*

  • dikkati kafadan ayaga cekmek icin ozenle secildikleri belli olan gri pabuclar. (bkz: diversion) ama bu kadar abartmasalar da olurmus. zaten dost basa dusman ayaga bakar. bu yuzden biz basa bakmaya devam ediyoruz ve otur sifir diyoruz.

    http://bit.ly/ua6k6x
  • son derece şık ayakkabılardır. kıyafetiyle de gayet uyumlu durmaktadır. yakışmıştır.
  • markasını bilene büyük ödül olan ayakkabıdır.
  • (bkz: dost başa düşman ayağa bakar)

    http://i.dailymail.co.uk/…f00000578-395_634x570.jpg

    keşke bahdebileceğimiz daha başka özellikleri olsaymış....
  • (bkz: fuck me pumps)
  • güzel ayakkabı allah için, mesela strech paça kotun altına falan acaip güzel gider. amma velakin bir cumhurbaşkanı eşinin giyeceği, -hele de ingiltere kraliçe'nin huzurunda- bir ayakkabı değildir. 85 yaşındaki koskoca kraliçe'ye o kadar yüksekten bakmak adab-ı muaşeret'e uymaz bi kere!!! bu ayakkabılar bu ortama çok basit kaçmış. güzel durmuyo.

    türban takan mufazakar birinin 15 cm topuk giymesi konusuna hiç değinmiyorum bile...
  • bekir coşkun'un cumhuriyet'te bugün yayınlanan yazısında bahsettiği ayakkabılar. yazı şöyle:

    "kayserili şövalye ve first leydi’nin çizmeleri...

    muhterem karımın rahmetli annesi madam nelly, şu sırada cumhurbaşkanı abdullah gül’ü ağırlamakla meşgul ingiltere kraliçesi 2. elizabeth’e tıpatıp benzerdi...

    ben kazara üzerine oturuncaya kadar şapkası da aynıydı...

    protokol kurallarına önem verirdi...

    dikkatli ve titizdi...

    tanışmak için evlerine gittiğim ilk kahvaltıda, uzun uzun burnu sivri rugan ayakkabılarıma bakmıştı...

    şık giyinmiştim...

    sonradan öğrendim ki yaka cebimdeki biraz büyük beyaz mendil için andree’ye “peçetesini de yanında getirmiş” demişti...

    *

    ingiliz sarayındaki kayserili çifti anlıyorum aslında...

    o sofralar özellikle...

    masaya dekor için konulmuş pastanın üzerindeki kuşu yediğimde, sadece “kuşu gören oldu mu?” diye kızına sormuştu...

    *

    nereden aklıma geldi?..

    biliyorsunuz; kraliçe, cumhurbaşkanı abdullah gül’e “şövalye nişanı” verdi...

    bu iyi bir şey...

    ama ingiliz medyası daha çok bizim first lady’nin beyaz tesettür kıyafeti altına giydiği 17 cm. topuklu yandan fermuarlı beyaz çizmelere geniş yer ayırdı, başka iyi bir şey olmamış gibi...

    çünkü fotoğrafta kraliçe, şaşkınlık içinde çizmelere bakıyordu...

    rugan ayakkabılarım geldi aklıma...

    *

    bu yabancılar niye böyle yapıyorlar?..

    *

    o biziz...

    dar etek, oturmuş beden, ayaklarda yüksek ökçeli fermuarlı çizmeler, başta tesettüre uygun türban...

    yanında kayserili şövalye...

    işte size türkiye...

    *

    memleketin fotoğrafı böyle oldu...

    ister beğen, ister beğenme...

    modern türk kadınını yaratmak isteyen cumhuriyetin kurucularının amacı, çağdaş dünyayla bütünleşmekti...

    ki çocuklarımız yer kürenin eşit, özgür, medeni bireyleri olsunlar...

    neredeyse yüz yıl sonra, başa dönüp laikliği tekmelerken... devleti türbanın, tesettürün temsil etmesini istediniz...

    o zaman da işte bu kadar olur...

    *

    çizmenin topuğu çıktı daily telegraph’ın manşetine...

    şövalyenin güzel fikirler söyleyen kafası yerine...

    sevgili nelly..."
  • objektif olmak gerekirse tarz olarak on numara ayakkabilardir. cok begendim. hatta benimkilere benziyor. itiraz ettigim konular soyle:

    1. rengine itirazim var. zurefanin duskunu beyaz giyer kis gunu lafini animsatti bana.

    2. oyle uzun etegin altina olmamis. pantolonla giyse bi nebze daha iyiydi.

    3. amac dikkat cekmemekse ortunmekte ve islamiyette bu tam tersi sonuca yol acacak bir tarz olmus.

    4. ayakkabilari elestirenler bir de kralicenin ayakkabilarina baksinlar. o da yenir yutulur degil hani. ingiliz kadinlarinin ayakkabi tercihi de pek bir rukus.

    konu ayakkabi olunca tutamadim kendimi. zaafim var :)
  • (bkz: high heels)
hesabın var mı? giriş yap