• ermanno olmi'nin i fidanzati'den sonra çektiği filmdir. uygun bir ruh haliyle izlenmediği takdirde sıkıcılaşabilir ama yine de yalnızlık,terkediliş,hatırlama ve özlem gibi temaları ustalıkla anlattığı farkedilebilir.
  • 1961'de sutherland trophy kazanmış filmdir.
  • ermanno olmi` italyan yeni gerçekçiliin belki de en iyi yönetmeni. nasıl bu kadar diğerlerinin gölgesinde kalıyor anlamıyorum doğrusu.

    1961 yapımı il posto yeni mezun bir gencin büyük bir firmada iş almaya çalışmasını ve aldıktan sonraki durumunu anlatıyor. büyük resimde film yabancılaşma sorunsalına değinir, evet marxçı yabancılaşma. olmi de bir röportajında çalışmanın kişinin kendisini yansıtması, ifade etmesi için bir fırsat olduğunu söylüyor ve benim sorunum, karşı olduğum şey kişinin içinde çalıştığu dünyayla olan ilişkisidir diye ekliyor.

    her ne kadar dönem ve tarz olarak çok farklı olsalar da ele aldıkları konu itibariyle office hours bu filme çok benziyor. il posto'nun aksine muhtemelen daha çok güleceksiniz.
  • 38. istanbul film festivali vesilesi ile buyuk ekranda izleyebildigimiz film. yonetmemle ilk tanismam kendisine bayildim.
    hem italyanin fakirligi, sosyal problemleri hem de bireyin sikismisligini harika anlatmis bir de kucuk ask hikayesi ile simsicak bir film olmus.
    ****spoiler****
    karakterimiz fakir ailenin bel bagladigi ortaokul mezunu bir genc. is gorusmesine gider. yapilan yazili ve fiziksel eleme tam bir komedidir. karakter de biraz aylak. gorusmede gordugu bir kiza asik olur cebindeki son kuruslari ona harcar seyirci parasi bitti diye uzulur. cocuk ise girer ama aslinda hayatin sarti olan sacma bir akintiya girmistir. bilgisayarlarin olmadigi bir filmde ofis sahneleri ayri keyifli. boy boy dosyalarda calisan, ilk okul misali siralarda oturan, en kidemlinin en onde oturdugu ( yarim asir birsey degismemus) komik sahneleri filmi akitiyor
    ****spoiler****
  • emprovize sahneler, amatör oyunculuklar, doğal mizansenler, doğal ışıklandırma, lokal mekânlar, otantik nüveler... yeni-gerçekçi anlatıya özgü biçim-içerik ögelerinin harika bir bileşimi. memuriyet yaşamının kafkaesk doğasına da bıyık altından gülümsüyor. çok hoş, inanılmaz samimi diyaloglar mevcut. alternatif ismi "taşralı italyan bir memurun yalnız bir adam olarak portresi" olabilirmiş. şaka bir yana, hayat bazan insana umduklarını değil, beklemediklerini dikte eder ve sen kurallara, dayatılanlara uymak zorunda kalırsın. buna bir gölge-yaşam da diyebilirdik belki. ne de olsa insanların çoğu yaşamaz, sadece nefes alıp verir, minvalinde bir şey söylemişti oscar wilde. öyledir. mezkûr italyan memur da sıradan yaşantısıyla dostoyevski'nin "insancıklar" romanındaki dokuzuncu dereceden devlet memurundan farksız bir gölgedir. mesele bu sıradanlık içre kaybolunmuş bir hayatta nasıl mutlu olunacağıdır, ama iyi bilinir ki bunun da bir reçetesi yoktur. hayatın bir reçetesi, mutluluğun bir kılavuzu olsaydı ne kutsal kitaplara, ne felsefe kitaplarına, ne de zorba devletin kendisine bir gerek duyardık! öyle veya böyle yaşayacağız "yaşam bitti" diyene kadar.
  • 1961 italya'sında liyakatın her şeye rağmen korunduğunu gösteren filmdir.
  • italyan yönetmen ermanno olmi'nin 1961 yapımı filmi. şimdilerde korona salgınıyla gündeme gelmiş olan lombardiya kasabalarından birinde yaşayan fakir genç dominiko'nun hikayesini anlatır.

    --- spoiler ---

    dominiko, ortaokulu bitirmiş, başvurduğu şirket tarafından sınava çağrılmıştır. trenle milano'ya gider, yazılıya girer. sonra lokantada sınava giren kızlardan biriyle karşılaşır. psiko-testlerin başlayacağı saate kadar birlikte zaman geçirirler. birbirlerinden hoşlanmışlardır. ikisi de işi kapar.

    dominiko kızla karşılaşmak için fırsat kollar. yemekhanede gözleri onu arar, bulamaz. ikinci vardiyada geldiklerini öğrenir. iş çıkışı iki gün yağmur altında kızı bekler. sırf kız gelecek diye şirketin düzenlediği yılbaşı eğlencesine katılır. fakat kız gelmez. bizimkisi şarabına göz koyan yaşlı bir çiftle oturur. içkinin de tesiriyle açılır. utangaçlığını yenip belki de ilk defa bir kadınla dans eder.
    --- spoiler ---

    şirket, gence sosyalleşme ve kendini topluma kabul ettirme imkanı sunar. çok para kazanamayacaktır fakat emekli olasıya iş garantisi olacaktır. diyaloglardan anlıyoruz ki 1960'larda şirketler tıpkı memuriyetlik gibi uzun süre istihdam imkanı sağlamaktadır ayrıca dünyanın her yerinde şirket dedikodusunun hat safhada olduğunu espirili bir şekilde gözlemliyoruz. hademeler her yerde olduğu gibi kalayı basmaktadır.
  • güzel bir roman okumuşum hissi bırakan italyan filmi.
  • işte sinema budur be. anlatılmak istenenlerin çok sade ve güzel bir şekilde aktarıldığı film.
hesabın var mı? giriş yap