*

  • adorno,marcuse ve horkheimer tarafından oluşturulan akım. (bkz: frankfurt okulu)
  • walter benjamin tarafından kurulan, birinci frankfurt okulu olarak da adlandırılan felsefe akımı. eleştirel kuram başlı başına bir okul olarak görnülmekte ve 20'nci yüzyılda eleştirinin yeniden doğuşunu (rönesansını) gerçekleştirdiği kabul edilmektedir.

    bununla birlikte, walter benjamin'in bizzat: "eleştirinin düşüşünden şikayet edenler aptallardır. zira onun zamanı çoktan dolmuştur" demesi (einbahnstrasse adlı eserinde geçiyor) düşündürücüdür.
  • marksizm düşünce yapısından gelişen bu metodolojik yaklaşımı neo-marksist yaklaşım olarak adlandırmak mümkündür.
    eleştirel teori, german scholars olarak adlandırılan, bir çoğu abd’ye sürülmüş küçük bir grup tarafından öne sürülmüş ve geliştirilmiştir.teorinin önderliği ve yol göstericiliğini robert cox ve andrew linklater üstlenmiştir.
    eleştirel teoristler; pozitivizm yaklaşımının temel gerçek olarak kabul ettiği 3 ana maddeyi reddederler. söz konusu maddeler şunlardır:

    1) an objective external reality -objektif harici gerçekçilik
    2) the subject-object distinction- konu-nesne ayrımı, farkı
    3) value-free social science- değer yargıları- özgür toplumsal bilim

    eleştirel teoristlere göre; sabit sosyal kanunlarla uyum içinde işleyen dünya politikaları ya da küresel ekonomiden bahsetmek mümkün değildir. her şeyin toplumsal olduğunu savunan bu teori ek olarak uluslararası ilişkilerinde tarihselliğini vurgular.
    sosyal dünyayı yer ve zamandan müteşekkil bir inşaat yapısına benzetirler ve bu benzetme akabinde uluslar arası sistemin tanımını da en güçlü devletlerin oluşturduğu daha karmaşık daha özel bir inşaat yapısı olarak nitelendirirler.
    eleştirel teorist düşünce yapısına göre siyasi, ahlaki ya da ideolojik her ne olursa olsun bilgi asla tarafsız olamaz. çünkü tüm bilgiler onu var eden gözlemcilerin sosyal ilgi alanlarına yansıyan şeylerden oluşturulur. bilgi sosyal bilimcilerin bakış açılarınca üretildiği için her zaman önyargılıdır.
    özetle; eleştirel yaklaşım teorisyenleri bilginin doğal olarak siyasi olduğunu öne sürerler ve bu doğrultuda sosyal bilimler ve sosyal bilimcilerin güç denen kavramın en büyük enstrümanları olduğu tezini savunurlar.
    uluslararası ilişkilerde eleştirel teori devlet ve devlet sistemlerinin sınamalarınca kuşatılabilir bir yaklaşım değildir ancak dünya genelinde var olan güç ve baskınlığın üzerinde odaklandığını söylemek daha doğru olacaktır.
  • genellikle pozitivizm ve modernizm ile onların türevlerini eleştiren bir teoridir. hatta modernizmi eleştiren post-modernleri bile eleştirir. bilginin asla objektif olamayacağını savunurlar. daha doğrusu doğa bilimlerinin bilginin tek geçerli türü olarak kabul edilmesine karşılardır. uluslararası ilişkilerde ise bu teori ilişkilerin yalnızca devletler arası ilişkilerden ibaret olmadığını anlatmaya çalışarak realizme de bir eleştiri getirirler.

    cox, linklater, horkheimer critical theory bayrağını taşıyan insanlardır fakat onlara da habermas ve gramsci gibi teorisyenler destek olmuş, bazen de yol göstermiştir.
  • frankfurt okulu'nun (adorno, horkheimer, marcuse vd.) felsefi yaklaşımının genel adıdır. frankfurtçular, aydınlanmayı "totaliter" bir olgu olarak değerlendirip eleştirel yaklaştılar. onlara göre araççıl akıl "dünyayı efsanelerden kurtarmak" adına yeni efsaneler yarattı. bu yeni yabancılaşma türü bilimi de etkiledi. her şeyi teknik yarar ve kişisel çıkara indirgedi. horkheimer'a göre akıl öznelleştirildi, bir manipülasyon aracına dönüştürüldü ve aklın özerkliği son buldu. eleştirel kuramın marks eleştirisi de akıl kavramı üzerinden gelişir. marks, kapitalizm eleştirisini yaparken egemenlik biçimlerinin maskesini düşürmüş ancak aklı bundan sorumlu tutmamıştır. horkheimer ve adorno bu nedenle marks'ın ideoloji eleştirisini kabul etmezler. çünkü marks'ın kapitalist çelişkilerin üretici güçlerin genişlemesine yol açacağı alternatif çözümle, yani bunun araççıl aklın genişlemesiyle olacağı tezini olası görmezler.

    eleştirel kuramcılar kitle kültürüne yönelik söylemler de geliştirmişlerdir. onlara göre "kitle kültürü" kendiliğinden oluşmaz. bir kültür sanayisi tarafından yönlendirilir. pasif, sorgulamayan bireyler yaratmayı amaçlayan kültür sanayi yeni olan her şeye kuşkuyla yaklaşır. ama kendi satış stratejisi, piyasaya sunduğu her şeyi yeni olarak pazarlaması üzerine kuruludur.

    eleştirel kurama yönelik en güçlü eleştiri yine bir frankfurt okulu öğrencisi olan habermas'dan gelmiştir. habermas eleştirel kuramın modernizmin kazanımlarına haksızlık ettiğini savunur. eleştirel kuramın iktidar ve egemenlik ile aklı birbirine karıştırdığını ileri sürer.
  • çok farklı görüşleri içinde barındıran ve zaman zaman frankfurt okulu olarak anılan eleştirel teorinin temel varsayımları genel olarak şöyle özetlenebilir.
    1. dünyanı anlamamız için öncelikle kapitalizmın yarattığı temel ekenomik ve sosyal güçleri anlamamız gerekmekde.
    2. devletler ve kurumlar, öncelikle evrensel kapitalizimi desteklemekde yerine getirdikleri işlevler açısından incelenmelidir.
    3. gerçek dünya vardır ancak onu anlamamız eleştirel düşünceninve yansimanin ürünü olan fikirler, kavramlar ve teoriler aracılığı ile olur.
    4. tüm bilgi ideolojikdir. bilgi belli sosyal grupların değerlernın, fikirlernin ve özellikle de çıkarlarnın bir yansımasıdır.
    5. kültür ve ideoloji var olan ekenomik ve sosyal düzeni desteklemde ya da meydan okumada kullanılabilecek önemli ve güçlü araçdır.
    6. uluslararası politika statükoyu destekleyen veya ona karşı çikan farklı sosyal gruplar arasındaki bir mücadeledir. (bkz: robert cox)
    7. siyasi eylem yoluyla breyler var olan yapılara meydan okuyabilirler.
    8. teori degişimin önündeki engelleri ortaya çıkarmaya yönelik olmalıdır aynı şekilde bilgi de insanlığın kurtuluşuna adanmalıdır.
    (bkz: hegemonya)
    (bkz: antonio gramsci)
    (bkz: jürgen habermas)
    (bkz: erich fromm)
  • esasında horkheimer'ın marksizmi tanımlamak için kullandığı bir kod sözcüktür.
  • çok farklı görüşleri içinde barındıran ve zaman zaman frankfurt okulu olarak anılan eleştirel teorinin temel varsayımları genel olarak şöyle özetlenebilir.
    1. dünyanı anlamamız için öncelikle kapitalizmın yarattığı temel ekenomik ve sosyal güçleri anlamamız gerekmekde.
    2. devletler ve kurumlar, öncelikle evrensel kapitalizimi desteklemekde yerine getirdikleri işlevler açısından incelenmelidir.
    3. gerçek dünya vardır ancak onu anlamamız eleştirel düşüncenin ve yansimanin ürünü olan fikirler, kavramlar ve teoriler aracılığı ile olur.
    4. tüm bilgi ideolojikdir. bilgi belli sosyal grupların değerlernın, fikirlernin ve özellikle de çıkarlarnın bir yansımasıdır.
    5. kültür ve ideoloji var olan ekenomik ve sosyal düzeni desteklemde ya da meydan okumada kullanılabilecek önemli ve güçlü araçdır.
    6. uluslararası politika statükoyu destekleyen veya ona karşı çikan farklı sosyal gruplar arasındaki bir mücadeledir. (bkz: robert cox)
    7. siyasi eylem yoluyla breyler var olan yapılara meydan okuyabilirler.
    8. teori degişimin önündeki engelleri ortaya çıkarmaya yönelik olmalıdır aynı şekilde bilgi de insanlığın kurtuluşuna adanmalıdır.
    (bkz: hegemonya)
    (bkz: antonio gramsci)
    (bkz: jürgen habermas)
    (bkz: erich fromm)
hesabın var mı? giriş yap