• bir kac avukat'in biraraya gelerek kurduklari $irketimsi.
  • birkaç avukatın bir araya gelmesiyle avukatlık şirketi veya serbest avukatlık biçimde faaliyet gösterebilen yapı. oluşturan avukatların biri ya da birkaçı veya hepsi büronun ortağı olabileceği gibi, çok sıkı hiyerarşik bir sisteme de tabi olabilmektedirler.
  • müvekkil dediğimiz insanların şerrinden korunmak için toplu hareket etmek ve dayanışma amacıyla oluşturduğumuz ufak komün.
  • (bkz: law firm)
  • anadolu üniversitesi tva kanalında yayınlanan hukuk programıdır.
    program meltem cemiloğlu, yağmur miray ünsal, zeynep ahızkalı, sanem soner ve derya tercan tarafından hazırlanmaktadır.
  • şu dakika itibariyle içerisinde bi dünya adam var ve sırtında tabanca olmayan bi ben varım bi sekreter. sekreter de gözümün içine bakıyo bişey olursa koru beni çoluğum çocuğum var senin nasılsa arayanın soranın yok dercesine. arada sırada türkcell mesaj atıyo amnskym, ne demek arayan soran yok. balkondan atlarım bişey olursa arkadaş nasıl bi hengameye düştüm ben bi su borusu bile yok.

    eklenti: biraz önce ortalık sakinleşti, sekreterin tansiyonu düştü, biraz kolonya serpip geliyorum.
  • avukatlık kanunu md. 44'e göre hukuk bürosu değil avukatlık bürosu olması gerekendir.
  • isimleri konusunda birkaç gözlemim olan bürolar.

    mesela tabelada, aynı soyadlı bir kadın bir erkek görünce ''ne güzel, karı koca birlikte büro açmışlar'' diyorum.

    aynı soyadlı iki erkek ya da iki kadın görünce '' ne güzel, kardeş kardeş büro açmışlar'' diyorum.

    farklı soyadlı isimler görünce ''ne güzel, arkadaş arkadaş biraraya gelmişler, büro açmışlar''diyorum.

    en sık rastladığım ise soyadın kullanıldığı hukuk bürosu. ama her avukat da soyadını kullanmamalı. ''batmış hukuk bürosu'' diye hukuk bürosu adı mı olur allasen. ne severmişsin soyadını. tamam sev, sevme demiyorum ama ille de soyadını kullanmak zorunda mısın hukuk bürona verdiğin isimde? ''tüylüoğlu ekmek fırını''gibi birşey bu. her soyad, her yere gitmiyor.

    bazılarında da bir isim oluyor, atıyorum ''özge hukuk bürosu'' tabeladaki avukat isimlerine bakıyorum, hiçbirinin adı özge değil, hiçbirinin soyadı da özge değil. e özge kim o zaman? büronun kurucusunun çocuğu olsa gerek diyorum ama, yahu bakkal mı açıyorsun? tuhafiye mi bu, çocuğunun adını veriyorsun?

    bazıları da bulunduğu semtin adını kullanıyor.''yenisahra hukuk bürosu'' mesela. böylelerini çok iddialı buluyorum. sanki bütün o semtin hukuk işleri buraya aitmiş gibi bir izlenim uyandırıyor bende.sanki o bölgeden sadece bu hukuk bürosu sorumlu.
  • hey hukuk fakültesine girmek isteyenler, hukuk fakültesi öğrencileri ve genç, umut dolu stajerler!!! avukatlar demiyorum çünkü onlar çoktan anlamışlardır dünyanın kaç bucak olduğunu işe girer girmez. ancak daha yeterince akıllanmadım diyorsanız buyrun size hukuk bürosu çeşitleri:

