• çukura düştü çıkamaz,pırpır eder uçamaz şeklinde devam eden anonim tekerleme
  • güzel sözlüğümüzde başlık formunda kaynanaları över bir şekilde görünen, fantazi forum konusu, başlığı olabilecek halk deyişi.
  • tamamı şöyle olan tekerleme:

    masal masal matitas
    kaynanamın götü tas
    çukura düşmüş çıkamaz
    pır pır eder uçamaz
    fındık kadar sıçamaz

    "masal masal matitas" bölümü "makas makas matitas" şeklinde de söylenir.
  • dayımın masala giriş tekerlemelerinden birisiydi bu.

    dilim peltek, boyum bir karış iken cemil dayım anlatırdı, "tın tın kabacığım. beni bırakan babacığım" diye bir masalı. dayımın masal geceleri elektriklerin kesildiği zamanlardı, cin mısırlar patlatılır, soba en çıtır odunlarla doldurulur, o gece ışığın yerini tutması sağlanmaya çalışılırdı.

    en bi "hadi anlatsana dayı!" bakışımızla dizlerinin dibine çöker ve kulağımızı gecenin ıssızlığındaki bütün seslerin büyüsüne kaptırıp dinlerdik.

    kötü bir üvey annenin evden attırdığı minik bir kızın babasına yakarışını anlatırdı masal. karanlık ama en karanlıklarından bir gece baba öz kızını bir bostan tarlasına götürüp orada bırakıyordu. sığınma içgüdüsünün yönledirdiği çocuklar olarak daha da sokulurduk ailemizin kanatlarının altına, annemizi daha çok severdik, babamızın ıssız bir bostana bizi terk edecek kadar yaramazlık yapmayacağına inanırdık, karanlıklardan ve yaşam boyu yalnız kalmaktan korkardık.

    çok sonraları bildim ki; karanlıklardan korkmakla bir şey değişmiyormuş! karanlık puştluğunu yapıyormuş sen ondan korksan da korkmasan da, küfretmek de işe yaramıyormuş, bunu da bildim. yaşamda yalnız kalmak da varmış ama bunu masal bize söylemiyormuş, insanlara dokunamadığın zamanlar kendi ruhunu dokuyabileceği zamanlar sunarmış insana.

    masallarımızın bile kurulu düzene destek gibi bir amacı varmış ancak babaların da, annelerin de hata yapma gibi bir hakları varmış, bazen onların kanatları da işe yaramıyormuş kötü esen rüzgara karşı, meğer sen kendi kanatlarını germeliymişsin karanlıklara, rüzgarlara.

    umutların güliver olsun, korkuların yedi cüceler...

    herkes kendi gerçeğine uygun bir masal yaratıyor...

    herkes kendi zamanının kıyısında, ayakları suda, söğüt gölgesinde başı, kendi masalını küçücük kalmak pahasına büyütüyor...

    gerçeklerimizi develer duyuruyor halka, pirelere tıraş oluyoruz... tıngır mıngır sallanıyor beşikler, anneannemizin uykusu gelmiyor başka türlü...

    herkes kendi masalına uygun bir gerçek arıyor...

    zaman zaman matitas...

    nereden mi biliyorum, masalıma çok inanıyorum... 16 yaşında çocukları idama gönderen koca ağızlı öcülerle birlikte yazdım çünkü...

    her masal kendi gerçeğini öldürüyor...

    masal zaman matitas...

    her gerçek kendi masalını büyütüyor...

    zaman masal matitas...

    benim masalım mı?

    iyi bir gün olsun yarın....
  • yeğenime söyler iken yanımda bizim bey'in olduğunu unuttuğum çevirene kadar üç buçuk attığım ama pek tabi çeviremediğim, ben mi yazdım amk* bana neden kızıyosun şekilde birde çıkıştığım masal giriş cümlem.
  • erşan kuneri'nin erman bölümünde, gazetecilerle röportaj yapan merve dizdar söylemiş ve bizi yarmıştır.
  • bir cem yılmaz klasiği
hesabın var mı? giriş yap