• patron sen isen sorun yok ama
    is istemeye gittiysen cok kasvetli bir durum
  • 1998'in bunaltici sicaklarinda yazdigim, ahmet turnesol karakterinin bir i$ goru$mesi akabinden geli$en hikayesini iceren ve enteresan bir $ekilde icinde gecen enstantanelerin onemli bir miktarini hikayeyi yazdiktan sonraki surec icinde "bire bir" ya$adigim hikaye.. http://www.arteffect.org/archive.html adresinden okunabilir..
  • bir iş görüşmesi:
    - sen bilgisayar kullanabiliyon mu?
    - evet...
    - hangi bilgisayarı kullanıyon?
    - nasıl yani?
    - eskort meskort kullanabiliyon mu?
    - yani... ııı... şey... ben... pc, macintosh... yani... pc kullanabiliyorum. as400 bi de... neyse...
  • daha görüsme baslamadan verilen basvuru formunda bazı ipucları verilir aslında kişiye. verdikleri formda sigara kullanıyomusunuz gibi bir soru olabilir ve hemen altında da küçük harflerle sigara sağlığa zararlıdır yazabilir. bu gibi durumlarda önceliğin iyi belirlenmesi gerekir.
  • son zamanlarda, klasik sorulara ek olarak ki$inin kivrak zekasini test etmeye yonelik anlamsizliklara da sahne olan aktivite. ornek icin (bkz: kanalizasyon kapaklari neden yuvarlaktir)
  • kapitalist sistemi keşfettiği, insan haklarını çiğnemeden uygulanabilen en etkili işkence yöntemlerinden biri. bugün birini üzerimde uyguladılar, başarıyla geçtim ama neden bilmiyorum, hala etkisini üzerimden atamadım.

    yılların içinden edit: efendim, bu işte de, her işte olduğu gibi kaşarlaşabiliyormuşsunuz, ben bunu gördüm. kariyer hedefiniz nedir gibi sıkıcı sorulara, gayet pişkin bir biçimde "yok" diye cevap verebiliyormuşsunuz. ben bunu da gördüm.

    birkaç yıl sonra yine gelen edit: ekonomik kriz sonunda işten çıkarılıp başka bir işe girmeye uğraşıyorsanız ve karşınızdaki firma umduğunuz değil de bulduğunuz firmaysa ve bu firma sektörde nobranlığıyla tanınıyorsa, ittire ittire de olsa kendinize bir kariyer hedefi bulup onu söyleyebiliyormuşsunuz. ben bu günleri de gördüm.

    son editten yaklaşık 1,5 yıl sonra gelen edit: sırtınızdan eşşek yüküyle para kazanan sisteme kafa tutarak, kendi işinizi açma yoluna girebiliyorsunuz bir yerden sonra. ama orda da herşey güllük gülistanlık değil. ama yine de "kendi dükkanım" deyip, sıkıntılara daha kolay katlanıyorsunuz.

    son editten yaklaşık 3 yıl sonra gelen edit: iyi bir fikir varsa ortada her türlü oluyormuş. arkada sermaye sağlayacak ana baba olmasa bile gece gündüz çalışarak, yeri geldi mi cepte 20 lirayla gezerek bir şeyler oluyormuş.

    hal böyle olunca da masanın diğer tarafına geçiliyor bu sefer. ama bu işkence bitmiyor. özellikle karşınızdaki insan 1985 sonrası doğmuş, kendine süper güvenen biriyse.
  • ise baslamak icin a$maniz gereken engel.
  • " neler var neler "
    fransa mcdonalds personel dani$manligi yapan dhr firmasiyla yapilan gercek bir i$goru$mesi :
    1- adiniz
    - herve jancqueur
    2-yasiniz
    -28
    3-$irketimize hangi pozisyon icin ba$vuruyorsunuz ?
    -mumkunse yatay bir pozisyon icin .. eger daha ciddi bir cevap istiyorsaniz , ne i$ olsa yaparim ,$art one surebilecek durumda olsaydim burada olmazdim
    4-du$undugunuz ucret ?
    -yillik 800,000 frank . arti $irketin 3% hissesi. bu mumkun degilse siz bana onerin ben evet ya da hayir derim.
    5-egitiminiz :
    - varrrrr !!!!!!!
    6-son i$iniz ?
    - sadist bir $efin deneme tahtasi olmak
    7-son ucretiniz ?
    - hakettigimin cooook altinda..
    8-onemli ba$arilariniz ?
    - arakladigim kalemlerden muhte$em bir kolleksiyonum var evde..
    9-size ula$abilecegimiz saatler ?
    - fark etmez yaaa..
    10-one cikan ozellikleriniz var mi?
    - oldugunu soyleyenler var ama bunu bir fast food ortaminda degilde romantik bir yerde konu$abiliriz..
    11-$imdiki i$vereninizle goru$ebilir miyiz ?
    - ya i$verenim olsa burda olmazdim dimi ?
    12-sigara iciyor musunuz ?
    -otlanacak bir enayi bulabildigimde..
    13-sizi bu i$goru$mesine iten gercek sebep nedir ?
    - bu konuda birbiriyle tutarsiz iki cevap verebilirim:
    *insan sevgisi , humanizm , tuketicilerin iyi beslenmesine katkida bulunma arzum..
    * girtlagima kadar borca batmi$ olmam...
    sonuc: herve jancqueur i$e alindi...
  • -otur bakalım.
    -sağolun fendim.
    -rahat otur. sıkma kendini.
    -çok naziksiniz.
    -anladığım kadarıyla pek iş tecrüben yok. ama birkaç ödül falan sıkıştırmışsın çeyrek yüzyıla. bir oyunun falan sahnelenmiş, yazarak bağırsaklarımı boşaltıyorum diyorsun. ilginç bir cv. böyle eğreti marjinallik kokan şeyler yazarak dikkatimi çekeceğini mi sanıyorsun?
    -hayır efendim.
    -kabız olmuşsun sanırım bu aralar.
    -bugünlerde iyi değilim. merkezi kaybettim galiba.
    -içkiyle aran iyi mi evlat?
    -arada sırada efendim.
    -seksi sever misin?
    -bulduğum zamanlar evet. bulamadığım zamanlar hayır.
    -nasıl?
    -bazen bir insan kızıyla yolum kesişir. sartre'dan söz eder, tavanları seyredip dört nala sevişiriz.
    -yanıyorsun delikanlı sen.
    -hayır efendim. cehennem başkalarıdır.
    -en son ne zaman aşık oldun?
    -bundan üç ay önce bir sevgilim vardı.
    -ne oldu peki? birbiriniz için yaratılmadığınızı mı anladınız?
    -yalnızca herkesin hayatında mutlaka mükemmel bir ayrılık yaşaması gerektiğini anladık.
    -çok vahşice.
    -evet. hala canım yanar.
    -yolunda gitmeyen neydi?
    -bilmiyorum efendim. kadınlar ne kadar onları mutlu etmeye çalışsam da, bir yolunu bulup mutlaka mutsuz olmayı başarırlar.
    -sevgilin nasıl biriydi?
    -uğrunda ölünecek kadar güzeldi.
    -sanırım terk edilmişsin sen.
    -evet efendim.
    -aşk nedir sence?
    -iki kişiyken bir kişi olabilmek.
    -küçük çaplı bir organizasyon yani?
    -denebilir.
    -yeniden bir sevgili bulacağına inanıyorum.
    -sağ olun efendim.
    -ama bir iş bulabilir misin bilemem.
    -aynı fikirdeyim.
    -ben bu çağda bir insana aşık olabilmenin çok zor olduğunu düşünüyorum.
    -haklısınız efendim.küreselleşme, koalisyonlar, ozon tabakası, işsizlik, gayri safi milli hasıla, deprem, her fırsatta bayrakların yarıya inmesi, fanatizm,amerika, imf, kitap ve cd'lerin pahalı olması gibi bir sürü sorun varken aşk teğet geçer gider.
