• bugüne kadar neredeydiniz diye soruyorum bu istifalar üzerine. anayasa değişmiş, hsyk seçimleri yapılıyor, sen istifa ediyorsun. delikanlılığa bak.
    ancak bu kadarını beklerdim zaten sizlerden. aferin, kahramanlarım benim.
  • akp 'nin emirlerine amade olmayip kavuğunu sallamayanlarin istifasidir. ve yakışır ! .. simdiye kadar turkiye aleyhine cok teklifi geri cevirdi hsyk uyeleri ve akp cildirdi .. simdi artik bundan sonra turkiye topraklarinin %19unu yabanciya peskes cekip somurten parti, tamamini satsin .. bu gun istifa edenler sorumlu olmayacak ..

    " biz mesut özil’i ıslıklar, hiddink’in kellesini isterken sessiz sedasız türkiye cumhuriyeti’nin en üst düzey kurumuna bir hakim seçildi.

    tartışmalı, biraz da şaibeli bir oylama ile sayıştay üyesi hicabi dursun anayasa mahkemesi üyeliğine seçildi. yaş tartışmasının detayları ile boğulmayalım şimdilik. ama bu da “anayasayı bir kerecik delmekten bir şey olmaz” kıvamında bir konu.

    gelelim hukuk cephesine.

    akp kurmayları her fırsatta abd’yi örnek almayı severler ya, bakalım orada yüksek mahkemeye hakim nasıl atanıyor:

    başkan’ın iki ay araştırdığı, kararlarını okuduğu, hukuki duruşunu bildiği ve “kefil” olduğu adayı senato adalet komisyonu'nda yaklaşık üç ay süren bir didikleme sürecinden sonra onaylar ya da onaylamaz...

    abd tarihinin en muktedir ve populer başkanlarından bill clinton’un yüksek mahkemeye atamak istediği kadın hakim zoe baird, bebeğinin dadısını sigortalatmadığı ortaya çıkınca paldır küldür adaylıktan çekilmişti mesela...

    yine yüksek mahkeme’de, ilk siyahi olan clarence thomas’ın bir kadın meslektaşına cinsel imalarda bulunduğu senato’da ortaya çıkmıştı da adayı geri çekersek zenci oylarında dayak yeriz diye kendi kredisinden yemeyi göze aldı başkan.

    amerikan yüksek mahkemesi üyeleri (takma adıyla the supremes) acayip karakterlerdir. kendilerini aday gösteren başkanların hiç hoşlanmayacağı kararlar verirler mesela.

    muhafazakar diye 50’lerinde atanan hakimler 70’lerine gelince liberal hatta solcu olurlar. kimse de “bunlar kafayı yedi, şunları dinletelim de basına sızdıralım” diyemez.

    abd yüksek mahkemesi önünde savunma yapmak bir avukatın hayatının dönüm noktalarından sayılır. orası bir nebze hukuk tanrılarının katıdır.

    savunma için sadece 30 dakikanız vardır. ve o karşınızdaki “akil adamlar” sadece sizinle değil kendi aralarında da müzakere ederler bu süre içinde.

    tarih böyle yazılır abd hukuku’nda..

    * zencileri karma okullara kabul etmeyen eyaletlerin hukuku çiğnediği kararı böyle alınmıştır. (brown vs. the board of education)

    * hala tartışılan kürtajda kararı kadına bırakan karar böyle alınmıştır. hem de çoğunluğu erkek hakimler tarafından (roe vs. wade)

    * pornografinin “ifade özgürlüğü” ile korunup korunmadığı kararı böyle alınmıştır. (the people vs larry flynt)

    * ve tabii george w. bush’un çok tartışmalı ve günlerce yeniden sayılan florida seçimleri sonucu başkanı olması da abd yüksek mahkemesi’nin kararıdır. millet nefret etmiştir ama karar kesindir. (bush vs. gore)

    bunlar abd siyasi tarihinin de dönüm noktalarıdır. çünkü siyaseti sadece beyaz saray ve kongre yapmaz.

    ve işte bu nedenle o makama seçilecek olan hakim’in “yaş haddinden emekli” olması diye bir şey yoktur.

    80-90’ına gelinceye kadar, dimağı açık olduğu sürece, kendisi çekilmedikçe ölene kadar yüksek mahkemede’dir bu hakimler.

    neden mi?

    çünkü abd’nin kurucu babaları o makama gelecek isimlerin gün gelip görevden ayrıldığında “kasaba avukatlığı, senatörlük, başkan adaylığı” gibi saçma siyasi hırsların içine girmemesini, ölünceye kadar “maaş endişesi taşımamasını” istemiştir.

    adil olsunlar, tayin terfi endişesi yaşamasınlar, siyasi otoriteden korkmasınlar, hukukun üstünlüğünü her solukta müdafaa etsinler diye..

    ama orası tabii abd...

    bizde seçim yasası, hes, af gibi binlerce karara imza atacak olan insanı tanıyor muyuz? merak ettik mi? yooo.. özgeçmişi beş satır.. hukuki icraatı var mı? kimbilir? kimin umrunda?

    iktidar bunu istedi...

    bizde icabında hicabi dursun da olur pekala...

