*

  • humeyni'den sonra dini lider olması beklenen kişilik. dini lider olmadiği gibi bir de senelerce ev hapsinde tutulmuştur. 80 küsür yaşlarındadir. hala ziyaretçi kabul ettiğini, hatta kendisine ulaşmanın çok kolay olduğunu duyduk. randevularını ayarlayan oğlunu ikna etmek yetiyormuş. devrim sonrası iran siyasetinin hiçbir devrimciliği kalmadığının onlarca kanıtından bir olabilir montazeri'nin harcanması.
    (bkz: ayetullah hamaney)
    (bkz: iran devrimi)
  • iran'daki muhalif kanadın en önemli ismiydi. yok hatemi'ymiş, yok musevi'ymiş, yok rafsancani'ymiş hepsi hikaye. iran muhalefetinin bir numarası muntazeri idi. ruhani konumundan ve humeyni'nin devrim arkadaşı olmasından mütevellit, inanılmaz saygın bir konumu ve adı konmamış dokunulmazlığı vardı. ahmedinejad'a açıkça sövse, yine de bir şey yapamazlardı. o derece yani.

    dolayısıyla, muhalif kanadın sırtını yaslayıp güç ve cesaret aldığı bir limandı muntazeri. şimdi muhalif kanat çok şey kaybetti. bu "çok"un ne kadar çok olduğunu umarım gelecek günlerde müşahede etmeyiz...
  • 87 yaşında ölmüş. 1979'daki islam devriminin önde gelen liderlerindendi. devrim olduğu sırada hapisteydi, devrim sonrası hapisten çıkartılmıştı.

    türk görsel ve yazılı basın adı için genelde ayetullah muntazari'yi kullanıyor. montazeri yabancı ajansların kullandığı bir biçim. okunuşu da zaten muntazari'ye denk geliyor.
  • tam adı büyük ayetullah hüseyin ali muntazari.her ne kadar iran islam devriminin mimarlarından olsa da, sonrasında iranda islam adı altında ülke diktatorlükle yönetiliyor diyen muhalif lider.
  • “osmanlı devleti, kudretli ve de mühim bir devlet olduğundan ingilizler'in bu devleti parçalama, tasfiye etme kararları vardı. tahran'daki osmanlı sefâreti'nin yakınında bir mescit bulunmaktaydı. ekserisi sünnî mezhebinde olan sefâret görevlileri çoğu zaman sabah namazlarını o mescidde kılıyor, sonra işlerine gidiyorlardı. fakat söz konusu bu camide bir hâfız, bir kasîdehan peydâ oldu ve her sabah namazdan sonra 'rövzey-i hazret-i zehra' okumaya başladı...”

    (bizde kasîde, mevlîd, nâat, mersîye gibi bazı dinî günlerde okunan metinlerin bir benzeri olan "rövze", sadece hz. fâtıma'nın vefâtında okunanına iran'da bu ad verilir. bazı mersiyehanlar bunu yüksek sesle okurlarken bu arada güya hz. fatıma'nın düşük yapmasının müsebbîbi olarak gördükleri hz. ömer'e bedduâ da ederlerdi. neyse ki, 2015'te hamaney'in verdiği bir fetva ile bu merasim bugün yasaklandı.)

    “cemaatten birisi sadece yılda bir kere okunma adeti olan bu mersiyeyi bu adamın mütemâdiyen her sabah aynı mescidde okumasına bir anlam veremedi ve bir gün ona;
    -'sen başka rövze bilmez misin, her gün aynısını okuyup duruyorsun?' diye sordu. adam
    -'başkalarını da bilirim' dedi.
    bunun üzerine;
    -'peki o zaman neden her gün hep bu rövzeyi okuyorsun?' diye sorunca o mersiyehan;
    -'bu işi bana birisi sipariş etti. yarım tümen karşılığında her gün sadece bu rövzeyi burada okumamı istedi, ben de öyle yapıyorum' der.
    bunun üzerine bu işten daha da kuşkulanan cemaatten o kişi;
    -'peki bu işi sana kim sipariş etti?' diye sorar.
    adam caddenin karşısındaki bakkalı işaret eder. adam hemen o bakkala gider ve neden böyle bir şey istediğini kendisine sorar. aldığı cevapla meselenin aslı anlaşılır:
    -'valla doğrusunu söylemek gerekirse bunu kendim istemiş değilim. dükkanıma şu ilerideki bahçeli binadan gelen bir beyefendi o mescidde her gün hep bu rövzeyi okutturmam için bana gün başına 2 tümen teklif etti. ne yalan söyleyeyim ben de 1.5 tümenini kendime tutup yarım tümenini o mersiyehana vererek bu işi ayarladım. adam bu sefer;
    -'bana o binayı bir gösterir misin?' diye sorar.
    gider bakar ki kapısında ingiltere sefâreti yazıyor.”
  • "ayetullah montazeri ile onun ailesine mensup bazı kişilerin bu anlaşmanın ortaya çıkmasında rol oynadığını öğrenen ayetullah humeyni fazlasıyla öfkelenerek, montazeri'yi haleflikten azletti. humeyni'nin bütün abd ve israil karşıtı atıp tutmalarına karşın, islam cumhuriyeti'nin her ikisinden de el atından silah satın aldığı gerçeğini ortaya çıkaran montazeri affedilmez bir suç işlemişti." hamid dabashi - iran ketlenmiş halk
  • iran islam devriminin mimarlarından ve en önemli fikir babalarından, savunucularından birisidir.

