• ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
    1- ibn ishak der ki: abdullah ibn ebî necîh kanalıyla abdullah ibn abbâs'tan rivayette o şöyle diyor:
    "ey o peygamber, mü'minleri savaşa teşvik et. eğer içinizden sabırlı yirmi kişi bulunursa onlar iki yüz kişiye galip gelirler. eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden binini yener." âyet-i kerimesi nazil olunca bu müslümanlara ağır geldi ve yirmi kişinin iki yüz kişiyle, yüz kişinin bin kişiyle savaşması emrini gözlerinde büyüttüler. allah tealâ da onların bu yükünü hafifletti, başka bir âyetle bunu neshetti ve şöyle buyurdu:
    "şimdi allah sizden hafifletti. bildi ki sizde muhakkak bir zayıflık vardır. o halde içinizden sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiyi yenerler. eğer sizden bin kişi olursa allah'ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. allah sabredenlerle beraberdir." [1]
    2- abdullah b. abbas diyor ki:
    "eğer içinizden sabırlı yirmi kişi çıkarsa iki yüz kişiye galip gelir..." ayeti nazil olunca, bir müslümanın on düşman karşısında direnmesi farz kılınmıştır. bu ise müslümanlara çok zor geldi. bunun üzerine bu âyet nâzil oldu. ve müs-lümanların yükünü hafifletti. ancak, allah teala, karşı konacak düşman sayısını eksilttiği nisbette müminlerin sabrını da eksiltti."[2]
    3- ibn abbâs der ki:
    "düşmanlarının yarısı kadar olduklarında düşmandan kaçmaları onlara yaraşmaz ama yarısından az oldukları zaman onlarla savaşmaları vacip olmaz, onlardan uzaklaşmaları ve onlarla savaşı terketmeleri caiz olur."[3]
    4- ibn abbâs'tan gelen bir rivayette birinci âyet-i kerime ile bir zaman, ikinci âyet-i kerime nazil oluncaya kadar müslümanların amel ettikleri ayrıntısına da yer verilmektedir."[4]
    5- ibn abbâs der ki:
    "allah, ashaba bir kişinin, on kâfirle savaşmasını farz kılınca, bu onlara zor ve ağır geldi. bunun üzerine cenabı hak, bunu bir kişinin iki kişiyle savaşması emriy-le kaldırdı ve bu ayeti indirdi."[5]
    6- fahreddin er-razi der ki:
    "önceki (65.) ayetteki mükellefiyet müslümanlara zor ve ağır gelince, cenâb-ı hak, bu ayetle müslümanların üzerinden o yükü kaldırdı. atâ'nın rivayetine göre ibn abbas (r.a.) şöyle demiştir:
    "ilk emir inince, muhacirler niyazda bulunarak:
    "ey rabbimiz, biz açız; düşmanımız ise tok. biz gurbetteyiz, düşmanımız ise yurdunda ve ailesi içinde. biz memleketimizden, mallarımızdan ve çoluk çocuğumuzdan ayrı düşmüşüz, düşmanımız ise böyle değil" dediler. ensar da:
    "biz hem düşmanımızla uğraşıyoruz, hem de din kardeşimiz olan muhacirlere yardım ediyoruz." dediler. işte bunun üzerine, hükmü hafifleten bu (66.) ayet indi." [6]
    7- ikrime de şöyle der:
    "müslümanların sayısı az iken, bir müslüman on kâfire veya on müslüman yüz kâfire karşı sabr-u sebat göstermekle emrolunmuşlardı. fakat müslümanlarm sayısı çoğalınca, cenâb-ı hak, onlar hakkındaki bu hükmü hafifletti. işte bundan ötürü ibn abbas:
    "üç kişiden kaçan mü’min. firar etmiş olmaz. ama iki kâfirden kaçan, firar etmiş sayılır" demiştir." [7]

