• “imkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım.”

    tam 100 yıl önce bugün, çoğunluğu savaş doktrinin en zor ve en ölümcül harekat biçimi olan süngü hücumu ile yapılan, bütün anadolu'nun varını yoğunu orduya verdiği, üstün istihbarat servisi sayesinde savaşın başladığını ancak savaş bittikten sonra öğrenecek batı illerimiz, tarihinin anadolu'nun kapılarının 951 yıl önce bugün açıldığı malazgirt savaşı'na bir gönderme olarak seçildiği ve 3 büyük paşa'nın her ayrıntısını ve her hamlesini saatlerce düşünerek, günlerce simüle ederek planladığı harekatın ilk günü;

    dağlarda,
    tek
    tek
    ateşler yanıyordu...

    19 ağustos'ta cephe karargahı hazırlanmıştı. uçsuz bucaksız afyon ovasının en tepe yerlerinden bir yere bir çadır kuruldu. çadırın kurulduğu yer cephe hattının tam karşısında, bütün tepelerdeki durumu görülebilecek bir yerde idi.

    20 ağustos'ta cephe karargahında tam 4 kişi vardı: genelkurmay başkanı fevzi çakmak ve gazi mareşal mustafa kemal atatürk ile beraber 1. ordu komutanı sakallı nureddin paşa ve 2. ordu komutanı yakub şevki paşa. harekatın tüm planları bu çadırda adeta bir strateji oyunu gibi baştan sona defalarca simüle edildi. atatürk'ün en çok üzerinde durduğu ve ordu komutanlarını çok sıkı bir şekilde uyararak tekrar ettiği konu bunun bir baskın planı olduğuydu. türk ordusuna ikmal olmayacağından, yunanlılardan alınacak mermi ve silahların nerelerde olduğu tekrar edildi. planda bir b planı yoktu. a planı başarısız olursa düşman bir anda ankara'daydı. ve odadaki 4 kişi de bunun farkındaydı, ya hep ya hiç şeklinde yapılacak olan bu savaşın son bir savaş olduğandan.

    21 ağustos'ta karargaha kolordu komutanları davet edildi. planı zaten 28 temmuz 1922 subaylararası futbol maçından beri bilen kolordu komutanlarına ordunun sabahları kuzeye geceleri ise güneye doğru gidilmesi için emir verildi. zafer yolu olarak adlandırlan bu yol bozkırın sabah kavurucu gece buz soğuğu havalarında, ses çıkmasın diye katırların ve atların ayaklarına samanlar bağlanılarak yapılacaktı. bu zafer yolu mucizeler silsilesiydi adeta. düşman gözlem uçakları sabah üzerimizde uçuyor, her gün karargaha raporlar sunuyordu. kahraman fahrettin altay paşa'nın kafasında ise düşmanın burdan keçi bile geçemez diyip nöbetçi asker bile koymadığı dağlık kesimden koca bir süvari ordusunu geçirme fikri vardı.

    22-24 ağustos aralarında ordular mevzilerine ulaşmak için günde 2-3 saat uyudular. yanlarına aldıkları yemekler çoktan bitti. arkadan gelen bir lojistik desteği de yoktu. tam 186.000 asker anadolunun bağrında aç ve susuz olarak yürüdüler. kahraman fahrettin altay paşa yunan mevzilerinden kimseye hissettirmeden koca bir süvari ordusunu geçirdi ve beklemeye koyuldu. bütün mucizeler birbir gerçekleşti. karargaha haber geçildi: ordular çarpışmaya hazırdı.

    25 ağustos sabahı bütün gözler atatürk üzerindeydi. uzun süredir ortalıklarda gözükmeyen ordu komutanları ve genelkurmay başkanı fevzi çakmak yüzünden bütün istihbarat birimleri atatürk'ün her hareketini not alıyordu. atatürk bu ilgiyi adeta bir sihirbaz gibi kullanarak akşehir'de bir futbol maçı düzenlenmesini istedi öğleden sonrası için. futbol maçına gidip ilk yarıyı izledi. 2. yarısında maçtan ayrılarak kocatepe'ye gitmek için şuhut'a doğru yola çıkarken o tarihi emri verdi: 'karanlığa gömülün'.

    emir tarihidir çünkü türk devletleri tarihinde hiçbir zaman hem iç hem de dış iletişim aynı anda kesilmemiştir. bütün telgraf hatları parçalanır sadece bir tane telgraf hattı kalır: cephe karargahı telgraf hattı. kimse kimseden haber alamaz. meclisin bile haberi olmayan bu olay anadolu köylerinde üzüntüyle karşılanır. çünkü telgraf hatları parçalandıysa düşman işgale kalkmıştır. halk meclisin önüne doğru akın eder. herkes bir bilgi almaya çalışır. bütün ankara'yı bir korku salar.

    saha ajanları o kadar iyi çalışır ki hiçbir muhabir afyon'daki harekatı istanbula, izmire iletemez.

    falih rıfkı atay o anları böyle anlatır.

