• said nursi'ye göre hoş bir okşama olsa gerek. okuduğum bir yazısından öğrendiğim bir durumdur. amerika yeni kurulan islam devletlerini okşuyormuş onun zamanında. said nursi diyor. ben demiyorum. şimdi de okşuyor gerçi. ırak, afganistan filistin falan.

    bir de o yazısında isveç, norveç, finlandiya gibi devletlerin okullarında kuran okutmayı ve öğretmeyi komünistliğe, dinsizliğe set olarak kabul etmelerinden bahsediyor ki şaştım. benim öyle bir bilgim yok. ama said nursi var diyor. hani muhteremi kandırmışlar, yemişler desek o da olmaz ki. evliya o. kandırılabilir mi? haşa! o dediyse öyledir deyip geçmek lazım sanırım.

    "küre-i arzın şimdiki en büyük devleti amerika’nın bütün kuvvetiyle din hakikatlerine taraftar çıkması ve islâmiyetle asya ve afrika’nın saadet ve sükûnet ve musalâha bulacağına karar vermesi" diyor ki ben burada buyuk ortadogu projesi için taa o zamanlarda atılmış bir harç gördüm. derin temellere dayanıyor yani proje. şimdi amerikayı vatan belleyen muhteremleri, amerika muhabbetini, yine 1995'ten önce yayın organlarında aleyhte yayınlarla fener rum patriğinin sınırdışı edilmesini savunup da daha sonra patrikle kanka olup patrikten hazretleri diye bahseden aynı muhteremleri daha iyi anlamak için biraz gerilere gidip pirleri said nursi'ye bakmak yararlı oluyor evet. bazı şeyler daha kolay anlaşılıyor. (bkz: patrik athenagoras/@avasas)

    sözkonusu said nursi yazısı:

    "haşiye: işte, bu mezkûr dâvâya bir delil şudur ki: iki dehşetli harb-i umumînin ve şiddetli bir istibdad-ı mutlakın zuhuruyla beraber, bu dâvâya kırk beş sene sonra şimalin isveç, norveç, finlandiya gibi küçük devletleri kur’ân’ı mekteplerinde ders vermek ve kabul etmek ve komünistliğe, dinsizliğe karşı set olmak için kabul etmeleri; ve ingilizin mühim hatiplerinin bir kısmı kur’ân’ı ingilize kabul ettirmeye taraftar çıkmaları; ve küre-i arzın şimdiki en büyük devleti amerika’nın bütün kuvvetiyle din hakikatlerine taraftar çıkması ve islâmiyetle asya ve afrika’nın saadet ve sükûnet ve musalâha bulacağına karar vermesi ve yeni doğan islâm devletlerini okşaması ve teşvik etmesi ve onlarla ittifaka çalışması, kırk beş sene evvel olan bu müddeayı ispat ediyor, kuvvetli bir şahit olur."

    http://www.risaleara.com/yazilar.asp?id=118
  • (bkz: sıvaz)
  • radiyallahu anh ve la illa abidune kadesallahu siirahul aziz hasmetli hazretleri said i nursi'nin* düşmanlarınca kendisine çamur atmak için kullanılmaya çalışılan okşama.

    oysa bilmezler mi ki o yıllarda okşamak bugünki anlamına gelmezdi? zındıklar işte!
  • abd gibi heterojen bir içtimai yapıya sahip memleket içerisinde vakt-i zamanında vuku bulmuş değinidir.
    evangelist/judaik oligarşinin körleştirdiği amerikan halkının uyanışı * gerçekleşirse ileri bir zamanda mevzu tekrar netliğe kavuşabilir. ya da gün gelir cemahir-i müttefika-i islamiye abd yi okşar. sevecenlikle de okşar, zulme meylederse argo manasıyla da okşar.
    (bkz: kıssa-i musa)
    (bkz: mekr-i ilahi)
  • osmanlı 1. dünya savaşı'na girdiğinde ittihat ve terakki emrindeki teşkilat-ı mahsusa'nın suriye ve bilimum osmanlı toprağında, almanya'nın islam'ı kurtarmak için savaştığı propagandası yaptığını anımsatan okşan, eylem.
  • islam devletlerinin buyumesine neden olur..
  • imam osurursa cemaat sıçar, imam sıçarsa cemaat bokuyla oynar misali, şakirtler tarafından şu şekilde savunulmuş:

    ---
    dünyanın iki blok olduğu dönemde rusya komünizm ile dinsizliği neşrediyor, amerika da diğer blok’un başında komünizm ve dinsizliğe karşı dini ve dindarları himaye ediyordu. nato paktı tamamen komünizm tehlikesine karşı kurulmuş, amerika’nın başını çektiği din lehinde bir paktır. amerika islam alemi de dahil semavi dinlerin hepsini himaye edip muhafaza etmek için elinden gelen gayreti o dönemlerde göstermiş.

    olayları tarihi konjonktürü içinde değerlendirmemiz gerekir. yani tarihi hadiseleri kendi dönem ve şartları içinde değerlendirmek gerekir yoksa şimdiki zaman ve mekanın değerleri ve şartları ile tarihi hadiselere bakarsak yanılırız. tam anlamı ile o tarihi hadiseyi idrak edip hissedemeyiz.

    mesela bu zamanın askeri kıstasları ile geçmişteki bir savaşı incelersek ne kadar komik olur. der; neden fatih sultan mehmet han savaş uçakları ile istanbul surlarını yerle bir etmedi de ilkel havan topu ile uğraştı demek gibi komik bir duruma düşeriz.

    şu anki amerika ile o dönemde ki amerika arasında çok fark var. belki şu anda amerika’nın islam ülkeleri ile sorunları olabilir ama o dönemin şartları çok başka ve çok farklıdır. öyle ise üstad hazretlerinin ibarelerini dönemin ve tarihin şartları içinde değerlendirmek en sağlıklı bakış açısıdır.

    mesela 25 haziran 1950'de sovyet subaylarının kumandasındaki kuzey kore birlikleri, yarımadanın tamamına komünizmi kabul ettirmek için güney kore’ye saldırmıştır. bunun üzerine bm, güney kore’nin kurtarılmasına karar verdi. bölgeye bm askerleri gönderildi. bu orduya türkiye, bir tugayla katıldı. yapılan görüşmeler neticesinde 27 temmuz 1953'te ateşkes imzalandı. 38. paralel güney kore ile kuzey kore arasında sınır kabul edildi.

    sovyet-afgan savaşı sovyetler birliği'nin afganistan'daki marksist hükümetin daveti üzerine afganistan'a girerek, islamcı mücahitlere karşı savaştığı 9 yıl süren bir savaştır. hindistan savaşta afgan hükümetine destek vermiştir. mücahitler ise abd, suudi arabistan, pakistan gibi bazı ülkelerden yardım almışlardır. bu savaş soğuk savaş mücadelesinin bir uzantısı sayılabilir.
    ---

    neymiş? allah'ın emri, amerika'nın kavliyle, okyanus ötesinin filosuna karşı çıkan anadolu topraklarının öz evlatlarını kılıçtan geçirmek müminler için farzmış, zira, takdir edersiniz ki, fatih sultan mehmet han'ın da lockheed martin'ları mı varmış bre cahil?!

    hay yüzünüze tüküreyim sizin.

    (bkz: amerika'nın islam alemini himaye etmesi)
hesabın var mı? giriş yap