*

  • aslinda patronaj iliskisi anlamina gelir. politik bilimde, politikacilarin uzun vadeli politikalar uygulamak yerine, kendisine oy verenleri müsteri gibi görüp müsteri-temelli iliskiler kurmasi, (satin) aldigi oy karsiliginda, kisiye ya da zümrenin yararina bir politika ya da serviste bulunmasi anlamina gelir. dünya'da kurt weyland ve susan stokes, tarihsel-sosylojidede devlet yorumu ile charles tilly bu konunun onde gelen arastirmacilarindandir. boissevain, eisenstadt, lande, kaufman gibi politik bilimcilerin clientelism uzerine degerli calismalari vardir. türkiye'de clientelism konusunu ayse günes ayata calismistir agirlikli olarak. ayni zamanda, fuat keymanin önemli calismalari mevcuttur.

    edit: clientelism daha cok ucuncu dunya ulkeleri; agirlikli olarak latin amerika, orta-dogu ve sovyet sonrasi ulkeler icin kullanilmaktadir; ve bu yuzden daha cok hastalikli bir siyasi kultur olarak gosterilmektedir... antropoloji, kulturel calismalar gibi bolumlerde bu yuzden clientelism calismalari yapmaktadirlar... donup bakinca bu calismlara iki onemli soru geliyor insanin aklina: (1) neden boyle bir konu sadece ucuncu dunya ulkelerini baglasin? basbayagi gelismis demokrasilerde de patronaj iliskileri siki sikiya gorulmektedir... ama o zaman bu sosyal-kapital baglaminda incelenmektedir. sorun olarak degil, siyasi mekanizmanin gunluk hayatla olan bagi olarak gorulmektedir? (2) clientelizmi demokrasinin anti-tezi yapan gorusun arkasindaki genel varsayimi nedir? demokrasi dedigimiz rejim zaten dogrudan ya da dolayli musteri temelli bir rejim degil midir?
  • clientalism diye de gecen kelime. türkce' de karsılıgı olmadıgından klientalizm diye cevirenler mevcut. politikada destek alacagı secmen kitlesine ayrıcalıklı hizmet veren politikacının eylemidir. fakir ülkelerde cok sık rastlanır.
    (bkz: client)(bkz: müsteri)
  • türkçe'ye kliyentalizm olarak çevrilmiştir.
    horst unbehaun'un türkiye kırsalında kliyentalizm ve siyasal katılım datça örneği: 1923 - 1992 adlı kitabı ütopya yayınevinden basılmıştır.
    vikipedya tanımı "genellikle cumhuriyet ve demokrasi dışı yönetim biçimlerinde otoriteyi ya da yönetimi ele geçirmeyi planlayan himaye sistemi" şeklindedir.
  • zaman zaman "müştericilik" olarak da türkçe'ye çevrilir.
  • daha çok siyaset biliminde kullanılan bir terim olmakla birlikte, görece güçlü ve zengin patronların (partilerin), görece zayıf ve yoksul müşterilere (seçmenlere) oy, emek gücü karşılığında iş, koruma, altyapı ya da buna benzer hizmetler vaat etmelerini sağlayan patron-müşteri, parti-seçmen ilişkisidir. bu anlamda karşılıklı sosyoekonomik bir anlaşmadan ziyade parti ve seçmen arasındaki ilişki bir alışveriş ve çıkar ilişkisine indirgenmiştir. bu şekilde amaçlanan müşterinin sürekli borçululuk temelinde borç köleliğinde bulundurulmasıdır. parti tarafından verilen sözler her zaman tutulmaz, hatta zaman zaman kontrolü sağlamak için baskı, zorlama, gözdağı verme, hatta şiddet yöntemleri kullanılabilir patron(lar) tarafından. bu anlamda adaletsiz bir ilişki boyutudur. daha çok doğulu bürokrasilere atfedilir. seçmenler kişisel çıkaralara göre, sadece seçim kazanma mantığıyla bir nevi kullanılır. yoksulluğa çözümden öte yoksulluktan ve yoksullar üzerinden prim sağlama yöntemidir. konu hakkında daha iyi bir analiz için seçim dönemlerindeki partilerin söylemlerine bakılabilir.
  • kamu yönetiminde ve bürokraside bir himayeciye (üst düzey yönetici veya politikacı) bağlılığın pazar ilişkilerini ve karar süreçlerini belirlediği toplumsal ilişkiler ağı olarak anılan, halkı müşteri olarak görüp güden anlayış olarak ele alabiliriz. yani devlet babanın cep telefonunu müşteri hizmetleri danışma hattı olarak kullanma durumu.
  • siyasal partilerin, oy kar$iligi, yurtta$a i$, yiyecek, giyecek, para vs. saglamasina dayali cikar ili$kisi.
    (bkz: komur dagitimi)
    (bkz: sadaka politikasi)
  • tam türkçe karşılığı yok diyenler için mevcut iktidar örneği verilebilir.
hesabın var mı? giriş yap