    --- spoiler ---

    fakat henüz izah edemediğimiz bir nokta var: bizim tebliğlerimiz pek ihtiyatlı geliyor erkân-ı harbiyenin sükûtunu bir türlü anlıyamıyoruz. bu son mübhemiyet [belirsizlik] günlerinde, galiba eylülün biriydi, akşamüstü adaya gidiyordum. vapurda büyük bir rum kalabalığı vardı. eski yeisleri [üzüntü] gitmiş, bir şeyler konuşuyorlar, gülüşüyorlar, bize garip bir tarzda bakıyorlardı. merakla soruşturdum, acaba ani bir musibete mi uğramıştık? arkadaşlarımdan biri, çeneleri kilitlenmiş, yanıma sokuldu, kulağıma eğilerek: “- güya bozulmuşuz uşakta mustafa kemal paşayı esir almışlar. ”

    o dakika nasıl ölmediğime hayret ediyorum. geceyi nöbet içinde kendini kaybeden bir ağır hasta gibi, hezeyan içinde geçirdim. sabahleyin matbaaya can attık, kimimiz hilâl-i ahmer’e, kimimiz beyoğlu’na koştuk. şehirde büyük yağmurlardan evvelki boğucu hava vardı, teneffüs edemiyorduk. hilal-i ahmer ankara’ya sordu. akşama kadar heyecan ve ateş içinde dolaştık, durduk.
    --- spoiler ---

    26 ağustos saat 01.00. atatürk karargaha gelir. kendisini ismet paşa ve fevzi paşa karşılar. ordular hazır mı? diye sorar. hazır cevabını alır. artık bütün anadolu sessizliğe gömülmüş, koca afyon ovasında sağır edici bir rüzgar sesinden başka bir şey kalmamıştır. herkes nefesini tutmuş karargahtan gelecek o telgrafı beklemeye koyulmuştur. gerçekten bu gecenin bu saatlerini düşününce insan hayret etmeden duramıyor.

    emrindeki 186.000 asker ve 323 tane mükemmel konumlandırılmış top ile atatürk, bu saatlerde sadece dua eden fevzi paşa ve hala haraket planını inceleyen ismet paşa. çadırın içindeki atmosferi düşününce insan heyecanlanıyor, konuşulan konuları tahmin etmeye çalıştıkça konular derinleşiyor.
    dile kolay bizim bu günlere gelmemizi sağlayan ve hala türkçe konuşmamızı sağlayan bir hareket planını körpe bir çadırdan yönetecekler, koca bir milletin kaderi çadırın tam ortasında duran devasa bir afyon haritasında git-gel yapacaktı.

    saat 04.30. atatürk çadırdan çıkar, gün yavaştan ağarmaya başlamıştır. bütün plan ilmek ilmek işlenmesine rağmen hiçbir paşanın, kurmayın, komutanın hesap edemediği o afet ortaya çıkar: sis. bütün taarruz planının en önemli kısmı olan, afyon ovasını cehenneme çevirecek olan ve ingilizlerin 6 ayda geçerlerse 6 günde geçtik saysınlar dedikleri mevzileri darma duman edecek topçu atışları sise teslim olmuştu. bu durum atatürk'ün canını çok fazla sıkmıştı. çünkü bu bir baskın planıydı ve gün ağardıktan sonra düşman bizim güney cephesinde kümelendiğimizi görürse bütün plan çöpe gitmiş olacaktı.

    tam bu sırada birisi denklanşöre bastı ve bu tarihi fotoğrafı çekti
    görsel

    saat 05.30. sisin hafiflemesi ile ilk topçu ateşi emri ismet paşa tarafından verildi. daha önce yapılan tanzim atışları neticesinde son ayarlamalar yapılmış, gerisi zaferleri ve geçmişi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber uygarlık nurlarını taşıyan kahraman türk ordusuna kalmıştı.

    dağlarda,
    tek
    tek
    ateşler yanıyordu...

