• dokuzuncu nesil bir yazar. yazdıklarının altında adını birden görünce insan gülümsemeden edemiyor.
    (bkz: kulliyen yalan)
  • entry-nick uyumu başlığını oldukça meşgul edecek olan yazar.
  • zeka küpü zeka!
    (kulliyyen yalan, 09.12.2007 18:34)
  • nicki sebebiyle başlangıçta hoş entry'lere imza atsa da, gün geçtikçe aynı sebepten belirli kalıplara sıkışıp kalacağından ötürü bu açmazdan kendine nasıl bir yol açıp kurtulmaya çalışacağını merak edip ilgiyle izlediğimiz genç yazar.. şimdilik başarılıdır, rasgele zamanlarda yüzümüzde tebessümlere vesile olmuştur, iyi de yapmıştır.
  • çok tutulmuş olacak ki şimdiden külliyyen nickleri değişik kombinasyonlarla alınmış, klonlanmış yazar kısmısı.
    insan bilemiyo tabi külliyen eğri mi, külliyen doğru mu diye.
    her yazdığı gol mu, değil mi o da bilinemiyor..
    "bu da mı gol değil hakim bey?" diye soruyordur muhtemelen her yazısından sonra.

    imza:külli'yen doğru nickli yeni bir çaylak suser.
  • bariz yanlış entry'ler girip istediği dikkati çektikten sonra tarihte öne çıkmış liderler ve siyasetçiler hakkında kendi fikirlerini -ima yoluyla- "götümüze girebilir" riskine girmeden aktarmaya başlayan yazar.

    --- spoiler ---

    uzun süreli planı ve ona bağlı kalmak zorunda olmasıyla the prestige'i hatırlattı.

    --- spoiler ---

    (bkz: sözlüğün konsept limitleri/@guru)

    yazar burada demek istiyor ki: "ne zaman sizin başlığınıza gazeller döşedi, kıllanın."
  • (bkz: kinayecan)
    (ara: çok sevdim)
  • kinaye, ironi yapıyor olma ihtimalini ihmal edersek: entryleri adları malum bir takım sözlükçülerin yazdıklarının özetine benziyor. misal bazısı rahmetli olmuş yazar, asker, hukukçu ve büroktat kişiler hakkında yazdıklarını okurken _ _ _ nickli yazarı okur gibi oluyorum. tek fark daha az zamanımı aldığı için optimum istifade ediyorum. kendisinin yılmaz özdil için yazdığı gibi.

    diğer bir deyişle kendisini okumak, ilhan selçuk, emin çölaşan, özdemir ince (köşe yazılarını kastediyorum) yerine yılmaz özdil'i okumak gibidir.
  • kendisi estonya'ya patetes ihracatı yapmakla birlikte müşterim olur. bazen atışırız dünyevi konularda, beni aşırı faşist bulur. ticaret politikamı ise aşırı protestan. ama taşıması zamanında ve ucuz yaptıgım için benden vazgecemez.
    bir defasında özel bi taşıma için kendisi ile yaptıgımız iş gezisinde anladım ki kendisi iflah olmaz bir cumhuriyet okuru. öyle ki, kalacağımız 5 gün içersinde ben ne okuyacagım simdi peki orda, diye hayıflandı ve tam bir sene evvelki gazetenin( evet saklıyor hepsini evde) aynı 5 gününü çantasına atıp da gelmiş. dahası ise, reklam sayfalarına (çok yer kaplamasın diye) hurriyetin web sitesinde aldıgı bi sene evvelki emin çölaşan yazı çıktılarını yapıştırmış. "allah iyiliğini versin senin emi", diye kahkaha attım lakin beni dövercesine susturdu. öyle ortalıkta allah felan dememeli imişiz. zaten imajımız yeterince kötü imiş avrupa'da. bari biz düzeltelimmiş.

    (bkz: ben filim diye bağıran zürafa)
  • ironiye yeni bir boyut getirecek -hatta getirmiş- nesildaşım.

    böyle bir nick almak şerefsizim aklıma geldiydi... niye almadın diyeceksin... o ayrı bir mevzu. girmeyelim...
hesabın var mı? giriş yap