    [1] ibn hişâm, es-sîretu'n-nebeviyye, 1/675-676; ishak ibni râheveh, müsned, imam celaleddin es-suyuti, lubabu’n-nukul fi esbabi’n-nuzul, fatih yayınevi: 1/332-333.
    [2] buharî, tefsir el-kur'an, 8/6; ebu davud, el-cihad: 114 (2646); ibn cerir et-taberi, câmiu'l-beyân.
    [3] ibn hişâm, es-sîretu'n-nebeviyye, 1/675-676.
    [4] ibn cerir et-taberi, câmiu'l-beyân, 10/27.
    [5] ishak b. rahuye, müsned.
    [6] fahreddin er-razi, mefatihu’l-ğayb.
    [7] fahreddin er-razi, mefatihu’l-ğayb.
  • (bkz: nesh)
  • çelişki bulmak isteyenler için bir fırsat.

    konuyla ilgili ayetler:

    “gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” (al-i imran suresi, 139)

    “nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa allah'ın izniyle galib gelmiştir; allah sabredenlerle beraberdir." (bakara suresi, 249) “

    (8 enfal suresi – 65)
    sen ey peygamber! savaşta ölüm korkusunu yenmeleri için inananları yüreklendir: eğer sizden dirençli yirmi kişi olursa, bunlar iki yüz kişiyi alt eder; yok eğer sizden yüz kişi olursa, inkarda direnenlerden bin kişiyi alt eder: çünkü onlar derin kavrayıştan mahrum bir yığındırlar.

    (8 enfal suresi – 66)
    şimdi allah yükünüzü hafifletti. bilmiştir ki sizde bir zaaf var. içinizden sabırlı yüz kişi olsa, iki yüz kişiye galip gelir; sizden bin kişi olsa, allah'ın izniyle iki bin kişiye galebe çalar. allah, sabredenlerle beraberdir! (mustafa islamoğu)

    iki farkı durumdan bahsediliyor:

    1. durumda (65'te) zaafı olmayanlardan 2. durumda (66'da) ise zaafı olanlardan.

    kur'ân'da nesh yoktur.

    allahu alem.
  • enfal 65:
    eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler.
    eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler.

    enfal 66:
    eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler.
    eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler.

    (bkz: bin galatasaraylı on bin fenerliyi yok eder)
    (bkz: cimbom old boys)
    (bkz: oran ve orantı)
    (bkz: kesirler)
    (bkz: sadeleştirme)
    (bkz: allah'ın sözü vs cimbom old boys'un sözü)
    (bkz: allah ve kesirli işlemler)
    (bkz: kuran'da miras bölüşümü)
    (bkz: kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri)
  • islamcıların neden bir gün öyle bir gün böyle davrandıklarının delili ayetlerdir. peygamberlerinin de zamanında sürekli bir güncelleme sürekli bir 'duruma göre' tebliğde bulunması takipçilerine de sirayet etmiş görünüyor.

    kuran'da bu türden çok fazla birbirini geçersiz kılan hükümler var.

    (bkz: nesh)

    o yüzden ortadoğu'nun gerici liderlerinde ve toplumlarında kalıtsal bir sorun olan 'kaypaklık', varlığını yüzyıllardır sürdürmekte.
  • sadece sayısal oranlara bakarak çelişkili olduğu iddia edilen bu ayetler dikkatli okunduğunda 1 dakika aralıkla gelmediği, farklı zaman ve farklı şartlardan bahsedildiği, 65. ayetin savaş kararı aldıran ayet olduğu, 66. ayetin ise "şimdi" ile başlamasıyla hemen savaş öncesinde geldiği anlaşılıyor.

    enfal 65 savaş kararı alındığında gelen ayet, "ey nebi! mü’minleri savaşmaya cesaretlendir..." diyor.

    enfal 66'da ise kuran'ın ilk muhataplarının belirli bir savaş öncesi durumunu anlatıyor! diğer savaşlarda oran muhtemelen farklıydı. ayet "şimdi" (el'âne) ile başlıyor yani 2 ayet arasında zaman ve şartlar farklı dolayısıyla bir çelişki yok!

