• (bkz: pazar olmak)

    topluluk içinde yaşandığında yüz kızartabiliyor..
  • çoğu erkeğin aşk hayatını daha başlamadan sikip atmıştır. bir garsona sesini duyuramayan, el kol hareketi yapmasına rağmen farkedilemeyen erkek erkek değildir, bana koca, yavruma baba olamaz, eve et kıyma getiremez diyen kız bir daha oğlanın yüzüne bakmamıştır.
  • sürekli aynı yerlerde takılırsanız,selamlaşır tokalaşırsanız;adabına uygun oturup kalkarsanız; tanınırsınız,sevilirsiniz ...

    eğer illa ki farklı bir yere gidecekseniz , matematiksel olarak şöyle açıklayalım:

    beden dili + para (bahşiş) = garson el pençe divan

    garson kuyruğunuzdan ayrılmaz diyorum... ama bahşiş bırakmanın da bi adabı var...
  • gidilen restoranın, lokantanın kalitesine göre sesi alçaltıp arttırmakla durum çözülebilir. ki lüks bir restoranda kibar bir pardon deyip elinizi havaya kaldırmanız yeterliyken, tipik esnaf lokantasında "hocam bi pilav vardı bizim"* diye bağırabilirsiniz. garsonlar haricinde kimse de dönüp bakmaz.
  • garsona seslenirken elini havaya kaldiranlardansaniz elinizi havada birakacak eylem. sesi duymayip eli goren bir garson bi kere o eli indir diyebilir, demin sizi duymayan garson simdi size geliyor olabilir, ama ucarak.
  • benim gibi bir ezikseniz sesiniz adam gibi çıkmadığı için sık sık başınıza gelir ancak bir gün tüm gücünüzü toparlayıp hayvani bir sesle " bakar mısınız" diye seslendiğinizde ve ortamdaki herkes duyup oha şeklinde yüzünüze baktığında gerçekleşiyorsa*, ciddi bir özgüven kaybına neden oluyor. neme gerek başkaları çağırsın garsonu bundan sonra şeklinde karar aldırıyor. bunu yaşamamanın en iyi yolu göz kontağı kurmayı beklemek sanırım.
  • garsona kendini farkettirebilmek için maymun olmaktır.
  • garsonların ya çok meşgul, ya da az biraz yavşak olmasından kaynaklanır. yoksa çoğu kez garsona seslenmeniz bile gerekmez, vücut dilinizden çağrılacağını anlaması gerekir*

    misal, şöyle bir karşılaştırma yapılabilir; hani öğrenciyken, öğretmenlerimizin kopya çektiğimizin farkında olmadıklarını sanırız ya. oysa normal standartlarda her öğretmen azıcık gözlem yaparak sınıfta ne işler döndüğünü şıp diye anlar. yalnız anlamazlıktan gelir. uğraşmaz.

    veya dolmuş şoförleri vardır; yol kenarında bekleyen bir kişinin el kaldırmadan önce bile kendi dolmuşlarına binmek istediğini anlarlar. (kesin bir şekilde kendi dolmuşlarına binmeyecekleri de ayırt edebilirler. dolmuş şoförlerinin kararsızlığı ve bazen yanlış yolcuda ısrarı, çoğunlukla o yolcunun da kararsız olmasından kaynaklanır)

    işte garsonlar da, eğer o an yoğun bir şekilde çalışmıyorlarsa, ayakta dikildikleri yerden, isteseler, ortamdaki tüm masaları tüm müşterileri aynı anda takip edip, kimin garson çağırma ihtiyacı içinde olduğunu şıp diye anlayabilirler. ama nedense istemezler. 'patronun cebine giren çıkandan bana ne, ben yevmiyemi bilirim' mantığıyla çalıştıkları için sallamazlar, bakmazlar, görmezden gelirler.

    nitekim, patronun işyerini denetlemek maksadıyla ortalıkta dolandığı zamanlara denk gelirseniz, parmağınızın masadan sadece beş cm yukarı kalkması durumunda bile garsonun yanınızda bittiğini görürsünüz, tabi siz çoğu kez patronun orada olduğunu anlamazsınız.

    ha ama diyelim patron yok, ve garsonun yavşaklık saatine denk geldiniz, boşta olan birine gözlerinizi dikin, sabırla göz göze geleceğiniz vakti bekleyin. size baktığı anda bir el hareketiyle çağırın. hiç bağırıp çağırmanıza, şekilden şekle girmenize gerek yoktur hani, benden söylemesi.
  • anlamsız şekilde havada kalan eli yavaşça indirip saçları sıvazlamakla son bulan nice koç yiğitleri bitiren eylem.
hesabın var mı? giriş yap