    bir kısım din adamları (bkz: velayeti fakih) ve iktidarın tek bir (bkz: fakih)'e -yani islam, şeriat hukukçusuna- verilmesine karşı çıkarlar. gerekçeleri ise iktidarın tek bir fakihe -humeyni'ye verilmesi- geleneksel olarak dini görüşlerin çoğulluğu tarafından karakterize edilen dini alanın yapısıyla bağdaşmamasıdır. muntazeri, velayat-i fakih'i savunduğu içinde, yeni bir diktatörlük biçiminden başka bir şey olmadığı suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştır. buna rağmen doktrini alenen ve defalarca savunmuştur. tahran'ın cuma imamı olarak atandıktan sonra birkaç yüz bin kişinin katıldığı hutbesinde, halkın demokratik bir cumhuriyet için değil, islam cumhuriyeti için oy kullandığını, bunun da halkın kendi hükümetini seçebileceği anlamına geldiğini, ancak bu hükümetin islam'a dayanması gerektiğini savunmuştur. devleti tek bir fakih'in ellerine teslim etmenin diktatörlüğe yol açmayacağını, çünkü fakih islam kanunlarına bağlı olduğunu ve dolayısıyla istediğini yapmakta özgür olmadığını iddia etmiştir. montazeri, çoğunluğun devlet politikalarını belirlediği batı demokrasilerinin aksine, iran halkının islam cumhuriyetine verdiği oylarla islam'ın "ideolojisine" dayalı bir sistemi seçtiğini savunmuştur. böyle bir ideolojik sistemde, bu "ideoloji"nin uzmanının da devlet'in başına geçmesi doğaldı. sovyetler birliği'ndeki lenin'e ve komünist çin'deki mao'ya benzer şekilde, islam cumhuriyetindeki fakih, sistemin egemen ideolojinin ilkelerine göre kurulmasını istemiştir. ertesi cuma günü verdiği hutbede montazeri, fakihlerin devleti sadece denetlemekle kalmayıp kontrol etmesi gerektiğini de teyit etmiş ve humeyni diktatörlüğüne giden yolun taşlarını bizzat döşemiştir.

    devrimden sonra muntazeri, siyasi mevkilerin çoğunu din adamlarına ayıran ve gücün çoğunu yönetici hukukçuların elinde toplayan totaliter bir islam vizyonuna dayanan otoriter bir sistemin kurulmasında merkezi bir rol oynamıştır. bu sistemin ilk birkaç yılında, devrimin sağlamlaştırılması ve rejimin korunması için gerekli bir adım olarak, silahlı direnişin ortadan kaldırılmasını ve liberal muhalefetin bastırılmasını da desteklemiştir.

    diğer din adamlarının aksine, rejim siyasi özgürlüğü kısıtladığında, muhalif grupları siyaset alanından ve kamusal söylemden dışladığında da sessiz kalmıştır.

    devrimden sonra humeyni'nin sağlık durumu bozulur, ailesi ve özellikle oğlu ahmet humeyni'yi izole etmeye başlar. halk ile bağlantısını koparmaya çalışır. ülke ile ilgili olumsuz hanerlerin humeyni'ye ulaşmasına engel olurlar. montazeri çeşitli mektuplarla ve ulaşabildiği ölçüde ailesinin izole ettiği humeyni'ye ülkedeki olumsuz durumu ileten ender insanlardandır.