    hatta devamı da enfal 67, 68, 69, 70 gibi ayetler savaş ortamında geldi. peki tehlikeli ortamlarda vahiy gelince ne yaptılar? (bkz: nisa suresi 102. ayet)
  • öncelikle söz konusu ayetler başlıkta sıkca söylenmiş ama yine de ben ekleyeyim:

    enfal 65:
    eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler.
    eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler.

    enfal 66:
    eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler.
    eğer içinizde bin kişi olursa, allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler.

    burda genel olarak tartışılan 2 şey var. birincisi "allah fikir mi değiştirdi?", ikincisi "allah müminleri savaşa mı teşvik ediyor?"

    ben zannımca cevap vereceğim. kimseyi ikna etmek gibi bir gayem yok sadece düşündüğümü ve inandığımı söyleyeceğim.

    2. sorudan başlayayım. bence orda savaşmak ve yenmek fiilleri kılıç kuşanıp katletmekten ziyade mücadele edip en sonunda kafirleri islam'a ikna etmek anlamında kullanılmış. "hastalığa karşı verdiği savaşı kaybetti" örneğinde kullanıldığı gibi fiziksel bir savaş olduğunu düşünmüyorum.

    ilk soru için düşüncem ise şöyle, 2 farklı durum hakkında 2 farklı tespit yapılmış. yani allah'ın fikir değiştirmesi gibi bir durum olduğunu düşünmüyorum. ilk durumda vurgulanan "sabırlı" kelimesi çok şeyi ifade ediyor. demek istenen "eğer sabırlı ve birlik olursanız 1 mümin 10 kafire bedeldir" deniyor. ancak daha sonrasında yaşanan olaylar doğrultusunda müminler allah'ın istediği kadar sabırlı ve dayanışma içerisinde hareket etmiyor ve yeni bir ayet iniyor. "allah sizin zaafınızı biliyor. (sabırlı ve dayanışma içerisinde olamamak) o sebepten sizin yükünüzü hafiflettik. 1 mümin 2 kafire bedeldir."

    bu noktada "allah bunu biliyorsa neden ilk ayet indi?" denmesi islam'a inansanız da inanmasanız da çok sığ bir görüş. zira allah'ın kullarını bir şekilde sınaması gerek. onlardan sabırlı olmasını isteyerek onları sınıyor ancak onlar olamıyor.

    tekrardan söylemekte fayda görüyorum, din tamamen tartışmaya açık bir konudur. ben kendi görüşlerimi paylaştım.
  • öncelikle hemen şunu ileteyim. eğer ki kitabı “muhammed uydurdu” diyorsanız yapacağınız şey basit;

    (bakara 2/23-24): “kulumuza indirdiğimizden (kur’an’dan) şüpheniz varsa ondakilerden birine denk bir sure getirin[. allah ile aranıza koyduğunuz, bilgili kişilerinizi de çağırın. iddianızda haklıysanız yaparsınız! bunu yapmazsanız ki asla yapamazsınız, o zaman yakıtı insanlar ve taşlar olan o ateşten kendinizi koruyun. orası, kâfirler /ayetleri görmezlikte direnenler için hazırlanmıştır.”

    bu tarz iddialar müslümanların vermesi gereken tepki bu ama maalesef onlar da kur’an içeriğinden bir haber oldukları için böyle laf yetiştirmekten, kendi kafalarından, kendilerinden tek farkı arapça bilen ama kur’andan bihaber hocalarından(!), alimlerinden(!) duydukları ile savunma yapmaya çalılıyorlar. ayet okumak ile kur’an okumanın farkını umarım anlarsınız bu yazının sonunda.

    allah nebimize, müminleri savaşa hazırlama emri vermişti;

    (enfal 8/65): “ey nebi! müminleri savaşa teşvik et. sizden sabırlı /duruşunu bozmayan yirmi kişi olursa, iki yüz kişiyi yener; içinizden yüz kişi olursa onlar da kâfirlik edenlerden bin kişiyi yener. çünkü onlar (direnç göstermenin önemini) kavrayamayan bir topluluktur.”

