• off sinek kovucu. evet, su getirmeye gelen arkadaş "50 lira üzeri getirin." denmesine rağmen, getirmeyip bir de küfredince ev sahibi arkadaşım önce damacanayı, sonra off sinek kovarı fırlatmıştı adamın arkasından. kovdu mu, kovdu ama.
  • internet kafe'de kulaklık fırlatmıştım. kulaklık 3 parçaya bölünüp arkadaşın gözü şişmişti.

    pişman değilim.
  • anayasa.

    büyük kavgaydı vallahi.
  • gözündeki lensi çıkarıp, fırlatan hatun tanıyorum. nasil bir delirmeyse artık.*

    düdüt: can acıtıp kan çıkmayınca felix hızıyla zamanının ötesi olmuş. hiçbir kavga kahkaha ile hatta make up sexle falan bitmesin diğ mi? varsa şiddet, yoksa gözyaşı...
  • en kalınından ciltli kitap. kafa yarması bakımından.

    bol bol yastık; ele geçen ilk şey olduğundan.

    bir kere de kedi; çünkü elimin altındaydı.
  • okulun basketbol maçında yakılmak için götürülen meşale.
  • (bkz: damacana)
  • kaldıramayacağın kadar ağır bir masa. o kadar sinirlenilir ki, masaya davranılır ama yerinden hareket etmez. ittirilip yanından geçilmiş havası yapılır. bu ne lan bu bu kadar ağır mıydı denir. gülsem mi lan şimdi düşünülür. hani bu haliyle fırlatılmayan nesne grubuna girer ama. olsun gözüm olsun.
    bazı odunların anladığı dil bu ne yapalım.
  • sakız. bildiğin bi arkadaş herifin birinin kafasına sakız fırlattı. ağzındaki sakızı tükürdü daha doğrusu. sakız o kadar büyüktü ki ve arkadaşım o kadar doğaüstü bir tükürme yeteneğine sahipti ki herif neye uğradığını şaşırdı taş gibi sakızı kafaya yiyince.
  • bazen aspirin kutusudur. tabi gülmekten yarılmakla sonuçlanır kavga ya da dalaşma adı her neyse.
hesabın var mı? giriş yap