• meleklerin asik oldugu kadin zuhre yildizidir, daha dogrusu o kadin gökyüzünde yildiz haline getirilmistir, daha sonradan.
  • şimdi harut ile marut allah'ın iki meleğidir. melekler sadece kendilerine verilen emri yerine getirirler ve allah'a itaat ederler. işleri sadece budur... cinsiyetleri, güdüleri, tutkuları, açlık-susuzlukları falan olmaz.
    allah harut ile marut'u kuran'da ifade edildiği gibi babil'e gönderdi. insanlara sihir öğretmesi için. onlar da öğrettiler. vazifelerini yaptılar.

    yaygın inanış nasıl peki, bunlar bir kadına aşık oldular ve o kadına sahip olmak istediler. kadın onları kötü yola sevketti. yani melekler allah'a isyan ettiler. bu sapkınbir görüştür. yani efendim, görüşün biri de bu diyip geçmek meleklerin ruhaniyetine ve yaratılış esbabına ters düşmek olur. meleklerin kafalarına göre hareket etme lüksleri yoktur ki. allah yaratılmışlar içerisinde bu özelliği yalnız insana vermiş...
    o yüzden ki insan meleklerden üstündür. cinlerden falan da... eşrefi mahlukattır. o yüzden melekler "yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kan dökecek" diye tanrı'ya bir nevi işaret ettikleri insana yine tanrı buyruğu ile secde etmişlerdir. harut ve marut hadisesine de böyle yaklaşmamız laızm. anlatılan diğer destansı şeyler fantastik gelebilir. cazibesine kapılabiliriz. ama inanmak noktasında zaafiyet gösterirsek imani esaslardan birini ihlal etmiş oluruz.

    hani 6 şart var ya, onlardan üçüncüsü meleklere imandır. meleklere iman da onların özelliklerini kşitabi şekilde yani kitabi olarak kavramakla olur. aksi takdirde imanın şartlarından bir cüz sakata gelir ki bu da direkt olarak insanın dinsel boyutunda sorunlara neden olur.
  • bu zavallı iki melek tanrının meleklere hitaben ''sizin içinizde de nefs olaydı ben sizi o zaman görürdüm..'' demesi üzerine melaike taifesi tarafından dünyaya yollanmışlardır. harut ve marut meleklerin en bilgeleri olarak biliniyordu. dünyaya geldikleri zaman babilde kadılık yaparken bir gün yanlarına zühre denen kadın yaklaşır. ikisi de bu kadına aşık olur. kadın ikisine de aynı saatte evinde randevu verir. bizim iki kafadar kadının evine giderler ve ikisi de kadınla cinsel münasebette bulunmak ister. kadın bunu yapabileceğini söyler ama bir şart koşar; domuz eti yer şarap içerseniz olarr..''. yavşak kadının isteğini anında yerine getiren bu iki melekten bozma günahkar artık yoldan gönüllü çıkmıştır. ancak kadın yepyeni bir istekte bulunur; ''bana tanrının en büyük adını öğretin..'' bunu da anında yerine getirir bizim şaşkalozlar. bu ismi öğrenen kadın ise tanrı tarafından anında yanına çağırılır. bu ismi bilen her kim olursa tanrı katına erişeceği söylenir. ismi azam olarak da bir çok metinde geçer. ancak olan bizim meleklere olur. tanrı tarafından bir kuyuda başaşağı sarkıtılarak sonsuza dek kalmaya mahkum edilirler. derler ki babildeki bu kuyu hala yerinde durmaktadır ve harutla marutun çığlıkları oradan geçenler tarafından duyulmaktadır. ırak savaşındaki onca çığlığın arasında kaybolup gidiyordur heralde bugünlerde...

    kıssadan hisse: kadın denen varlık lekesiz günahsız melek denen ulvi varlıkları bile kuyulara mahkum edebildiğine göre erkek ırkı ne bok yesin...feminizm duy sesimizi!!
  • prometheus'un babil reenkarnesidir bunlar. prometheus o denli iyi bir yüreğe sahiptir ki, iki ayrı vücut bulmuştur ve hatta olayı abartıp melek olmuştur. fakat benzer son yakasını bırakmamış, yaşarken ölmek fiilini yeni baştan görmek zorunda kalmıştır. bu noktada daniel faraday'a katılmamak elde değildir tabiatiyle.

    (bkz: whatever happened, happened)

    bir de ekleyelim; buna benzer bir hikaye dogma filminde de geçmektedir. bartleby ve loki tanrı tarafından dünyada yaşamakla cezalandırılmış iki melektir. kıyamete kadar insanların arasında olacaklar ve meleklik haklarını asla kullanamayacaklardır. sebepler ve sonuçlar farklıdır lâkin hikayenin kendisi anıştırmaktadır bir diğerini. incilde ya da başka herhangi bir kitapta geçiyor mu bilmiyorum.
  • efendim gün geçmiyor ki hikayenin farklı bir versiyonu evlerimizi şenlendirmesin. israiliyyatı seviyorsam bu mitolojik yönünden ötrü seviyorum zaten. baya film gibi, roman gibi yazmış adamlar. negzel, negzel...