    çünkü onlar daha mekke’de iken rûm 1-6. ayetlerini indirmiş ve rumlarla perslerin karşılaşacağı gün müminlere zafer sözü vermişti;

    (rum 30/1-6): “elif! lâm! mîm!

    2. “romalılar yenildiler,”

    3. “(yenilgi) çok yakın bir yerde oldu. onlar, bu yenilginin ardından galip geleceklerdir.”

    4. “birkaç yıl içinde olacak. öncesi de sonrası da allah’ın yetkisindedir emrindedir. o gün müminler sevineceklerdir,”

    5. “bu, allah’ın yapacağı yardımla olacaktır. o, gerekeni yapana yardım eder. o daima üstündür, ikramı boldur.”

    6. “bu allah’ın vaadidir! insanların çoğu bilmese de allah vaadinden caymaz dönmez.”

    bu sebeple o gün onları mekke ordusu ile yüz yüze getirmişti. allah, müminlerin savaşıp mekke’yi ele geçirmelerini istiyordu;

    (enfal 8/7-8): “ oysa allah söz vermişti, o iki topluluktan biri kesin olarak sizin olacaktı. siz silahsız olanı (kervanı) arzuluyordunuz. allah ise, sözleriyle /ayetleriyle yaptığı o gerçek vaadi tahakkuk ettirmek ve o kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.”

    8- “suçluların /mekkeli müşriklerin hoşuna gitmese de allah gerçek vaadini tahakkuk ettirmek ve onların batıl eylemlerini boşa çıkarmak istiyordu.”
    --- spoiler ---

    batık eylemleri, perslerle romalıların savaştığı gün, allah’ın müminlere zafer vereceğini, mekke’de inen rum 30/1-6. âyetlerden öğrenmelerine rağmen allah’ın verdiği zafer sözünü boşa çıkarma gayretleridir.
    --- spoiler ---

    müminler allah’ın yıllar öncesinde verdiği zafer sözüne rağmen korku içine girdiler. bu arada bu korkanlar kim? hani bize ilahlaştırmaya çalışılan, insan üstü vasıflar yüklenilmeye çalışılan “sahabeler” bu ayetler onların birer kul ve insan olduğunu da, hikayelerin çoğunun kurgu olduğunu da gösterir;

    (enfal 8/5-6): “ nitekim (enfal konusunda olduğu gibi) rabbin, gerçekleşen o şey sebebiyle seni evinden çıkardığı sırada bile müminlerin bir kesimi tam bir hoşnutsuzluk içinde idiler.

    6- “ o gerçek[*] bütünüyle ortaya çıktığı halde seninle çekişiyorlardı. sanki göz göre göre ölüme sürükleniyor gibiydiler.”
    [*] perslerle romalıların savaştığı ve verilen zafer sözünün zamanının geldiği gerçeği.

    daha önce yüklediği enfal 65. ayette olan, kendilerinin on katı düşmanla savaşma yükümlülüğünü, iki katına düşürüyor;

    (enfal 8/66): “allah, sizde bir zayıflık olduğunu gördü ve şimdi yükümlülüğünüzü hafifletti. allah’ın izniyle, sizden dirençli yüz kişi olursa iki yüz kişiyi yener; sizden bin kişi olursa onlar da iki bin kişiyi yenerler. allah direnç gösterenlerle beraberdir.”