    1. top ten hukuk büroları

    bu bürolar daha fakültedeyken aklınızın bir köşesinde yer eder. hatta torpilleri olup da yaz stajı falan yapan arkadaşlarınıza imrenir, diş bilersiniz bazı bazı. www.legal500.com dan law firm directory’e bakar, acaba hangisine başvursam dersiniz. bir kere şunu aklınızdan çıkarmayın, her ne kadar patronlar “bizde torpil morpil yok, kalite önemli” falan deselerde torpil inanılmaz önemlidir. zaten hukuk bürosunun internet sitesine girdiğinizde, “ekibimiz”, “takımımız”, “çalışma arkadaşlarımız” gibi bağlıklar altındaki insanlara bakınca kimin torpille girdiği alenen belli olur. mesela herkes galatasaray üniversitesi mezunu ve yüksek lisans derecesine sahipse araya kaynamış bir doğu akdeniz üniversiteli malesef banko torpillidir. doğu akdenizli sen de kusura bakma, money talks, diğerlerinden daha şanslısın, dert etme sevin, şapşallar yıllarca sürünmüşler çalışmışlar sense babanın cv göndermesiyle aynı yere gelmişsin, enjoy canım, hayat kısa…

    neyse böyle bürolarda eleman sirkülasyonu çok fazladır. zaten işe başlar başlamaz anlarsınız. o mülakatta size can ciğer kuzu sarması davranan partnerlar, bir anda tüm niteliklerinizi unuturlar. demans mı dersiniz içinizden:) ama değildir. sadece iyi rol kesmişlerdir mülakatta. ama gerçekte sizi hatırlamazlar bile. bu yüzden de ceza alanında master yapmışsanız kendinizi bir anda anda sözleşmeler bölümünde yok sözleşmelerle ilgileniyorsanız dava departmanında bulabilirsiniz. önemli olan buraya kapağı atmak deyip ses çıkarmaz düzenin parçası olup gidersiniz. becerilere göre değil iş yüküne göre yapılır dağıtım buralarda.

    ayrıca bu tarz bürolarda herkesin yerine yenisi bulunur, ne kadar çalışırsanız çalışısın asla vazgeçilmez eleman olamazsınız, bu da yolunda gitmeyen şeyler olduğunda asla rest çekemeyeceğinizi gösterir aslında. siz gidersiniz başkası gelir, bazıları farketmez bile.

    bu tarz bürolarda maaşlar ilk başta fiyakalı gözükse de uzun vadede yavaş artar. ayrıca paranızı yiyecek zamanınız olmadığından, 2 sene sonunda gereksiz bir birikiminiz olur, bu da alıp başını gitme hevesi getirir ama onu da beceremezsiniz. günün ortalama 12 saatini ofiste geçirip, tamamen körelirsiniz, biraz girişimcilik kırıntısı varsa bünyenizde, o da tükenir gider.

    ayrıca bu tarz ofislerde çalışan insanlarının hepsinde çeşitli şiddetlerde nevrotik davranış bozuklukları vardır. bazısı yerli yersiz espriler yapar ya da olur olmadık yerlerde şarkılar mırıldanır, kimi devamlı sinirli sinirli bacağını sallar ya da kekeler, veya gözlerini fıldır fıldır döndürür. zaten herkesin masasının üzerinde çeşitli sinir sistemini güçlendirici besin takviyeleri vardır. çekmecelerin daha derinliklerinde ise antidepresanlar cirit atar. en çok gözlemlediğim, bir ofise junior olarak gelen çaylakların beraber çalıştıkları seniorların davranış biçimlerini taklit ederek, sıra kendilerine geldiğinde daha alt kıdemdeki insanlara seniorları gibi davranmalarıdır. yani aynı davranış bozuklukları nesilden nesile kümülatif olarak devam eder.

    bu ofislerle ilgili diğer bir konu da, çalışanların dış görünüşlerinin ortalamanın oldukça üzerinde olması ama buna rağmen evlilik ya da sevgililik ilişkilerini pek becerememeleridir. çoğu hiç evlenmemiştir, hatta sevgilisi bile yoktur. evliler de iki işin arasına bir çocuk sıkıştırmayı pek başaramazlar. para hırsı gözlerini kör etmiştir. ama ne büyük çelişki aslında çoğu aileden gelen bir zenginliğe sahiptir.