    muntazeri, siyasi muhaliflerin gözaltına alınmasını ve infaz edilmesini devrimin gerekli bir sonucu olarak kabul etse de, gücün sıradan insanlara karşı keyfi ve kötüye kullanılmasından endişe duymuştur. bu aşırılıkların islam'ın, din adamlarının ve ülkenin imajının yanı sıra devrimin itibarı üzerindeki etkilerinden endişe duymakla kalmamış, aynı zamanda masum insanların hukuka aykırı bir şekilde tutuklandığını ve infaz edildiğini öğrendiğinde gerçekten şok olmuştur. kendisi de uzun yıllar cezaevinde kaldığı ve tehdit, hakaret ve işkence gördüğü için tutukluların durumuna karşı duyarlı davranmıştır.

    devrimden yedi yıl sonra humeyni'ye 9 ekim 1986 tarihli mektubunda, tutukluların katlanmak zorunda kaldıkları koşullara duyduğu öfkeyi ele veren sözlerle hapishanelerdeki durumu ayrıntılı bir şekilde anlatır:

    "islam cumhuriyeti hapishanelerinde, şah rejimi altında asla işlenmeyen suçların islam adına işlendiğini biliyor musunuz? sorgulamalar sırasında birçoğunun işkence altında öldüğünü biliyor musunuz? islam cumhuriyeti'nin birçok hapishanesinde genç kadınların tecavüze uğradığını biliyor musunuz? genç kadınların sorgulanması sırasında onur kırıcı sözlerin kullanıldığını biliyor muydunuz? düzensiz sorgulamalar sonucunda kaç mahkûmun kör, sağır veya felçli hale geldiğini ve yardımlarına kimse gelmeden kronik ağrılar çektiğini biliyor musunuz? bazı cezaevlerinde tutukluların abdest ve namaz kılmalarına dahi engel olunduğunu biliyor musunuz? birkaç hapishanede mahkûmların aylarca gün ışığından dahi mahrum bırakıldıklarını biliyor musunuz?"

    muntazeri, siyasi suçlamalarla hapse atılan ve gözaltında deliren genç bir kadının durumunu öğrenir. yargının delileri gözaltına almasının islam'a aykırı olduğunu söyleyerek humeyni'ye şikayet eder. ailesi ve özellikle oğlu ahmet tarafından izole edilen humeyni'ye devrimin ikinci olan montazeri mektup yoluyla ulaşıyor, keyfiyete bakar mısınız?

    muntazeri, humeyni'ye yazdığı bir mektubunda ise cezaevi koşullarıyla ilgili şunları söylemektedir:

    "...beslenme, hijyen ve sağlık hizmetleri çok kötüydü, eğitim imkanları yok denecek kadar azdı, cezaevi yöneticileri deneyimsiz ve kaba, hakaret ve şiddetten başka yol bilmeyen insanlardı. hapishaneler yıkılmanın eşiğindeydi. tutsaklar da ekmek, yaşam ve onur isteyen ama bizim dar görüşlülüğümüzle yabancılaştırılan ve zorla muhalefetin kollarına itilen insanlardır."

    muntazeri'nin mektubundan kastettiği mahkumlar genellikle sol görüşlü; (bkz: halkın mücahitleri örgütü) ile (bkz: peykar) örgütüne mensup mahkumlarla, iran rejimine muhalif olanlardı.

    muntazeri sistemi sorgulamamış, ancak onun kullandığı yöntemleri eleştirerek, iran rejimin işleyişini iyileştirmeye de çalışmıştır.rejimin vaat edilen adalet ve özgürlük alanını gerçekleştirmedeki bariz başarısızlığı karşısında, yaratılmasına yardım ettiği siyasi yapılar hakkında ikinci kez düşünmeye başlamıştır. humeyni'nin çoğu zaman keyfi ve otoriter davranışı, onu hem insan hem de yanılabilir olduğu açıkça belli olan bir bireyin ellerine sınırsız yetkiler vermenin hikmetini sorgulamaya yöneltmiştir.

    iran islam devrimi sonrası rejimin hukukun içine etmesi ve mülkiyet özgürlüğüne yönelik müdahalelerde humeyni'nin oğlu ahmet'in başrolde olduğu da görülüyor. durum öyle bir hal alıyor ki ülkedeki cezaevlerini çeşitli islami gruplar kontrol etmeye başlıyorlar. oğul ahmed humeyni yolsuzluga bulaşmış ve mahkumlara zulmeden bazı yargıçların görevden alınmaması için hasta babasına defalarca müdahale etmiş. yargıçların çoğu vasıfsız ve yeterli eğitime sahip olmayan insanlardan oluşmaya başlamış.

    montazeri yargısız infazları önlemek için, humeyni'nin izniyle kum'da bir temyiz mahkemesi kurar ve yargının verdiği tüm ölüm cezalarının onay için bu mahkemeye gönderilmesini sağlar. muntazeri hatıratında kurduğu temyiz mahkemesinin ilk üç yılda 6.000'den fazla ölüm cezasını kaldırdığını söylemektedir.