    -evet . bu örnekler çoklandırılabilir evlat.
    -maalesef efendim.
    -ne dinlersin evlat?
    -tom waits.
    -hani şu kusar gibi şarkı söyleyen herif.
    -kesinlikle evet.
    -çocuklarım sürekli benim müziğimi dinlese onları psikiyatra götürürdüm dermiş kendisi.
    -hatırlattığınız için sağ olun efendim.
    -neyi?
    -bir psikiyatra ihtiyacım olduğunu.
    -ahh evlat. bir sürü genç insanla mülakat yapıyorum. sen depresyondasın. anlaşılıyor.
    -nezle olmayı tercih ederdim.
    -halkla ilişkilerin nasıl?
    -belediye otobüsleri ve asansörlerde karşılaşırım kendileriyle.
    -asosyalsin yani.
    -mümkün mertebe..
    -sorarım sana. doğrudan doğruya insan ile ilgili bir işe başvuruyorsun ama asosyalsin. çelişki değil mi?
    -evet efendim.
    -bak boşuna sormuyorum bu soruları. düzelt bu durumu.
    -derhal efendim.
    -hayat felsefen nedir?
    -başlangıçta insan yoktu.
    -hmm... şansın yok gibi.
    -hiçbirimizin yok.
    -nasıl yani?
    -çok basit. hepimiz öleceğiz.
    -bu eğlenceli mi sence?
    -hayır. ama günün birinde herkesle eşit konumda olacağımı bilmek beni rahatlatır.
    -mesela kimler?
    -kafka, einstein, william burroughs, ferhan şensoy, ayrton senna, kemalettin tuğcu, william shakespeare, haldun taner... daha sayayım mı?
    -örnekler yine çoklandırılabilir ama hayır. bazen çok saçmalıyorsun.
    -evet efendim.
    -aslında birinci dakikada seni yollamalıydım delikanlı.
    -neden bu kadar tahammül ettiniz peki?
    -soruları ben sorarım evlat. ipler benim elimde.
    -pardon efendim.
    -açık sözlülüğün beni etkiledi. belki de hıyarlığın.
    -doğrudur efendim.
    -kötüsün sen. antidepresan dönemine girmişsin.
    -tavsiyenize uyacağım.
    -seni işe almamı ister misin?
    -elbette efendim.
    -vay canına. ettiğin en akıllıca laftı bu. aklın başına mı geldi?
    -emin değilim. belki bir kısmı.
    -şimdi bana yalvarmanı istiyorum evlat.
    -anlayamadım efendim.
    -çok basit. diz çök. şaklabanlık yap. bir fark yarat. aklının kurtarılmış bölgelerini göster bana.
    -yalvaramam efendim.
    -ne o, gururlu musun?
    -hayır. yalnızca böyle bir yeteneğim yok.
    -güçlü olan benim evlat. benim istediklerimi yapmalısın ki senin karnını doyurayım.
    -pekala. açım ve yalvarıyorum!
    -evet. devam et.
    -yalvardım efendim.
    -hani gösteri? hani renk? hani performans?
    -ben bir zavallıyım efendim.
    -yeni bir şey söyle. bilmediğim bir şey olsun.
    -yok. bulamadım.
    -sen git önce insan ilişkileri konusunu doğru düzgün öğren. sonra çık karşıma.
    -çok aydınlatıcısınız.
    -rica ederim. benim konumumun bir gereğidir bu. şimdi al işlevsiz yeteneğini git yüksek bir yere çık. beraber ağlayın. baktın kaldıramıyorsun bu yükü, at aşağılara kendini. kesin ve kararlı...
    -peki efendim. cv'mi alabilir miyim?
    -yok. o bende kalsın. günün birinde arayabilirim seni. değiştiğini görmek beni mutlu eder o zaman. şimdi çık!

    genç adam çıkar. patron purosunu yakar. bir nefes çeker. gri bir duman bulutu üfler havaya. sıradaki girer içeri. mini etekli seksi bir bayan. ilk bakışta fetheder kız patronu. bakışlarıyla konuşurlar. genç bayan, etek boyunu biraz daha kısaltması şartıyla işe alınır.
  • işe alacak tarafın iş başvurusunda bulunanı ne kadar beğendiğini, işe uygun gördüğünü ölçen bir görüşme olarak hayatımızda şekillenmiş, bir lütuf haline kavuşmuş hadise. oysa görüşme adı üstünde işteş bir fiil. diyelim sen beni beğendin, e bi sor bakalım ben seni beğendim mi? di mi. sormazsan nolur? ben sizi ararım diyip çıkılır. (bkz: diyosun)
hesabın var mı? giriş yap