• cafe dorm ve isletmecilerine besledigi guzel ve ozel duygularla dikkatimi cekmis yazar.
  • (ortak) çektiğim ilk ve tek filmin başrol oyuncusu. oynadığı tiyatro oyunlarında olağanüstü yeteneğini hayranlıkla takip ettiğim, uzaktan uzaktan aylar yıllar boyunca "adam gibi adam"lığını takdir ettiğim, cehennemden çıkmaya aylar kala film çekimlerinde birebir muhabbetini, içtenliğini, zekasını ve dostluğunu tatma şansına eriştiğim, ağzıma bir parmak bal çalmış arkadaşım benim. taa okyanusun ötesinde abuk subuk bir partide kendisine benzeyen birisini gördüğümde ev ve arkadaş özlemiyle boğazımın düğümlenmesine yol açmış, beni tanımadığım birinin boynuna sarılmanın eşiğine getirmiş de biridir aynı zamanda.. kader denen birşeye çaresizce sarılmaya çalıştığım bu günlerde, hayatın bizi dolaştırıp dolaştırıp yine biraraya getireceğini umuyorum, çünkü biliyorum ki "the lord works in mysterious ways"..
  • muhteşem bir insandır bu. süper yeteneklidir, harika muhabbettir, bi de çok iyi bi öğretmendir. hani nev-i şahsına münhasır insanlar vardır ya tam da onlardan biridir işte. herkesle muhabbet kurabildigine bizzat şahit oldum, büyük küçük hic farketmez. sözelci fen liselilerdendir aynı zamanda.
    kitaplara yaptıgı yorumlar çıkardıgı outlinelar beni benden alır çogu zaman. anlata anlata bitmez kısacası, bizzat paylaşmak lazımdır onunla hayatı.
    ama beni 'çok sevindirir' su koyunca...*
  • hep düsünürdüm zaten ama entrylerini okuyunca emin oldum ki bu adam sözlük için büyük bir kazanç. takipçisi olunuz.
  • dev cult hareketimizden yoldaş, pis relativist, post-modern karın ağrısı, edebiyat çuvalı. edgar allen poela danimarka'ya gidecek olan.
  • hala verdiğim yemek tarifinin (patates püresi yemekten sayılır mı ki?) lezzetini onaylamasını beklediğim kişi. az da olsa işe yarama duygusu bambaşka bir mutluluk..
  • insana, kendi yazdıklarını sildirten biri. hem de bunu herhangi bir baskı kurmadan yapıyor. hafızanın durmadan değişmesinden - bir noktadan sonra durmasından - falan da başka bir şey söz konusu. hakkında yazdıklarımı okuyunca, bir insanı tanımlamakta, hele şimdiye dek karşılaştıklarım arasında en zor tanımlanabilecek türdeki bir insanı tanımlamakta, nasıl o kadar rahat davrandığımı kendime sormama neden olmuş biri. sevdiğim biri. sadece bir kez kırıldığım biri. ki ben çok kırılan bir şahsiyet olaraktan, bu durumda "iyi" biri. gene tanımlamalara başlatmış olan biri.

    bir dost?

    ...sözcükler...ah vah sözcükler.... fasa fiso ve bir safsata mı; yoksa sahiden sözcükler ve düşünce gerekli mi? gerekliyse, "dost"u -maalesef- unuttuğum gibi, o da -benim olduğum gibi- yalnız / yalnızca biri.

    "dost nedir? ben kimin dostu oldum şimdiye dek?" sorusuyla sayfası -benim düşünce bulutumla- kirletilmemesi gereken biri. ıslanmayacaksa, bulutlarla kasvet yağdırılmayı hak etmeyen biri.

    dünyayı, eğer tanıdığım zamanlardaki açıklığını yitirmediyse, sallamayı; dünyada dilediğince sallanmayı en çok o ... cümlenin sonu yok. benim için ne o? bunu da düşünerek buldum. benim için annesinin kuzusu. benim kuzum değil. annesinin kuzusu. babasının gururu. anarşik zeka. yaşam enerjisi. küskün olduğu zamanlarda yüzü düşen ve kimsenin o yüzü kaldırmasına müsaade etmeyen.

