bu nasıl dünya
-
(bkz: geoid)
-
(bkz: bu ne dunya kardesim)
-
hümeyranın okuduğu bir şarkı, yardan haber yok diye de bilinir.
-
(bkz: sihirli ay)
-
müziği daha çok kar manzarasına eşlik eden türk filmlerinden hatırlanır..
cem karaca - cahit berkay ortak çalışması olarak bilinir.. aylin urgal yardan haber yok adıyla söylemiştir bunu..
kasabildiğim kadarıyla sözleri de şöyledir:
yazılırken kara yazmış
alınyazımızı yaradan
güldürmemiş felek bizi
ayrı koymuş bizi yardan
yardan haber yok
haber yok yoldan
bu nasıl dünya
vay bana vay vaylar bana
yıl oldu şu aylar bana
eğilsem bir su içmeye
su vermez ki çaylar bana
yardan haber yok
haber yok yoldan
bu nasıl dünya
geçmiş ömür yadellerde
hançer vurup bağrımıza
susuz kalmışız çöllerde
tuz basmışlar bağrımıza
yardan haber yok
haber yok yoldan
bu nasıl dünya
yeni nesiller için edit: aklıma gelmişken, haluk levent'in nerdesin isimli şarkısının müziği eşliğinde söylemek lazım bunu.. -
sadece yaşadığımız topraklar üzerinde vuku bulan olaylar yüzünden memleketten de bakıldığı üzere bünyede doğabilecek tepki ve isyan sonucu..
nitekim başbakan diye geçinen, geçmişinde kafayı daha çok kahvede dönen okeye yorduğunu düşündüren şahsın, kendisini devletinin başına getirenlere, eleştriye tahammülsüzlüğü bıraktım, "lan" diye hitap etmesi..
camide kadının da saf tutması üzerine patlak veren dini hadiseler üzerine olay mahalinde röportaj yapmak isteyen gazeteci bir kadının, medeniyetten yoksun bir insana * konuyla ilgili fikirlerini sorduğunda, "abdestimi bozuyorsun" diye cevap alması..
ırak'ta amerikan askerleri * tarafından sopalarla dövülen çocukların görüntülerinin ortaya çıkması..çocukların, sırf daha iyi bir yaşam istemeleri yüzünden daha iyi şiddet görmesi..
aids'in özellikle kadınlar üzerinden hızlıca yayılması. afrika'da insanların aids veya sıtma yüzünden yaş ortalamasının 50'lere inmesi..
bir yandan onları okutmak için medyada görünen yüzde büyük çabalar verilmesi, bir yandan küçücük yaşlarında tecavüz edilip öldürülmesi ufacık kız çocuklarının ..
insana insani değerilerinin sadece koklatıldığı memleketimde, başbakanın sahip olduğu açıklanan varlıklarının, memura verilen susma payı niteliğindeki sadakanın yanında servet niteliğinde olması..
bir ülkede, sadece nefes alma haklarını kullanabilen, bu hakkın bile bir gün hesabının sorulmasından korkulan insanların var olması..en basitinden, müzik evrenseldir görüşünün bile yalan olduğunu gösteren insanların devlet yönetmesi..insanların geleceği adına karar vermesi..
(bkz: iran)
yaşayan herkesin aynı nefesi belli kademelerde içine çektiği dünyada, kimilerinin sanal başarılar yaratıp birilerinin sırtından hayatı sülük gibi emmesi, parazit yaşam sürmesi..bunun yanında sahip olduğu hakları bile verilmeden yalnızca koyun misali yaşamaya devam eden, bazen koyun olması bile çok görülüp, o koyunların yediği ot misali var olmaları istenen nice insan bir yerlerde varlıklarını sürdürme çabasındayken bizler ancak oturduğumuz yerden iç geçirir ve doğan isyana şöyle cevap verebiliriz; "bok götürüyor dünyayı booooooook"..
müzik evrenseldir yok ötesi..!
(bkz: insan olmaya geldim) * -
dün akşam ege tv'de izlediğim çok bomba bir film. tahmini 70'lerin ortalarında çekilmiş. bir kaç arkadaş toplanılıp izlenilesi.
küçük kız çocuğu sapığı rolünde olmamasına rağmen öyleymiş gibi davranan 80'lik profesör, dikişe giden* ve sonrasında kötü yola düşmenin eşiğinden dönen anne, hastahaneye yatırılan ve iyileştiği halde bir türlü hastane odasından çıkmayan baba ve kafası kopan oyuncak bebeğini iyileşmesi için enteresan mücadeleler veren küçük kız çocuğu. bitmek bilmeyen geyikler silsilesi ile kendinizden geçmeniz olası. ha birde durup durup hakkaten bu nasıl dünya lan?! dedirtiyor bu güzide film, izleyin, evet...
ekleme: filmin bir bölümünde küçük kız çocuğu, dikişe gidecek olan annesinden akşam bir adet muz getirmesini ister. annesi de ''-hiç tek bir muz getirir miyim, bir sürü alıcam sana'' türevi bir cümle kurar. annenin dikişe gittiği işyeri, arkadaşlarıyla konken oynayan kokona kadının evidir. tek başına makina başında dikiş diker anne. hizmetçi kız gelip annenin yemeğini bir tepside önüne koyar. menüde 8-10 tane muz ve bir ekmek vardır. annenin ekmek arası muz yemesi beklenirken, 10 adet muzu tek seferde çantasına sotalar. sonrasında yakalanır ve koşarak uzaklaşır oradan. bu sahnede akıllarda kalıcı ve vurucu olan nokta ise ekmek arası muzdur. enteresandır. ebek... -
gelmiş geçmiş en iyi film müzikleri arasındadır. bize düşen ise, moğollar'ı bir kez daha takdir edip, bu müzik eşliğinde dalıp gitmek...
-
(bkz: yardan haber yok)
-
duman şarkıdır. bağrımıza hançer vurur.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap