• uluslararası iliskiler denen disipline, biraz tarihsel materyalizm, biraz gramsci, biraz da sağduyu eklemeye calismistir. zaten gramsci dememis miydi, tarihsel materyalizm cagimizin sagduyusudur diye? uluslarararası iliskilere yeni baslamis, baska disiplinlerden gelen ve dolayisiyla ruhu sıkılan arkadaslara, siddetle tavsiye edilir. bunu alanlar sunu da aldilar: justin rosenberg
  • eleştirel kuramın en önemli savunucusudur.marx ve gramsci'den etkilenmiştir.uluslararası ilişkilerde 'problem- çözüm' yaklaşımı üzerinde durmuştur.babası olduğu eleştirel kuramın amacı varolan düzeni değiştirmektir.bu kuramın savunucuları, uluslararası ilişkilerde olaylara güç ilişkileri üzerinden bakarlar, analizlerini bu temelde oluştururlar.toplumsal güçler ve küresel ekonominin yapısı en önemli inceleme alanlarıdır.robert cox, üretim-dünya düzeni-devlet tipi ilişkisi üzerinde durmuş ve 3 ana güç kategorisinden bahsetmiştir: 1)materyal kategoriler: hava-kara-deniz kuvvetleri gibi askeri ve teknolojik güçler. 2)görüş-fikir kategorileri: toplumun kollektif görüşleri,bakışaçıları gibi etkileyici güçlerdir. 3)kurumlar: cox'a göre kurumlar, materyal kategoriler ile fikir kategorilerinin bir kombinasyonudur. son olarak robert cox, uluslararası bir düzen için her zaman bir çatışmanın varolması gerektiğini savunmaktadır.
  • eleştirel kuramın kurucusu olan gramsci'den etkilenip dünya sistemini ve uluslararası ilişkiler kuramını eleştirel teoriye/kurama göre yorumlamıştır, cox'a göre dünya düzeninin üretiminin ve yeniden üretiminin anlaşılması için ''uluslararası ilişkiler kuramının temel konusu olması gereken devlet/ -sivil toplum bağlantısı'' üzerinde odaklanmak gerektiğini düşünür cox. cox'un önerisi, uluslararası ilişkiler kuramının devletin, toplumsal sınıfların ve dünya düzeninin tarihsel eklemlenme tarzlarını çözümlemeyi amaçlamasıdır. eleştirel teori de gramsci hegemonya kavramı üzerinde durmuştur, gramsci'ye göre hegemonya kavramını değerli kılansa, hegemonyanın iki temel boyutu olan egemenlik ve rıza elde etme süreçlerini birbiriyle ilişkili ele almasıdır, gramsci'nin hegemonya kavramı realizmdeki baskın güç/iktidar egemenliği hegemonyasından farklıdır.

    robert cox'a göre hegemonya önerisi şudur;

    ''hegemonik olmak için bir devlet kavramsal düzeyde evrensel olan bir dünya düzenini kurmak ve korumak zorundadır: bir devletin dolaysız olarak diğerlerinin sömürdüğü bir düzen değil fakat ülkelerin (en azından hegemonya alanı içindeki devletlerin) kendi çıkarlarını hegemonik devletin çıkarlarına uyum gösterebilecek bir tarzda formüle ettikleri bir düzen. böylesi bir düzen sadece devletler-arası terimlerle algılanamaz, çünkü çıkarların uyumluluğu hem ideolojik hem de toplumsal grupların rızalarını içerir. kurulacak dünya düzeninin hegemonik olması sadece devletler-arası ilişkilerin değil, ayrıca sivil toplum ilişkilerinin düzenlenmesinin de gerektirir: kendi alanı içinde yer alan ülkelerin toplumsal sınıfları arasında bağlantıyı ortaya çıkaran bir global üretim tarzının yaşama geçmesi'dir. ''

    robert cox , devlet/sivil toplum bağlantısı, kuramların tarihsel olduğu, yeni bir düzen kurmaya çalışıldığı ve yeniden üretimin onun için iktidar/egemenlik kavramlarıyla ilgili olduğunu anlayarak ve düşünerek okunması veya öğrenilmesi gereken araştırmacı, felsefeci bir kişidir.
  • gramsci'nin hegemonya kavramini uluslararasi iliskiler kuramina tasimistir.
  • florida state university'den ronald w. cox isimli şahıs acaba oğlu olabilir mi diye merak içindeyim, bilen varsa yeşillendirsin. adamın (ronald) bi makalesini okudum, teorik çerçeve aynı, soyisim aynı, isimler çok benzer, lakin adam robert'e hiç atıf yapmamış, boyuna robinson üzerinden yürümüş. oğluysa hain evlattır, net.
  • ölmüştür. imdi ürek ırtılur.
  • az once uzulerek vefat ettigini ogrendim. kendisi yazilariyla uzerimde emegi olan cok onemli bir sosyal bilimcidir. reserved diyip neden sevdigimi ve neden onemli oldugunu tartismayi daha genis bir zamana birakayim.
  • merhumun "teori daima birilerine ve belli amaçlara hizmet etmek içindir" sözü sosyal bilimlerde akademik bilgi üretiminin salt teori için olmadığını çok güzel tespit eder. yani sanat için sanat imkansızdır tartışmasında olduğu gibi sırf bilmek maksatlı bir teori üretiminden söz etmek yersizdir der. çünkü en basit haliyle teorisyenin veya araştırmacının bakış açısı sosyal ve politik konumunun bir ürünüdür, bunlardan sıyrılıp objektif bir sosyal bilim yapma iddiası gerçekçi değildir der ve pozitivist sosyal bilimcilere güzel bir gol atar.
    peki teorinin hizmet ettiği o amaçlar nedir diye sorduğumuzda şu cevabı alırız: mevcut sistem içinde, tanımlı ve tekil sorunları çözmek ya da sistemin kendisini probleme dahil ederek sistemin dinamiklerinin nasıl üretildiğini ve nasıl dönüşebileceğini anlamaya çalışmak. ilk amacı taşıyan teorilere "problem çözücü teoriler" diyor merhum. keynezci ekonomi veya neo-realist uluslararası ilişkiler teorilerini bu sınıfa koyabiliriz. ikinci amaca yönelik teorilere ise "eleştirel teori" diyor. post-modernizmi, marksizmin bir kısmını, klasik realizmin bazı düşünürlerini bu sınıfa dahil ediyor.
    toprağı bol olsun.
  • (bkz: overrated)
  • ''ın social forces, states and world orders : beyond ınternational relations theory ''
    makalesi ile akademiye ''theory is always for someone and fore some purpose. '' cümlesini katmış teoriyi iki başlıkta incelemenin faydalı olacağını önererek indirgemede bulunduğu başlıkları ;

    1) problem-solving theory ( non historical )

    2) critical theory (theory of history)

    şeklinde tanımlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap