*

  • iran'lı yönetmen majid majidi'nin filmi.

    --- spoiler ---

    üç yaşından beri kör olan üniversite profesörü yusuf, tedaviden sonra görmeye başlar fakat artık eski hayatı ona yetmemektedir. eşi, kızı, mesleği... görmediği zamanlardaki anlamlarını yitirir. yıllardır süren karanlığın bitişiyle birlikte yeni bir hayata adım atan yusuf, tekrar adım adım hüsrana yürür. varacağı yerde eskiden hayatı çekilir kılan, yaşamına anlam katan insanlar da olmayacaktır.

    --- spoiler ---
  • 2005 iran yapımı majid majidi filmi.. daha yaygın adıyla the willow tree.
    yusuf elli yaşına merdiven dayamış bir profesördür. 8 yasında geçirdiği bir kaza nedeniyle kör kalmıştır. hayatı; karısı, kızı ve kitapları arasında, evinde sakin bir şekilde geçmete iken, bir gün yeniden görebilme umuduyla ameliyat olur. ve tabiki mucize gerçekleşir.. bundan sonra yusuf için yeni bir hayat başlar, artık eski hayatı ona o kadar da yaşanılası gelmez. ve gözlerini yeniden kazanan yusuf' un hayatında kaybedişlerde başlar doğal olarak..
    iran sinemasından aşina olduğumuz sadelikte bir film. yinede adamın gözlerinin açılmasıyla beraber, olayların akışını kestirmek mümkün. bu açıdan ne filmdi akıp geçti diyemiyeceğim belki ama, yine de komşudan hoş bir film daha diyebiliriz..
  • "bana görebilmenin ne demek olduğunu söyle, ben de sana körlüğün ne olduğunu söyleyeyim!"
  • mecid mecidi ve parvis perestui ya ayrı ayrı saygı duyduğum filmdir. ben hayatımda bu kadar iyi rol yapan birini daha hatırlamıyorum. hala arada filmi açıp sahnelerini tekrar tekrar izliyorum. adam yaşamıyor yaşamaktan da ötesine geçiyor.

    --- spoiler ---
    yusuf adlı kişinin gözleri ilk açıldığında yük taşıyan bir karınca görüyor. bence bu karınca yusufun hayatından bir parça taşıyor çünkü ilk başta aydınlık bir bölgede yürüyor sonra bir gölge içine girip yoluna karanlıkta devam edip sonra yine aydınlığa kavuşuyor.

    --- spoiler ---
  • allah'ın merhametinden göz göre göre yüz çeviren bir adamın hikâyesini anlatan mecid mecidi filmi. sizi üzen ama en önemlisi düşündüren ve aklınıza ayet ayet işlenen bir film.

    --- spoiler ---
    yusuf görmeye başladıktan sonra, bunca yıldır yaşadığı her şey, herkesin yabancı gelmesiyle bir süre sersemler ve gördükleri ona yetmez. önce ailesini sonra annesini kaybeder. geçmişi ona hep acı verir ve bütün yazdıklarını, okuduklarını yakar. mesnevi'yi de suya atar ama mevlana ve şems'de olduğu gibi olmaz, yusuf'taki yusuf'a yetmez. tekrar gözleri görmez olur belki de her insanın ömrü boyunca defalarca yaptığını yapar ve o allah'a yine dua eder.

    --- spoiler ---
  • trt 1 de başlamış majid majidi filmi.
  • türkçede söğüt ağacı olarak bilinen, mecid mecidi filmi. her zaman böyle oluyor: o kadar güzel bir film izliyorsunuz ki heyecan duymamak mümkün değil. bu heyecanı sizinle paylaşacak birilerini arıyor gözleriniz.

    yusuf'un yaşadığı şeyleri gördükten sonra ona kızıyorsunuz ama kendisine söz hakkı verildiğinde mantıklı şeyler söyleyince susup kalıyorsunuz.

    bu iki durumu o kadar iyi bir dengede veriyor ki mecidi'ye hayran olmamak mümkün değil.

    ben filmi iki parça halinde izledim. kalan kısmı otobüste izlerken fark ettim ki tepemdeki adamlar da izliyor. alt yazılı film. filmi bitirdim. bir tanesi filmin ismini sordu bana. "türk filmi mi bu?" dedi. "yok, iran..." deyince, "aynı türk filmi gibi ama değişik geldi." dedi. değişik tabi abi. nerde bizde böyle kalbe nakış nakış işlenen, mecidi'ninkine benzeyen filmler? yok mu var elbette ama mecidi'nin filmlerinin tadı başka be.

    parviz parastui'nin oyunculuğunun hakkını yememek lazım. ben kendisini marmoulak'ta keşfetmiştim. evet, rol kesmeyip yaşayanlardan birisi kendisi.
  • iran sinemasından, insanın eğitilmesi en zor yanı olan hep daha fazlasını isteme haline dair dokunaklı bir film. farsça'nın ne kadar güzel bir dil olduğunu bir kez daha hatırladım vesilesiyle..

    ‘bazı haller vardır ki karanlıktayız sanırız. oysa, bilmeyiz ki bazen karanlıkta cennet sandıklarımız aydınlıkta cehennemdir’ diye de yorumlanabilir bu filmin ana konusu. ancak benim anladığım, bir hayatı aydınlatan ya da karartan, bizim ona bakışımızdır. yetinmeyi biliyorsak, bazen bir kuru ekmek de öğündür. ve de mutlu edebilir insanı.

    ————–

    sana söylemem gereken bir şey var.
    yoksa beni tamamen unuttun mu?
    ben yusuf.
    yarattığın bütün güzelliklerden mahrum olup şikayet etmeyen kişi.
    aydınlık ve parlaklığın yerine kasvet ve karanlıkta yaşadım.
    itiraz etmedim.
    mutluluğu ve huzur bu küçük cennette buldum.
    sıkıntı ve güçlükle geçen bunca zaman yetmezmiş gibi…
    şimdi de daha fazlasına katlanmamı istiyorsun.
    bu seferden sevgili ailemin yanına dönebilecek miyim?
    yoksa bu hastalığa diz mi çökeceğim?
    alın yazımı kime şikayet edebilirim ki?
    bana biraz merhamet etmen için sana yalvarıyorum.
    hayatımı bağışla.
    ————–

    perviz perestui'nin oyunculuğuna söyleyecek söz bulamıyorum..
  • amcasının arabasından atlar gibi indikten sonra, hem caddede trafiğin, hem de kaldırımda yayaların aktığı yönün tersine gitmesi bile insanı ürpertmeye yetiyor. yanlış çıkış yapıp, telaşla start çizgisine giden atlet gibi. tekrar denemek için; eğer bir şans daha verilirse. mükemmel bir film.
hesabın var mı? giriş yap