*

  • cenaze evlerinde, gelen konuk yerini aldıktan sonra zaten orada bulunan diğer konukların herbirinden duyduğu "merhaba"dır. kısık bir sesle denir bu merhaba. cevabı da elbette kısık sesle ve büyük bir ciddiyetle olur. kafa da hafifçe öne eğilir merhabaya merhabayla karşılık verilirken. metin aşağıdaki gibidir:

    -merhaba
    -merhaba
    -merhaba
    -merhaba
    -merhaba
    -merhaba
    -merhaba
  • sadece başınız sağolsun denir. karşı taraftakilerde dostlar sağolsun diye cevap verir.
  • gelenleri karsilayanlar, yani o evin yasayanlari pek sesini cikaramaz... bakislaridir oradaki "merhaba"lar; gözyaslaridir "dostlar sagolsun"lar..
  • çoğu zaman sessizliktir. kelimeler yetmez böyle durumlarda, eve her gelene manasız ,boş yaşlı gözlerle "gelirken onu sen de mi getirmedin"in ümitsizliğiyle bakılır. gelenlerin yüzlerinde canlandırılır anılar. en yakında durana sarılınır hıçkıra hıçkıra ağlanır.
  • genellikle yakın arkadaşlar, akrabalar veya nisbeten anlayışlı insanlar gelip olabildiğince doğal ve acısını gösterme ya da kişiye göre şov yapma amacı gütmeden sakin sessiz yanınıza gelir, sarılır, öper, otururlar.

    daha uzak akrabalar, tanıdıklar, dış kapının dış mandalları ise daha bir yapmacık görünürler insanın gözüne acını paylaşmaya gelirler ama daha bir sıkıntılı olmak, yas havasına uyma isteği içinde bulunurlar. gelip başınız saolsun, rahmetli çok iyi insandı, tarzı birtakım şeyler söylemek zorunda hissederler kendilerini.
  • birde cenazevindeyken gelenlere "hoşgeldin" denir..tövbe tövbe
  • ağlamaktan kıpkırmızı olduktan sonra yorulmuş gözler, her gelen kişinin beraberinde getirdiği hatıralarla birlikte yeniden kızarır ve yeniden ıslanır. yorgun gözlerden tam o anda akan gözyaşları, ziyaretçiye sunulmuş en ağır, en zor ama en samimi merhabadır.
  • baba ölür. cenazenin ardından taziye için eve akın akın insanlar gelir. seveni çoktur rahmetlinin. ayılıp bayılan aile eşrafının içinde birisinin ayakta kalması gerektiğini hissedersiniz. yanılmadınız... o sizsinizdir... sanki az önce onun yerine ben ölseydim diye ümitsiz bir gayret içinde yakaran, zaman zaman din, inanç gibi değerlerin külliyen toplumu uyutmak için tezgahlanmış bir yalan olduğuna kanaat getiren, ardından rituellerin etkisi ile maneviyata daha çok inanmaya yönelen garip bir ruh hali içindeki siz değilmişçesine yüzünüze soğuk, "hayat devam ediyor", "geldiğiniz için sağolun" ifadesini takınırsınız. ne de olsa aile babası artık sizsinizdir. dedik ya güçlü olmalısınızdır. eve giren herkes elinizi tek tek sıkar. cümle aynıdır "başınız sağolsun".. dudaklarınız otomatiğe bağlar. "dostlar sağolsun" "dostlar sağolsun" "dostlar sağolsun"... derken odaya babanızın en yakın arkadaşı girer. yüzü tıpkı sizin az önceki "keşke onun yerine ben ölseydim" ifadesi içindedir. yanınınıza geldiğinizde yüzünüzdeki buzdan maske düşer. haykırmaya başlarsınız. "xxxx amcaa, babam öldüü...." birbirinize sarılarak ağlarsınız. cenazevinde maske düşmüş, dayanılmaz acıya tekrar "merhaba" denmiştir...
  • guzel atlar ulkesınden bırı gelır. karanlıkta, sogukta. agustos ama sabahın buz gıbı bı saatınde, gun henuz acık morken.. arkası acık bı statıon da ıkı kısı eslıgınde.. bombos yolda gelısını ızleyerek bırılerıyle.. aglamak uzulmek anlamsızlasır, kavusuyorum ona. belkıde son kez..
    hosgelsınız dıyerek sarılıyorum mınnet borcu ıcınde hıc tanımadıgım o ıkı kısıye ama bakamıyorum bekledıgıme, bılıyomu evıne geldıgını bılıyomu artık kavustuk.
    cevapsız bır takım karmasa var kalbımde..

    kral oldu.. satomuz ıse yasta..
    merdıvenlerı cıkıyorum sayarak, saka olmasını dılıyorum bunların ama o kadar gercek kı bı taraftanda, vazgecıyorum..
    kalabalıga karısmak ıstıyorum, kahkaha atarken sırılsıklam uykuya dalıyorum..
    kırmızı ford unun ıcınde evımızın hemen onunde..
    uyandıgımda yesıl bır cenaze arabasında aynı yerde..
    hangısı ruya! karıstırıyorum.
    ılk kez bı gercek bu kadar uzuyoken benı ılk kez bu kadar paylasılmaz bı acı yasıyoken.
    bunca kalabalıkta yapayalnız hıssedıyorum.. bombos nedemek anlıyorum..
    bu kadar uzecegın prensesını aklımın ucuna gelmezdı..

    yaklasıyorum tahta tabuta. kımse bakmasın bana, yalnız bı konusma yapıcam
    o kadar agrasıfım kı beceremıyorum, benım kadar uzul ıstıyorum.
    fısıldıyorum sana.. duyabılecegın kadar kısık bı sesle sadece,

    merhaba babacıgım hosgeldın evıne..
hesabın var mı? giriş yap