• köpru altı kemancı,haydar barin karşısı...
  • duvarda tekerlek ve post vardı bir ara...
  • ayaklarını masanın üstüne uzatıp müziin tadını çıkardığın yer
  • bir zamanlar var olan mekan.
  • koprunun yanmasi ile birlikte taksime tasinan kisa sure sonra eski ve yeni olmak uzere iki kola ayrilan rock bardan eski olanin bir zamanlarki ismi. simdi resmi isim olarak x rock bar seklinde takiliyorlar. cogu zaman icerideki musteri sayisi 10'u gecmez, birde ozzy'nin artik yaslanmasi ve barda dj'lik yapan ablanin acubik seyler calmasi, eski kemanciyi tarihe gommustur. tek gidis sebebi ozzy'ye naber lan seklinde hal hatir sormak vesilesidir.
  • guvenilir kaynaklardan alinan bilgiye gore adını değiştirip ciks mekanı olan bar. gitmesek de görmesek de orda bir eski kemancı vardı. zaman zaman kapıda dam sorup adamı gülme krizine sokan bodyguardlari, leğene girmeyen bardakları hijyenik saymayan personeli, sarılık yuvası bir ortamı olsa da, okuldan kaçıp ilk biralarımızı yudumladığımız, yaşar kurtu ilk dinlediğim mekandı. başımız sağolsun..
  • zamanında köprüaltı kemancıya gitmiş olan herkesin mutlaka bir kere de olsa uğradığı mekan...
  • hbb ana haber bülteninin kasedimi vardı neydi bilmiyorum sürekli o açıktı burada.
  • 90'larin ortasinda, haftasonu aksamlari sonsuz eglencenin yasandigi super mekan(di). iceri girmeden once, taksim meydaninda bir beton saksinin ustunde kirmizi tuborg biralari devirirdik. bir keresinden sahibi zeki bizi disarida takilirken gormus, "ulan siz disarida icip icip buraya geliyorsunuz" diye cikismisti. zaten herif ne kadar para yaptigini gormek icin periyodik olarak masalardaki biralari sayardi. gecelerin birinde de bir gelin ve damat gelmisti eskiye. adamlar dugun cikisi, gelinlik ve smokinleri cikarmadan, dugun misafirleri ile takilmaya gelmisler. ben de dugun kafilesindeki herkese "kiz tarafindan misiniz, erkek tarafindan mi?" diye sormustum. eski kemanci anilari askerlik anilari gibidir, unutulmaz ve anlata anlata bitmez.
  • her cuma sekmeden 8 - 10 kişilik bir grup, 12 buçukta dersten çıktığımız gibi marmara büfeden yarım dönerlerimizi kapıp giderdik bu bara. sene 1996! saat 5 buçuğa kadar ölümüne içerdik. bu 4 saatlik süre haftanın en önemli saatleriydi hepimiz için. dönemin romantik açıdan en önemli olayları bu saatler içinde yaşanmıştır.

    şimdi içinizden neden köprüaltı diye merak edenler olacaktır. olacak tabi, gençlik demek merak demek, kendini bilmezlik demek. çünkü efendim bıyıkları yeni yeni terleyen bu çocukları içeri alan başka bar yoktu. ha bir de veli * vardı o da keşke olmasaydı.hatta sanırım bu sebepten kelli biz metalci olduk, mecburiyetten yani, yoksa benim de kafam şişiyordu ilk zamanlarda.

    mekandaki bira fiyatlarının o dönemin alternatif mekanlarına * kıyasla ucuz olması ikinci bir tercih sebebiydi. üstüne üstlük biradaki su miktarı istikrarlı bir seviyede tutuluyor, çizgisinden ödün vermiyordu. çok çulsuz dönemlerimizdi ama yine de hesap kitapla günü kurtarıyorduk bir şekilde. dört saatin sonunda herkes küfelik olurdu amiyane tabirle.

    işin ilginç tarafı biz galatasaray lisesinden bir tayfa olarak her cuma kemancıda yoklamamızı verirken bir süre sonra istanbul lisesinden ve alman lisesinden bizimkine oldukça benzer 2 tayfa gelir oldu mekana. bir dönem parelel evrenlerdeki eşimi bulma çabasıyla o tayfaların içinde kendime benzer birini aradım velhasıl hayal kırıklığına uğradım. dünyada eşi benzeri olmayan bir insandım nitekim.

    neyse konumuza dönelim. bu barın en güzel yanlarından biri karanlık olmasıydı, nitekim dönemin alternatif mekanları * florasanla aydınlatılıyordu. ilerde cumhurbaşkanı olmaya kalkarsam, gençliğinde izbe bar köşelerinde takılıyormuş diye önümü kesmeye çalışabilirsiniz. şimdi hatırladığım kadarıyla kemancının en kötü tarafı götünüzün donmasıydı, kışın gittiğinizde içerde montla oturmak zorunda kalabilirdiniz. ama alkol bu tür dertlere deva olmasını biliyordu.

    bizim gittiğimiz saatlerde içersi fazla kalabalık olmadığından dj "yeter ulan" diyene kadar istediğimiz şeyleri çaldırabiliyorduk. sonraki yıllarda farkettim ki, mekanın tekin olması, 15 yaşındaki veletler olarak dönemin ağır takılan metalize-motorize abileriyle tanışmamamız açısından isabetli olmuş. o yaştaki çocuğa "metal dinlemeye devam edersen ilerde böyle olursun" mesajinı bu kadar doğrudan vermek hiç de sağlıklı olmayacaktı.

    mekanın tuvaletlerinden ve pencerelerindeki örümcek ağlarından bahsetmeye başlamadan entry'i bitirmek en doğrusu olacak sanırım, ama biliyo musun onları bile özledim be, ah be gençlik, gençliğinizin değerini bilin.
hesabın var mı? giriş yap