    niye düşmüş 10 kattan, 2 kata? allah’ın yıllar öncesinden vermiş olduğu bilgilere rağmen, muhammed aleyhisellem’in yanında bulunanlar ki “mümin” olmalarına rağmen çok büyük bir zayıflık göstermişler. demek ki neymiş? öyle her şey, önceden yazılı değilmiş ve biz robotlar değilmişiz, demek ki neymiş allah bu örneği ile bize “nesh” nedir ne yapılır gibi bir çok şeyi gösteriyormuş. daha bunlar bir kısmı, daha bitmedi.

    tüm bunlara rağmen mekke ordusu, müminlerden 2 katından fazlaydı. allah 2 ile savaşma emri verdiği için eğer daha fazla olmaları durumunda “bize 2 kat diye emir verildi, biz savaşmayız” diyebilirlerdi. çünkü onlar nebi/resul farkını çok iyi biliyorlardı. muhammed aleyhisellem’e “resul” sıfatıyla itiraz ederlerse o yaptıklarını “allah’a isyana” gireceğini biliyor, nebi olarak ise kayıtsız itaat etmenin söz konusu olmayacağını da çok iyi biliyorlardı. ki zeyd’in “eşini boşama” emri kur’ana uygun olmadığı yani kur’anda eşini boşamasına bir engel olmadığı için zeyd, nebi olarak söylediği söze itaat etmedi ve eşini boşadı. neyse konumuza dönemlim.

    mekke ordusu 2 katından fazlaydı evet ama nebimize rüyasında az gösterilmişti;

    (enfal 8/43): “(ey muhammed!) allah onları rüyanda sana az gösterdi. eğer çok gösterseydi kesinlikle dağılır ve savaşma konusunda kesinlikle anlaşmazlığa düşerdiniz ama allah, sizi bu hale düşmekten kurtardı. çünkü o, içinizde olanları bilir.”

    müminlere de savaş meydanında sayıca az gösterildiler;

    (enfal 8/44): “onlarla (mekke ordusuyla) karşılaştığınızda da allah, sizin gözünüzde onları az göstermiş, onların gözünde de sizi az göstermişti. allah, kararlaştırılan bir işi gerçekleştirsin diye böyle yapmıştı. bütün işler allah’a arz edilir.”

    yani kendilerinin iki katı kadar gösterdi;

    (al-i imran 3/13): “ (bedir’de) karşı karşıya gelen iki birlikte sizin için bir belge vardır. birliklerden biri allah yolunda savaşıyordu, diğeri ise kâfirdi. (müminler) baktıklarında onları kendilerinin iki katı görüyorlardı. allah, gereğini yapanı yardımıyla destekler. ileri görüşlüler için bunda kesinlikle bir ders vardır.”

    mekkeliler müminlerin iki katından fazlaydı ama kendilerinin iki katı gösterildiler ki onlarla savaşmak zorunda kalsınlar. çünkü müminlere, enfal 66. ayetinde kendilerinin iki katına kadar düşmanla savaşma görevi verilmişti. müşriklere de müminleri az gösterdi ki savaştan kaçmasınlar.

    allah teâlâ müminlere ayrıca bin melekle moral desteği verdi, yağmur yağdırdı vs:

    (enfal 8/9-13): “hani o gün (bedir’de) rabbinize yalvarıp yakarıyordunuz. o da “ardı ardına gelen bin melek ile sizin imdadınıza yetişiyorum.” diye cevap vermişti.”

    10. “allah bunu, sırf size bir müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. yoksa zafer sadece allah katındandır. daima üstün olan ve bütün kararları doğru olan allah’tır.”

    11. “hani allah, bir güven duygusu vermek için sizi tatlı bir uykuya daldırmıştı. sizi arındırmak, şeytanın yol açtığı çöküntüyü gidermek, kalplerinize metanet vermek ve ayaklarınızı sabit kılmak için gökten üzerinize yağmur da yağdırmıştı.”

    12. “meleklere de şunu vahyediyordu: “ben sizinle beraberim. siz müminleri cesaretlendirin. ben de kâfirlerin yüreklerine korku salacağım.” öyleyse (ey müminler) onların boyun köklerine ve parmak uçlarına vurun!”

