migros yazarı
-
en çok okunan kitapları yazma gücüne sahip, bu yüzden kitapları çıktığı andan itibaren süpermarket raflarını süsleyen yazarlara deniyormuş.
evet.. bakalım neler almışız.. soğan, limon, göbek marul, mısır, ton balığı, tuna kiremitçi... -
-
-
migro kitabi yazari.
(bkz: migros kitabi) -
“marifet kitap rafı bulunan migroslarda satacak kitap yazmak değil, normalde kitabın k’sinin bulunmadığı gima’da, endi’de sepetlere konulacak kitap yazmaktır” ahmet altan, şehvetin hoş kokulu bacakarası, 2001
-
- kitabım bok gibi satıyor haruncum.
- ha? hani nerde?
- yok bişi...
(bkz: turkiye nin en cok okunamayan yazari) -
(bkz: supermarket edebiyatı)
-
şu ara (p)ek zengin biri raflarda.
-
doğru marketing ile çok satması, kötü olduğu anlamına gelmeyen yazar çeşidi. yarak kürek bir yazar da çok satabilir, buna kimsenin itirazı olamaz... ama iyi bir yazar, iyi bir marketing -ve buna bağlı olarak- daha uygun bir fiyatla, daha geniş kitlelere ulaşabiliyorsa, "tu kaka" demeden önce bir kere daha düşünmek gerekir.
mesela; geçen gün, oğlak yayınları'nın merkezinden, indirimli olarak aldığım 3 kitaba toplam 42 yeni türk lirası bayıldım. bu para, asgari ücret ile çalışan bir adamın yaklaşık 3 günde kazandığı para. yani basit bir aritmetik ile, 2 günde okuyacağı bir kitaba, sabahtan akşama kadar eşek gibi çalışarak kazandığı 1 günlük parayı vermek zorunda kalan ve sayıları milyonlarla ifade edilen bir kesim var. vermek zorunda kalan derken; adamın öncelikli olarak zorunlu olduğu başka şeyler var... örneğin; evine götüreceği peynir ekmek (o parayla ancak peynir ekmek -hatta "peynir" kısmından yeterince emin değilim-), çocuğunun eğitimi vs. gibi. o adam -çok afedersiniz- sikseler, o kitabı alamaz. alamazsa okumasın, ne bok yerse yesin derseniz, eğitimsiz toplumun temeline siz de bir kürek harç atmışsınız demektir. lisedeyken, hiç sevmediğim edebiyat hocamın (geçmiş zaman - adını hatırlayamıyorum), çok sevdiğim bir sözü ile sessiz mode'a geçiyorum: yavrum okuyun, okuyun da isterseniz fırıncının kızı'nı okuyun. -
-migros, bunu senin için yazdıydım.
-eheuheehhee, deterjan rafına mı şey edelim bisküvi rafına mı ahmet bey?
-yok siz yeni bir reyon şey ediverin.
-nasıl yani?
-hani aldatırken de işe yarar insanlar için deterjan reyonuna gittiydim bisküvi reyonuna gittiydim demez de sevgilisini saklayan er kişisi ahmet abiyi kapıp gelecektim der, misal.
-hangi ahmet abi?
-doğru sizden de çok var, ümitlisi ümitsizi. en iyisi bir reyon. bak yine haklısınız. sizi gidi sizi.
-beni bir tek kadınlar anladı onlar da yanlış anladı!!!!
-ehe ehe öbürünü de arkeologlar anladıydı di mi, peki peki şöyle kıyıya köşeye iki raf ypıveririz.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap