• bugün, "istanbul koca metropol olur öyle şeyler yea" diyenlerin, yarın tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalınca, ya da birinin tekerlekli sandalyesini ittiklerinde vehametini anlayacakları rezalettir.

    başkasının hakkına saygı duymayanların garipseyeceği rezalet de olabilir.
  • buradan görülebilir.

    bunun adı tam bir rezalettir. re-za-let.

    biliyorum bir çoğumuz için bu yeni bir şey değil. hatta artık normal bir şeymiş gibi kanıksamış olabilirsiniz. ama normal değil, olmayacak da. düzeltilmeli bu durum. öyle ya da böyle.

    buna resmen göz yumuluyor ve ne kadar çok duyurulursa ne kadar çok gündeme getirilirse birilerinin gerçekten önlem almak zorunda kalma olasılığı artar.
  • kaldırımları babasının bostanıymış gibi kullanıp yayalara en ufak bir yer bırakmayan ensesi kalınlara, gidip uzatsan bir mikrofon, "koyacak başka yer yok. nereye koyacağız arabamızı" diyeceklerdir. sen de o öfkeyle "aşağıya bırak. ileriye bırak" dersin ama ileride de başka araçlar vardır. daha ileride de daha başka araçlar, falan filan...

    bu tablonun ressamı, türkiye cumhuriyeti devletinin siyasal muktedirleridir arkadaş! madem gün, falakaya yatırma günü, o halde oradaki araç sahiplerine değil, bizi yönetenlere çemkirelim. 15 yaşında çocuk dahi bilir günün birinde istanbul'un bu kadar aracı kaldırmayacağını. ben 10 yaşımdaydım istanbul'da trafik sorunu vardı, 150 yaşına geldim halen trafik sorunu var. bu ülkenin planlama teşkilatları, ulaştırma bakanlıkları, mimarları mühendisleri, akademisyenleri çevrecileri ne iş yapmışlar bugüne dek? bundan elli yıl sonrasını düşünerek kararlar alacak bir otorite niye yok?

    git ahmet'e 10 lira ver şimdi. 2'sini yer, 8'iyle araba alma hayali kurar. adam kirada oturur, kapıda son model arabası olur. son model range rover kullanan adam, kullandığı aracın makyajlısı çıktı diye elindekini satar, gider onu alır. kafanı camdan uzat aha şimdi, beş yaşından büyük araba yoktur bak mahallede. sorsan da para yok der herif ha!

    gösteriş budalası oluşumuzun da bunda payı büyük elbet. millete caka satacağız hep. doğup büyüdüğüm sokakta, araçları düşünen belediye tuttu kaldırımları daralttı. bu istanbul genelinde böyle. sik kadar kaldırımlarda, telefon direğindeki güvercin gibi, sallana sallana yürüyoruz. ağaç düşmanı akp, bizim bu ana caddedeki kocaman ağaçların diplerine hep parke taşı döşedi. acı çektire çektire, inlete inlete öldürdüler ağaçları. "kaldırım yenileme çalışmaları dolayısıyla verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür dileriz" demeyi akıl edebilen belediye, kaldırımların inşası bittikten hemen sonra demir kazık çakmayı akıl edemiyor. araçlar kaldırımda, yayalar yolda. bir sene sonra bir daha bir kaldırım çalışması. parayı kaldıran kaldırana amk!

    videoda bahsi geçen yeri gayet iyi biliyorum. haftada bir iki geçiyorum bisikletle. tam bir türkiye manzarası. bu kadar aracın nakdi ederi, kaç marmaray, kaç köprü, kaç tramvay, kaç hızlı tren satın alır sen biliyor musun? ama o zaman kime satacak galon galon benzini? bir sürü otomobil firması, yedek parça sanayi, işçiler... buna iktisadi lisanda "şemsiye sendromu" diyoruz. şemsiyeyle yaşamasını öğreneceğiz artık, kaçarı yok!

    şemsiyesiz yaşayamaz hale de geldik sanki. alışmış kudurmuştan beterdir derler ya hani.

    dünyaca meşhur londra metrosu, sonracığıma new york metrosu, paris metrosu... iki milyon yıl önce düşünüp, "yapmamız lazım aga" deyip kolları çemremişler... biz de işte marmaray yapıldığına sevindirik oluyoruz 2050'de... taksim gezi parkı'nda 80 metrekare yeşil alanımız kaldı diye geceleyin huzurlu yatıryoruz. neyse ya, bi kahve yapayım kendime. eyvallah!
  • o videonun cekildigi yer cok yakin bir arkadasimin evinin önü. sık sık gidiyorum oturmaya. son derece iyi niyetli bir soforum. cok dikkt ederim boyle konulara ama arkadaslar araba parkedecek tek bir yer yok. olsa park eder gerekirse 1 km yururum ama yok. yok iste aq. gotumuze mi sokacagiz arabayi.

    bu rezilligin tek sorumlusu belediyelerdir. otopark icin planlama yapmayan belediye ne ise yarar? iki mekana az ruhsat ver yap otopark, cikabiliyorsan 2-3 kat yap kat otoparki.

    desen toplu tasimayla git e nasil gideyim zekeriyakoyden rumelihisarina? o da yok.

    e simdi baski yaptin sosyal medyadan belediyeye, emniyete. velev ki kaldırımlara koydular babalari kimse park edemiyor. e o kadar adam ne yapacak arabayi? gotune mi sokacak?

    velhasili kelam allah gercekten kolaylik versin bu ulkedeki engellilere, cocuklulara. biz de buyuttuk cocuk bilirim acisini o kaldirimdaki arabalarin. ama dönüp baktiginda oraya parkedenlerin de bir sucu yok. sorun planlamada.

    maslakta yeni yeni gokdelenler yapilirken bakip bakip anlamiyorduk. la aq bu plazalar acilinca ne olacak bu buyukdere caddesinin hali diye. nitekim 10 sene gecti aradan simdi is cikisi gidin bakin 3 seritlik anayolun 2 seridine servisler parkediyor. suclu servis soforu mu simdi?

    gecen kadikoyde isim var. dedim sariyere ineyim. oradan vapurla gideyim. actim baktim yok. yok aq bildigin sariyerden kadikoye sefer yok. yalan olmasin gunde 1 sefer var. aksam 6 da. onun da donusu yok. atıp tutmak kolay vay para kazanan araba aliyor diye ama sehrin gercekleri bunlar. bindim pasa pasa arabaya gittim.

    bu sartlar altinda yasak bir cozum olmuyor. cozum ne peki? cozum yok. sehirde birak otoparkı deprem toplanma alani kalmamis. ne cozumu?
  • o yol oldu olası, senelerdir böyle. sahildeki milyon dolarlık yalıların, evlerin otoparkları yok ve kaldırıma park ediyorlar.

    bu arabaların sahibine burdan dümdüz gidiyoruz ama, o evlerden birini bize verseler ya araba kullanmayacağız, ya da biz de arabamızı o kaldırıma bırakacağız, bunun çaresi yok. o civarı bilen bilir, kaldırıma araba bırakmayayım dersen park edeceğin en yakın yer 6-7 km ötededir.

    o evlerin çok ufak bir kısmı tarihi eserdir; büyük bölümünün bir kısmını yıkıp otoparka çevirmek mümkündür ama bunu yapmak için gereken irade bizim yöneticilerimizde yok, olamaz.
    o evlerin yalıların sahiplerinin milyon liralık kira gelirleri, onların götlerinin rahatı kaldırımda yürüyen yayanın, bebek arabasındaki bebeğin, tekerlekli sandalyedeki engelli vatandaşın canından daha kıymetlidir.

    ve hiç bir güç bu koca götlüleri arabasını 6-7 km öteye parkedip evine toplu taşımayla falan gitmeye ikna edemez.
    bu araç sahipleri istanbul'un balını kaymağını yiyen tabaka olduğundan bu sorun çözülemiyor, çözülemez.
    bu ülke böyle. kanun nizam yoksullara ve orta hallilere işler. hele ki söz konusu araba ise. adamın canını alırsın ama o arabayı evinin dibine park etmesine engel olamazsın.
  • oradan bir iki yetkili okuyordur burayı. şimdi düşün elinde çocuk arabası var ve eşinle çıkıp biraz hava almak istedin. ne yapacaksın, orada çocuğunla ve eşinle nasıl dolaşacaksın anlatır mısınız lütfen.
  • yeni bir hadise değildir maalesef ki. arkadaşın çektiği o hat ben kendimi bildim bileli öyle ve hiçbir şekilde müdahale edildiğini de görmedim şimdiye kadar. duba konularak halledilebilecek bir hadiseyi ısrarla ne belediye, ne polis halletmeme noktasında diretiyor.
  • 70 km/h hız sınırı olan yerde 80 km/h ile geçtim diye 3 hafta sonra evime trafik cezası tebliğ zarfı gönderirken orada kaldırıma parkeden araçlarla ilgili herhangi bir işlem yapmayan, engelleme yoluna gitmeyen devletin ayıbıdır.
    bunlar bir sıkışık trafikte emniyet şeridinde türeyen uyanıklar iki...
  • benzer görünütülere malesef istanbul'un diğer yerlerinde hatta türkiye genelinde rastlamak artık sıradan oldu. her gün küfrede ede yollardan yürümek zorunda kalıyorum. videoyu çeken arkadaş duygularıma küfürsüz tercüman olmuş.
    orda bir yayanın canına zarar gelse suçlusu oraya arabalarını park eden godamanlar ve sorumsuz yöneticilerdir!
  • kaldırıma parketmiş, ve kaldırımdan yürümemi engelleyen istisnasız bütün arabaların, boydan boya anahtarımın ucunun tadına varacağı bir rezalettir.

    umarım bir gün yolum oraya düşmez ve bu manzarayla karşılaşmam. yine de yazık o arabaların boyalarına. sevmiyorum bir arabanın durduk yere çizilmesini.
hesabın var mı? giriş yap