    1985 yılına gelindiğinde -devrimden altı yıl sonra- yolsuzluğa bulaşmış memurlar tarafından halka ait mülklere yasa dışı el konulmalar başlar. başkalarına ait mülklere el koyma işini en çok yapanlar ise çeşitli dini vakıflardır. yoksullara ve mahrum kalanlara yardım etmek için kurulan bu dini vakıflar, devrimden sonra hızla ve son derece zengin şirketlere dönüşürler. humeyni tarafından da mülke el koyma onaylanmıştır.

    montazeri, devrimden sonra iran devrim ihracının en sadık destekçilerinden biri olmuştur. oğlu muhammed ile birlikte, özellikle lübnan ve afganistan'daki yabancı devrimci gruplara yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda mali ve askeri destek sağlanmasını savunmuştur. haziran 1980'de bir cuma namazında; "afganistan'daki, filistin'deki, lübnan'daki ve başka herhangi bir yerdeki müslüman kardeşlerimiz süper güçlere ve işgalcilere bulaşırsa, biz de afganların kardeşleri olduğumuz için bulaşırız. filistin, lübnan, eritre ve filipinler'deki kardeşlerimize karşı savaş, bize karşı savaştır." demiştir.

    muntazeri ve oğlu, humeyni'nin onayıyla, yurtdışındaki militan islamcı grupları destekleme faaliyetlerini koordine etmek için 1979'da (bkz: pasdaran)'da bir ofis kurdu. bu islami kurtuluş hareketleri ofisi (oılm), bu grupların kadroları için kurslar düzenledi ve devrimin ihracını desteklemek için halka açık mitingler düzenledi. dahası, muntazeri düzenli olarak halkı destekleri için bir günlük maaşlarını bağışlamaya çağırarak yurtdışındaki gerilla gruplarına fon aktardı.

    humeyni prensip olarak devrimin ihracına karşı çıkmıştır. hatta başlangıçta islami olmadığı düşünülen hükümetlerle ilişkileri kabul etmeyi bile reddetmiştir. muntazeri'nin oğlu muhammed ise çok sayıda militan grupla temasa geçmiş ve güney lübnan'daki (bkz: filistin kurtuluş örgütü)'nün (fkö) kamplarında askeri eğitim almıştır. fkö lideri (bkz: yasir arafat)'ın yanı sıra libya'nın diktatör lideri (bkz: muammer kaddafi) ile yakın temaslarda bulundu.

    muntazeri'nin oğlu muhammed, birkaç düzine destekçisiyle birlikte bağımsızlık kutlamalarına katılmak için libya'ya gitmiş ancak döndüğünde tahran havaalanında tutuklanmıştır. olay öyle bir skandala yol açtı ki, babası bile ondan uzaklaşmak zorunda kaldı ve oğlunun tıbbi tedaviyi kabul etmesi için yetkililerden yardım istemek zorunda kalmıs ve muhammed'in devrim için aralıksız faaliyetlerinin onun fiziksel yorgunluğuna ve zihinsel sorunlarına yol açtığını açıklamak zorunda kalmıştır. muhammed'in israil'e karşı mücadelelerinde filistinlileri desteklemek için güney lübnan'a bir gönüllüler ordusu gönderme planı, onu bir kez daha iranlı yetkililerle çatışmaya sokmuştur. muhammed ve çevresindeki iranlı gönüllüler hem suriye hem de lübnan hükümetleri için bir rahatsızlık oluşturduğundan, şam yakınlarındaki bir eğitim kampına gönderilmişler. ırak ile savaşın başlamasına kadar da burada kalmışlar.

    muntazeri, sosyalist ülkelerin bile hatalarını kabul edip siyasi alanı açıp halka daha fazla güç verirken, iran'da siyasetin "politikaları birçok kıtlığa ve adaletsizliğe neden olan deneyimsiz çocukların eline düştüğünü" belirtiyor..

    istihbarat ve güvenlik servislerinin kendilerini düzeltmeleei gerektiğini, çünkü "sayısız tutuklama, dayak ve öldürme" olaylarının hiçbir fayda sağlamadı gibi halkın hoşnutsuzluğunu körüklediğini de söylüyor. hükümetin "dar görüşlü, eli ağır ve düşüncesiz" memurları değiştirmeli, benzer işleri yapan mükerrer devlet kurumlarını ortadan kaldırmalı, karneye son vermesini ve sanayi ve tarıma yatırımı teşvik etmesini tavsiye ediyor.

