• beko basketbol ligi 2008-2009 sezonunda oyak renaultda 30 macta 215 sayı atmış, 2.00 boyunda 1982 doğumlu basketbolcu.
  • 2009-2010 sezonunda pınar karşıyakanın kadrosunda yer alacak.
  • pınar karşıyaka'nın sıkıntılı oyuncusu. takımın zayıf halkası. ya kendisinden beklentimiz yüksek ve o bunu karşılayamıyor yani hata bizde, ya da beklentimiz normal ama bir sıkıntısı var gerçekten. bunlardan hangisi olursa olsun kendisi neticede resmen amına koyuyor takımın şu haliyle. küfür eden bir insan da değilim amına koyim, ama o kadar hasta ediyor insanı. toparlanması lazım artık.

    daha önce de söyledim kendisine... psikolojik bir sorun olduğuna eminim artık. anlatılmaz yaşanır, sahada izlemek lazım görmek için. yetenekleri bunun çok üzerinde. antrenmanlarda on tane şutu sokuyor arka arkaya, milimetrik toplar atıyor, ters düz smaçları vuruyor. maçlara gelince manyaklaşıyor. öyle çıkıntı falan da değil. adam istekli, mücadele ediyor. çok da efendi bir arkadaşımız, hiçbir saygısız hiçbir uç hareketi yok. takım için hep üst seviyede mücadele ediyor. ama bir sıkıntısı var. bir serbest atış kaçırınca hayata küsüyor. her maç on kere bomboş üçlüğü atmıyor, sonra atmadığı için pişman oluyor üç kişinin üstünden smaca gidiyor, vazgeçiyor turnike bırakıyor, topu potaya yetiştiremiyor, sonra yaldır yaldır savunmaya koşup ekstra yardıma gidiyor kendi adamını kaçırıyor, sonra gidip ona faul yapıyor. zaten her zaman en gereksiz yerde faul yapıyor. sonra yaptığı hataların farkına varıp sorumluluk alıyor şut sallayıp potaya değdiremiyor. sonra olmuyor madem takıma zarar vermeyeyim diyor, hatasız garanti oynayayım diyor, o zaman da bomboş üçlüğü atmıyor, bomboş arkadaşına pas vereceğine topu kucağına alıyor gardın gelip topu almasını bekliyor. bir ilginç ilginç hareketler. ben de ona özel gözlem yapıyor değilim, atıp tutuyor da değilim ama, iki sene oldu. bu yıl daha da kötüye gitti. bütün tribün farkında bunun. hepsi de çok seviyor kendisini, iyi niyetini de biliyor, yeteneklerini de biliyor. nedir derdi anlayamadım. taraftardan mı çekiniyor nedir. direk konuşayım hatta... arkadaşım nedir derdin sıkıntın? rahat ol, oyununu oyna. içeri girdiğinde sakin sakin bırak topu potaya, fiziğin atletizmin çoğu oyuncunun üzerinde, her maç 3-5 turnike bırakman lazım en az. ne diye geri çekiliyorsun drive ettikten sonra, saçma saçma hareketler yapıyorsun havada, topu havaya atıp dağlardan taşlardan bırakmaya çalııyorsun, korkma yemezsin blok, sanki mutombo var karşında her turnikede. dış şutlarda da öyle. ne bu korku, ya gir içeri ya ver pasını, atacaksan da eğer at o şutu, kaçarsa kaçar. birşey yap yani. neyi bekliyorsun iki saat, skip atıyorsun hücum setini. orada pas verdiğinde zaten o top pası verdiğin adamın elinde patlıyor. tamam koçun taktiğidir o an şutuna güvenmemişsindir falan olur bunlar. ama hücum süresinin bitmesine kalmış 1 saniye, neyin pasını veriyorsun daha? her maç on kere yapıyorsun aynı şeyi. bak david'e 5 tane kaçırsa 6.'yı sokuyor sonra 5 tane daha sokuyor, hep aynı. osiris mesela, adam iki üç maçta bir şut atıyor neredeyse, skorer gard bir de, ona da laf eden yok. zamanı gelince giriyor devreye. herkes takım için mücadele ediyor, doğruyu yapmaya çalışıyor. en fazla da sen yapıyorsun bunları. ama sen daha tecrübeli oyuncusun, ne kadar zaman oldu artık, bizden birisin. farkında olman lazım. farkını ortaya koyman lazım. mevzu şut değil, at veya atma. ama rahat ol yani. stresin ta tribünden belli. ekstra şeyler yapmana gerek yok. normal oyununu oynayınca zaten takıma katkın en üst düzeyde olacak, bu takımın en tecrübeli oyuncusu sensin. sen yapmayacaksın da bunları kim yapacak? sağa sola sen taktik vereceğin yerde oyunu yönlendireceğin yerde, bütün oyuncular seni teselli etmeye kasıyor bütün maç. taraftar da aynı şekilde. pozisyonunda alternatifin de yok rotasyonda. sorumluluk sende arkadaşım. oynayacaksın. yenmediğimiz takım yok, yenemeyeceğimiz takım da yok. bu sene iyi gidiyoruz, daha da iyi olacak. şut mu çalışıyorsun stresini mi yeniyorsun ne yapacaksan yap. atla deve değil. yeteneğin bu performansın üzerinde. öyle diyorum. kırırım kalbini.

