• ilkokulda, çöp kutusu başında kalem açıp derste gelişen son dedikoduları paylaşma geleneğinin koruyucularıdır.
    bu kızlarımız en az 2 en fazla 4 olmak üzere, dersin belli saatlerinde, kaş göz işaretleriyle toplanıp, kalem açma bahanesiyle çöp kutusu başına tüneyip dedikodu yaparlar.
    dedikodu süresi 3 ila 5 dakikayı aşarsa, hocanın dağıtmasıyla son bulur.
    ilkokul aklına göre, ders esnasında konuşmak yasaktır ve bu yasak ancak çöp kovası başında buluşulup delinebilir.

    bir de şöyle bir şey var: (bkz: ders esnasında kalem açmaya kalkmak)
  • rahat rahat kavga edebilmek için çöp kutusunun çevresinde toplanan ve öğretmen uyarana kadar orda bekleşen erkek çocuklarının muadilleridirler.
  • bunlarin erkek olan versiyonlari is teknik dersinde en kose sirada toplanip 31 cekerlerdi. (bkz: hey gidi hey)
  • *
    (bkz: dedikodu)
  • tarihe karışmış kızlardır. çocukları aynı geleneği sürdüremese de, benzer duyguları 0.5 uç alışverişi sırasında yaşamaya çalışırlar. evet, aynı şey değildir. eller kömürden islenmezse hiç aynı değildir.
  • kirmizi kalem acma olasiligi daha yuksek olan kizlar.
    kirmizi kalemin ucu hep sivri olsun isteyen kiz grubu olarak biz her derste yapardik bu islemi. iyice sivriltilirdi uc, en sivri uclu kaleme sahip olmak da bir ayricalikti. cunku bu, kalemin daha erken bitmesi ve yeni bir kalemi de alabilecek, annesine kalemi erken bitirdigi icin hesap vermeyecek durumda olmanin bir gostergesiydi.
    ogretmen bir sey yazmamizi istediginde, basligi kirmizi kalemle yazinca, copun basina gidip yeniden sivriltirdik ucunu. yerimize is yapmis olmanin gururuyla donerdik, doner donmez arkadaslarina kalemini gosterenler de olurdu, baak benim kalem ucum cok sivri diye. sonra grubun diger elemanlari da teker teker copun yanina giderdi.
    derken biraz akillanmaya basladik. kaleminin ucu once sivri olan neden biz degildik de, hep ayni kiz oluyordu? ogretmen basligi der demez yazip cope kosturur olduk, once bizim kalemimiz acilsin diye.
    zamanla bu telas bir evrim daha gecirdi, grup psikolojisine dondu olay. ayni erkege asik olmak, ayni baskanlik secimi icin yarismak, ama tenefuste de oynayacak baska kimse olmadigi icin ayni arkadaslarla gecinmeyi ogrenmek gibiydi. uzun sure devam etmedi bu didisme. copun yanina gitmeden once birbirimizi bekler olduk.
    copun yaninda dedikodu yapmaya, sozlulerde kalkmamak icin kalem ucu acar numarasi yapmaya kadar gitti is.
    ogretmen neden mudahale etmedi, anlamiyorum. arkadastan silgi istesek kafamiza tebesir firlatirdi, ama copun basinda elimizde kalem ve kalemtras ile durmamiza kizmazdi.

    (bkz: hey gidi gunler)
  • çeşme başı psikolojisinin yansıması kültürel bi değerimizdir kızlarımız... bu kızlarımız...(ertürk yöndem, tayfun talipoğlu kırması bi üslup vereyim dedim)
  • yaşları ilerleyince hep beraber tuvalete gidip makyaj tazeleme bahanesiyle durum değerlendirmesi yapan kızlara dönüşürler bunlar.
hesabın var mı? giriş yap