    muntazeri ayrıca hükümetten, yurtdışında yaşayan milyonlarca eğitimli iranlıyı evlerine dönmeye ikna etmek için bir genel af çıkarmasını da istiyor. yurtdışında yaşayanların sadece küçük bir kısmının sisteme gerçekten karşı olduğunu, diğerlerinin ise rahatsız edilmeyeceklerine dair güvence verilirse geri dönmeye istekli olduklarını da iddia ediyor. muntazeri, yurtdışındaki sürekli varlıklarının, ülkede hukuksuzluk, korku ve şiddetin varlığına tanıklık ettiği için sisteme olumsuz baktığı ve ülkeye bu nedenle de yatırım gelmediği konusunda uyarılarda bulunuyor.

    iran devriminin onuncu yıldönümü yaklaşırken daha da ileri gitti ve 23 aralık 1988'de verdiği bir röportajda, siyasi sınıfı devrimin orijinal fikir ve değerlerine sırtını dönmekle suçlayarak şunları söylüyor:

    "ne yazık ki [devrimin] değerlerini uygulamak ve korumak yerine sloganlar attık, halkı ve halkın korunmasını ön planda tutmak yerine, aydın ve bilgili güçleri giderek daha fazla yabancılaştırdık ve marjinalleştirdik. açıkçası durum öyle bir noktaya geldi ki kendi güvenliğimiz için kendi orijinal hedeflerimizi ihlal etmek ve tüm değerleri unutmak zorunda kalıyoruz"

    muntazeri, devrimin onuncu yıldönümü için yaptığı konuşmada ise; halkın kıtlık ve elektrik kesintilerinden muzdaripken boş ve beyhude şenliklere harcanan büyük meblağları eleştiriyor, yetkilileri savaşın (iran-ırak savaşı)yoksullarına ve sakatlarına yardım etmek için daha fazlasını yapmaları konusunda uyarıyor ve devrimcilerin, zulüm korkusu olmadan devrimin çıkarları ve ülkenin kalkınması için bunları ifade edebilecekleri şekilde olmalıdır. ne yazık ki zulümden korkan iyi insanlar görüyoruz. huzur içinde nefes alamazlar. bu yanlış."

    muntazeri, humeyni 'nin halefi idi ve iran'da humeyni'den sonra dini lider olacaktı. halefinin bu açıklamaları humeyni'yi oldukça rahatsız eder. 26 mart 1989'da bir mektup yazarak muntazeri'yi görevinden azleder. humeyni mektubu şu şekildedir:

    "benim ölümümden sonra bu ülkeyi, devrimimizi ve iran halkını liberallere ve dolayısıyla münafıklara teslim edeceğiniz anlaşıldığından beri, benim yerime devlet başkanı olma meşruiyetini kaybettiniz. madem safsın ve kolay etkileniyorsun, siyasi işlere karışma, belki allah günahlarını bağışlar."

    muntazeri, humeyni'ye devrime ve islam'a zarar vermediğini belirten ve kendi görüşlerinden ziyade onun (humeyni) görüş ve düşüncelerine önem vereceğini belirten bir mektup yazar.

    humeyni ile muntazeri arasında ki karşılıklı mektuplaşmalar devam ederken garip bir durum olur. 25 mart 1989 tarihinde muntazeri'nin 1988 yılındaki hapishane tasfiyelerini protesto eden ve yukarıda da yer verdiğimiz bazı mektupları bbc'de yayınlanır. böylece ilk kez muhalif mahkûmların infazına ilişkin resmi bir kararın varlığı da doğrulanmış olur. iran rejimi bu infazları hep inkar ediyordu. mektuplar, bbc'ye nasıl ulaştığı net değil. ancak muntazeri'nin humeyni sonrasında devlet başkanı olmasını istemeyen muhalifleri tarafından servis edilmiş olma olasılığı ise hayli yüksek. mektupların bbc'de yayınlanmasının ardından humeyni, muntazeri'ye, onu, (bkz: halkın mücahitleri örgütü) ve liberallerle işbirliği yapmakla suçladığı, siyasete daha fazla müdahale etmesini yasakladığı ve onu sadece halefi olarak değil, aynı zamanda dini temsilcisi olarak da görevden aldığı sert bir mektup gönderir:

    humeyni mektubunda muntazeri'yi ihanetle suçlar ve şunları yazar:

    "şimdi sana birkaç kelime yazarken kalbim kırıldı ve kanla doldu. belki bir gün insanlar bu mektubu okuyarak gerçeği anlayacaklar. son mektubunuzda, şeriata göre benim görüşlerime öncelik vereceğinizi söylemiştiniz. allah şahidim olsun ki şu noktalara dikkat çekiyorum: benim ölümümden sonra bu ülkeyi, devrimi ve iran halkını liberallere ve dolayısıyla münafıklara teslim edeceğiniz anlaşıldığına göre, lider olarak benim yerime geçme meşruiyetini kaybettiniz. mektuplarınızda, konuşmalarınızda ve açıklamalarınızda, bu ülkeyi liberallerin ve münafıkların yönetmesi gerektiğine inandığınızı gösterdiniz. sözlerinizin münafıklar tarafından dikte edildiği açık olduğundan, cevap göndermenin amacını görmedim. münafıklar, islam'a ve devrime karşı savaş açmakla suçlanarak idama mahkûm edilen yoldaşlarını iktidar mevkilerine terfi ettirmek için, savunmalarında sizin konuşma ve yazılarınızdan yararlandılar. kibre (bkz: kibir) [ki humeyni'nin kibir dediği şey amerika birleşik devletleri'dir] ne kadar değerli hizmet sunduğunuzu görebiliyor musunuz? katil mehdi haşimi ile ilgili olarak, onu dünyanın en dindar kişilerinden biri olarak görüyordunuz. onun bir katil olduğu size kanıtlandığı halde benden canını bağışlamamı istemeye devam ettiniz. artık benim adıma temsil yetkisine sahip değilsiniz. benden sonra yerime geçmen için seçtiğim senin bu kadar nankör olduğunu görünce yüreğim parçalanıyor ve göğsüm ağrıyor. allah'a güvenerek size şu nasihatleri veriyorum ve onlara kulak verip vermeyeceğinize siz karar vereceksiniz: (1) evinizin üyelerini değiştirmeye çalışın ki münafıkları, liberalleri ve mehdi haşimi'nin grubunu daha fazla beslemeyin. (2) madem safsın ve kolay etkileniyorsun siyasete daha fazla karışma, belki allah günahlarını bağışlar. (3) bir daha bana yazmayın ve münafıkların devlet sırlarını yabancı radyoya (bbc'yi kastediyor) vermesine izin vermeyin. 4) münafıkların sesi olduğunuz ve konuşmalarınız medya aracılığıyla halka iletildiği için islam'a ve devrime büyük zarar verdiniz. bu, gizli imam'ın [iran istihbarat teşkilatının] meçhul askerlerine, islam şehitlerinin ve devrim şehitlerinin fedakarlıklarına ihanettir. cehennemden kurtulmak istiyorsan günahlarını ve hatalarını itiraf etmelisin ve belki allah sana yardım eder. yemin ederim ki en başından beri seni halefim olarak seçmeye karşıydım, ama senin bu kadar kolay etkilenebileceğini bilmiyordum. becerikli bir yönetici olduğuna asla inanmadım, ama senin din okullarının yararlanabileceği eğitimli bir adam olduğunu düşündüm. bu yolda devam ederseniz, size karşı farklı davranmak zorunda kalacağım ve görevlerimi asla ihmal etmediğimi bilirsiniz. vallahi mehdi bazargan'ın başbakan olarak atanmasına ben de karşıydım ama onu dürüst bir adam olarak görüyordum. vallahi ben de cumhurbaşkanı olarak banisadr'a oy vermedim. her durumda arkadaşlarımın tavsiyelerine uydum. tanrı'dan beni affetmesini ve beni bu dünyadan uzaklaştırmasını diliyorum ki, artık arkadaşımın ihanetinin acısını tatmak zorunda kalmayayım. hepimiz allah'a teslim oluyoruz. allah olmadan gücümüz yok. her şey o'ndan gelir."

    ****entry içinde çok ismi geçmese de merak edenler mehdi haşimi ismini ayrıca araştırabilir. mehdi haşimi devrim sonrası önemli bir kişilik. muntazeri'nin damadının kardeşi. mehdi'nin babası muntazeri'nin hocası. gayri resmi örgütler ve yapılanmalar kurarak devrimin komşu ülkelere ihracını yayan kişi. abd'li ve avrupalı çeşitli kişilerin önemli roller oynuyor. iran rejimi tarafında muntazeri'ye rağmen oldu bittiye getirilip idam ediliyor.. idamın hızlandırılmasında humeyni'nin oğlu ahmet'in önemli bir etkisi olduğu iddia ediliyor.

    humeyni'nin bu mektubunun iran radyosunda okunması için muntazeri'den istenir. muntazeri'nin damadı kayınpederini küçük düşüreceği düşüncesiyle buna karşı çıkar. ve daha sonra muntazeri radyoda okunması için daha yumuşak bir yazı kaleme alır.

    "ayaklanmanın (iran devriminin) başlangıcından bugüne kadar din ve inkılap yolunda özverili ve itaatkar bir asker olarak yanınızda olduğum gibi, bugün de emanetlerinize uymakla yükümlüyüm. islami sistem kişinin lidere itaat etmesini talep eder. başkan vekili olarak atanmamla ilgili olarak, [bu karara] başından beri karşıydım ve sayısız güçlükler ve ağır sorumluluk yükü karşısında, uzmanlar konseyi'ne yazı yazmıştım.atama [devletin] çıkarına değildi. bugün [bu görevi üstlenmeye] hazır olmadığımı bir kez daha açıkça ilan ediyorum ve uzmanlar konseyi'ne islam'ın, devrimin ve ülkenin gelecekteki çıkarlarını göz önünde bulundurması talimatını vermenizi rica ediyorum. ve sizden, geçmişte olduğu gibi, din okullarında küçük ve mütevazi bir öğrenci olarak sizin rehberliğinizde kendimi çalışmalarıma, öğretilerime, islam'a ve devrime hizmet etmeye adamam için bana izin vermenizi rica ediyorum. ve insan doğasında sıklıkla olduğu gibi hatalar meydana gelirse, allah izin verirse her şey sizin rehberliğinizde düzelecektir. lider ve uzmanların (dini otoritelerin) kararına ilişkin olarak, saygıdeğer kardeşlerime savunmam için herhangi bir eylem veya sözden kaçınmalarını rica ediyorum, çünkü lider ve uzmanlar yalnızca islam'ın ve devrimin yararına ve çıkarına hareket ediyorlar"

    bu mektup humeyni'ye teslim edilir. birkaç saat sonra, muntazeri aranarak humeyni'nin çok ağır ifadeler içeren önceki mektubunu yırttığını söylerler. ve muntazeri'den de aynısını yapmasını isterler. metin ifşa edilirse bu onun suçu olacaktır. muntazeri'ye siyasi lider olarak görevden alınmasına rağmen dini konularda humeyni'nin temsilcisi olarak kaldığı da söylenir. ertesi gün, devlet radyosu muntazeri'nin mektubunun metnini yayınlar. humeyni'nin yukarıda yer verdiğimiz o ilk ve çok ağır mektubundan 48 saatten daha kısa bir süre sonra yazılan ton tamamen değişmiştir. bu, daha sonra birçok kişinin ilk mektubun humeyni'nin elinden çıktığına dair şüphe duymasına neden olur.

    humeyni, muntazeri'yi siyasi liderlikten azletmiş ve tonu daha düşük şu mektubu yazmıştır.

    "yazdığınız gibi, islam cumhuriyeti'nin liderliği, sahip olduğunuzdan daha fazla sabır ve azim gerektiren çetin bir görev ve ağır bir sorumluluktur. bu nedenle ikimiz de başından beri sizin atamanıza karşıyız. bu noktada hemfikirdik ama bilirkişiler aksi yönde karar verdiği için haklı kararlarına müdahale etmek istemedim. artık devlet başkan yardımcısı görevini üstlenmeye hazır olmadığınızı açıkladığınıza göre, kararınızı onaylıyor ve içtenlikle teşekkür ediyorum. herkes senin hayatımın ürünü olduğunu biliyor ve ben sana derinden borçluyum. geçmişteki hataların tekrarlanmaması için evinizi şerefsizlerden temizlemenizi ve bunlardan sakınmanızı rica ederim. islam'a ve islam cumhuriyeti'ne meylettikleri bahanesiyle [evinize] sızmış olan sistem karşıtlarıyla daha fazla temas kurmayın. mehdi haşimi olayından sonra size bu tavsiyeyi zaten verdim. hem sistemin hem de halkın nasihatinden istifade edebileceği bir âlim olduğunuza kanaat getirdim. yabancı radyo istasyonlarının yalanlarına kendinizi kaptırmayın. insanlar sizi iyi tanıyor ve düşmanlarımızın oyunlarını görüyorlar [. . .]. islam'da devletin çıkarları en üst düzeydedir ve diğer her şey ve diğer her şey onlara tabi olmalıdır. allah izin verirse öğretilerinizle dini okullar ve sisteme çok şey katacaksınız."

    muntazeri bu mektup ile görevinden alındı. sekiz yılı aşkın bir süredir devrimin babası, önde gelen bir alim olarak görülen ve 'islam'ın direği' ve 'halkın ümidi' olarak anılan adam, böylece tahttan indirildi. resimleri devlet ofislerden kaldırıldı, derslerinin yayınlanması durduruldu ve hem medyada hem de dualar sırasında ona atıfta bulunulması yasaklandı. kitapları dükkânlardan alındı ve din okulları sıkı denetim altına alındı. genel halk, ifadesi karşısında şaşırdı ve hepsi onun görevden alınmasını sessizce kabul etmeye istekli değildi. ne de olsa, muntazeri yalnızca devrimci hareketin merkezi bir figürü değil, aynı zamanda birçok kişinin övünç kaynağı olarak kabul ettiği saygın bir din adamıydı. derslerine siyasi ve dini seçkinlerin pek çok üyesi katılmıştı ve rejimin çeşitli kurumlarındaki pek çok yetkili destekçileri arasında yer alıyordu. görevden alınması rejimin artık yumuşamasını bekleyen muhaliflerin ve iranlıların umudunu kaybetmesine neden oldu.

    muntazeri'yi itibarsızlastırmak için humeyni'nin oğlu ahmed 29 nisan 1989'da iftira niteliğinde makale ve başyazılar yayınlanmasını sağladı. ahmed humeyni, muntazeri'ye karşı uzun bir suçlama listesi ve otoritesini kırmak için şimdiye kadar yayınlanmamış bir dizi belge içeren bir kitapta yayınladı.

    ranjname (acı mektubu) adlı kitapçık ilk başta sadece ahmed'in dostları ve müttefikleri arasında dağıtıldı, ancak propaganda ofisi tarafından geniş çapta dağıtılmadan önce, mayıs ortasında resalat ve al-abrar uzun alıntılarla kitabı yayınladı. kitap muntazeri'nin devrim yolundan saptığını kanıtlamak ve onun devlet başkan yardımcısı görevinden alınmasını haklı çıkarmak için iftiralar içeriyordu. devrimin babalarından ve islam'ın temel direklerinden birinin görevden alınmasının ülkenin çıkarları için üzücü ama gerekli bir adım olduğunu şaşkın halka göstermek amaçlandı. ahmed, muntazeri'nin naifliği ve basitliği nedeniyle liberaller, solcular ve mücahitler tarafından kötüye kullanıldığını ve manipüle edildiğini iddia etti. muntazeri kişisel olarak rejime karşı komplo kurmamış olsa da ülkeyi yönetmeye uygun değildi.

    buraya kadar yazılanlara baktığımızda humeyni'nin oğlunun amacının babasından sonra yerine gelecek halefi muntazeri'yi devre dışı bırakmak ve ayak oyunlarıyla babasının yerine geçmek olduğu anlaşılıyor. ahmed, muntazeri'nin otoritesini zedelediği gibi, aynı zamanda babasının halefliği yarışında kendi konumunu güçlendirdi. yayınladığı kitabın içeriğinde muntazeri aleyhinde iddialar varken, kitabın kapağında muntazeri'nin bir fotoğrafı değil, ahmed'in bir resmi ve babasından bir alıntı vardı: "dürüst ve zekisin ve ben seni sosyal ve politik konularda uzman görüyorum" 26 mart'ta humeyni montazeri'ye ilk mektubunu yazdığında, halefiyet sorununu görüşmek üzere oğlu ahmed, (bkz: haşimi rafsancani), (bkz: ali hamaney) (ki hamaney su an ki dini siyasi liderdir), meshkini ve dini uzmanlar konseyi'nin etkili bir üyesi olan ebrahim amini'yi de arar. humeyni'nin, muntazeri'nin yerine kimin geçeceği sorusuna 'hamaney'e uygunsunuz' yanıtını verdiği bildirilir. humeyni yasal olarak halefini atama hakkına sahip değildi, ancak bu konudaki görüşünün belirleyici olacağı açıktı. görünüşe göre oğlu ahmed'i kısaca düşündü, ancak ya yetenekleri hakkında şüpheleri vardı ya da bunun bir monarşinin kalıtsal halefi gibi görüneceğinden korkuyordu. humeyni 3 haziran'da jamaran'daki evinde kalp krizi geçirerek öldüğünde, revizyon anayasa tamamlanmamıştı ve halefi seçilmemişti. bu nedenle, ölüm haberi üzerine çılgın bir hareketlilik başladı. daha fazla zaman kazanmak için, vefat bilgisi başlangıçta gizli tutuldu, ikametgahı kapatıldı ve tüm iletişim kesildi. ancak 4 haziran sabahı, uzmanlar konseyi toplandıktan sonra, humeyni'nin ölüm haberi resmi olarak duyuruldu.
hesabın var mı? giriş yap