    --- spoiler ---

    bu sûrenin 10. ayetine göre allah teâlâ melekleri, kâfirleri öldürsünler diye değil; müminler için müjde olsun ve kalpleri yatışsın diye göndermiştir. bedir savaşında müşriklerin sayısı binden azdı. gelen bin melek onların boyunlarına ve parmak uçlarına vursaydı, hiçbir müşrik ayakta kalamazdı.
    --- spoiler ---

    13. “çünkü bu kâfirler, allah’ın ve elçisinin karşısında yer aldılar. kim allah’ın ve elçisinin karşısında yer alırsa bilsin ki allah’ın cezalandırması çetindir.”

    bütün bunlara rağmen müminler savaşa cesaret edemedikleri için melek sayısını üç bine çıkardı;

    (al-i imran 3/123-127): “bedir'de çok zayıf durumdaydınız, allah size yardım etti. öyleyse allah'a karşı yanlış yapmaktan sakının ki görevinizi yerine getirebilesiniz.

    124. “o gün müminlere şöyle diyordun: “indirdiği üç bin melekle rabbinizin imdadınıza yetişmesi size yetmez mi?”

    125. “yeter elbette. eğer sabreder /duruşunuzu bozmaz, korunma tedbirlerinizi alırsanız, onlar da böyle ani bir baskınla üzerinize gelirlerse rabbiniz, yanınızdan ayrılmayan beş bin melekle imdadınıza yetişir.”

    126. “allah bu desteği, sadece bir müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye verir. zafer yalnızca, üstün olan ve bütün kararları doğru olan allah katındandır.”

    127. “allah’ın verdiği bu destek) ayetleri görmezlikte direnenlerin /kâfirlerin bir bölüğünü ayırıp atmak veya onlara boyun eğdirmek içindir ki hayalleri boşa çıksın da alt üst olsunlar.”

    eğer eksik bir ayet ya da atladığım bir yer olduysa yeşillendirmeniz yeterli. ölmez sağ kalırsak hem kendimizi, hem yazımızı düzeltiriz. ayetleri beraber okuyanların bir çok soruya cevap bulacağını tahmin ettiğim için daha fazla detaya girmek istemiyorum. çaba bizden takdir yüceler yücesi allah’tan.

    süleymaniye vakfı enfal suresi
  • inanmamız için indirilmiş bir kitaba inanmak için birbirimizi ikna etmemiz gerekiyor.
  • az kişinin inançlı olursa çok kişiye karşı koyabileceğini söyleyen ayetler. aynı şeyi anlatmasına rağmen insanlar anlama değil sayılara takılıyorlar. ki bu sadece günümüzde değil yüzyıllardır tartışılan bir konu.
    ilk okuduğumda bu iki ayetin aslında aynı anlama geldiğini düşünmüştüm. zaten sure içinde dikkat çeken bir bölüm ama yine de çok üzerinde durmadan geçmiştim. sonra biraz araştırınca tartışmaları görünce şok oldum.

    inanmayanlar buradaki sayısal çelişkiye vurgu yapıyor, inananlar ise hayır aslında öyle değil böyle diye savunmaya geçiyordu.

    oysa burada anlatılan az kişinin çok kişiye karşı koyabilmesi. yani 100'e 200 olmuş veya 100'e 1000 olmuş gerçekten çok fark eder mi?

    ha yine de sayılara vurgu yapacaksak zaten 66'da neden değiştiği de açık açık yazıyor. yani ortada yan çizilme gibi bir durumda yok. kaldı ki kuran da kronolojik sıra biraz farklı işler. aynı surede iki ayet arası yıllar olabilir, önceki bir sure aslında daha geç tarihte yazılmış olabilir vs.

    inanıp inanmamak ayrı ama asıl anlatılanı yok sayıp karşı çıkmak veya savunmak ilginç.
hesabın var mı? giriş yap