    ilk yarıda tbl'de ortalama 19 dakikada 4 sayı, 1'i hücum ribaundu 3 ribaund, 1 asist 1 top çalma istatistiği ile oynadı. ortalama 1 de top kaybediyor düzenli olarak. %31 saha içi ve yine %31 üçlük isabet oranı var. serbest atış yüzdesi de %63.
    eurochallenge'de de 8 maçta 20 dakikada 4 sayı 1 ribaund 1 asist 1 top çalma istatistiği var. yine 1 top kaybı ortalaması mevcut. saha içi yüzdesi %25, üçlük yüzdesi %35, serbest atış yüzdesi bile %25.
    kırırım diyorum.
  • sezon öncesi hazırlık maçlarında coşmuştu. her maçta 15 sayılar 20 sayılar arka arkaya üçlükler bilmem neler. tamam dediler alper bu sene ilk 5, transfere gerek yok. hatta gaza gelip kendisini milli takıma önerenler olmuştu ulusal medyada. bunlar bir de çok okunan çok bilinen yazarlar ama bilmiyorlar ki işte. insan bir bilene sorar. alper lan bu bizim alper. 30 yaşından sonra şut atmayı mı öğrenecek. lige 2/22 üçlük yüzdesiyle başladı, arka arkaya 14 tane üçlük kaçırmayı başardı. sonra toparladı ve sezon sonunda kendi standardı olan %26 üçlük yüzdesini yakaladı. iki sayı yüzdesi %44. serbest atış yüzdesi %64. 30 maçın tamamında oynadı, ortalama 17 dakikada 5 sayı 2 ribaund 1 asist 1 top çalma istatistiği yakaladı. ama yine de severiz alper'i. böyle kabullendik kendisini yapacak birşey yok. takımın abisidir. yürekten oynar. taraftarı tav eder ama nefret etmez kimse alper'den. sever ama kızar sadece. o da yeteneksiz diye bilindiği için. aslında alper saruhan yeteneksiz bir basketbolcu değildir. sadece yeteneğini göstermez, gösteremez. hayatı boyunca gösteremedi. şöyle birşey var. birkaç özellik mesela. kendisi türkiye'nin havada yürüyebilen tek basketbolcusudur benim gördüğüm. çok net havada adım atabilir. ama bir sezonda bastığı smaç sayısı 10'u bulmaz. 5'i de bulmaz hatta. çünkü ilginç bir psikolojik problemi var. korkuyor ya da heyecanlanıyor gibi birşey tam nedir bilmiyorum. potaya gitmeye çekiniyor. gittiği zaman da üç kişinin üzerinden sıçrayıp geçmiş olsa bile bir anda topu havaya doğru fırlatabiliyor ya da olduğu yerde bırakabiliyor. aynı şey şutları için de geçerli. arka arkaya 10 şut 20 şut soktuğunu çok gördüm idmanlarda. ama maçlarda da arka arkaya 10 şut 20 şut kaçırıyor. taraftarın bildiği alper o. mesela serbest atışları panya hizasının üzerine kadar aşırıp öyle atmaya çalışıyor bazen. neden bilmiyorum. 20 metreden manyak bir no look asist yaptıktan hemen sonraki hücumda topu atmak istediği noktanın 20 metre uzağına da atabiliyor. böyle garip garip şeyler. bir öyle bir böyle değil ama. bir faydalı harket yaptığında en az 2 saçma hareket yapar. bazen 3 olur 4 olur 5 olur. bazen ardı arkası kesilmez bunların. ama her zaman isteklidir arzuludur. sürekli motive haldedir ve takım arkadaşlarını da motive eder. idmanda serbest atış çizgisinden smaç basar. maçta bomboş hücumda giderken eli ayağına dolaşır topu kaybeder. taraftar söylenince üzülür. belli etmemeye çalışır koşar eder. kaç yaşında tecrübeli adam bir de. şampiyonluk getirecek bir üçlük de sokabilir bir gün. ama yapamama ihtimali çok daha fazla. ama yapamaz diye birşey yok. yapacak birşey yok aslında. söyleyecek birşey de yok pek. hayırlısı.
  • önümüzdeki sezon trabzonspor forması giyecek olan basketbolcu..
  • #basketbolsokaklarda

