• saat 17:00 bursa istanbul aracı ile esenler otogarına geldim. otobüsten inince servislerin olduğu yerde bir görevli aradım yoktu. bir iki dakika sonra yaşlı bir çalışan geliyordu olduğum yöne. avcılar servisinin hangisi olduğunu sordum. daha gelmediğini söyledi. ben de beklemeye devam ettim. diğer servisler yarı doluydu. adam da en dipteki servise gitti.

    bir süre sonra yavaş yavaş servisler kalkmak için çalışmaya başladı. başka bir görevliye avcılar servisini sordum. az önce daha gelmediğini söyleyen adamın başında olduğu aracı işaret etti. belki sonradan öğrenmiştir nereye gideceğini diye düşünüp iyi niyetle bir şey demedim. ortalarda bir yere oturdum.

    yola çıktık. adam hızlı gidiyordu. ona buna söylenip duruyordu. bir şey demedik yolcular olarak.

    sefaköy taraflarına yaklaşınca adam arkaya seslendi "beşyol var mı" diye. arkadan bir adam olduğunu söyledi ama durmadı şoför. arkadaki adam beşyol diye birkaç kez seslendi beşyol'a gelindiğinde. şoför baya bi geçtikten sonra yolcuya "soruyorum söylemiyorsunuz, sonra da laf ediyorsunuz bana" minvalli cümleleri lakayık ve kahve uslubuyla söylemeye başladı. yolcu gerilse de adam yaşlı diye pek üstelemedi. bir an önce inip gitmek istedi.

    cennet'e yaklaştığımızda hamile bir kadın "yan yoldan mı gideceksiniz, yazıhaneye mi gireceksiniz" diye sordu. "ne yanyolu ne avcıları, e5'ten gideceğim" diye çıkıştı kadına. kadın güzergahı bildiğini, senelerdir nilüfer turizmi kullandığını, içeriye girmesi gerektiğini kibarca söyledi. adam durduk yere delirdi. "içeri girmem gerek ha, girmiyorum napacaksınız, siz öyle dediniz diye girmiyorum hadi bakalım görelim" diye bağırmaya başladı. vitesi racon keser gibi bir tık yükseltip gazı köklemeye ve arabesk tavırlarla söylenmeye başladı. başka bir kadın böyle konuşamayacağını söyledi. ona da çıkıştı. arkadan yaşlı bir adam "kardeşim sen yazıhaneye girmek zorundasın, bayanlar haklı" deyince ona da çıkıiştı. "hadi sokun da avcılar'a görelim" dedi. kadınlara söylenip, "siz kimsiniz" diye ses dozunu iyice arttırınca kalktım yerimden avcılar'ın güzergahta olduğunu, kadınlara bağıramayacağını, hizmet sektöründe çalıştığını, konuşmalarına dikkat etmesi gerektiğini hatırlattım. "oruçlu oruçlu beni delirtme" diye yüksek sesle konuşunca bunu neden söylediğini anladım. hatta neden avcılar servisinin gelmediğini dediğini de. zira adam esenler'de bana doğru gelirken ve avcılar servisini sorduğumda su içiyordum. ona taktığını, bilerek kendi servisinin gelmediğini söylediği çok açıktı. aklınca beni cezalandıracaktı. çileden çıkmıştım.

    "bi sen mi oruçlusun, avcılar'a girmek zorundasın, yolcularla, hele de kadınlarla böyle konuşamazsın diye neredeyse son sesimle bağırdım. çileden çıkmıştım. ben ayağa kalkınca hiddetle arkamdaki adam beni arkamdan sardı. "kadınlar da düzgün konuşsun o zaman" diye bağırmaya devam etti. "sen hizmet veriyorsun, kadınların söylediği bir şey yok, sen efelik yapamazsın, kadın buldun bağırıyorsun, gücün yetiyorsa bana da bidaha bağırsana lan" diye bağırmaya başladım. sesini bağırma modundan yüksek ses moduna indirerek arkasına döndü arabayı durduracak gibi oldu. "sen kimsin lan" dedi. "sen kimsin lan asıl, benle düzgün konuş" dedim. "girmiyorum avcılar'a hadi bakalım" diye kendince tüm yolculara meydan okudu. nereye şikayet ediyorsak etmemizi söyledi. seninle inince görüşeceğiz dedi. böyle deyince kalktım yerimden adama doğru giderken öndeki kadın yolumu kesti. arkadaki adam tuttu beni. "sen beni tehdit mi ediyorsun lan, sindireceğin güçsüz bir kadın mı sandın seni, öldürürüm lan seni" diye bağırmaya başladım. gözüm dönmüştü. çok garip bir kendinden geçme an'ıydı. birinin beni tehdit etmesine asla tahammül edemem. tüm sinir uçlarıma dokunur bu. bu inince göstereceğim diye geveleyince "ya sen ya ben ölecez lan" diye bağırmaya başladım. "öldürecem lan seni" diye bağırdım. diğer kadınlara da bağırmaya devam etti bu arada. 3 kadın yolumu kapamıştı adama gidemeyeyim diye. arkamdaki adam sarılmıştı bana beni bırakmıyordu. adam sustu.

