*

  • doğruluğunu kabul etsek dahi doğuda pkk saldırısı olarak nitelenen hareketler içindeki payı belki onbinde bir, belki yüzbinde birdir. gerçekleşmişse ben bunu heyecan arayan bir komutanın istisnai saçmalığı olarak görüyorum.

    ayrıca "askerlerin birbirlerini şehit etmesi" şeklindeki saçma başlığın kapı komşusu olması sebebiyle tiksindiğim ifadedir. "o kadar insanı pkk tek başına öldürmüş olamaz" der adamın biri olur biter. sözlükte aptal mı yok?
  • pkk'nın da sahte tsk saldırıları düzenleyerek karşılık vermesi durumunda, bölge halkını baya bi afallatacak olay.
  • 11 eylül saldırıları hakkında yapılan yorumlar düşünüldüğünde eğer doğru ise bizimkisi çok masum kalıyor. eğer doğru değil ise de düşünüldüğünde işe yarayabilecek bir yöntem olabilir. beni öldürmeyen şey beni güclendirir mantığı ile düşünülebilir.

    edit: bir sürü şey yazılmış sonrasında ben kaçırmışım bazı değerli fikirleri. ekleme yapma gereği hissettim.

    sahte pkk saldırısından neyin kastedildiğinin açık olduğunu düşünüyorum. insanların canını yakmadan korkutmak... ne gibi? okuldan kaçıp derse girmeyen öğrencinin okuldan atılmayıp da ihtar alması gibi... ne gibi, "elleme sıcak" dediğiniz çocuğun elini nispeten daha soğuk ama yine de canını az da olsa yakacak bir nesneye dokundurmak gibi... ne gibi, emniyet kemerinizi takmazsanız, alkol alırsanız kısaca trafik kurallarına uymazsanı başınıza bunlar gelir konulu bir kısa film izletmek gibi... bölge insanına pkk'nın bir terör olduğu senelerce anlatılmaya çalışılmış ancak zamanında eşi dostu bir şekilde üye olduğu için sıcak bakmaktan vazgeçememiş insanlara bu dağda taşta patlayan bombalar bir gün senin evinde patlayabilir dikkat et demek gibi bir durumdur. kaçınız biliyor ordunun köylerde insanları toplayıp durumu anlattığını ve türkçe bilmeyenlere anlatmak için kürtçe bilen askerleri tercüman yaptığını. bu biraz da atadan kalma bir uygulama gibi aslında. nus ile uslanmayanı etmeli tekdir tekdirden anlamayanın hakkı kötektir.

    gerçi halkımızın genel sorunu zaten bir kuralı işine gelmiyorsa bir kerede anlamamak.
  • halk üzerinde baskı oluşturup taraf haline getirme cabası. asla desteklenmeyecek bir teknik bu, beraberinde baska ihtimalleride dogurur o yüzden yanlıştır asli görevi huzuru güvenliği sağlamak olan devletin kolluk gücünün uyguladıgı bu yöntem bumerang gibidir.

    olayın baska bir boyutu daha var, sen şindi askerken komutanken yaptın bunları, şimdi emekli oldun bir kitap yazdın bu kitaptada ses getirecegine inandıgın seyleri yazdın peki 'komtanım' o gün insanları kazanmak için yaptıgın seyler (hadi tsk rutini olmasın senin kendi tasarrufun olmuş olsun) bugün bunları yazdıktan sonra halkın orduya bakısında nasıl bir degişiklik saglayacagını düşündün mü acaba, hangisinin pkk hangisin tsk oldugunu nasıl ayıracak bu insanlar. oh yani! bravo! ondan sonra gelsin yeni taktikler...
  • anneleri tarafından saçma yöntemlerle paranoyak-sapkın hale getirilerek yetiştirilmiş, saçma yöntemlerle sürekli baskı altında tutulmuş insanların çok kolay inanacağı türden bir iddia. adam bir de özellikle ekliyor "annem bana bunu bunu yapardı, devlet niye yapmasın?" alt metnini üst metin halinde. yazan-üreten ayrı psikopat, gündeme getiren ayrı.

    edit: tamam düzenlemiştir evet.
    (rahatladın mı kuzucuk?)
  • her devlet/ordu yapar buna benzer seyleri onun icin bunun mumkun olmiyacagina inanmak en basit tabirle saflik olur.
  • iddiaya senin ordun bir melekti yavrum hissiyatıyla yaklaşılması şaşırtmıyor artık elbette. ordu, türkiye'nin en güvenilir kurumu ya, politikacısının hırsız, yazar çizerinin dönek, kişisel ikbalinden başkasını düşünmeyen şerefsizler sürüsü, halkının iki kilo kömür, bir torba bakliyata sonsuz kaypaklığı yapabildiğinin sorunsuz bir hazım gösterilerek içe sindirildiği ve her fırsatta bunlar dillendirilerek masturbasyondan masturbasyona koşulduğu bir ülkede herkes sonsuz kötü, ama asker sonsuz iyi.

    gelin biraz akıl yürütelim (evet büyüyünce sorosçu bir özkirk olmak istiyorum). askeriyenin bu tür kabul edilmez psikolojik savaş taktikleri uyguladığını bizzat o kurumun üst düzey noktalarında yıllarını geçirmiş insanlar açıklıyor emekliliklerinden sonra. emekli askerlerin içinde bulunduğu oluşumların ve yaptıkları açıklamalardan, ciddi bir kısmının nasıl bir zihin evrenine sahip olduklarını da ibretle izliyoruz. ama ne oluyor bunların hepsi; elbette ki münferit, yoksa şüphen mi var?

    bir de şu ordunun en güvenilir kurum olması meselesi var. çok şükür artık şamanların, büyücülerin kehanetleri ve kerametlerini ağzımızın ayırarak beklediğimiz dönemlerde yaşamıyoruz. merak ettiğim şu. bir kurumun işleyişinin niteliği, faaliyetlerinin güvenilir olarak kabul edilmesinin dayandırılacağı sebepler bu zamanda gayet ölçümlenebilen şeyler. nasıl bir çalışma sonucu ordunun gıcır gıcır, bebek poposu pürüssüzlüğünde işleyen bir organizasyon olduğu sonucuna varılmış. hangi yöntemler izlenmiş, ne yönde çalışmalar yapılmış. yoksa bizim çocuklardan birinin araştırma şirketinden anketörler salınmış ortalığa, kim lan bu böyle şeyler soruyor diye şüpheyle bakan insanların "tabii abey ordumuza güvenimiz sonsuz, bu ülkede başka herkes şerefsiz, bana bile güvenme bak" şeklindeki beyanları mı esas alınmış?

    yoksa benim ordum melekti de keleklik annemin beni yetiştiriş tarzında mıydı? ama çanakkale'de cepheye yılmadan mermi taşımış şanlı türk analarının yavruları olan bugünün annelerine giydirirsek halkı annelikten soğutmuş olur muyuz ki? bilemedim bak.
  • olayan muhatabı olan yetkililerden acilen "bizi yıpratmak isteyen çevreler var" tarzı yaratıcı açıklamalar beklememize yol açan durum.
hesabın var mı? giriş yap