• pablo berger'in yazıp yönettiği bir ispanyol filmi, uzun süreden sonra en heyecanla beklediğim film, bakalım nolcak. randevu istanbul kapsamında izlenilebilir:

    http://www.imdb.com/video/imdb/vi1854646041/
  • bu sene ispanya'nın oscar'ı olan goya ödüllerine 18 dalda aday olmuş, en iyi film dahil bir çoğunu silmiş süpürmüş, siyah-beyaz ve sessiz film. pablo berger filmin o kadar mükemmel olmasını istemiş ki çekimlerine 2005'te başlanan film, ancak 2012'de gösterime girebilmiş.

    adı pamuk prenses olunca insan zeynep değirmencioğlu'nun pamuk prenses uyarlaması gibi bir şey anlıyor ama film 1920'lerde kadın bir boğa güreşçisini konu alıyor.
  • şu an 8.68 gblik 1080p versiyonunun tek başıma seederlığını yaptığım film. biraz sevap kazanayım dedim.
  • avrupa sessiz sinemasına saygı kuşağının en son (bildiğim kadarıyla) filmi. ancak bu bolluğun içinde the artist de dahil olmak üzere, gerçekten 1910-20'lerin yönetmenlerinin elinden çıkmış izlenimi veren tek film (izlediğim kadarıyla) blancanieves. bilindik pamuk prenses hikayesinin ispanya'nın yerel öğeleri flamenko ve corridayla bir araya getirilişi ise kusursuz.

    dikkat; diğer birçok peri masalı gibi bu siyah beyaz pamuk prenses hikayesi de pek çocuklara göre değil.
  • (bkz: az kişinin bildiği muhteşem filmler)

    sessiz sinemaya bir saygı duruşu. bakın ekmeğini yemek değil, bir saygı duruşu.
    üstelik sarsıcı senaryosu, oyunculukları ve en önemlisi yönetmenliğiyle de göz dolduruyor.

    çok karşılaştırıldığı the artist filminden hiç değilse katmanlı hikayesiyle bir iki gömlek yukarıda.

    tavsiye ederim.
  • dün ankara film festivali kapsamında hayranlıkla izlediğim film. ispanyol kültürü, boğa güreşi, flamenko, harika görüntüler ve müzikler... filmin sessiz oluşu ve siyah beyaz olması ayrı güzel, pamuk prenses masalının en özgün uyarlaması.
  • günümüz desem değil klasik desem değil bir masal uyarlaması. baştan sona kadar bildiğimiz snow white masalını yeniden izletiyor belki ama hikaye geçişlerinin güzelliğinden sıkılmak pek mümkün olmuyor.

    pan'ın labirentinde iyi kadın olan maribel verdú burada kötü kraliçe encarna olarak selamlıyor bizi. onun güzelliğine de snow white olarak ancak macarena garcía karşı koyabilirmiş zaten.

    siyah beyaz ve sessiz olmasının filme katkısını açıklayamıyorum belki ama sesli olması ve renkliliği bildiğimiz masalın belki de bizim hayal ettiğimiz şekilde izlenebilmesini daha da zorlaştırıp ilk kez bu masalı dinleyen çocukta yarattığı etkiden farklı olarak sıkılma hissini de getirecekti yanında.

    belki de masala inanmaya çok ihtiyacımın olduğu dönemde filmle ilgili kötü şeyler yazmak istemiyorumdur.

    bilemiyorum alper.

    birazcık minicik de olsa, mutlu eden, güneş renkli hırkası olan bir kıza masal anlatma hevesini küçük bir fesleğenin yeşermesi gibi yeşerten müziği içinse,

    şurdan buyurun.
  • yetişkinlere pamuk prenses

    geçmiş zamanda çekilen modern zamanlar ya da modern zamanlarda hala konuşulan nosferatu tarzı filmlerin suskunluğu ve solgunluğu teknolojik çaresizliğin yansımasıydı sadece, ancak günümüzde bir film solgun ve sessiz ise bu teknolojik çaresizliğin doğurduğu mecburiyet değil bir tercih meseledir. blancanieves filmi de bir tercihin ürünüdür. eğer mecbursanız ortaya çıkan sonuçlar için hafifletici sebepleri de yanınızda getirirsiniz ancak tercihiniz doğrultusunda ortaya çıkan sonuçları hiçbir hafifletici sebep kurtaramaz, takım elbise! bile.

    zaman zaman arşivimi kurcalayan ve ne yazmış bakalım michel diyenler, pamuk prenses ve yedi cüceler ile kurulan çocukluğa dayalı duygusal ve ürkütücü bağımı bilirler. bilmeyenler için şuraya küçük bir tabure koydum oturup okuyabilirsiniz;

    tabure; #130146302

    bir çaresizlik ürünü olan elimde nacakla protokolü karşıladığım yıllar çoktan geride kaldı ancak pamuk prenses ve yedi cüceler kalbimin derinlerde her zaman yer etmeye devam etti. bu yüzden çekilen her tür uyarlamasını izlemekten keyif alırım, biraz milliyetçi duygular biraz da teninin zarafeti sebebi ile zeynep değirmencioğlu'nun pamuk prensesi oynadığı yeşilçam uyarlaması her zaman bir numarada olmuştur benim için, ta ki blancanieves filmini görene kadar.

    bir tercih üzerine kurulur blancanieves, film siyah beyaz ve sessiz olacaktır. bakın bu sovyet propaganda filmlerini ya da gotik alman sinemasını siyah beyaz ve sessiz çekmeye benzemez. masal denildiğinde insanın aklına ilk gelenler kırmızı elmaları olan yemyeşil ağaçlar, parlayan nehir, gökkuşağı ve parlak renklerin hakim olduğu elbiseler olur. bir masalı soldurmak ve susturmak risktir.

    solmuş bir masal, suskun karakterler ve blancanieves, risk budur efendim.
  • bende yetişkin filmi olmasının aksine bir çocuk filmi izlenimi yaratan siyah beyaz ve sessiz ispanyol pamuk prenses uyarlaması.

    altmetni olabilir diye dikkat ettim fakat benim cahilliğimden olsa gerek bulamadım.

    kanımca pan'ın labirenti ile kıyaslanabilecek düzeyde olgun bir film değil.

    yeğenlerimle izlemeyi tercih ederdim, bilseydim tek başıma heder etmezdim.

    yine de tercih eder miyim izlemek için, bilemiyorum…
  • eskiden film festivali film festivaliyken pablo berger gelmişti. o zaman abracadabra gosterimdeydi ve filmin sonu devam edecekmis hissi uyandırdığından pablo'ya devamı gelecek mi diye sorulmuştu. pablo da, "sonuçta amerikan değiliz her tutan filmin devamını mi çekeceğiz" diyerek sempati points kazanmıştı.

    pablo ile tanışmış gibi bir his zaten filmlerinden de geçiyor, çok samimi bir yönetmen olduğunu düşünüyorum. film de siyah beyaz ve sessiz olması dışında artist ile o kadar alakasız ki, gereksiz karşılaştırmalar çok yersiz bence* kaldı ki anladığım kadarıyla artist'ten öncelere uzanan bir proje bu. bence pablo, ispanyol kültürünün o baskın goruntulerinin siyah beyaz kontrastı yüksek bir ortamda ne kadar etkileyici olacağını ve parlayacağını çok güzel öngörmüş. sonuçta tüm zamanların en çok işlenen temalarından pamuk prenses ve yedi cücelere orijinal bir ses*vermeyi pekâla başarabilmiş.
hesabın var mı? giriş yap