    kafamdan inince ümmüğünü nasıl sıkarım, yumruğumu nasıl atarım, gebertinceye kadar nasıl tekmelerim onları kuruyordum kafamda. yazıhanenin önüne gelince önümdeki tüm yolcular araya doluştu adama saldırmamam için. arkamdaki adam ve kadınlardan biri bana sarıldı. arka kapıdan indirdiler. daha ayağımızı atar atmaz aşağı piçin evladı bastı gaza kaçtı. muhtemelen inemeyen yolcu da vardı orda inmesi gereken. arkasından gideyim dedim hızlıca gitmişti.

    bu siktiğimin yerlerine dolduruyorlar insanımsıları, uğraş dur sonra. o adamın yüzünü yerlerde süremedim dert oldu içime. piçin evladı götveren ibneler. çok müslüman ya pezevenk oruç tutmadım diye aklınca servise binmemi engelleyecekti, çok adil ve dindar olduğu için kadınlara istediği gibi bağırıp çağırabilecekti. ulan bana bi tane aklı selim bi dindar getirin lan. konuşmayayım diyorum konuşmayayım diyorum, kimseyle dalaşmayayım diye kendime söz veriyorum, sonra ağzını yüzünü siktiğimin orospu çocuğunun teki geliyor ya sokakta bir kadına bağırıyor, ya dövmeye kalkıyor, sonra dayanamıyorum al başına bela. hadi bu piç kurtuldu kaçtı. yarın başkası, öbür gün başkası, öbür gün başka başkası... illa başım belaya girecek. hepsi de allah kitap eksik etmiyor dilinden. sizin yüzünüzden ateist oldu millet. sizin yüzünüzden dinden soğuduk.

    benim gibi naif bir adam bile o piçi görünce, kadınlara bağıran dayılanan birini görünce bu denli çileden çıkabiliyorsa, adamın boğazını nasıl keserim diye onların kendi yöntemleri ile onları yok edecek kadar kafada kurup içini soğutmak için aklından canice şeyler geçiriyorsa bu ibnelerin içinden geçenleri düşünemiyorum. o piçi görünce aklıma özgecan geldi, hüseyin üzmez'in tecavüz ettiği ve devletin örtbas ettiği 14 yaşındaki kız geldi. eşlerini çocuklarını döven, hastanelik eden bütün insanlar, bütün haberler ve kareler geldi gözümün önüne. sonra birinin ailemden bir kadına böyle davranabileceğini düşündüm ve gözüm döndü. ordaki kadınların anamdan bacımdan ne farkı vardı ki. sadece koltukta onlar oturuyordu. bu milyonlarca orospu çocuğunun kadına kalkan dilini, tecavüze yeltenen sikini, dini tekeline alan cüretlerini kesmedikçe bunlar hep olacak.

    erzurum'da ramazan'da sokakta sigara içene çullanan değil, erzurum'da ramazan'da sigara içene laf söyleyene çullanmadıkça (dövmek değil, lafla susturmak) bu millet adam olmaz.

    sizin tiniyetinizi sikeyim.

    edit: aracın plakası 34 jrv 94, ilgili her yere şikayet ettim.

    edit: türsab'a da ilgili şikayetlerde bulundum. sadece nilüfer turizm'e şikayetle olacak iş değil bu.
    http://www.tursab.org.tr/tr/iletisim

    edit: http://www.istanbul.pol.tr/…iletisim-bilgileri.aspx
    bu sitedeki numaralara sırayla arayıp şikayette bulunuyorum. nerelere yönlendirirlerse bidaha bidaha. siz de şikayette bulunabilirsiniz.

    yazarlara soru: yoldaki zigzagları ve diğer şoförlere küfürleri ile alakalı şikayet mekanizması varsa bilen yeşillendirsin. türsab kurum nezninde işimi görüyor sadece.

    ----------------29.06.2015 nilüfer turizm geri bildirimi editi: ---------------------------------------------------

    (bkz: 28 haziran 2015 nilüfer turizm rezaleti/#52718778)

    başlıktaki yazımla ilgili olarak bugün nilüfer turizm'den bana dönüş oldu. sevinsem mi çıldırsam mı bilemedim.

