• yaptıklarının bir çocuk için ne kadar sadistçe olduğu şimdilerde dank eden ve ne zaman görsem fellik fellik kaçacak delik aramama neden olan insan. resmen aydınlanma yaşıyorum onun yaptıklarını düşündükçe.

    bize yaptıklarını düşünüyorum da herif psikopatın önde gideniymiş ya. belki bu tanım biraz ağır oldu ama gerçekten yaptıklarının o devirde çocuk olan bünyelerimizde bu kadar az hasar bıraktığını görmek "iyi yırtmışız ha" tarzı bir sevinmeyi de beraberinde getiriyor. meğer herif bize ne psikolojik işkenceler uygulamış da haberimiz yokmuş. çocuksun işte, etrafımızdakileri hayatın gerçeği sanıyoruz, herkes o şekilde davranır ya da yaşar gibi bi düşünceye kapılıyor insan o yaşlarda.

    efenim şimdi anlatacağım öğretmen profilinden gerçekten işini seven ve çocukları iyi eğiten öğretmenlerimizi tenzih ederim. ama benim ilkokuldaki öğretmenim şu anki tefekkürlerime göre galiba kaçık bi insandı. ya da bana öyle geliyor bilemiyorum şimdi. yaptıklarını yazayım en iyisi, kamuoyu karar versin.

    - bu adam benim ve sınıftaki bi kaç arkadaşın futbol oynamasına kafayı takmıştı. ne zaman oynadığımızı duysa çıkarır azarlardı sınıfın önünde, bi de üstüne "sizden adam olmaz" tarzlı hayat dersi verip rencide ederdi herkesin içinde. çocuk lan bu?! tabii ki top oynayacak amk. bir öğretmen inzibat kolu adı altında sınıftan bir casus seçip top oynayan bütün öğrencileri tespit ettirir mi ya? "evladım top oynayın ama dersleri de ihmal etmeyin" demek çok mu zor?

    - malum bu sabahçı öğlenci olayı vardı eskiden. hala da var gerçi ama eskiden zırt pırt öğün değiştirirdik biz, bi sabahçı, bi öğleci. bi gün sabahçılar tabir-i caizse sınıfın ağzına sıçıp gitmişler. pek sevgili öğretmenimiz de bunu gördü, önce bi esip gürledi sınıfta siz mi yaptınız diye, adam gibi sormak da yok. ardından sabahçılar yaptı deyince bi kaç öğrenci, bombayı patlattı: "bu sabahçıların anasını sokakta sikmişler!" e yuh amk ya! yuh! iki dakikada çocuk psikolojisini sikip attın. hala bu küfür üzerine sınıftaki kızların öğretmenin gözüne nasıl korkuyla baktığını hatırlıyorum.

    - yine bi gün bi gün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok. böyle değildi lan anlatacağım şey, neyse. gene bi gün bu öğretmenimizin çok samimi olduğu ve yan sınıftaki a şubesinin sınıf öğretmeni olan kadın bizim sınıfa geldi. onlar konuşurken konu benim de yakın arkadaşım olan ömer'in babasının çalışmak için istanbul'a gitmesine bağlandı. ve pek saygıdeğer (!) öğretmenimiz bi bomba daha patlattı: "orada parayı bulursa annenin üstüne karı da getirir, keh keh keh". çocuğun nasıl gözyaşlarına boğulduğunu tahmin edersiniz herhalde.

    daha bunun gibi nice örnek var ama yazmakla olacak iş değil. öğrenciye zorla mutfak robotu satmak, öğrencilerin sırtında tahta kırmak, babası zeytinyağı satan öğrenciye baban bi teneke de bize hediye etsin demek gibi icraatları da vardı diyeyim, gerisini sen anla...

    umarım kalmamıştır böyleleri.
  • bu kesinlikle benim ilkokul 1. sınıf öğretmenimdir. hiç unutmam karış yapmayı öğreniyorduk yanlış yaptım diye bana bir ölüm çekmişti. ayaktayken o şiddetle oturdum resmen. oturttu desek daha doğru. hayatımda ilk kez bir kadın eline değdiğim andır o. o yaşta o çocuk ne bilsin karışı dövme sebebine bak bir de. akabinde okuldan kaçmış saklanmıştım. allahtan 2. sınıfta değişti de öğretmen sakat kalmaktan kurtulduk. hey gidi günler hey.
  • sadece bir kere heyecanlandığınız bir konuda fazlaca söz almadan ilkokul çığırtkanlığıyla ortaya atılıp laf soylediniz diye "sesin kulaklarımda çınlıyor" cümlesini yüzünüze 5 cm mesafeden avazı çıktığı kadar bağırarak söyleyen, hafızanızda öyle olan, her hatırladığınızda da üzen salak bir öğretmen müsveddesi. bok yesin.
  • öğretmenler gününde klasik olarak okulların önünde tezgah açan çiçekçilerden alınıp verilmiş çiçeğe "ben sokaktaki çiçekçiden alınan çiçeğe mi layık görülüyorum" dedikten sonra gidip çiçeği çöpe basarak cevap vermiş düzkadındır.
  • psikolojimi hayat boyu etkileyecek kadar psikopat olan ilkokul birinci sınıf öğretmenimdir. renkli gözlü filan bir tipti ve kadınlar tarafından beğenilirdi. aynı zamanda inanılmaz dilenci ve ahlaksız bir adamdı, yurt dışı bağlantısını bildiği babamdan sızdırmadığı alman malı teknoloji ürünü kalmamıştı. sınıf arkadaşımızın terzi olan babasıyla bir olup zengin-fakir demeden tüm velilerden yüksek meblağlar toplayıp herkese zevksiz formalar diktirmiş, parayı da kırışmıştı. sonra okul o formaların giyilmesine izin vermeyince de herkes verdiği parayla kalmıştı.