    2. romantik hukuk büroları

    bunlar genellikle yukarıda açıklanan hukuk bürolarından ayrılan 30 yaş civarı avukatların kurdukları hukuk bürolarıdır. sloganları, top ten hukuk bürolarında insanlıkdışı muameleye tabi olmak nedeniyle sabrın taşmasıdır. bu nedenle birkaç yakın (!) arkadaş toplanıp, pek hümanist (!), pek de eşitlikçi bir çalışma ortamı kurmayı amaçlamışlardır. burada herkes bir aile gibi hissedecektir. gece geç saatlere kadar çalışılmayacaktır. haftasonları ise kişisel gelişim içindir ve genelde asla çalışılmaz. buralarda genelde partnerlar genç olduğundan, senior falan olmaz, doğrudan stajer olayına dadanırlar. böyle büroları nasıl mı tanırsınız? mesela internet sitesine baktığınızda 3 tane genç avukatın kurduğu büroda 10 tane sitajer varsa, bilin ki burası romantik bir ofistir.

    bu tarz ofislerde çalışanlar gençtir ve maaşlar kıttır. maaşların düşük olmasını, ufak ama gelecek vaadeden butik bir avukatlık bürosu olmalarına ve çalışma saatlerinin düşüklüğüne bağlarlar. sağlık sigortası falan da yaptırmazlar. hatta maaşlarınızı düşük göstererek vergi tasarrufu falan yapmaya yeltenebilirler. bu durumlarda maaşlar elden şirin zarflarla alınır. bir de bu tarz büroların önlerine gelen kalifiye avukatları kandırmak için yaptıkları prim vaatleri vardır. mesela 3er aylık ciromuza göre prim veriyoruz yani sana teklif ettiğimiz maaş aslında şu kadara geliyor derler. ama aslında bu primler hiç de söyledikleri gibi dağıtılmaz. işler kötü vs. gibi bahaneler üretip hiç prim vermedikleri çoktur. ayrıca sizinle çok çok samşmi bir abi-abla-kardeş ilişkisi kurduklarından gidip maaşıma zam yap, tatile çıkıcam vs. diyemezsiniz. çünkü alınacak her olumsuz cevap, aradaki samimiyet ve duygusallık nedeniyle gururunuzu paramparça eder.

    gün gelir, kardeşim, abim, ablam dediğiniz bu patroncuklar bir anda sizi kapının önüne koyarlar. hatta bunu pasta keserek bile yapabilirler, ve yine tek kelime edemezsiniz. adam harcamak bu bürolarda da kolaydır.

    son olarak söylemek isterim ki tüm hukuk büroları aynıdır aslında. mesela romantik hukuk bürolarının asıl amacı top ten olmaktır. ancak top ten olmak kolay olmadığı ve zaman istediği için ara dönemde farklı davranırlar. top ten büroları yeren konuşmaları ve devamlı farklılıklarından bahsetmeleri ise aslında haset durumlarına dalalet eder.

    3. tek tabanca avukatlar

    tek tabanca babacan avukatlar yaşları ilerlemiş, şirkeleşme dönemi hukuk dünyasına hakim olmadan önce miyadını doldurmuş, alanında otorite kabul edilen, sigara içmekten sesi hafiften çatallaşmış tatlı amcalardır. ancak para vermezler ve eşek gibi çalıştırırlar. oralarda yetişince en azından “hukuk” adına bir bilginiz olur. ama top ten’lerde iş bulmak biraz zor olabilir. zaten hukuk fakültesinden mezun olan tuzu kuru ve yabancı dil bilen yavrucaklar da pek tercih etmez onları.

    alıntı: http://anonimavukat.tumblr.com/…-k-burosu-cesitleri
  • a: aa, kim aldı bunları? alıyorum bi' tanesini.
    b: dur, yeme onları. delil onlar.
    a: çikolata yahu? canım çekti? alırız aynısından?
    c: ee... ben yedim sabah onlardan bi tanesini? bişey olur mu ki?
    a: üf ya, neyse bozuldu falan deriz, gene isteriz.
    b: ya biz yemesek kalem yiyecek zaten, tadını mı tescil ettirdiler sanki, pakedinde değil mi mevzu?
    a: iyi yiyelim o zaman hepsini, gene isteriz.
hesabın var mı? giriş yap