    büyük taarruz planında en az 3 paşalar kadar emeği geçen kurmay heyeti başkanı asım gündüz ve diğer isimsiz kahramanlara saygı ve minnet ile.
  • --- spoiler ---

    başkomutan, fevzi paşa, ismet paşa ve karargahlarının savaş kademeleri, saat 03.30’da atlara bindiler. sisli, serin, karanlık bir geceydi.
    fenerli iki süvari yol göstermek için öne geçti. yola çıktılar. mustafa kemal paşa önde gidiyordu, yalnızdı. arkasından fevzi ve ismet paşalar geliyordu. daha arkada kurmaylar, yaverler, görevliler, hizmet erleri, seyisler vardı.
    çevre yedekler ve geri hizmet birlikleriyle doluydu.
    ağır ağır kocatepe’ye çıktılar.

    ve saat 05:30…
    saat 05.00’e doğru gün ışımaya, sis dağılmaya, afyon’un kalesi ve dev tepeler yavaş yavaş belirmeye başladılar.
    herkesin ankara’da sandığı başkomutan kocatepe’de, ordusunun başındaydı. başıyla ismet paşa’ya işaret etti, ismet paşa nurettin paşa’yı uyardı. 1. ordu komutanı nurettin paşa telefonla kolordulara gerekli emri verdi.
    önce bir tek top sesi duyuldu, mermisi koca tınaz tepe’ye düştü. sonra bütün toplar düzenleme (tanzim) ateşi için gürlediler.
    05.30’da batarya komutanları zevk narası atar gibi emir verdiler:
    “ateş!…”
    “ateş!…”
    “ateş!…”

    --- spoiler ---
  • yahya kemal'in bir büyük taarruz'dan önce türk milleti'nin duygularını yansıttığı şiiri.

    şu kopan fırtına türk ordusudur ya rabbî,
    senin uğrunda ölen ordu budur ya rabbî,
    ta ki, yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın
    galib et, çünkü bu son ordusudur islam’ın.
  • anıtkabir'deki aslanlı yol başındaki merdivenlerin 26 basamaklı olması, 26 ağustos 1922'ye bir saygı duruşuymuş.
  • bugün burada rahat rahat popomuzun üstünde oturuyorsak sizin sayenizde ruhunuz şad olsun.
  • şafak sökerken afyon'un güneyinden zafer kasırgasının koptuğu kutlu tarih.

    yaşa mustafa kemal paşa yaşa...
  • büyük vaveyla ile türk ordusunun tarih sahnesine yeniden çıktığı muzaffer gün.

    türkiye büyük millet meclisi orduları, afyonkarahisar dumlupınar büyük meydan muharebesi’nde zalim ve mağrur bir ordunun esas unsurlarını inanılamayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz.

    büyük ve necip milletimizin fedakârlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz; sahibiniz olan büyük türk milleti geleceğinden emin olmaya haklıdır.

    muharebe meydanlarındaki maharet ve fedakârlıklarınızı yakından müşahede ve takip ediyorum. milletimizin hakkınızdaki takdirlerine delâlet etmek vazifemi mütemadiyen ve birbiri ardına ifa ediyorum.

    ordular ilk hedefiniz akdeniz'dir ileri” *
  • yunan kuvvetleri için batı anadolu triatlonunun başlangıç günü. bu kapsamda atıcılık, koşu ve en son yüzme kategorilerinde yarışıp ülkeyi terk ettiler *

    o değil de, mustafa kemal zaferden o kadar eminmiş ki malazgirt zaferi ile aynı güne denk getirmiş taarruzu. sen nasıl bir karizmasın demeden edemiyor insan.
  • mustafa kemal atatürk liderliğinde ki türk ulus'unun bağımsızlık ateşi ile büyük taarruz'a başladığı gün.

    yaşasın tam bağımsız türkiya

    kaynakça

    1 - taarruz kararı

    2 - 26 ağustos 1922 taarruz emri

    3 - mustafa kemal büyük taarruz gününü bütün dünyadan nasıl gizli tuttu?
  • bundan 95 sene önce, şafak vaktinde, 5.30'da, kocatepe'de, başkomutan mustafa kemal paşa'nın emriyle.. süslü kelimelerim yok benim; o sabahtan itibaren hiç bir şey eskisi gibi olmadı; toplum olarak yeni bir geleceğe, çağdaş modern ve tam bağımsız bir türkiye'ye ilk adım atıldı. ardı ardına yunan mevzilerini döven top atışları, eski köhne düzene veda, yeni aydınlık zihniyete merhaba oldu. ve evet, sırf bu sebeple ne güzel gündür 26 ağustos, kutlu olsun milletime !

    1. inönü, 2. inönü, eskişehir kütahya, sakarya, başkomutanlık ve dumlupınar muharebelerinde işgal altındaki vatan toprağı uğruna canlarını fena etmiş nice yiğitlerimizin ruhları şad olsun..
hesabın var mı? giriş yap