    allah meleklere adem'e secde etmesini emrediyor azizim. melekler infial halinde, neden yahu? diyorlar, neden? allah/yehova/tanrı/ya da her neyse diyor ki ben ademoğluna şehveti verdim, onlar ona rağmen yasaklarımı çiğnemedi. melekler "e" diyor, "bize de vereydin, biz de delmezdik ki iradeni". tanrı demiş "hodri meydan!", meleklerin kendi aralarından seçtikleri iki üstün meleğe, ki bunlar harut ile marut, insanlara verdiği şehvetten vermiş ve bunları babil'in ortasına indirmiş.

    harutla marut babil'e indiklerinde şehre bakakalmışlar önce. karmaşa kalabalık, farklı bir atmosfer, muhayyilelerinin derinliklerine kadar idrak ettikleri şehvetleri onlara farklı hissettirmiş. derken çok güzel bir kadına rast gelmişler ve aynı anda ikisi birden vuruluvermişler bu afete. e, melek bu, riyayla yol dolanmayla işi olmaz. gidip direkt olarak birliktelik teklif etmişler. kadın da enteresan bir dilbermiş ki "öyle kolay deel" demiş. "benimle birlikte olacaksanız a canlar, ya gidip putlara tapacaksanız, ya masum bir çocuğu katledeceksiniz, ya da şarap içip sarhoş olacaksınız". harutla marut düşünmüşler evvela: puta tapmak, şirk. masumu katletmek kebairden. e demişler, biz birer konyak alalım bari. yalnız içkileri götürünce sarhoş olup hem puta tapmışlar hem masum çocuğu öldürmüş hem de kadınla birlikte olmuşlar. kadın ise bunların sarhoşluğundan faydalanıp ism-i azam'ı söküp almış ve göğe yükselmeye başlamış.

    hikayenin gerisi klasik: kadın zühre yıldızı, harutla marut babilde bir çeşmenin tepesinden sallandırılmış büyü müderrisleri. vallahi keyifli.

    edit büdüt: imla düzeltmesi için freudun bilincalti'na teşekkürler.
  • (bkz: fallen angels)
  • kendileriyle ilgili olabileceğini düşündüğüm haurvatât ve ameretât isminde iki tanrı da mevcuttur. çok eski zamanlarda oluyor bunlar tabi.
  • harut ile marut'u ankara ilahiyat'ın yayınladığı bir makalede ele alan ali parlak, ilgili ayetin mealini şöyle vermiş:

    "o yahudiler suleyman’ ın hükümranlığı konusunda şeytanların uydurdukları şeylere (onun saltanatı sihirle elde ettiği iddiasına) tabi oldular. suleyman (sihirle uğraşarak) kâfir olmadı. fakat insanlara sihri öğreten şeytanlar kâfir oldular. yine o yahudiler babil ’deki hârût ve mârût adlı iki meleğe indirilen şey konusunda da şeytanların uydurduklarına (o iki meleğin insanlara sihri öğrettiği iddiasına) tabi oldular. bu ikisi (peygamber) hiç kimseye biz allah’ın gönderdiği elçileriz ve sakın allah’ıinkâr etmeyin ilkelerinden başka bir şey öğretmedi. hal böyleyken onlar karı ile kocayı birbirinden ayırdıkları şeyi o ikisinden (peygamber) öğreniyorlar öyle mi? onlar allah’ ın izni olmadıkça sihirle hiç kimseye zarar veremezler. onlar kendilerine fayda değil zarar veren şeyleri öğreniyorlar. sihirle meşgul olmayı tercih etmeleri sebebiyle bu tercihlerinin ahirette kendilerine en ufak bir fayda sağlamayacağını da gayet iyi biliyorlar. gerçekten kendileri için tercih ettikleri şeyin (sihirle meşgul olmanın) çok çirkin bir şey olduğunu keşke bilselerdi."

    bu meal diğer meallere nazaran ters ama en mantıklısı...

    söz konusu makale
  • meleklerin hocası olan iki melek. hârut ve mârut denenmek için insan şehvetiyle dünyaya gönderilir. zühre adlı güzele ilk görüşte âşık olurlar. fettan kadının birlikte olmak için öne sürdüğü koşullardan en ehven saydıkları içki içmeyi kabul ederler. sarhoş olan meleklerden ism-i azâm duasını öğrenen zühre, göğe uçup yıldız olur. sarhoş kafayla cinayet de işleyen hârut ve mârut ise kıyamete değin kalmak üzere ayaklarından bir kuyuya asılırlar.
  • tanrı tarafından cezalandırılan iki melek. insanların kötülüklerini görüp tanrı’ya şikayet ettiler. tanrı’nın “insanlardaki şehvet sizde olsa, onlardan beter olurdunuz” demesi üzerine, şikayet etmeyeceklerini iddia ettiler. tanrı onlara şehvet verip bâbil şehrine inmelerini buyurdu. bâbil’de güzel mi güzel bir kadınla tanıştılar. âşık oldukları bu kadın, kocasını öldürmeleri, puta tapmaları veya şarap içmeleri seçeneklerinden birini kabul ederlerse, onlarla birlikte olacağını söyledi. şarap içmeyi tercih eden bu iki melek, kadının “sizler tanrı’nın ism-i a’zamını okuyunca gökyüzüne çıkıyorsunuz. bana da öğretin” teklifini kabul edip istediği bilgiyi verdiler. kadın bu yolla gökyüzüne çıkınca tanrı onu zühre (venüs) gezegenine dönüştürdü. melekler de ceza olarak kıyamete kadar azap çekmek üzere bâbil kuyusundan baş aşağı sarkıtıldılar.
hesabın var mı? giriş yap