17 entry daha
  • normlar hiyerarşisinde anayasa, milletlerarası antlaşmaların üstünde yer alır. bu durum, yine de anayasa normlarının otoritesine salt meşruiyet zemini sağlamaz. aksine, anayasamızdaki nice hükümlerde de 'milletlerarası hukuka bağlı kalmak kaydıyla' gibi ifadeleri çokça görürüz. dolayısıyla aihs madde 26, hemen aşağıda yazacağım durumun seviyesel olarak aşağısındadır. lâkin milletlerarası sözleşmeler; anayasadan sonra, fakat kanunlardan önce kâle alınacak hukuk normlarıdırlar. dolayısıyla yukarıdaki aihs madde 26'dan bahseden entry'den önce bu açıklamanın baz alınması gerekir. ayrıca yine anayasa madde 2 uyarınca, '...demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.' bölümü itibariyle anayasa-devlet ikilisi; eğitim-öğretim hakkını, alenen olmasa bile, olmak istenen devlet modeliyle, dolaylı yoldan ülke vatandaşlarına sağlamayı ifşa eder.

    gelelim sadede: eğitim-öğretim hakkı, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine girer. bu da tc 1982 anayasası madde 42'nin 1.fıkrasında açıkça şu şekilde belirtilmiştir: kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz. yani vatandaşın parası olsun olmasın, belirli bir eğitim-öğretim altyapısını devlet sağlayacak ki, insanlar bu temel hakkından faydalanabilsinler. devlet eğitim-öğretim'i ücretli yaptığı takdirde, parası olmayan insanlar bu temel hakkından faydalanamazlar. bu durum, ilk başta sosyal hukuka aykırı olmakla birlikte, toplumdaki uçurumlaşmayı gittikçe artırır. eşitliği ve adaleti bozar. kamu düzenini tehdit eder. bu da devletin kendi kendini yokuşa sürmesi demektir. anayasa madde 2'de olmak istenilen sosyal hukuk devleti ilkelerine ters düşer. dolayısıyla devlet; anayasada yazdığı takdirde, borç batağında bile olsa, bu temel hakkı insanlarına sağlamakla yükümlüdür.

    not: yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi; sağlık, güvenlik, yaşam, özgürlük gibi unsurlar da anayasanın temel hak ve hürriyetler bölümüne girer. dolayısıyla temel hak ve hürriyetlerin altyapısını devlet sağlamakla yükümlüdür*. anayasanın madde 12'den 74'e kadar açıklamaya çalıştığı şeyler de bunlardır. ama her şeyden önemlisi, bu yazılanların pratiğe geçmesidir.

    özet: söz uçar, yazı kalır. cahil cühelaya, trollere mrollere çok kaptırmayın kendinizi.

    edit: aslında milletlerarası sözleşmeler tam olarak kanundan önce dikkate alınmaz. şu bilgiyi vererek tamamlayayım. kanunlarla, milletlerarası sözleşmeler; temel hak ve hürriyetler çatısı altında çatıştığı* takdirde milletlerarası sözleşmelerin hükümleri vücud bulur. tekrar okuyunca yukarıda muğlak bir ifade gibi olmuş sanki. o yüzden açıklama gereği duydum.

    büdüt: imla
304 entry daha
hesabın var mı? giriş yap