    yukarida ki twitter etiketiyle 1 hafta önce trabzon sokaklarında bir basketbol hareketi başlattı bir başına. 1 gün, 2 gün derken bir haftadır soluksuz sokak potalarında.

    ayrıntılı haberi türkiye basketbol ligi resmi sayfasında..

    kendi resmi twitter sayfasi; https://twitter.com/alpersaruhan?s=09

    sanırım türkiye'de profesyonel sporla uğraşıp, bir başına halk içinde bir organizasyon yapan tek sporcu.

    aslında organizasyonda değil, olması gereken bi' nevi. halkın içinde, çocuklarla gençlerle beraber.

    diyabet hastası, bu sporu yapması bile bir mucize ve büyük bir iş iken daha fazlasını, elinden gelebilecek olanın çok çok üstünde bir azimle yaptığı sporu geniş kitlelere yaymaya çalışıyor..

    trabzon basketbolu ileride daha iyi seviyelere ulaştığı vakit, mutlaka o süreçte bu yaptıklarıyla adı anılacaktır..
  • (bkz: kaptan)
  • maddi manevi yolunu bulmayı becerenlerin ülkesinde, yaptığı şey çok değerli olan sporcu. kaptan olmak hakikaten böyle bir şey galiba.
  • kaptanı olduğu trabzonspor'a bir senelik aranın ardından geri dönmüştür.

    hoşgeldin kaptan.
  • ülkemizde olduğu için kıymeti az bilinen bir başka değer. alper saruhan kim mi?
    tip 1 diabet olmasına rağmen mücadeleyi bırakmadan aktif spor yaşamına devam edebilen dünyadaki 2 sporcudan biri.
    kronik hastalığı olan çocuklara yaşamı sevdiren, gözlerindeki umutsuz bakışı silen namı diğer sugarman...
    basketbol sokaklarda projesi ile emekleyen bebekten yetmiş yaşındaki delikanlı büyüklerimize herkesi sokaklarda spor ile buluştan kahraman.
    o birçok kulüpte oynadı. ancak o trabzonsporun efsane kaptanı olarak hatırlatmakta. maddi sebeplerden dolayı yabancı basketbolcular şehri terkettiğinde gemiyi kıyıya teslim etmişti.
    kariyerindeki avrupa kupası şampiyonluğu saniyenin onda biri sürede kaçan atatürkün dediği gibi zeki, çevik ahlaklı ve örnek sporcu.
    umarım bir gün seni ülke ve dünya basketboluna yön verirken de görürüz.
hesabın var mı? giriş yap