemal'in akçasazın ağaları romanının ikinci ve (şimdilik) son kitabı.
  • üstadın * üçüncüsü üstünde *çalışmalar yaptığı ve fakat ömrünün yetmediği söylenen ikilemesinin * ikinci kitabıdır. bu müthiş şaheserin ilk kitabı için (bkz: demirciler çarşısı cinayeti)

    yaşar kemal'in en underrated eseridir belki de. içerisinde müthiş psikolojik tahliller, bilinç akışları barındırır. toplumcu gerçekçi kimliğiyle tanıdığımız ustanın karakter ve ruh tahlili-betimlemesinde de nasıl bir deha olduğunu anlamak için bu eser okunmalıdır.

    --- spoiler ---

    yusuf'un cinayeti işledikten sonraki nöbetleri,şuursuzca oraya buraya gidip gelmeleri,zihni'nden birbiriyle alakasız sayısız düşünceler geçmesi raskolnikovun tefeci kocakarıyı öldürdükten sonraki ruhsal durumlarıyla müthiş benzerlik göstermektedir. petersburg sokaklarındaki raskolnikovla çukurovalı yusuf'u karşılaştırmalı okumak büyük keyif vermektedir. haberiniz ola.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap