• olmektir. bu kez senden isittigi bir kotu haber, bir kirici soz degil onu aglatan; sensin. sen artik olmayacaksin hayatinda; sen... olusun!

    "yuregindeki sen"i oldurmektir. bambaska bir sen var etmisti o yureginde ya da tipatip aynini belki, ama tek bir farkla: yuregindeki, onu hic terketmeyecekti. sen simdi yok ediyorsun, olduruyorsun onun var ettigini; sen... katilsin!

    "yuregindeki sen"i oldurmeye azmettirmektir. oldurmeye gucun belki asla yetmeyeceginden, "oldur" diyorsun; "sen var ettin, sen oldureceksin". "sag kalmak icin, felcli bir yurek tasimamak icin"... ve onu elinde bir hancer, mustakbel maktulle basbasa, terk ediyorsun; sen...
  • okullarda bazen ogrenciler duygusal gordukleri hocalarini bilerek aglatmaya calisir, hatta basarili olduklari zaman da bunu gururla herkese anlatabilirler.
  • ilişki bitirme anlarında sıkça karşılaşılan durum. ama ağlatılan hala sevilen birimidir tartışılır.
  • gözyaşlarını ipe dizmek, kurutmak, en beyazı kanıtlamak üzere yola çıkanların kitabında yazar: ağlat! ne kadar ağlarsa, o kadar senin olur.
    (bkz: en güzeli)
  • bazılarının hayattaki tek başarısı(!!!)dır..
  • sogani sen dogra, ben marullari yikarim demektir.
  • bir kente, "bu istasyonda yanlislikla indim" demektir**
  • 'bir kadın, eğer isterse, sarılıp kendine (yine) kendini yeniden doğurabilir' ve bunu sadece bir kadın yapabilir. o kadar kötü değildir bir kadını ağlatmak, akan her damlayla daha çok kadın olur o.
hesabın var mı? giriş yap