    * elemanın işine son verildi dediler. iş akdi fes edilmiş ve bir daha kendisi ile çalışılmayacakmış.
    * kötü olansa araç şoförü, yani şikayetçi olduğumuz şahsın kimliğine sözde ulaşmışlar ama o kişi aracı kullanması gereken kişi değilmiş. yani servis şoförü sözde işe gelmemiş, yerine başkasını yollamış.

    bir de bunu bak bizle ilgisi yok gibi anlatmaya çalışınca ve mazur gör edebiyatı yapınca asıl şoförün işten atılması falan vız geldi.

    " nasıl kurumsal bir yapısınız, hareket amirliğiniz yok mu? hareket amirliğinden izin almadan biri nasıl kalkabilir? hareket amiri kalk demeden nasıl araç hareket eder? hareket amiriniz veya diğer şoförler birbiri ile çay içtiği adamı tanımaz mı, kurumda çalışıp çalışmadığını bilmez mi? bu nasıl bir kurumsallık, bu nasıl bir işletmecilik" diye verdim veriştirdim

    şahsın kimliğini verin dedim. ya adını verin tc'sini ben bulayım, ya da tc'sini verin adını adresini ben bulur şahsen şikayet ederim dedim.

    kız, özlük haklarını korumak adına söyleyemeyeceklerini söyledi.

    şirket elemanınız değilse madem ne özlük hakkı, dalga mı geçiyorsunuz dedim. yolcuların, hamile kadının, diğer kadının ve bizim özlük hakkımız nolacak diye hesap sordum. dinlemeye bile tahammül edemedi.

    ya verin kimliğini şikayetlerini kurumunuz nezninde değil şahsen yürüteyim ya da şahsı deşifre etmeyin gerek tursab, gerek emniyet, gerek beyaz masa ve diğer kanallardan ve sosyal medyadan kurumsal kimliğinize saldırayım dedim. seçimi siz yapın dedim.

    müdürüme sorup dönecem dedi hala dönecek. dünyayı dönüyor herhalde.

    bu kadar gayriciddi bir durum olamaz. bu durumu mazur görsterme şekiller kabahatlerinden de büyük. ne güvenlik var, ne ik yönetimi ne kurumsallık var.

    allah belanızı versin.
    ----------------29.06.2015 nilüfer turizm geri bildirimi editi: ---------------------------------------------------
    _______________________

    -----------01.07.2015 nilüfer turizm 2. geri bildirimi editi---------------

    gerek kendilerine, gerek kurumlara ve sosyal medya yoluyla şikayetlerime istinaden bugün nilüfer turizm'den bir kez daha arandım.

    şikayetlerle ilgili gerek kurumlarına gerekse sosyal medyaya ve ilgili mercilere yazdığım yazıları okumuşlar. bu sefer arayan kişi istanbul bölge müdürlüğünden ya da müdürlerinden biriydi. iş yoğunluğundan çok anlayamadım.

    ilk arandığım seferki kız gibi beni dinlemez ve lakayık bir tavırda değildi. oldukça saygılı, itiraz karşılama yöntemlerinin hepsini başarı ile kullanan bir yönetici idi. genel olarak aynı şeyleri söylese de en azından empati kurması bugüne kadarki gazımın bir kısmını almış oldu.

    elemanın işten atılması ile ilgili olarak durumları tekrarladı. ekstra olarak beni tatmin eden bir açıklama daha yaptı. bu hafta üs toplantıları olacağını, gerek anlattığım meseleyle gerekse servislerdeki ve çalışanlardaki tutumla ilgili sıkıntılarla alakalı kritik yazdığını, rapor oluşturduğunu, bu konuyu da ayrıca görüşeceklerini söyledi.

    umarım gerekli eğitimleri verme konusunda ve işlerini sıkıya alma konusunda bir takım kararlar alırlar. zira buna hakikaten ihtiyaçları var. 2008'den beri düşen kalitelerini belki yakalarlar. ya da adım atarlar.

    beni arayan kıvanç bey'e teşekkürlerimi iletiyorum burdan. en azından konuşma tavrı, uslubu ve itiraz karşılama yöntemleri ile bir nebze umutlandırdı beni. ismini not etmiştim iş yerimde. yanlışsa düzeltirim.

    malum şahsın kimlik bilgilerini veremeyeceğini söylese de sıkıntı yok. bu konuda anlaşamadık. verseydi, hatta özelden resmi olarak aramasa, ben sana şahsen veriyorum tc'sini dese nilüfer turizm nezninde değil şahsen davamı sürdürürüm o insanımsı ile. maalesef diğer birimlerden şikayetlere devam edeceğim ama ulaştırma bakanlığı ile alakalı süreci durdurabilirim belki. bakacağız...

