• her şey 14 temmuz 1518’de frau troffea adında bir kadının, strasbourg'daki evinden çıkarak aniden dans etmeye başlamasıyla tetiklenmişti. bu, müzik eşliğinde neşeli bir dans değildi. troffea hanım zıplarken, dönerken, kollarını çırparken yüzünde müthiş bir acı ifadesi vardı. tüm ısrarlara, bitap düşmesine, ayaklarının kan revan içinde kalmasına rağmen, arada sırada uyuklayarak, biraz su içerek altı gün altı gece dans etti! onu görüp katılanlarla birlikte 25 temmuz'da dansçıların sayısı 50'ye ulaştı. hekimlere göre "hastalık", kan ısınmasından kaynaklanıyordu. "bırakınız çırpınsınlar, kendiliğinden geçer" dediler. kent konseyi de tavsiye üzerine at pazarı'na bir sahne kurup profesyonel bir orkestra tuttu. ama beklenenin tam aksi oldu. çılgınca dans edenlerin sayısı 400'e ulaştı. salgının zirve noktasında günde 15 kişi su kaybından, kalp sektesinden hayatını kaybediyordu. eylül başında salgın bittiğinde geride yas tutan, şoka uğramış binlerce kişi kalmıştı.

    strasbourg'daki, ilk dans salgını değildi. hekimler bu toplu dans krizlerine, kadınca kurnazlıktan çavdar mahmuzu zehirlenmesine pek çok açıklama getirmeye çalıştılar. modern tıp ise olayı, halkın ekonomik ve ruhsal çöküntüye karşı verdiği duygusal bir tepki olarak yorumluyor ve “kitlesel psikojenik hastalık” teşhisini koyuyor. gerçekten de strasbourg, 1514'te korkunç geçen bir kışın ardından ürünlerinin donmasına, ertesi yaz durmak bilmeyen yağmurlar yüzünden samanları çürüyünce hayvanlarının ölmesine, 1516 yazında kuraklık yüzünden ekinlerinin kuruyup gitmesine şahitlik etmişti. üstüne bir de frengi, çiçek, cüzzam, "terleme hastalığı" gibi illetlerle uğraşıyorlardı. yetmezmiş gibi 1517'de martin luther adlı bir rahip 95 tezden oluşan protestosunu wittenberg katedrali’nin kapısına çivileyerek hıristiyanlığı altüst etmişti. dünya gerçekten çıldırmış olmalıydı ve ölene dek dans etmekten başka çare kalmamıştı.

    kaynak: #tarih
  • engizisyoncu hristiyanların luther'in sapkınlığına kapıldıkları için şehrin lanetlendiğini ve insanların sefalet çektiğine inandıkları olay.

    frou troffea oğlunu nehre götürüp boğuyor, ama delirdiği için değil açlıkla mücadele ederken kangren yüzünden acı çekerek ölmemesi için boğuyor. belki de ondan sonra delirip dans etmeye başlamıştır. bu olay ren nehri boyunca 10yydan 16yya kadar farklı kasabalarda birkaç defa görülmüş ve adına dans vebası deniyor.

    neyse sonunda 400 kişiye yakın kişi öldükten sonra engizisyoncular bunu dans eden kadınların tehlikeli olduğu şeklinde yorumlayıp dans eden kadınlara da cadı muamelesi yapmaya başlamışlar.
  • ölümüne dans eden kişilere yakıştırılabilecek bir lakap olabilir.
hesabın var mı? giriş yap