    (bkz: http://www.gazeteport.com.tr/…zarlar/news/gp_778786)
  • bu olay sayesinde "profesörler dururken çobanların oyları ile iktidar seçiliyor" adamlarının bir anda "hiç göreve yeni başlamış hakimin oyu ile kelli felli yargıtaycı amcalarınki bir olur mu?" kıvamına geldiklerini, dünya literatürüne geçecek argümanlar geliştirdiğini de görmüş olduk.

    bence bir ihtiyar heyeti belirleyelim ülkede ve hepsi sapına kadar kemalist olsun, o zaman rahatlayacak bu kendi insanını veya hukukçusunu "aciz, aptal ve gereksiz" gören ve seçimi onlara bırakmanın yanlış olduğuna inanan zihniyet. ccc kemalist dedeler ccc.

    adına ister jakoben de, ister beyaz türk de, ister laikçi. adamların kafasındaki tepeden inmeci yönetim şartlanması olması ortak payda. padişahtan kurtulmuş ama uniformalı otoriteden ve ulu lider kafasından kurtulamamış zihinler bunlar.

    neyse, bu istifalar şov istifalarıdır, başka bir şey değil. saltanat sona ermiştir, son dakika kahramanlığı peşindeler. yarın öbür gün politikaya atılmazlarsa veya skandala karışmazsa 5 sene sonra ismini duymayacağımız, hatırlamayacağımız insanlar. zihniyetten kurtulmamız ise biraz daha zaman alacak. tepeden inme, ordu darbesiyle, devrimle falan değil de evrimle ilerleyince demokrasi böyle yürüyor. batıdaki hiç bir demokrasiyi 10 yılda kurmadılar. adım adım bu işler, sindire sindire.
  • sanıldıgının aksine iki üç ay bile yoktur bazılarının görev sürelerinin dolmasına ; örnegin musa tekin'in 5 gün sonra dolmaktadır görev süresi.ne kadar onurlu bi istifa oldugunun! son derece net bi resmidir bu durum.
    (bkz: güler misin ağlar mısın)
  • aklıma nedense 22 yıl hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapıp kovulan ve kovulduktan sonra yaşadıklarını "kovulduk ey halkım unutma bizi" kitabıyla yayımlayan emin çölaşan'ı getirmiştir. sen 22 yıl onca şeyi gör, yaşa, ama ses çıkarma yala yut; kovulduktan sonra da bunları ajite ederek yayımla. peki bunları yaşadığında neden istifa etmedin dediklerinde de "son kale elden gitmesin laiklik cart curt" edebiyatı parçala.

    hsyk üyeleri de çıkmış hukuk devleti, yargıya müdahale, bağımsız yargı, .... seyfi oktay dededen emir alırken, 12. ve 14. mahkemeler bizden denilirken, mehmet faik saban olayı, ferhat sarıkaya olayı ortada dururken, 28 şubatta genelkurmay binasında brifingde askere selam dururken ve daha zilyon tane örnek varken yargı bağımsızdı ama o koltuklar altınızdan alınınca yargı bağımsızlığını yitirdi öyle mi? hasiktir diyorum.

    (bkz: yürü anca gidersin)
  • (#20253439) a göre niye istifa ettiklerini anlayamadığım hadisedir. üye sayısı arttı, hükümetin etkisi aynı, 7niz de bir haraket edecekseniz niye bir kurulsunuz ki? bir kişi olsaymışsınız. daha kendi içinizde bir demokrasi yok millete ne dersi vereceksiniz?
  • mala davara bir faydası var mıinsanları tarafından alkıslanmamış istifadır.onlar kendini biliyor..
  • demokrasinin yerleşmeye başladıgına işarettir memlekette.neticede seçim kaybeden siyasi bir kadro ilk defa istifa edebilme onurunu göstermişlerdir.darısı diğerlerinin başına.
  • istifa'nın başlıca sebeplerinden biri de her toplantıda ergenekon savcılarının yerinin değiştirilmesini teklif eden ali suat ertosun'dur. gariptir ki bir kendisi istifa etmemiştir.
  • 11 bin hakim ve savcı tarafından 10 üyesinin seçeceği bir kurulda çalışmak istemeyen ve yalnızca 150-200 kişi tarafından seçilmiş olan üyelerin istifasını demokrasi adına onulu bir davranış olarak görmek mümkün müdür sevgili sözlük.
    istifa edip gidenlerin kimi danıştayda kimiyse yargıtayda başkanlık mı hedefliyorlar acaba.
    hükümet karşıtlığının en fazla prim yaptığı yerlere kahramanlık yapıp gelmek güzel strateji
    (bkz: çok güzel hareketler bunlar)
hesabın var mı? giriş yap