    -----------01.07.2015 nilüfer turizm 2. geri bildirimi editi---------------

    edit: öldürürüm seni lafımla ilgili sorun yaşayabileceğimi söyleyenler var. şikayet etmezlerse adiler. kurumsal götleri yiyorsa şikayet etsinler. medyatik ederim hepsini. kanal kanal dolaşmazam boz bıyıklı zenciler siksin beni.
  • baştan sona kadar okudum ve entryi yazanın albastropos olduğunu görünce kendimi kandırılmış hissederek sadece "cool story bro" diyebildim. adam sürekli hayal dünyasında yaşadığı için şüphedeyim şimdi, ben en iyisi avcılar servisinin şoförünü bulup bir çay içeyim.
  • hepsini okuduğum rezalet. bunların erkeklikleri bu kadar işte kendilerinden dişli birini gördülermi ayaklarını götüne vurarak kaçıyorlar. yolcu taşıyanların bir şeye kıznca vites arttırıp gazı köklemesine ayar oluyorum ulan orospu çocuğu sen orada can taşıyosun. neyse çok geçmiş olsun.
  • rezaleti yazan arkadaşın elemanı anasının amına tersten sokmadığı için üzüldüğüm olaydır.

    gözümün önünde canlanıyor elemanın hareketleri, tavırları ve arkadaşı indirip kaçarken arabada yapacağı artistlikler. amına kodumun çomarları bitmiyor, bitmeyecek.

    bu heriflere karşı sakın geri adım atmayın, her zaman efendi olun ama cahillikten cesaret alan ibişlere karşı asla! adamlar kendini lord zanedip karımıza kızımıza tecavüze şiddete kadar çekinmeden her hareketi yapıyorlar sonra.

    edit: amına koduğumun çomarlarına verilen derstir.
  • türkiye'deki otobüs hizmetinin eski kafa ve yenilenmeye ihtiyacı olduğunu gösterir.
    ya şu otobüs servis olayını düzgün yap, saatini - güzergahını yolcuya açıkça göster ya da yapma kardeşim. otobüs kullanan herkes karşılaşıyor bu tür durumlarla. otobüsten iniyosun keyfi davranan dayının birinin peşinde kuyruk oluyosun. zaten saatlerce yolculuk yapmışsın. inince beklemek, ne kadar bekleyeceğini bilememek canını sıkıyor adamın. sonra da basıp gidiyosun başka taşıma araçlarıyla.

    benim düşüncem; avrupadaki gibi olsun. servis, otobüste yiyecek-içecek olayını toptan kaldır. muavine de gerek kalmasın. bu kalemleri de bilet fiyatından düş millet ucuza seyahat etsin. ne servis kullanıyorum ne de saçma sapan keklerden yiyorum boşuna onları bilet fiyatı üzerinden ödüyorum.
  • tehdit ve adam öldürmeye teşebbüsten iddaa sahibine de patlayabilecek rezalet.
  • şoförün davranışı rezalet olarak nitelendirilebilir ancak sırf karşısındaki oruç tutmuyor diye bunları yaptığını düşünmek şizofrenidir.

    malesef otobüs şirketlerin personelleri genellikle hödük, bu sebeple alışılagelmiş bir durum, kalifiye bir personele rastlamadım, bu da otobüs şirketlerinin kanayan yarası. şikayet işe yarar mı, sanmıyorum. metro turizm de canımı sıkan benzer bir olayı şikayet ettiğinde gerekeni yapacağız vb dediler ama hikaye.

    daha önce bir minibüs şoförü yolculara kötü dayanıyor diye polisi aradığımda plakayı alıp ilgileneceklerini söylemişlerdi. bu tarz durumlarda en hızlı çözüm polisi aramak sanırım, en azından ceza kesip canını yakarlar.
  • araç takip sistemlerini çoğu firma kullanıyor. olası bir şikayette firma bununla ilgili servisin gittiği güzergahları görüp gerekli işlemi yapabilir. araç takip ve kamera sistemlerinin gerekliliğini gösteren hikâyedir. bir de adalet herkese gerek. bu yüzden mevcut sistem adaleti sağlamazsa herkes kendi adaletini sağlamaya çalışır. ülkemizin iyileştirilmesi gereken en önemli konularının başında adalet geliyor. inşallah adalet sistemi biran önce düzeltilir daha fazla canlar gitmeden
  • öncelikle geçmiş olsun.

    hem trafik ihlalleri hem de yaşanan olay beyaz masaya da şikayet edilebilir. beyaz masa ilgilenmediği konuları bile gerekli yerlere iletip takipçisi oluyor. bunun dışında belki hukukçu arkadaşlar bir yol gösterebilirler.
hesabın var mı? giriş yap