• bilgisayarın, internetin yaygın olmadığı, olan bilgisayarların da kasalarının yatık olduğu döneme denk gelen efsanevi nesildir. o demo oyunların tam sürümü asla oynanmamıştır. aklımdaki nice efsane oyunun tam sürümünü oynayamadım.

    (bkz: hopkins fbi)
    (bkz: outlaws)
    (bkz: doom)

    (bkz: bilgisayar dergilerinin verdiği program cd'leri)
    (bkz: floppy disketle format atmış efsane nesil)
    (bkz: efsanevi nesil)
  • benim de dahil olduğum gruptur. o zaman geçtim interneti, daha cd bile yeni bir olaydır ve bu chip, pc magazine, level vs gibi dergilerin cd'ye basılmış olarak verdikleri deneme sürümü programlar, oyunlar, videolar, trailerlar daha internetsiz, bilgisayarını açınca "welcome, thank you for using creative infra cdrom drive" repliğini duyup mutlu olan ergen için bulunmaz nimettir. her ay başı hevesle, heyecanla beklenir. sonra dergi günü gelince hemen bakkala markete gidilir. tüm dergiler boy boy incelenir, ağızlar sulanırdı. bir haftalık harçlık dergilere gitse de eve gelip cd'yi taktığınız o büyülü an herşeyi unuturdunuz.

    bazı oyun yapımcıları lütfederdi de 10 dakikada bitmeyen nisbeten uzun oyun demoları sunarlardı. yokluktan aynı oyunun demosunu haftalarca hatta aylarca oynardık. (bkz: shadow warrior). bu dönem aynı zamanda akmar önünden "mp3 cd'si" alınan dönemdir. biraz büyüyünce de yazıcıoğlundan porno alınmıştır. o zaman insan düşüncelere savruluyor tabi ulan bu adamlar neyle indiriyor, neyle yazıyor bunu, internet nerde, bizde niye yok diye.

    sonra yıllar geçer telefon hattından 146dan 56k internete ulaşabilme zamanları. sonra superonlinelar, iksirler, ttnet falan derken hiçbirşeyin tadı kalmadı. aa ne çıkmış onu indir, bunu indir. bu güzel değil sil gitsin vs. halbuse eskiden bir demonun kırk yıl hatrı olurdu.

    soba üstündeki mandalin kabuğu kokusuyla uyumayı unutamayan neslin çocukları olarak, biz de bunları unutamayacağız işte. bizden sonrakilerde şukularını açıp instagramda kaç like aldıklarını unutamayacaklardır heralde. hayat ne acayip.
  • hatta bi ara oyunun orjinalini piyasada splinter cell demo diye aramışlığı da vardır. ne bilsin demo nedir. yaş 10-11 tabi o zamanlar. hey gidi.
  • of ulan bir yerim cız etti. demo bile olsa bazı oyunları uzun süre oynamıştım. yarış oyunu falan olunca az sayıda pist olurdu ama defalarca oynanırdı yani. yoklukta gideri vardı.
  • google'in varolmadığı, varolduysa da henuz bana kadar ulasmadıgı zaman eksenıne denk gelen benim de dahil oldugum nesil. arabul vardi, hic bir sey bulmazdi.

    bende o cd'lerin tumu durur, dergilerin de ufak bir kismi halen duruyor. cdler muhtemelen artik calismazlar ama, beni yazilimci olmaya iten donem bu doneme tekabul etmektedir.
  • her şey az ama özdü. o yaşlarda nice demolardan ne keyifler almıştık. şimdi binlerce full versiyon oyun da olsa o keyfi bir daha bulamayız.
  • ah ulan ah babam getirirdi banada. sonra her şey değişti sözlük.
  • heroes might and magic'i hatırlatandır. demosunda oyun 30 gün ile sınırlıydı. yani oyun içinde yalnızca 30 kere next day deyip ilerleyebiliyordun, sonra bitiyordu her şey. ama o kadar zevkliydi, tadı damağımda kalırdı. sonra gta 2'yi, o kuşbakışı görüntüsüyle demo şekilde oynamak inanılmazdı.

    bazen oyun cd'si alacak paramız olmazdı. olunca da zaten kardeşimle beraber, olum şunu alalım; vöööö bunu alalım süfermiş oolum; abi dövüşlü alalım; araba yarışı alak abi diye diye hızlı adımlarla giderdik bilgisayarcıya. paramız olmayınca da arkadaşlarımızın aldığı dergilerden gelen demo cd'lerle veya cd'siz oynanabilen oyunlarla idare ederdik.

    acayip günlerdi. o dergilerde the rasmus'un albümü, iron maiden albümü'nü bile demo dinlediğimi hatırlarım. cd'lere hohlaya hohlaya nefes tükettiğimiz güzel günlerdi hasılı.
  • diablo 3 ün duyurulduğu ay oyungezer almaya başlamıştım. level in güzel demolarının yanında oyungezer pek sevilmezdi. level i bende bi alayım demiştim incelemelere bakmıştım. resmen çöp idi. o zaman kaliteyi anlamıştım işte.
hesabın var mı? giriş yap