• yks’ye giren taze mezun bir gencin düşüncesidir.

    bu aşırı realist röportaj için buyurun efendim
  • üniversite okumanın sadece işe girmeye ve 3 bin tl(neye göre kime göre?)maaş almaya yaradığını sanan bir bireyin beyanı.
  • eğitim sistemini derinlemesine gören üstün bir analiz. her şehre bir üniversiteden sonra o 3 bin tl maaş da 'belki' artık.
  • kesinlikle haklı gençtir.birazdan türkiye gerçeklerinden uzak tipler bu arkadaşı gömmeye gelir
  • bu cümlenin türkiye'de kurulduğunu bilmesem, "ideal bir ülkede olması gereken budur." derim.

    üniversite eğitimini bir "para kazanma aracı" olarak görmek başlı başına bir hatadır. mevcut düzende akademik yetkinlik para etmez, ticari yetkinlik para eder. insanların sadece maaş için, statü için okul okuduğu bir ülkede işini hakkıyla yapacak insan sayısı oransal olarak az olacağından, sağlıklı gelişim de olmaz.

    yani ortalama bir isveçli de; "okusam 30k alacağım, okumasam 30k." diyebilir, diyor da zaten. isveç'te sabit bir asgari ücret yoktur, çünkü sendikaların pazarlık etme hakkı çok sağlam bir şekilde korunur, yasalar sendika karşıtlığını önleyecek şekilde düzenlenmiştir. nüfusu az olan kuzey avrupa ülkelerinde neden doktor açığı vardır? nordic model düzgün işlediği için. nordic model'ı uygulayan ülkelerin kendi vatandaşları, hayatlarını insan gibi yaşayabilmek için zor mesleklere yönelme gereksinimi duymazlar. orada ortalama bir insanın hayat standardı yeterince tatmin edicidir, lakin bu kesinlikle bir "şans" meselesi değildir. o insanlar, o yaşam standardını hak ederler. nasıl hak ederler? takım tutar gibi parti tutmayarak. güç sahibi olan yöneticileri yolsuzluk yaparsa, "ben olsam ben de çalardım." veya "başkası olsa başkası da çalardı." gibi argümanlarla durumu normalleştirmeyerek.

    demek neymiş? bu işler sırf "biz eğitime önem veriyoruz." diyebilmek için her yere üniversite açmakla olmuyormuş. alınan eğitim işlevsiz olunca, insanlar okumaktan soğurmuş. türkiye'de sırf okumuş olmak için okuyanların çoğu işsiz. bu noktada tc vatandaşları olarak kendimize yöneltmemiz icap eden sorular çok basit:

    - güçlüye ne kadar tapıyorum?
    - protesto etmek mi daha kolay, torpil bulmak mı?
    - bireysel problemlerim için önerdiğim toplumsal çözümler ne kadar adil, ne kadar uzun vadeli?

    kısacası; "kasmaya gerek yok okusam 3 bin tl maaş alacağım" demek var, "kasmaya gerek yok okusam 30k maaş alacağım" demek var. aradaki farkı irdelemek size kalmış.
  • üniversitenin sadece para kazanmak için okunduğunu zanneden fosil beyanı.

    uğradığım linç editi: arkadaşlar tabi ki hobi olsun diye üniversite okunmaz, ben de biliyorum bunu. ülkedeki idealist olup kendini gerçekleştiren insan sayısı nedir zaten. o yüzden -sadece- yazıyor yukarıda.

    günümüzde bu kadar diplomalı işsiz varken yadırgayamıyorum da sizi. umarım arkadaş barcelona'ya transfer olur da tükürdüğümü yalarım. yalnız bu 3000-3500 lirayı küçümseyen arkadaşı 2-3 yıl sonra tekrar röportaja bekliyorum. asgari ücret arttırılmalı diyor olacaktır bence.
  • okuma boşver, napcan? gir sanayiye oh mis.
  • tipik 16 yaşında hayatı çözdüğünü zanneden ergen cümlesi.

    üniversitenin para kazanmak için okunduğu düşünülmesi bir yana, empati yapmaktan fersah fersah uzakta bir insan olduğunu da açık etmiştir. kendi ideali olan futbol oynamayı onun için peşinden koşulması gereken bir meşgale olarak konumlandırıp başkalarının ideali olabilecek tıp veya hukuk dışındaki üniversite bölümlerini "kasma" olarak görüyor. bu kadar bencillik de ancak 20 yaşın altında görülür, geçici bir dönem.
  • aile kurdugunda esiyle beraber calistigi halde surekli 3000 tl. alıp gecinmeye calistiginda görürüz bu kafasindayim kardesi.
  • aşırı derecede haklı çocuk.

    bakın size örnekler vereyim, bir elektrik ustası eve priz takmaya geldiğinde priz başına 10 lira alıyor, şofben için 50, kornişin metresi 10 liraya takılıyor. en kötü araba tamircisine gidin yarım saatlik bir iş için 50 lira el emeği ister en az, balata mı değişecek? parça parasının üstüne ekle 50 lirayı, tamam. mesela geçenlerde turistik bir ilçede taksicilik yapan biriyle tanıştım, anlattığına göre aylık geliri 12-15 bin liraya geliyormuş, dolar yükseldikçe biraz daha zenginleştik deyip gevrek gevrek gülüyordu, üstelik sadece 8 ay çalışıyor senede, babasının da varmış plakası ikisi beraber senede bir ev alıyorlarmış ek gelirle, işin “sosyal” boyutuna hiç girmeyeyim. “tanıdık” bir gözlükçü var, bana 150 liraya sattığı gözlüğü bir kaç gün sonra gözümün önünde 300 liraya sattı. aynı şekilde “tanıdık” bir beko bayii 1000 lira yakın indirim yaptı bana buzdolabı alırken.

    kişisel gelişim, vizyon, kaliteli yaşam vs bunlar güzel şeyler de bir de türkiye realitesi var arkadaşlar. onları kendimiz gibi yapamıyoruz, belki de biz onlar gibi olacağız. ayrıca türkiyede eğitim kalitesi ortada, mahalle üniversiteleri var artık, en köklü üniversiteler kreşe dönüştü 15 senede, çocuk neden kassın ki?

    ek: hahahah yukardaki videonun başında üst arayan* ablanın üzerinde less is the new more yazıyor. birileri bizimle eğleniyor mu acaba ya?
hesabın var mı? giriş yap