    sıcaklık ve samimiyeti var. insanların içlerinde her şey var. ama o, sıcaklığını ve samimiyetini çıkarıp paylaşıyor. gerisini saklıyor. belki kendine saklıyor, belki kendinden bile saklamıyor. bilmiyorum. kelimelere - ve hayata - bu kadar bulaşmak, beni ne yazık ki daha şüpheci kıldı.

    her gün arınmak için -hatırlamadığım bir zaman diliminde- "müzik" dinlemesi, sesten ve müzikten başka kimseyi sokmadığı bir "müzik odası"nda yaptığı ibadet. bunu anımsamak bile, benim için çok şey demek.

    geçen gün aldığım mesajıyla, bendeki malzemeyi kullanarak kendimce tekrar kurduğum ama henüz ulaşamadığım biri. şu an, kendisinin nietiziecsiezche'nin hangi evresinde olduğunu bilmiyorum. :) onu da, eski halimle birlikte kaybetmedim. zaten, kimsenin kimseyi bulabileceğini sanmıyorum. belki insanlar, bir arada doğayı ya da şehirleri ya da kitapları ya da küfürleri ya da susuşları ya da yodaları bulabilirler. bunu da bilmiyorum. ama, kendisini bulamayacak olsam bile, onda bulunacak çok şey olduğunu -sapkın ve yüksek, hem lanetli hem kutsal, yani kutsaniyetli sezgilerimle :)- biliyorum. bir zamanlar bana hep dinleme "işini" ne kadar iyi yaptığım falan söylenirdi; oysa, dünyanın en iyi dinleyicisi tam burada, karşımda, ve şimdi, ona onu yazıyorum. çünkü, onda, kimsede görmediğim tür bir coşku var. dinlerken, ufacık bir sözcüğü bile büyütüp havai fişeğe dönüştürecek heyecan var. veya, buna inandırma kabiliyeti. ...bazen neyse ki, ama şu an ne yazık ki, hala kendimizin bile bilmediği şeylerin ortasında kâh burda kâh orda türlü şekillerde ve yönlerde yol alıyoruz. ....uzatmadan, sonu gelmez anlatışları boşveriyorum, bir duayla ya da bir dilekle ayrılacağım sayfasından: umarım hep zıplar ve biri bana herhangi bir yerde ve zamanda "çiçek çocuk" dediğinde ve yaşamayan birilerinin hikayesini anlattığında, onu dinlemezken yine çoğunlukla yaptığım ve yapıldığı gibi, adını ve yüzünü, hatta sesini ve saçını capcanlı tutabilirim hafızamda, ya da hayatımda. ...tutacağım neremdeyse artık, orada.

    edit: "lacuna coil'i buldum. sağol" da denilen biri :)
  • ömrümün en güzel güleni..
    beni ilk defa bir masalın ortasına koyan, pamuk prenses olduğum gece, en kadın ruhumu okşayan..
    en güzel tecrübemi bir tek ondan kıskanmadım, en çok onun başına gelsin istedim..coffee and silver'ı bulabildi mi acaba?
    ömrümün en güzel güleni..gülünce gözleri de güleni..
    en ben mektuplarımı yazdığım..
    onu özleyeceğimi biliyordum da bu yüzden ağlayacağım aklıma gelmemişti..
    tiyatrodan bana kalan hazinenin en güzel parçalarından..
    salıncaksız sallanırken en çok sarıldığım..sarılıp da sevdiğim..
    ömrümün en güzel güleni..güldü mü yüzüne ışık düşer, buna yemin ederim, bir fotoğrafı kanıt bile gösteririm, mucizevidir o..
    merdiven başından gitmek istemeyişim..
    bir masa başında en nüyük sırlarımı verdiğim, onunkileri dinlediğim,kimseye söylememeye yeminlendiğim..
    çok özleyeceğim, çok sevdiğim..
    hep ve çok...........
  • selamını, sohbetini özlediğim güzel bir insandır.
  • mezuniyet balosunda karşısına dikileceğim dostum; birlikte içip birlikte güleceğiz oynayacağız, haberi yok.
hesabın var mı? giriş yap