    aynı rezil herif günde bir çocuğu kum torbası yerine kullanır, bir yandan döverken, bir yandan da "pezevenk, deyyus" diye bağırırdı. ben ailemde duymadığım bir sürü sözcüğü ilk kez öğretmenden duymuştum. hele biraz alt gelir düzeyinde bir aileden gelen ibrahim adındaki arkadaşımızı her gün bir defa duvarlara vurur, sonra da "dayak arsızı" diye bağırırdı. bir gün de piyango bana isabet etti: birinci sınıfta toplu beslenmede gelen yiyeceği yemediğim için beni sınıfın birincisi ve düzgün bir ailenin kız çocuğu olmama aldırmadan annem ve iki başka veli ile sınıfın gözü önünde dövdü. bir öfke krizi içinde defalarca yüzümü tokatladı, saçımdan tutup kafamı sarstı ve kasılmış çenesinden tükürükler saçarak ağzının içinde küfürler etti. o anda gerçeklikle ilişkimin koptuğunu, sanki bir rüyada, bedenimin dışındaymış gibi olayı dışarıdan izlediğimi hatırlıyorum. üstelik bu olay olduğu sırada annem de sınıftaydı, ama belki kendini yabancı hissetmenin verdiği çekingenlikle sesini çıkarıp da beni korumadı. öğretmenin bu saldırgan tavrının altında ise sınıfta o anda bulunan üç genç ve çekici kadına erkeklik enerjisini hissettirmek olduğunu düşünüyorum. ne yazık ki benim duyarsız annem sonrasında bu olayı yıllarca aile içinde gülerek anlattı ve ben her seferinde yerin dibine girdim. bu dayaktan sonra geceleri kabuslarım başladı, her gün okula giderken karnıma kramplar girerdi. okuldan soğudum, gitmemek için hasta numarası yapmaya başladım, çünkü o gün okulda hangi dehşeti yaşayacağımı bilemiyordum. lise ikiye kadar da normale dönemedim, sorulan soruya cevabını bilsem de cevap veremiyor, farların önündeki tavşan gibi donup kalıyordum.

    ama en berbatı, hayatta yalnız olduğumu anlamıştım: annem, babam, büyük bir abim filan da olsa, hatta annemin yanındayken bile bir yabancı bana bedenen zarar vermeye kalktığında beni kimse koruyamıyor veya sonrasında hakkımı savunmuyordu. aynı öğretmen o dayaktan sonra karısını alıp bize geldi, ben uyuyor numarası yapıp önlerine çıkmadım. babamdan yine yurt dışından bir şey istemeye gelmişti, tabii ücretsiz olarak.isteği mecburen yerine gelmişti, kimse kalkıp da "sen benim çocuğumu dövdün, nah sana" diyemedi.

    yıllar sonra yeğenim o öğretmenle pastanede karşılaşmış. "benim için yüzüne bir tükürseydin" dedim ama fırsatı kaçırmış bulundu. eğer ölmeden bir yerde rastlarsam yüzüne okkalı bir tükürük borcum var. geberdiyse de her türlü lanet üzerine olsun.
  • sanırım dahil olduğum oğrenci kategorisidir.

    okulda onlarca ipsiz sapsız tip varken, benim ilkokul boyunca bir kaç defadan da fazla davranış notlarımı 2 olarak veren öğretmenimin bana yaptığı haksız muameledir.

    bu öğretmen yüzünden bütün hayatım boyunca okuldan ve ders çalışmaktan nefret etmişimdir.
  • gizlice yaklaşıp aynı anda çift avuç içi ile ilkokul 1 öğrencilerine tokat atanı da mevcuttur.
  • 4. sınıfta derslerimize girip sadece oturan hiç ders anlatmayan öğretmen tipi buna dahildir yarım dönem sonra öğrenciler olarak her ne kadar memnun olsakta bu gidişe bir dur deyip müdüre şikayet etmiştik ondan sonra gelen kadıncağızda biz 5. sınıftayken intihar etmişti 4. sınıfa kadar inek bir öğrenci olan ben bu 2 olaydan sonra iflah etmedim hep tembel oldum. tembel olmamın bütün sebebi bumudur bilemem ama etkisi olduğu kesin.
hesabın var mı? giriş yap